Şair ve
yazar. 1946, Oğuzeli / Gaziantep doğumlu. İlkokulu aynı ilçede, ortaokulu
Ceyhan’da, liseyi Şanlıurfa’da bitirdi. Ankara Üniversitesi Gazetecilik Yüksek
Okulu (1970) mezunu. Kısa bir süre Devlet İstatistik Enstitüsünde çalıştı
(1966). Millî Eğitim Bakanlığında memur ve şube müdür yardımcısı olarak görev
yaptı. 1974 yılında TRT Haber Merkezinde çalışmaya başladı. Aynı kurumun Ankara ve Diyarbakır iş yerlerinde çalıştı.
1977 yılından itibaren çalışmalarını TRT İzmir Haber Müdürlüğünde sürdürdü. TRT
1 Sabah Haberleri’nde “Kitap Köşesi”ni hazırladı, TRT 2’deki “Sanat Gündemi”
programına İzmir’den yaptığı haberlerle katıldı.
İlk
şiirleri 1965 yılında Sanat Dünyası, Filiz, Su, Defne, Çele
dergilerinde, yazıları Ilgaz, Güney ve Evrim dergilerinde
yayımlandı. Ankara’da Meltem dergisini (15 sayı) çıkardı. Sonraki
yıllarda şiir ve yazılarıyla Akköy, Allaben, Agora, Aykırı Sanat, Anadili,
Bahçe, İzmir-İzmir, Simge, Kavram Karmaşa vd. dergilerde göründü. Ünlem dergisi
kuruculuğu ve yayın kurulu üyeliği yaptı. Sürekli basın kartı sahibi. İzmir
Gazeteciler Cemiyeti, TSYD ve Edebiyatçılar Derneği üyesidir.
Oğuz Tümbaş İçin Ne Dediler?
“İlk
şiirlerini, ilk yazılarını yayımlamış, yer aldığı dergilerin umut vadeden
isimlerinden biri olmayı başarmış iken, birdenbire yılların başlarında
hareketlenen şiir tartışmalarından uzak kalmış ve 25-30 yıl sonra dönüp ilk
kitabını yayımlamış eski bir genç şairdir.”
(Sina Akyol)
***
“Kitaptaki
şiirlerin dili ve anlatımı hoşuma gitti. Vezin ve kafiyeye itibar edilmediği
halde şiirde çok gerekli gördüğüm musiki, iç ahenk büyük ölçüde sağlanmış. Son
yıllarda yazılan sözde şiirlerin çoğundan olduğu gibi, kelimeler birbirleriyle
tepişmiyor, mısralar dile takılmıyor.”
(Mehmet Çınarlı)
***
“Biricik
kalesi Alleben’dir (Gaziantep). Gün gelip kocaman kentlere de göçse, Alleben’e
gitmek, dayanılmaz bir özlemdir Tümbaş’ta. Nicedir İzmir’de yaşaması engel
değildir bu özleme. Şair, bir şiir süvarisidir sanki. ‘Bir palmiye ağacına
binip Karşıyaka’dan’ ya da ‘Bir imbat sincabına binip Belkahve’den’ diyerek gözden
yitiverir. Çoktan ‘Antepişi’ bir yaşama kavuşmuştur.” (Ahmet Günbaş)
ESERLERİ:
Yürek Söylencesi (1998), Bellek Pazarı (2002), İnce Oda (2007), Küşüm
Çınlaması (2011), Yazının Gönlüyle (2016), Dingin Sözler Avlusu (2017).
KAYNAKÇA: Okan Yüksel / İzmirli Ozan Gazeteciler (1997), Bekir
Yurdakul / Yürek Söylencesi (Gazete Ege, 24.06. 1998), A. Neyzar Karahan /
Yürek Söylencesi (Gözlem gazetesi, 18.07.1998), Sina Akyol / Eski Bir Genç
Şairin Yürek Söylencesi (İzmir - İzmir dergisi, Kasım - Aralık 1998), Mehmet
Çınarlı (26.02.1999 tarihli mektubu), M. Demirel Babacanoğlu (Adana Ekspres
gazetesi 13.11.1999), Talat Kırcan / Yüreğinin Söylediği (Hürriyet Ege,
31.10.2000), Turgut Erbek (Eylül - Ekim 2000), Ünal Şöhret Dirlik /
Aykırısanat (Adana) (Eylül-Ekim 2001), A. Neyzar Karahan / Bellek Pazarı
(Bakırçay gazetesi, 9.12.2002), Mehmet Sadık Kırımlı / Agora Dergisi (sayı: 32,
Temmuz-Ağustos 2003), Bülent Güldal / Ardıçkuşu (sayı: 51, Haziran 2003),
Vedat Yazıcı / Aykırısanat (sayı: 60, Mayıs-Haziran 2003), O. Nuri Poyrazoğlu /
Kitaplar – Dergiler (Çağdaş Türk Dili Dergisi, sayı: 191, Ocak 2004), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2006, 2007), Oğuz Tümbaş kitapları (kitantik.com, pegem.net, 1000kitap.com,
23.10.2019).
Umudu mavi badanalı
Hevesi reyhan kokulu…
Hüznü kumral çocuktum!
Küşümünü kendine biçen terziydim
Kırpık bezlerin dokunduğu tezgâhlarda
Bir mekiktim uçları kırılgan
Utangaçlığın bekçisiydim.
Kır mıydı, sahre miydi
Sular yurdu kasabam
Heyecanım yazılırdı
Beyaz havar taşlı kilometrelere
Çığırsam Antep duyardı türkümü
Oysa bastırdığım göğsümde ince bir
çığlık!
Telâşı taşralı.
Coşkusu kendine gizli
Güneşi korkak kullanan çocuktum
Saman toprak ve sudan ibaret kerpiçte
Gündüz düşlerinde köpüren sade gazozdum
Gül şurubunda kar rendesi
Meyan şerbeti şıngıraklı güğümün
Küçük ipuçlarıyla dokunurdu gönenç
Yüreğimin mızrabına.
Çalıştığım usul bir hüzündü
Yoksul bir keten bezinde
Gökkuşağı gergefi
Sade..gürültüsüz ve çıplak
Akşam saklambaçlarında karanlığı
okşardım
Ne sevinçli kocası olurdum
Gülüşü kır basmalı kızların…
Kısa ve askılı pantolonla
Hayata zararsız basan çocuktum
Usluydum..ürkektim
Tozun ve trahomun tenha sokaklarında
Duygusunda kısıtlı
İsteğinde bağımlı
Arzuhalci babanın
Onaltı kuruşluk pullu dilekçeyle
Kendi hayatına havale edilmiş !
Zamana yuf ederim
Yorgun bedende birikirken yıllara
Yitik baharlarıma
Ne anlatır bana şimdi
Albümün sararmış resimleri
Ne kadar yaban bakar kumral çocuk yüzüme
Kim Antep peki
Ne kadar İzmir hayatım
Aşk duyumsatır her yazıda
Harf ve beceriyle kendimi
Sorgum sürer zamandan zamana!