Öykü
yazarı. 19 Kasım 1954, Ankara doğumlu. Ankara Kurtuluş İlkokulu, Kurtuluş
Lisesi, HÜ Sosyal Hizmetler Akademisi mezunu. Kısa bir süre psikoloji
öğretmenliği yaptı. Ürünleri Türk Dili ve Güzel Yazılar dergilerinde
yayımlandı. 1986 yılında Kadınca dergisinin açtığı aşk hikâyesi
yarışmasında üçüncü oldu. Edebiyatçılar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası
(Yönetim Kurulu) üyesidir.
ESERLERİ:
ÖYKÜ:
Sakar Burjuva (1996), Küpe Çiçekli Kokona (1998).
ÇOCUK
ROMANI: Kar Yıldızları.
KAYNAKÇA: Muzaffer Uyguner / Küpe Çiçekli Kokona’dan İzlenimler
(Çağrı dergisi, sayı: 469, Aralık 1998), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009).
Önüne
ak bir at koşulu tahta araba sokak aralarından hızla geçmekteydi. Gecenin
sabahı öptüğü dakikalardı. Arabaya ve ata egemen olan ve alacakaranlıkta birer
Amazon kadını gibi görünen iki kadın boş sokaklarda sağa sola savrularak giden
arabayı durdurdu. Büyülenmiş gibi camın önünde kalakaldım. Sokak lambasının
kirli sarı ışığı havada belirsiz bir koni çizerek arabaya düştü. Ak at,
külrengi at oldu. Amazon kadınlarsa, başları tülbentli, yazmalı kent-köy
kadınına dönüştü bir anda. Tahta arabanın iki yanından, kadınlar çevikçe yola
sıçradılar. Belirgin bir ivecenlikle kaldırımın üst yanına gelişigüzel
bırakılmış çöpleri karıştırmaya koyuldular. İçlerinden kimini taak diye boş
arabaya atıyorlar, gün-gecenin sessizliğinde çıkan sese hiç aldırmıyorlardı.
Dakikalarca
aralıksız çalıştılar. Evden ayrımsıyamadığım, ancak gene de kirin karartıp
artık derilerine işlemiş olduğunu bildiğim elleriyle işlerini bitirip
arabalarına atladılar. Külrengi at gene ak at oldu. Kent-köy kadınlarıysa birer
Amazon. Başka sokak aralarına doğru yola koyuldular.
Sokak
lambasının ışığı çöplerin üzerine doğru, oluşturduğu koni artık dağılarak indi.
Gün ışığı, lambanın ışığını bastırırcasına kentin üzerine bulanmakta, sabah
olmaktaydı.
Amazonların
gidişinin ardından büyük bir cayırtı, güçlü bir motor sesi sabahın bu ilk
anlarının sessizliğini bir kez daha ayartıp geldi, aynı yerde durdu.
Külrengi,
yadırgatıcı biçimli, her yeri kapalı nesne, gelişmiş bir uzay aracı gibi
göründü gözüme. Çalışan motorun ürkütücü sesi kesintisiz sürüyordu Açılan
kapılardan turuncu giysili uzay adamları indi. Uzay aracının arka kapağı ağır
ağır kalktı. Bu kez sokak lambasının değil, günün ışığı arabayı sardı.
Uzay
aracı dev çöp kamyonu, turuncu giysili uzaylı adamlarsa, kara bıyıklı kent-köy
adamları çöpçüler oluverdiler.
Büyü
gene bozuldu. Onlarda hızla aynı yerde eşelenip sağa sola saçılmış kalan
çöpleri topladılar. Hepsini arabaya doldurdular, aracın arka kapağı indi. Hadi
hop derken adamlar araca bindi. Külrengi araba büyük gürültüler çıkararak yola
koyuldu.
Camın
öte yanında oynanan bir yarış izlemiştim az önce. Çöp toplamaya çıkan
kadınlarla, çöp arabalarının amansız yarışını... Kadınların zamanlaması
ilginçti. İlkel araçlarıyla zamanı yakalamış, dahası onun önünden koşup bugünkü
yarışı kazanmışlardı. Şimdilik bu yöredeki çöpler onlarındı..'.
Çöp
deyip geçmeyin! Kimbilir kaç ekmek, kaç okul kitabı, kaç şişe şarap, pazardan
alınacak giysilerdi onlar için.
Tahta
araba ve Amazonlar ha?!