Yaşar Kemal

Roman Yazarı, Yazar

Doğum
Ölüm
28 Şubat, 2015
Diğer İsimler
Kemal Sadık Göğceli, Alageyik, Yusuf Karataylı

Yazar, romancı (D. 1923 [nüfus kaydında 1926], Hemite [Gökçedam] köyü / Osmaniye [önceden Kadirli / Adana’ya bağlı] – Ö. 28 Şubat 2015, İstanbul). Asıl adı Kemal Sadık Göğceli’dir. İlk kitabı Ağıtlar I (1943) bu asıl adıyla yayımlanmıştı. Ayrıca Alageyik, Yusuf Karataylı takma adlarını da kullandı. Doğduğu köyde, 1895’te oraya yerleştirilmiş olan Türkmenler yaşıyordu. Yaşar Kemal’in ailesi bu köye 1915’te yerleşti. Üç buçuk yaşındayken bir kaza sonucunda sağ gözünü kaybetti. Beş yaşındayken, babası oğulluğu tarafından öldürüldü. Bu olay üzerine kekeme oldu ve kekemeliği on iki yaşına kadar sürdü. Ancak ailenin biricik çocuğu olarak, Çukurova’nın doğal ortamında zengin bir çocukluk ve ilk gençlik dönemi geçirdi. Bir gün saz şairlerinin dizi dibinde oturdu, bir gün bir definecinin ardında koştu. Karacaoğlan ile Kozanoğlu başkaldırısının (1865) şiirini söyleyen Dadaloğlu kültürü ile donandı. Edindiği bu zengin yaşam deneyimi ve halk kültürünü sonraki yıllarda romanlarında anlata anlata bitiremedi. Yaşar Kemal, Kadirli Cumhuriyet İlkokulunu (1938) bitirdi. Adana I. Ortaokulunun son sınıfından ayrıldı (1941). Adana ve yöresinde ırgatlık, su bekçiliği, kâtiplik, inşaat denetçiliği, arzuhalcilik, kunduracı çıraklığı, vekil öğretmenlik gibi kırk kadar işte çalıştı.

Yaşar Kemal, İspanyol göçmeni ve Abdülhamid’in başhekimi Jak Mandil Paşa’nın torunu olan Tilda Hanım’la evlenmişti. Yaklaşık elli yıl süren bu evlilikten Raşit Gökçeli adında bir oğlu dünyaya geldi. Tilda Hanım’ın ölümünden dokuz ay sonra da Ayşe Seniha Baban ile (11 Ağustos 2001) evlendi.

Gençlik yılları polis ve jandarma baskıları altında geçen Yaşar Kemal, Komünist Partisi kurucusu olduğu gerekçesiyle 1950 yılında tutuklandı, Kozan Ağırceza Mahkemesinde yargılandı (Nisan-Mayıs 1950), bir süre sonra serbest bırakıldı. 1967-69 yıllarında Ant dergisindeki yazılarından dolayı kovuşturmaya uğradı ve yargılandı. “Kanlı İktidarın Ortakları” ve “Camiler Kışla Oldu” başlıklı yazıları nedeniyle Ağır Ceza Mahkemesinde beş yıl yargılandıktan sonra aklandı. 12 Mart 1971 Muhtırasının ardından adı arananlar listesine dahil edildiğinden gidip teslim oldu ve sorgusuz sualsiz bir ay hapis yatı. Bundan birkaç gün sonra, yabancı dil bilmediği halde Marksizmin Temel Kitabı’nın çevirmeni olarak yargılanarak on sekiz ay hapse mahkûm edildi, bu karar Yargıtay tarafından bozuldu. Yirmi dört yazarın yazılarından oluşan Düşünce Özgürlüğü ve Türkiye adlı kitaptaki iki yazısından biri olan “Zulmün Artsın” nedeniyle kitap toplatıldı ve diğer yazarlarla birlikte Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde 12 Temmuz 1995’te yargılanmaya başlandı ve birkaç gün sonra aklandı. “Türkiye’nin Üzerindeki Kara Gökyüzü” yazısı nedeniyle 7 Mart 1996’da yargılandı ve ilk mahkemede savcının beraat istemesine karşın, mahkeme bir yıl sekiz ay hapis ve para cezasıyla sonuçlandıysa da bu ceza sonradan ertelendi. Yaşar Kemal, Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in kuruluşundan kapanışına kadar bu parti içinde faaliyet gösterdi.

Çocukluk yıllarında Karacaoğlan şiiri bilmeyenlerin ayıplandığı Çukurova’da, yöredeki halk şairlerini, destancıları dinleye dinleye büyüdü. Altı yedi yaşlarındayken o da şiirler söylemeye başladı. Önceleri yalnız çocuklar dinliyordu onu, sonra büyükler de dinlemeye başladı. Ancak annesi halk şairi olmasını istemiyordu. Ancak, ailesi daha Çukurova’ya göçmeden, ünlü Kürt halk şairi Abdale Zeyniki’nin evlerine konuk olması alile tarafından övünülerek anlatılıyordu. Yaşar Kemal de, evin içindeki Abdale Zeyniki ve çevredeki halk şairlerinden etkilenerek şiir söylemeye başlamış ve sürdürmüştü. Böylece adı Âşık Kemal’e çıktı. Onun da Karacaoğlan gibi bir âşık olacağından hiç kimsenin kuşkusu kalmamıştı. İlkokulu bitirince önünde iki seçenek vardı: Ya Adana’da ortaokula başlayacak ya da yöredeki diğer halk şairleri gibi dağların yolunu tutacaktı. Kararını ortaokula başlamak yönünde verdi. Kısa bir süre halk şairlerinin yolunda şiirler yazdıktan sonra bundan vazgeçip dönemin çağdaş şairlerinin yolunda gitmeye kara verdi.

Yaşar Kemal, 1939-43 yıllarında halkın ağzından ağıtlar ve diğer türlerde folklor derlemeleri yapmaya başladı. Bu dönemde, gittiği yerlerde dengbejler (halk hikâyeleri anlatıcısı) gibi, Köroğlu kollarını anlatmakla işe başlıyordu. Sonra da özellikle kadınlara ağıtlar ve hikâyeler söyleterek onları derliyordu. Edebiyat hayatı Adana Halkevinin dergisi olan Görüşler’de (1939) çıkan bir şiiriyle başladı. Uzun süre uğraştığı folklor derleme çalışmaları da aynı dergide yayımlandı. Şiirlerini Ülkü, Kovan, Millet, Başpınar dergilerinde (1942-43) asıl adıyla yayımladı.

 İlk hikâyesi yirmi üç yaşında yazdığı Pis Hikâye (1946)’dir. O yıllarda askerlik görevini yaptığı Kayseri’de, modern dünya edebiyatının başyapıtlarını okuma imkânı buldu. Askerlikten sonra gittiği İstanbul’da bir Fransız gaz şirketinde bir yıl kontrol memurluğu yaptı. 1948’de Kadirli’ye döndü ve pirinç tarlalarında su bekçisi olarak çalıştı. O sıralarda aldığı daktilo ile “Bebek” hikâyesini, ardından “Dükkâncı”yı yazdı. 1950’de kasabalıları tarafından Rusya adına casusluk yaptığı ihbar edilerek tutuklanıp yargılandı ve Kozan’da bir süre hapis yattı. Çıktıktan sonra folklor çalışmaları yaptı ve 1951’de Höyükteki Nar Ağacı romanını yazdı. Aynı yıl yeniden İstanbul’a gitti ve Cumhuriyet gazetesinde çalıştı. Yaygın olarak bu gazetede çıkan röportajlarıyla tanınmaya başladı. Arkadaşlarıyla birlikte haftalık Ant (1967-71) dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

Giderek hikâye ve romana yöneldi. 1950’de, seçici kurulunda Yakup Kadri’nin, Ataç’ın, Tanpınar’ın, Reşat Nuri’nin, Suut Kemal Yetkin’in de olduğu Varlık Roman Armağanını İnce Memed (ilk basımı 1955)’le kazandı. Yirmi üç dile çevrilen ve yayımlanan ilk romanı İnce Memed’in kazandığı başarıyla dünyaca tanınan bir yazar oldu. Sonradan bu romanın ikinci, üçüncü (1984) ve dördüncü (1987) ciltlerini de yazdı. 1983 yılında on sekizinci basımına ulaşan bu romanı aynı yıl İngiltere’de Peter Ustinov tarafından filme alındı. Yaşar Kemal’in bu ve sonraki romanlarındaki başarısı, Hüseyin Atabaş’ın da bir yazısında belirttiği gibi; dil virtüözlüğünün yanında, feodalitenin çözülüş dönemindeki, yani ‘tarihsel geçiş sürecindeki’ insanı yakalamış olmasındadır (2000 Yılında Türk Öykü ve Romanı, 2000). Öte yandan İnce Memed’in arka planında, büyük ölçüde Yaşar Kemal’in, eşkiyalığın kol gezdiği bir ortamda geçen çocukluğunun izleri yer alır.

Yaşar Kemal’in Ortadirek romanında olduğu gibi, hemen bütün romanlarında insanlığın direnci vardır. Yer Demir Gök Bakır ile Ölmezoto’unda bir insanın, bir toplumun gerçekler karşısında sıkışığı zaman kendisine sığınacak bir mit dünyası, bir düş dünyası yaratmasının öyküsü, ona sığınmasının öyküsü anlatılır. Özet olarak, Yaşar Kemal hemen tüm romanlarında, kendi söyleyişiyle, “İnsanoğlu ne kadar düşte yaşar, ne kadar içinde bulunduğumuz maddi gerçekler içinde yaşar?” sorusunun cevabını arar ve her ikisinin de iç içe olduğu kanısına varır. Ağrıdağı Efsanesi, Binboğalar Efsanesi, hatta Akçasazın Ağaları’nda; insanoğlunun bu düş, mit, masal, yani yarattığı ikinci bir dünyada yaşayışının sınırsızlığını, içiçeliğini vermek ister: “Ben kendimi azıcık bir yazar sayıyorsam, insan gerçeğine bilinçli olarak miti, düşü getirdiğimdendir. İnsanlar, sıkıştıkça kendilerine bir düş, bir mit dünyası yaratıp oraya sığınırlar. İnsan nereden gelip nereye gittiğini buluncaya, doyumsuzluğunu altedinceye kadar mit ve düşe sığınma sürecektir. Ondan sonra gene sürecektir. Çünkü insan yaşama sevincine, tükenip batsa bile, dünyanın güzelliğine doyamıyor ki...” (Alpay Kabacalı / A’dan Z’ye Yaşar Kemal, 2004). Ancak bunu yaparken, hiçbir zaman hayatın gerçekliğinden kopmadı. Sonuncusu 2002’de yayımlanan roman üçlemesi Bir Ada Hikâyesi (Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana, Karıncanın Su İçtiği, Tanyeri Horozları)’ne kadar hayatın gerçeklerinden ve doğa tutkusundan kopmadı. “Benim romanlarıma, hikâyelerime bakarsanız, ağırlığı olan iki insan tipi vardır. Biri çocuklar, biri yaşlılar. Ben çocukları çok severim. Onları anlamaya çalışırım sevmekten daha çok. (...) Çocuk gibi bakmam, ayrı bir insan türü gibi bakmam. Niye böyle? İnanmadım hiçbir zaman çocukların, insanların çocuklara davrandığı gibi çocuk olduklarına.” demektedir.

Yaşar Kemal, İnce Memed Uluslararası PEN CLUB tarafından en başarılı altı roman arasında alındı. 1957’de Bulgarca, 1959’da Rusça yayımlandı. Braille alfabesiyle yayımlandı. Demirciler Çarşısı Cinayeti ile 1974 Madaralı Roman Ödülünü kazanan Yaşar Kemal’e, 1982 yılında Fransa Uluslararası Del Duca ödülü, 1984 yılında Fransız Cumhurbaşkanı Mitterand tarafından “Legion d’Honneur” nişanı verildi. Kale Kapısı romanıyla da 1986 Orhan Kemal Roman Armağanını kazandı. Aldığı diğer ödüllerden bazıları: Fransa Kültür Bakanı tarafından verilen Commandeur Des Arts Et Des Lettres nişanı (1988), TÜYAP Halk Ödülü (ikinci kez, 1988), Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü (1993), Mülkiyeliler Birliği Rüştü Koray Armağanı (1994) vd. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, PEN Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Akademie Universalle des Cultures vd. üyesidir. 20. yüzyılda dünyaca ünlü Türk yazarları arasında yer aldı. Eserleri dünyanın pek çok diline çevrildi.

Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının en ünlü yazarlarından Yaşar Kemal, tedavi gördüğü hastanede 28 Şubat 2015 günü İstanbul’da hayatını kaybetti. Cenazesi Teşvikiye Camiinde kılınan öğlen namazını müteakip kılınan namazdan sonra Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

 “Yaşar Kemal, Anadolu’nun halk edebiyatıyla alışveriş içindeyken başladı yazmaya. Gerçek bir yazar olduğu için de, dilin duyarlılığından, şiirsel destanının tek kahramanı olan Türk halkının kültüründen esinlenmesini bildi.” (Jelila Hafsia, La Presse, Fransa)

“Yaşar Kemal yalnızca Türkiye’nin en büyük romancısı değil, dünya edebiyatının da bir devidir.” (Alain Bosquet, Magazine Littéraire, Fransa)

“Nobel jürisine açık mektup. Oyunuzu Yaşar Kemal’e verin... Bugün size neslinin ve çağının en büyük yazarlarından saydığım bir romancıdan söz edeceğim. Kuşkum yok ki ileride bir Thomas Mann, bir Nikos Kazancakis ya da Sinclair Lewis’le birlikte anılacaktır. Öylesine güçlü, öylesine inandırıcı...” (Alain Bosquet, Le Quotidien de Paris, Fransa)

 “Yaşar Kemal’in özgün, becerikli ya da bilge bir anlatıcıdan çok daha başka bir şey olduğunu kabul etmek gerekir bir kez daha. Kişileriyle anlattıkları arasında hiç mesafe olmaması, belki de yazarlığının sözlü halk edebiyatıyla ilişkili olarak doğmuş bulunmasından kaynaklanır.” (Journal du Centre, Fransa)

“Korkusuz bir toplum eleştiricisidir Yaşar Kemal. Ve eşsiz bir şair. Onu okuyan herkes büyüleyici, güçlü anlatım yeteneğine hayran kalır.” (Dagens Nyheter, İsviçre)

ESERLERİ:

DERLEME: Ağıtlar I (Kemal Sadık Göğçeli adıyla, 1943), Gökyüzü Mavi Kaldı (halk edebiyatından seçmeler, Sabahattin Eyuboğlu ile, 1978), Ağıtlar (1992).

HİKÂYE: Sarı Sıcak (1952), Teneke (uzun hikâye, 1955), Bütün Hikâyeler (1962), Tanyeri Horozları (2002).

ROMAN: İnce Memed I (1955), Ortadirek (Dağın Öte Yüzü: 1, 1960), Yer Demir Gök Bakır (Dağın Öte Yüzü: 2, 1963), Üç Anadolu Efsanesi (1967), Ölmez Otu (Dağın Öte Yüzü: 3, 1968), İnce Memed II (1969), Ağrıdağı Efsanesi (1970), Binboğalar Efsanesi (1971), Çakırcalı Efe (1972), Demirciler Çarşısı Cinayeti (Akçasazın Ağaları: 1, 1973), Yusufçuk Yusuf (Akçasazın Ağaları: 2, 1975), Al Gözlüm Seyreyle Salih (1976), Yılanı Öldürseler (1976), Kuşlar da Gitti (1978), Deniz Küstü (1978), Yağmurcuk Kuşu (Kimsecik I, 1980), Hüyükteki Nar Ağacı (1982), İnce Memed III (1984), Kale Kapısı (Kimsecik II, 1985), İnce Memed IV (1987), Kanın Sesi (Kimsecik III, 1991), Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana-Bir Ada Hikâyesi 1 (1998), Karıncanın Su İçtiği - Bir Ada Hikâyesi 2 (2002), Tanyeri Horozları - Bir Ada Hikâyesi 3 (2002).

RÖPORTAJ: Yanan Ormanlarda 50 Gün (1955), Çukurova Yana Yana (1955), Peri Bacaları (1957), Bu Diyar Baştan Başa (1971), Bir Bulut Kaynıyor (1974), Allah’ın Askerleri (1978), Alain Bosquet ile Konuşmalar (çev. Altan Gökâlp, 1992).

DENEME: Taş Çatlasa (1961), Baldaki Tuz (1974), Ağacın Çürüğü (1980), Sarı Defterdekiler-Folklor Denemeleri (haz. Alpay Kabacalı (2002).

ÇOCUK KİTABI: Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca (1977).

ÇEVİRİ: Ayışığı Kuyumcuları (A. Vidalie’den, Thilda Kemal ile, 1977).

KAYNAKÇA: Adnan Binyazar / Yaşar Kemal Gerçeği (Milliyet Sanat, Nisan 1980), Raymond Williams / Yaşar Kemal’in Romanları (çev. Ali Özer, Adam Sanat, Ocak 1986), İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2007, 2009), Muzaffer Uyguner / Yaşar Kemal (1993), Fethi Naci / On Türk Romanı (1971), Yaşar Kemal Özel Sayısı (Adam Sanat, Haziran 2002), Memet Fuat / İncelemeler (2002), Alpay Kabacalı / İnsanın Bitmez Tükenmez Öyküsünü Anlatan Bir Büyük Destancı: Yaşar Kemal - (Cumhuriyet Kitap, 30.5.2002) - A’dan Z’ye Yaşar Kemal (2004), A. Ömer Türkeş / Denizde Bir Babil Kulesi (Virgül, sayı: 52, Haziran 2002), Ünlü yazar Yaşar Kemal vefat etti! Yaşar Kemal neden öldü? (milliyet.com.tr, 28 Şubat 2015).

BEKLE

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör