Mimar Kemaleddin

Mimar

Doğum
Ölüm
Diğer İsimler
Ahmed Kemaleddin (tam adı)

Mimar (D. 1870, Üsküdar / İstanbul – Ö. 1927, Ankara). Tam adı Ahmed Kemaleddin. Babası deniz subayı Ali Bey’dir. İlköğrenimini İbrahîmağa Mektebi’nde gördü, babasının Girit’te görevli bulunduğu sırada orada Arapça ve Fransızca öğrendi. Dönüşlerinde özel derslerle Fransızca öğrendi. Arapçasını medrese dersleri ile ilerletti. Şemsülmaarif ve Nümune-i Terakki mekteplerinde okudu. O sırada yeni açılmış olan Mühendis Mektebi’ne girerek 1891’de mezun oldu. Önce okulda Alman bir mimarın yardımcısı oldu. Dört yıl mimarlık ve yapı işleri ile uğraştıktan sonra hükümet tarafından öğrenimini tamamlamak üzere Almanya’ya gönderildi. Dört buçuk yıl Almanya’da okudu. Dönüşte Mühendis Mektebi’nin mimarlık ve yapıcılık hocalığına atandı. Bir süre eski Seraskerlik Dairesi Başmimarlığı yaptı. 1908’de Evkaf Nezareti İnşaat ve Tamirat Müdürlüğüne, ardından Ankara Evkaf Umum Müdürlüğü Heyeti Fenniye Müdürlüğüne atandı. Kudüs’teki Mescidi Aksâ'nın tamirinde gösterdiği başarı dolayısıyla İngiliz Krallık Mimarlar Enstitüsü üyeliğine seçildi. Türk ve İslâm eserlerini çok iyi inceledi. Yaptığı binalarda eski Türk üslûbunu yeni ihtiyaçlarla birleştirerek son mimarlık sanatımızda çığır açtı.

Bir devire damgasını vuran, Birinci Ulu­sal Mimari Akımı'nın önde gelen uygu­layıcıları arasında yer alan mimar Ke­malettin aynı zamanda, yetiştirdiği kişi­lerle de etkilerini sürdürmüş, eski eser­lerin onarımı için çalışan bir kuşak bıraktı. XX. yy. başlarına doğru artık mimarimiz bambaşka şe­killere bürünmüş, mimarlık eylemine ya­bancı ve azınlık mimarlar tamamen ege­men olmuştu. Böyle bir ortam içinde de­ğerlendirildiğinde, mimar Kemalettin'in ve o devir diğer türk mimarlarının önemi açıkça ortaya çıkar.

Kemaleddin Bey 1926 içinde Evkaf Müdüriyet-i Umumiyesi´ndeki görevi gereğince çeşitli vakıf evleri, iki vakıf hanı, Yenişehir´de, ölümünden sonra kendi adının verildiği bir ilkokul gerçekleştirmiş; ayrıca Atatürk´ün isteği üzerine, Çankaya´da yapılmak üzere, çağdaş gereksinimlere yanıt verebilecek nitelikte bir cami tasarlamış, Nafia Vekâleti adına da, Ankara Garı yanında yapılması düşünülen Devlet Demiryolları Umum Müdürlüğü Binası´nın tasarımına başlamıştır. 1927´de Maarif Vekâleti adına tasarladığı Gazi İlk ve Orta Muallim Mektebi aynı yıllarda kentin biçimlenmesinde etkin olmaya başlayan uluslararası üslup nedeniyle yoğun eleştirilere yol açmıştır. Mimarın ölümünden sonra, 1930´da tamamlanan bu yapı ile I. Ulusal Mimarlık dönemi kapanmış, bundan sonraysa, dönemin Türk mimarlığına yurt dışından gelen yabancı mimarlık hocalarının etkisinde uluslararası bir biçimleme anlayışı egemen olmuştur.

Kemaleddin Bey´in mimarlık açısından en verimli dönemi 1909-19 arasındaki 10 yıl olmuştur. 1909´da II. Abdülhamid´in tahttan indirilmesinden sonra çağdaşlaşmaya yönelik bir atılımla, bütün devlet kurumlarında yenileştirme ve düzenleme girişimlerinin olduğu bu dönemde, Evkaf Nezareti´ne bağlı, vakıf yapılarının onarımıyla uğraşacak bir inşaat ve tamirat sermimarlığı (müdürlüğü) kurulmuş ve başına Kemaleddin Bey getirilmiştir. Kemaleddin Bey´in ilk iş olarak başlattığı İstanbul´un önemli eski yapılarının onarım çalışmaları onun ulusal mimarlık anlayışını geliştirmesine yardımcı olan bilgileri edinmesini sağlamıştır. II. Meşrutiyet boyunca (1908-18) süren bu çalışmalar arasında Sultan Ahmed, Fatih, Ayasofya, Yeni Cami gibi büyük külliyelerin yanısıra birçok küçük cami ve mescidin de onarımı bulunmaktadır. Öte y¸an, evkaf gelirlerini artırmak amacıyla yeni yapılar gerçekleştirmesi düşünülen nezarette, Kemaleddin Bey´in önerilerine uygun olarak, İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi´nin kadroları genişletilmiş, çeşitli uzmanlık dallarından alınan teknisyenlerle örgütün büyük bir mimarlık ve inşaat bürosu biçiminde çalışması sağlanmıştır. "Kemaleddin Okulu" diye adlandırılabilecek bu büro, ulusal mimarlık anlayışını ülkenin bütün yörelerinde uygulayan bir dizi mimar, mühendis ve yapı ustasının yetişmesine olanak tanımış, böylece, Evkaf Nezareti İnşaat ve Tamirat Heyet-i Fenniyesi, I. Ulusal Mimarlık akımının odak noktasına dönüşmüştür. Kemaleddin Bey gene bu dönemde, günümüzdeki Mimar ve Mühendis Odaları´nın benzeri bir örgütün kurulması için çaba göstermiş; 1908´de kurulan Osmanlı Mimar ve Mühendis Cemiyeti adındaki örgütte yer almıştır. Bu tarihte cemiyetin 21 üyesinin bulunduğu, mimar olarak kayıtlı 11 kişiden yalnızca üçünün Türk asıllı olduğu, bunların da Kemaleddin ve Vedat Tek ile Âsar-ı Atika Müzesi müdürü Halil Edhem Eldem Bey oldukları görülmektedir. Kuruluşundan bir yıl sonra, 15 i mimar 48 üyesi olan örgüt, I. Dünya Savaşı sonunda, büyük olasılıkla 1919 da dağılmıştır. En verimli dönemi olan 1910-11´de gerçekleştirdiği yapıtları arasında, Vakıflar´ın ait yedi büyük iş hanı, Bebek (1913), Bostancı Kuloğlu (1913) ve Bakırköy Kartaltepe (1923-24) Camileri ile Bostancı İbrahim Paşa, Ayazma ve Eyüp Reşadiye Mekteb-i İbtidaileri bulunmaktadır. Vakıf hanlarından beşi İstanbul´da ikisi de Ankara´da uygulanmıştır.

Aynı yıllarda ülkenin çeşitli kentlerinde uygulanmak üzere okul, cami vb tasarımları gerçekleştirdiği de bilinmektedir. 1913-17 arasında, Osmanlılar´dan kopma eğilimi gösteren Araplar´ı hoşnut etmek amacıyla, Arap vilayetlerinde girişilen bayındırlık işlerinde görevlendirilen Kemaleddin Bey´in bu nedenle hazırladığı tasarımların büyük bir bölümü, I. Dünya Savaşı nedeniyle gerçekleştirilememiş, İstanbul için tasarladığı yapıların bazıları da yarım kalmıştır. Bunlardan Yeşilköy ve Bakırköy´deki camilerle Bahçekapı´daki IV. Vakıf Hanı (1916-26) ancak Cumhuriyet´in ilk yıllarında tamamlanabilmiş; Şehzadebaşı´ndaki V. Vakıf Hanı gene Cumhuriyet döneminde bitirilmeden kullanıma açılmış; VI. ve VII.Vakıf Hanları ile başka birçok tasarımsa yapıya dönüştürülememiştir.

BAŞLICA ESERLERİ:  

İstanbul’da Bostancı Camii ve Mektebi, Üsküdar’da Ayazma Mektebi, Çamlıca’da Kız Lisesi, Bebek ve Bakırköy Camileri, Eyüp’te Reşadiye Mektebi ve Türbesi, Yeşilköy Camii, Mahmut Şevket, Cevat, Ali Rıza ve Hüsnü Paşa Türbeleri, İstanbul’da Birinciden Dördüncüye kadar Vakıf Hanları, Laleli’de Harikzedegân apartmanları, Sultanselim civarında bir kaç medrese, şimdi Üniversite Kütüphanesi olan eski Medreset-ül-Kuzzat, Ankara’da Yenişehir’de kendi adını taşıyan ilk mektep, Ankara’da Atatürk Enstitüsü binası, Ankara İstasyonu yanında Demiryolları Müdürlüğü binası, Şehzadebaşı’nda eksik kalan Talebe Yurdu binası.

KAYNAKÇA: Ahmet Refik Altınay / Türk Mimarları (1936),  İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946, s. 214), Suut Kemal Yetin / Türk Mimarisi (1970), Türkiye Ansiklopedisi (c. 3, s. 904-905, 1974), Metin Sözen / Cumhuriyet Dönemi Türk Mimarlığı (1984), Ana Britannica (c. 13, s. 164-165, 1987), M. Kadri Atabaş / Türk Mimarları (2000), İhsan Işık / Ünlü Sanatçılar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 5, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).

Gureba Hastanesi, İstanbul 1914

Gureba Hastanesi, İstanbul 1914

Kamer Hatun Camii, İstanbul 1911

Eserlerinden Dördüncü Vakıf Hanı (Eminönü)

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör