Ferit Edgü

Deneme Yazarı, Roman Yazarı, Öykü Yazarı, Yazar

Doğum
24 Şubat, 1936
Ölüm
22 Temmuz, 2024
Burç
Diğer İsimler
İsmail Ferit Edgü

Öykü, roman ve deneme yazarı. 24 Şubat 1936, İstanbul doğumlu. Tam adı İsmail Ferit Edgü. İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü son sınıf öğrencisiyken gittiği Paris’te Academie Feu’da altı yıl seramik öğrenimi gördü. Sorbonne’da felsefe, Louvre’da sanat tarihi kurslarına devam etti (1958-64). Kendisine O (Hakkari’de Bir Mevsim) adlı eserini yazdıracak askerliğini Hakkari’nin bir köyünde ve Beypazarı’nda yaptıktan sonra bir yıl daha Paris’te kaldı. Bir yıl sonra İstanbul’a dönerek bir süre İstanbul Manajansta metin yazarı olarak çalıştı. Kendi kurduğu DATA Reklam Şirketini, 1977’den sonra Ada Yayınlarını ve Narmanlı Yurdundaki Bedri Rahmi Sanat Galerisini yönetti. 

22 Temmuz 2024'te 88 yaşında hayatını kaybetti. 24 Temmuz 2024 günü Teşvikiye Camiinde kılınan cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığına defnedildi.

İlk şiiri Kaynak (1952) dergisinde, ilk hikâyesi Yeni Ufuklar dergisinde çıktı (Ocak 1954). Edebiyat dünyasına Kaynak (1952-53), Şairler Yaprağı (1954), Mavi (1954), Yeni Ufuklar (1962) dergilerinde çıkan şiirleriyle girdi. Sonra daha başarılı olduğu hikâye ve romana yöneldi. Hikâye, inceleme ve çevirileri Yeni Ufuklar, Pazar Postası, Dost (1954-59), Yeni Dergi, Papirüs, Antalya, Soyut gibi dergilerde yer aldı.

Hikâye ve romanlarında genellikle varlıklı kesim ve aydınların ruhsal ve cinsel bunalımlarını, insanın yalnızlığını, yabancılaşma duygusunu, mutsuzluğunu yer yer fantastik bir anlatımla ele aldı. Tek bir “gerçeğin” olmadığı görüşünden hareket ederek öykülerinde gerçeği çeşitli biçimlerde yansıtmaya çalıştı. Sade, çok temiz, anlaşılır; ses olarak şaşırtıcı derecede uyumlu, Türkçe kelimelerden oluşan bir dil kullandı. Yazar, kendi anlatımıyla ilgili şunu söyler: “Yaza yaza gördüm ki, dil, benim için bir araç değil, yapıtın temeli, iskeleti, her şeyi. Bu noktaya vardığınızda, artık dili süslemenin, benzetmelere gitmenin, bol bol niteleme sıfatlarını kullanmanın bir anlamı olmadığını görüyorsunuz. Göz boyamadan, söz sanatlarının yaldızıyla içi boş imgeler yaratmadan, yalın, olduğunca yalın, yalansız, dolansız bir anlatım.”

Kaçkınlar, Bozgun, Av ve Bir Gemide adlı ilk dört öykü kitabında, felsefî boyutlu bir bunalımın konu alındığı, bireyin Kafkaesk bir dünyada hiçliği, kendi üzerine kapanışı, varlığını sorgulayışı işlendi. Özellikle Bir Gemide, yoğun ve detaylandırılmış öykülerden oluştu. Bu kitap, A Kuşağı öykücülerinin 1960’lardaki varoluşçuluğuna, bunalıma, yer yer gerçeküstünün motiflerle öyküledikleri ana temalara paraleldir. Çığlık’taki öyküler, dilleri ve kurguları ile olaya değil dilin kendisine yöneldiler. Genel olarak Ahmet Oktay’ın deyişiyle “öykülerinde gerilim dil düzeyinde” belirdi. Doğu Öyküleri adlı kitapta, doğudan ne denli etkilendiğini, oradaki coğrafi koşulların, insan karakterlerinin kendi imge dünyasını ne denli belirlediğini sergileyen öyküler vardır. Bu öykülerde biçim ve dil alabildiğine yalınlaştı. İşte Deniz, Maria; tamamı diyalog olarak kaleme alınmış öykülerden oluştu. Do Sesi’nde temel izlekler çerçevesinde dört bölüme ayrılmış seksen üç hikâyeyi, anlatının en temel eyleyeni sayılan bir anlatıcı etrafında ördü. Bu anlatıcının bazen birinci kişi, bazen de üçüncü kişi olduğu bu hikâyelerde iki kişilik, mekânsız ve tasvirsiz öyküler kurguladı.

İlk romanları Kimse ve O’da, bireyselden kaynaklanan evrensellik anlayışını, karmaşık ve dolambaçlı olanı aktarma tutumuyla anlatısına gerilim kazandırdı. Böylece dikkate değer bir deneyi örneklemiş oldu. Bu romanlarında da yine toplumla iletişim kuramayan aydınların yalnızlık acılarını işledi. Diyaloglardan oluşan bir roman olan Kimse, “bir yalnızlık destanı” olarak nitelendirildi. O ise aydın-köylü ilişkisine yeni bir yaklaşım getirmenin yanı sıra gerçeğin bir düşe dönüştüğü anlatı oldu. Anlatım tekniği ve roman kurgusu bakımından özgün bir yapıt olarak değerlendirildi. O (Hakkari’de Bir Mevsim)’da diyaloglar aracılığıyla etkileyici bir atmosfer yaratmayı başardı. Bu roman, evrensel unsurlar, bir insanlık varoluşu ve alabildiğine yerel kelimelerle sade ve soğukkanlı bir bakış açısıyla yoğruldu. Bu kitapta vali aracılığıyla tuhaf, kafkaesk bir devlet erki tablosu çizdi. Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı romanında okuru, toplumca dışlanmış insanların dünyasına; sevgisiz ve acımasız bir dünyaya taşıdı.

Bir Gemide (1979) adlı hikâye kitabıyla Sait Faik Ödülünü, Ders Notları (1978) kitabıyla TDK 1979 Deneme Ödülünü aldı. Eylül’ün Gölgesinde Bir Yazdı (1988) romanıyla Sedat Simavi Edebiyat Ödülünü İlhan Berk’le paylaştı. O adlı romanı “Hakkari’de Bir Mevsim” adıyla Onat Kutlar’ın senaryosuyla sinemaya uyarlandı. Film, 33. Berlin Festivali (1983) ve 2. Akdeniz Film Festivalinde ödüller kazandı (1984). Alfred Jarry’nin Übü Kralı’ndan başlayarak, Camus’den, Beckett’ten birçok oyun çevirdi.

“Tümü kavrayamayan insanoğlu (ben)’ deyişi, soru soran, ‘niçin’in peşine düşüp sonuca varamayınca ‘parçaları kavramaya çalışan’ biri olduğunu belirtir. Kısa öykü, küçük öykü formu da işte bu ‘parça’yı, hayattan bir kesiti mercek altına alma uğraşıdır. Ferit Edgü’nün bir ‘an’ı işleyen küçük öyküleri sayıca az değildir. ‘Üç Düş/üş’, bunlar arasında kurgusu, çok yönlü optik tekniğini uygulayışındaki ustalıkla enfes bir örnektir. Kendini bir kuşun, bir avcının ve bir köpeğin yerine koyarak, onların açısından ‘düşüş’ olayını, o anı anlatır ve o anı bir ‘düş’e yerleştirerek anlatıyı masala dönüştürmekten kurtarır.

“Gözle görülen dünyanın, hayatın derin anlamına varmak, ressamı da yazarı da felsefeye yükselterek soyuta adım atışını gösterir. Ferit Edgü’nün ‘minimal öykü’cülüğü de bir anlamda soyuta gidiştir.” (Prof. Gürsel Aytaç).

ESERLERİ:

ÖYKÜ: Kaçkınlar (1959), Bozgun (1961), Av (1967), Bir Gemide (1978), Çığlık (1982), Ressamın Öyküsü (1991), Binbir Hece (seçmeler, 1991), Doğu Öyküleri (1995), İşte Deniz, Maria (1999), Do Sesi (2002), İlk Öyküler-Kaçkınlar-Bozgun-Devam (2003).

ROMAN: Kimse (1976), O (1977, O / Hakkari’de Bir Mevsim adıyla, 1986), Eylül’ün Gölgesinde Bir Yazdı (uzun öykü, 1988).

ŞİİR: Ah Minel Aşk (Fikret Muallâ’nın desenleriyle, 1978), Dağ Şiirleri (1999).

DENEME: Kültür Emperyalizmi (oturum notları; Abidin Dino, Pertev Naili Boratav, Güzin Dino, Abdel Malek ile), Ders Notları (1978), Yazmak Eylemi (1980), Şimdi Saat Kaç (1986), Van Gogh Yüzyıl Sonra (1990), Yeni Ders Notları (1991), Tüm Ders Notları (2000), Sözlü-Yazılı (2004), Avara Kasnak (2005).

DİĞER ESERLERİ: Yaşayan Bedri Rahmi (1976), Bedri Rahmi Binbir Bedros (albüm, Mehmet Eyuboğlu ile, 1977), Bedri Rahmi-Babatomiler (albüm, Mehmet Eyuboğlu ile, 1978), [Yüksel] Arslan (1982), Aliye Berger (1980), Eren Eyüboğlu (1981), Türk Hat Sanatı (karalamalar, meşkler, 1984, İngilizcesi ayrı bir kitap olarak, 1988), Osman Hamdi (Mustafa Cezar ile, 1986), Ergin İnan (resim, 1988, Almancası ayrı kitap olarak, 1988), Mustafa Pilevneli (resim, 1988), Abidin Dino / Antibes Resimleri (1989), Karapınar Türü Halılar (1989), Ressamın Öyküsü (Ergin İnan ile, 1991), Avni Arbaş (1992), Füreya / Ateş ve Sır (1992), Türkiye Bir Portre: 18 Fotoğrafçının Yapıtları (1993), Fikret Mualla (1995), Seyir Sözcükleri (öykü-şiir arası serbest metin, 1996), Komet (1999), Adnan Varınca (2000), İnsanlık Halleri (2003), Görsel Yolculuklar (2003), Abidin (2004).

HAKKINDA: TDE Ansiklopedisi (c. 2, s. 447-448), Fethi Naci / 100 Soruda Türkiye’de Roman ve Toplumsal Değişme (1981), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (c. 1, 2001, s. 297-298), İş’te Kitap (Bahar 2002), Ahmet Kabaklı / Türk Edebiyatı (c. 5, 11. bas. 2002, s. 728-750), Gürsel Aytaç / Ferit Edgü’nün Öykücülüğü (Heceöykü, Aralık-Ocak 2004), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006).

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör