Osmanlı devlet adamı, sadrazam (D. 1826, İstanbul – Ö. 1885, Beyrut). Eski sadrazamlardan Melek Ahmed Paşa’nın soyundan gelen ve sadrazam Hüsrev Paşa’nın kethüdası Yahya Bey’in oğludur. Öğrenimini tamamladıktan sonra, 1841’de Babıali’de eski kethüda kaleminde memuriyete başladı. Daha sonra Sadaret Mektubi Kalemi (Başbakanlık Özel Kalem Müdürlüğü)’ne tayin edildi. 1852’de serasker mektupçuluğuna getirildi ve on yıl sonra da Dar-ı Şura-yı Askeri dairesinde üye oldu. 1868 yılına kadar burada çalışarak yükseldi ve “recai” sırasına girdi. Aynı yıl “ula sınıfı evveli rütbesi” ile Divan-ı Ahkam Adliye üyeliğine atandı. Bir süre Hukuk Dairesi Başkanlığına vekalet ettikten sonra “bala” rütbesi ile Evkaf-ı Hümayun Nazırlığı (Vakıflar Bakanlığı)’na getirildi ve birçok cami, medrese, okul gibi hayır kurumlarının bakım ve onarımını yaptırdı.
Ahmed Hamdi Bey,
1871’de Aydın valiliğine, bir yıl sonra,
önce Tuna valiliğine atandı. Şirvanizade Rüşdi Paşa’nın Sadrazam olması üzerine
de Maliye Nezaretine getirildi. Hüseyin Avni Paşa’nın Sadaret (Başbakanlık)’e
atanmasından kısa bir süre sonra da ikinci kez Aydın, oradan da Suriye
valiliğine gönderildi. Şam’ın iklimi kendisine iyi gelmediğinden bu görevden
ayrıldı. 1877’de Dahiliye Nezareti (İçişleri Bakanlığı)’ne getirildi.
Ahmed Hamdi Paşa,
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi)’nın son günlerinde İbrahim Edhem Paşa’nın
Sadaret’ten ayrılması üzerine yerine Sadrazam (Başbakan)’lığa getirildi. Ancak
çok geçmeden Osmanlı ordularının kesin bir şekilde yenilgiye uğramaları ve
Edirne’de şartları çok ağır bir antlaşma imzalanmasından sonra Sadaret’ten
alınarak, üçüncü kez Aydın valiliğine, bir yıl sonra Bağdad valiliğine
gönderildi, altı ay sonra tekrar Aydın valiliğine nakledildi. Bu sırada Suriye
valisi Midhat Paşa’nın bağımsızlık ilanını hazırlandığı haberi padişaha
bildirilince, Ahmed Hamdi ve Midhat paşaların yerleri değiştirildi. Teftiş için
Beyrut’ta bulunduğu bir sırada elli dokuz yaşında iken öldü. Beyrut’taki
Mekteb-i Sultani civarında toprağa verildi ve üzerine bir türbe yaptırıldı.
Yirmi dört gün
gibi (11.1.1878-4.2.1878) kısa bir süre
Sadrazamlık Ahmed Midhad Paşa; cesur, açık sözlü bir zattı. Sistemli bir
öğrenim görmemiş olmasına karşın, üzerine aldığı görevlerde elinden geldiği
kadar gayreti devletten esirgememişti.
KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa /
Türk Meşhurları (1946), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (1.
cilt, 1986).