Asıl
adı Şeyh Muhammed-i Berzencanî’dir. Başına örttüğü “arakçin” nedeniyle Arakçin
Baba adıyla anıldığı tahmin edilmektedir. Arakçin, ince kumaştan dikilmiş veya
ipten örülmüş, çoğunlukla yarım küre biçiminde başlığa verilen addır. “Baba” kelimesi, tasavvuf terimi olarak şeyh,
mürşid anlamına gelmektedir. Tasavvufta şeyh, müridin manevî babası
sayılmaktadır. Sağlığında “baba” olarak tanınan şeyh ve mürşidlerin kabirleri,
ölümlerinden sonra da bu unvanla anılmıştır.
Kafkasya'daki Gence kasabasının 20 fersah kuzeydoğusunda bulunan Berzenc
bucağından 13. yüzyılda göçerek şehrimize yerleşmiş bir din adamı ve tasavvuf
ehlidir.
Arakçin
Baba’nın torunu olan Şeyh Muhammed-i Âmidî, Konya'nın Karaman kasabasına
yerleşmiş ve burada Sinaniyye tarikatının kurucusu Ümmi Sinan'ın kızı ile
evlenmiştir. Arakçin Baba'nın soyundan birçok müftü yetişmiştir. Bu nedenle, bu
aileye “Müftüzadeler” denilmektedir. 18. yüzyılda yaşamış ilim adamlarından
olan Seyyid Ömer Camidi bu aileye mensuptur. Bu soydan gelenler günümüzde
“Uluğ” soyadını taşımaktadırlar.
Şeyh
Muhammed-i Berzencani'nin mezarı, Dağkapısı'na bitişik Sa'd bin Ebi Vakkas
hazretlerinin gömülü bulunduğu söylenen hazirededir.
KAYNAK:
Ş. Beysanoğlu / Diyarbakır’da Gömülü Meşhur Adamlar (Neyir Mat., Ankara, 1985),
Ali Melek - Abdullah Demir / Dini
Değerleri İle Diyarbakır (2009), İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013).