Yazar, romancı, araştırmacı, eğitimci. 14 Mayıs 1966, Malatya
doğumlu. İlk ve orta öğrenimini babasının memuriyeti nedeniyle Türkiye’nin
değişik yerlerinde yaparak, 1983 yılında Darende Lisesi’ni bitirdi.
Üniversiteye girdiği 1987 yılında kadar tarım ve inşaat işlerinde çalıştı. Bu
arada 1984-85 öğretim yılında Malatya / Hekimhan / Gelengeç köyünde vekil
öğretmenlik yaptı. 1991 yılında Atatürk Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi
Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı yıl Malatya’da bir süre özel bir
eğitim kurumunda Türkçe öğretmenliği görevinde bulundu. Daha sonra Milli Eğitim
Bakanlığına geçti. Siirt, Yalova ve Samsun illerinin değişik okullarında Türkçe
ve Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni ve yönetici olarak çalıştı.
Melih Yılmaz’ın, “Garip Bir
Duygu” başlıklı bir köşe yazısı olan ilk ürünü 1 Haziran 1984 tarihinde “Yeni Malatya” gazetesinde çıkmıştı. Sonraları
daha çok “Sincan İstasyonu” ve “Çağdaş Yaşam” dergilerinde edebi
makaleler yayımladı. Siirt’te görev yaptığı yıllarda özellikle
1993-96 yıllarında “Son Söz” gazetesinde “Emekli Öğretmen M. Yılmaz”, “Mehmet İnce”,
“Reşat Karabağ” gibi takma adlarla haftalık yazılar yazdı. Yine bu gazetede,
yıllar sonra kitaplaştıracağı, şair Şemsi Belli hakkında da birçok yazı da kaleme
aldı. Yalova’da görev yaptığı yıllarda “Çevre”
gazetesinde sık sık imzası yer aldı.
Melih Yılmaz’ın; “Gece / Bir
Güneydoğu Masalı” adlı ilk romanı 2008 yılında gazeteci-yazar Aydın Engin
ile yazar Necati Güngör’ün sunuş ve önsöz yazılarıyla yayımlandı. Bir yıl sonra
“Birinci Paketi”, 2013 yılında da “Gazel Kuşları Japon Balıkları” adlı
romanları çıktı. Yine 2013 yılında Malatya Valiliği’nin “Malatya Kitapları” dizisine
“Şemsi Belli / Hayatı / Sanatı ve
Eserleri” adlı araştırma-inceleme kitabı çıktı. Malatya ve Ankara’da Şemsi
Belli konulu iki konferans da veren Melih Yılmaz’ın “Yedi İklim”, “Sincan
İstasyonu”, “Kıyı” ve “Çağdaş Yaşam” dergileri ile değişik internet
sitelerinde değişik konularda edebi yazıları ve öyküleri yayımladı. Yaptığı
çalışmalarla ilgili olarak konferanslar verdi ve televizyon programlarına
katıldı.
Melih Yılmaz, 2018 yılında ilk kez yetişkin edebiyatı dalında
verilen Tudem Edebiyat Ödülleri’nde Feyza Hepçilingirler, Özcan Karabulut,
Faruk Duman, Kemal Varol ve Hakan Bıçakçı’nın jüri heyetini oluşturduğu
yarışmada Minşar Uykuları adlı roman
dosyasıyla üçüncülük ödülüne değer bulundu. Tören 14.04.2018 günü 23. İzmir
Kitap Fuarı’nın açılış günü akşamında fuar alanındaki bir mekânda yapıldı.
Edebiyat Nöbeti adlı dergide 2017/2018 yıllarında altı
sayı “Topal At Koşumu Yazılar” genel
başlığı altında şiir ve edebiyat hakkında deneme tarzı yazıları
yayınlanmaktadır.
ESERLERİ:
Roman: Gece / Bir Güneydoğu Masalı (2008), Birinci Paketi (2009), Gazel Kuşları ve Japon Balıkları (2013), Minşar Uykuları (2018),Dağın Öteki Yüzündeki Çiçekli Bahçe (2022).
Biyografi: Şemsi
Belli / Hayatı - Sanatı - Eserleri (2013).
Araştırma: “Seni
Seviyorum Hekimhan" Cahit Uçuk'un Anı ve Romanlarında Hekimhan - Hekimhan
1920/1923 (2015).
Çocuk Kitabı: Anneme Selam Söyleyin Kuşlar (2017).
Roman: Minşar Uykuları (Yayıma hazırlanıyor,
2018).
KAYNAKÇA:
M. Sadık Aslankara / Doğuda Ürperen Yürek (Cumhuriyet Kitap Eki, 21 Mart 2009)
- Dünyanın O Eğik Düzleminde Şiddet Şiddete (Cumhuriyet Kitap Eki, 11 Haziran
2009) - Bir Kitabın Doygunluk Eşiği (Cumhuriyet Kitap Eki, 13 Ağustos 2009), Melih
Yılmaz’dan İki Yeni Roman (Birgün, 1 Aralık 2009), Şahin Taş / Şiir Sanatı
Üstüne Günsüz Günlükler (Ankara, 2011), Şair Şemsi Belli Anıldı (Bugün, 7 Mayıs
2012), Bir Yangının Küllerinden Kalan (Star, 18 Temmuz 2013), Necdet Kırceylan
/ Çok Değerli Bir Anma Kitabı (Malatya Görüş, 10 Eylül 2013), Bilgi Formu
(2014), Melih Yılmaz (Bilgi teyidi, Nisan 2018), İhsan Işık / Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (12. Cilt,
2018).
Önünden trenler geçerdi evimizin.
Boz
bulanık anımsadığım o günlerin birinde bir traktör yanaştı trenlerin geçtiği
evimizin önüne. Çoğu benimle sevecen konuşan, çenemi, saçlarımı okşayan amcalar
tarafından eşyalarımız yüklendi. Sonra annem de bindi traktörün kasasına, beni
anneme uzattılar. Annemin gözyaşları
amcamların yaşadığı kasabaya gelene kadar hiç dinmedi. Ben hiç ağlamadım.
Traktör birkaç yerde mola verdi ve sonunda gürültüsü kesildi. Annem amcama
uzattı beni. Kendisi de indi, beni yere bırakırken evimizin artık burası
olduğunu söyledi.
Henüz
sıvası yapılmamış, çatısı gibi duvarları da kıpkırmızı evimizin kapı ve
pencereleri de her an yerinden çıkarılacakmış gibiydi. Birileri traktörü
boşaltırken taa ötelerdeki kavaklığın üzerinde bir ayakkabıyı ya da Lorel-Hardy
filmlerindeki tombul Amerikan otomobillerini çağrıştıran boz renkli kayaları
gördüm. O yöne doğru döndüm ve birkaç adım atarak yeniden baktım:
Yemyeşil
kavaklık…
Kavaklığın
üzerinde kirli sarı renkli toprak tepecik…
O
tepeciğin üzerinde boz renkli dev bir otomobil…
Ondan
ötesi de uçsuz bucaksız, masmavi gökyüzü...
Buluşum
çok güzeldi, gürültülü trenlerin yerini bundan sonra bu yeni dünyadaki otomobil
alacaktı, çünkü burası bizim evimizdi artık.“
(Gazel
Kuşları Japon Balıkları, Ozan Yayıncılık, 2013, s.8-9).
“Daha önce “Gece – Bir Güneydoğu Masalı-“ adlı
romanı yayımlanan Melih Yılmaz’ın “Birinci Paketi” ikinci romanı. “Gece”
kısıtlı bir çevreye ulaşmasına karşın, Necati Güngör’den M. Sadık Aslankara’ya
varıncaya kadar birçok yazardan olumlu eleştiri aldı. Her iki romanı da henüz
yayımlanmadan okuma ayrıcalığını yaşadım; çünkü Melih, üniversite yıllarından
arkadaşım. O zamanlar kalın kalın defterlere, başkaları okuyamasın diye kendi
uydurduğu bir alfabeyle günlük mü, roman mı bilinmez, bir şeyler yazardı. Ben
onun roman yazdığını uzun yıllar sonra öğrendim. Arkadaşlığımızı bir kenara
koyarak değerlendirecek olursak, Melih Yılmaz gözlem gücü yüksek, ayrıntı
yakalamada usta, uzun soluklu bir romancı. Bir atımlık barutu olan, söyleyecek
söz bulamayıp sözü bulandıran, bireysel tıkanıklıklarını temel insanî
endişelermiş gibi sunarak dilbilmez üsluplarıyla okurları oflatıp puflatan
romancılardan değil. Akıcı üslubuyla rahat okutuyor kendini. Necati Güngör’ün
“Gece” için yazdığı, “Birinci Paketi” için de geçerli: “Atmosfer kurmayı,
kişileri canlı kılmayı ustalıkla başarıyor. (…) Anlattıklarına inandırıyor
okurunu.”
Birinci Paketi, bir kasaba çevresinde hayat
mücadelesi veren kıstırılmış insanları, bu insanların, umutlarını,
umarsızlıklarını, bir tür debelenişlerini anlatıyor. Fonda 80 öncesi… 12
Eylül’e adım adım yaklaşılan boğazlaşmaların yaşandığı, tek kanallı, “Küçük
Ev”li, “Dallas”lı, Demirelli, Ecevitli… siyah-beyaz yıllar. Kırkını aşmışlara
geçmişte kalan ilk gençlik çağlarını anımsatarak bir “nostalji” yaşatacak; genç
kuşaklara, bilmedikleri, ama sık sık vurgu yapılan bir dönemi ete kemiğe
büründürecek, tanıtacak…
Satır aralarında hayatın nabzı atan bu yapıt,
ancak Orhan Kemal gibi büyük ustalarda görülebilecek yalınlığı, sokağın,
hayatın dilini kullanan “konuşkanlığı”, başarılı kurgusu ve her birinde
kendimizden, çevremizden bir parça bulacağımız unutulmaz kahramanlarıyla, buruk
bir tat alınarak okunacak bir roman. Öneririm.”
KAYNAK:
Şahin Taş / Şiir Sanatı Üstüne Günsüz Günlükler (Yazılı Kağıt Yayınları,
Ankara, 2011, s.42-43) - Sincan İstasyonu (Aralık 2009, Sayı: 28, syf:12).