Esad Efendi (Yanyevî Esad Hoca)

Müderris, Felsefeci, Şair

Ölüm
Diğer İsimler
Mehmed Esad b. Ali b. Osman el-Yanyevî

Filozof, müderris, şair (D. ?, Yanya [şimdi Yunanistan sınırları içinde] – Ö. 1730, İstanbul). Tam adı Mehmed Esad b. Ali b. Osman el-Yanyevî’dir. Lale Devrinde yaşadı. İlk eğitimini doğduğu yer olan Yanya’da, aldı. Hocaları arasında Yanya Müftüsü Mehmed Efendi ile dönemin tanınmış bilgini İbrahim Efendi bulunmaktadır. İlk eğitimini tamamladıktan sonra İstanbul’a geldi (1686-87) ve medrese öğrenimine başladı. İstanbul’daki öğrenimi sırasında pek çok bilginden hem akli (akla dayanan, pozitif) hem de nakli (dinî) ilimleri okudu. Bu hocaları arasında, hendeseyi (geometri) Müneccimbaşı Mehmed Efendi’den; hesap, cebir ve astronomiyi Tekirdağ Müftüsü Mustafa Efendi’den; felsefe, kelam (İmanî esasların aklî deliller kullanılarak izahı) gibi ilimleri Akşehirlizade İbrahim Efendi'den, Farsçayı Molla Müncil’den okudu.

Öğrenimi bitirdikten sonra dönemin Şeyhülislamı Ebu Saidzade Feyzullah Efendi’nin özel dersler aldı (1691). Açılan sınavı kazanarak müderris (hoca) oldu, çeşitli medreselerde çalışarak en yüksek müderrislik payesine kadar yükseldi. En önemli ilmi çalışmalarını da bu dönemde yaptı. Öte yandan Osmanlı Devlet hiyerarşisinde önemli bir yeri olan Galata Kadılığına getirildi (1725-26), meşveret (danışma) meclislerine katıldı. Lale Devri’nde kurulan Tercüme Kurulu’nda görev aldı. Yeni kurulan devlet basımevine düzeltmen olarak ve Sultan III. Ahmed tarafından Topkapı Sarayı’nda kurulan saray kütüphanesine hafız-i kütüp (kütüphaneci) olarak atandı.

Hem dinî hem de aklî ilimlerdeki yetkinliğiyle tanınan Esad Efendi, ilmi birikimi ve siyasi kimliği yanında, Nakşî tarikatına mensup dindar bir insan olarak yaşamını sürdürdü. Lale Devri’nden hemen sonra vefat etti ve İstanbul’da Edirnekapı dışında Emir Buharî Dergâhı’nın yakınında toprağa verildi.

Lale Devri’nin en önemli düşünürlerinden biri olan Esad Efendi, Türkçe, Arapça ve Farsça yanında Grekçe ve Latinceyi bildiğinden klasik Osmanlı müderrislerinin sahip olmadığı kimi kazanımlara sahip oldu ve pek çok telif ve çeviri eser verdi. Aldığı görevler, yaptığı çeviriler, yazdığı şerhler (açıklama) ve telif ettiği kitaplar kendisine haklı bir ün kazandırdı. Osmanlı uleması (ilmiye sınıfı) kendisine “Muallim-i Salis” lakabını verdi. Ayrıca üç semavî din hakkında bilgi sahibi olduğundan, kimi Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının ondan kendi dinleri hakkında bilgi aldıkları olurdu. Öte yandan iyi bir şair olan Esad Yanyevi Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler yazmıştır.

Osmanlı bilimsel düşüncesinin uzun yıllar süren dingin ortamını tekrar geliştirmeye çalışan Esad Efendi’nin çeviri ve telif eserlerindeki en önemli tavrı, İstanbul’un fethinden sonra Fatih Sultan Mehmed ile Ali Kuşçu ve arkadaşlarının Osmanlı bilimsel düşüncesine yerleştirdiği “kelâmî-riyâzî” çizgiyi (paradigmayı) eleştirerek Aristotelesçi doğal çizgiye vurgu yapmasıdır. Bunun için yeniden Aristotelesçi mantığı ve fiziği nazarî (inceleme ve araştırma yoluyla kazanılan) bir bilim olarak kurmaya çalıştı, farklı görüşte olanları açıkça eleştirdi. Nitekim, Esad Efendi, Aristoteles’in “Organon” eserinin yaptığı yeni çevirisinin girişinde fizik biliminin nazarî ve burhânî (delile dayanan) bir bilim olduğunu, İbn Rüşd’ün de bunu vurguladığını, ancak, “daha sonra bizden kimi bilginler bunu değiştirdiler ve bu bilimi zannî ve vehmî hale getirdiler” diyerek, ad vermeden, Ali Kuşçu’nun “Şerh el-tecrid”de yer alan bu yöndeki düşüncelerini hedef aldı. Bu tavır, modernleşme dönemindeki Osmanlı bilginlerinin zihniyetini, Yeniçağ’da Batı Avrupa bilimiyle karşılaşmaya hazırlama açısından doğurucu sonuçlara yol açmıştır.

Esad Efendi, bizzat Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa ile Şeyhülislam Abdullah Efendi’nin yazılı ve sözlü emirleriyle Aristoteles’in, başta mantık ve fizik olmak üzere, temel eserlerini yeniden Arapçaya çevirdi ve bu çevirilere şerhler yazdı. Şerhlerinde kimi görüşlerini düzeltmekle birlikte, İbn Rüşd yorumlarını öne çıkarttı. Bu yorumlarda Albertus Magnus, Scotus Erigena ve Thomas Aquinas gibi Batı ve el-Farabi, İbn Sina, Nasiruddin el-Tusi gibi İslam filozoflarının görüşlerine de yer verdi. Çevirilerinde anlaşılır bir Arapça kullandığını özellikle vurgulayan Esad Efendi, pek çok bilgine ve filozofa atıfta bulundu. Ama özellikle Aristoteles’e ve İbn Rüşdçülüğün merkezi olan İtalya-Padua akademisinin üyelerinin çalışmalarına, dolayısıyla akademinin başında bulunan Selanik Rum metropoliti Karaferyeli İoannis Kuttinius’un şerhlerine başvurdu. Ancak kendisi de yorumlarda bulundu; eskilerin yanlış bulduğu yorumlarını eleştirdi. Aristoteles’in ve İbn Rüşd’ün katılmadığı görüşlerine de işaret etti. Esad Efendi bu çevirilerinde muhtemelen İslam ve Osmanlı bilim tarihinde optik bilimini yakından ilgilendiren teleskop ve mikroskop gibi Yeniçağ Batı Avrupa’sında kullanılan yeni optik aletlerinden de ilk kez olarak söz etmektedir.

Kaynaklar, Esad Efendi’nin on kadar telif ve çeviri olduğundan bahseder. Kimi kaynaklarda şiirlerini bir araya getiren bir “Divan”ı olduğu; İbn Sina’nın “Kitab el-Şifa”sını da çevirdiği; Şihabuddin Sühreverdi’nin “Hikmet el-ışrak”ina şerh yazdığı ve Siracuddin el-Urmevi’nin “Metali el-envar” adlı mantık kitabını Türkçeye çevirdiği söylenir. Ancak bu eserlerin zamanımıza ulaşan nüshaları yoktur.

Esad Efendi’nin Arşimet’in Arapçaya çevrilmeyen kimi geometri teoremlerini Arşimet’in diğer eserlerinden de yararlanarak “Kitab amel el-murabba el-musavi li-el-daire” adıyla Arapçaya çevirdiği bilinmektedir. Bu eserde verdiği bilgiler Esad Efendi’nin Abbasiler döneminde Arapçaya yapılan çevirileri çok iyi bildiğini gösterdiği gibi, kendi döneminde Avrupa’da yeni keşfedilen Yunan dönemine ait bilim eserlerinden de haberdar olduğuna işaret etmektedir. Zamanımıza gelen bu çeviri yanında yine matematik alanında Latinceden “Terbi el-daire ve nisbet-i müellefe”ye ilişkin kimi metinleri de çevirmiştir.  

ESERLERİ:

Er-Risaletü'l - Lâhuttiyye (Kelam Biliminin Problemlerini içerir), El-Haşiyyetü'l Fethiye Ale'ş Şerhi'l Hanefiyye li'r Risaletü'l Adudiyye, Haşiye Alâ Risale fi İsbati'l Vacib (tamamlanamamıştır), Şerh-i Manzume'i Şahidi (Grekçeye tercüme edilmiştir), Tecümet-ü Şerhi'1 Envâr (Arapçaya çevrilmiştir), Et-Ta'limus-Salis (Aristo'nun fizik adlı sekiz bölümünden oluşan eser- Grekçeden Arapçaya bir çeviridir), Mürettep Dîvan, Terceme-i Şifâ, Şerhu Hikmeti’l-İşrâkiye, Terceme-i Metâliu’l-Envâr, Terceme-i Kütüb-i Semâviye fî Hikmeti’t-Tabîiyye, Terceme-i Şerhü’l-Envâr fi’l-Mantık, Terceme-i Kütüb-i Semâviye li Hakîm Aristo, Hâşiye-i İsbât-ı Vâcib.

KAYNAKÇA: Bursalı Mehmet Tahir / Osmanlı Müellifleri (c. 1, s. 235, 1972), Kâzım Sarıkavak / Yanyalı Esat Efendi (1997), İhsan Fazlıoğlu (ihsanfazlioglu.net / Erişim: 18 Aralık 2011), İhsan Işık / Ünlü Fikir ve Kültür Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 3, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2017).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör