Şair ve yazar (D. 16 Ağustos 1938, Ankara – Ö. 27 Ekim 2019, Ankara). Şiirlerinde Elif Sorgun imzasını da kullandı. Şair Cemal Süreya ile üç kez evlendi ve on yıl evli kaldı. Öykü ve roman yazarı Mehmet Seyda eniştesidir. Halime Melahat Hanım ile marangoz Kâzım Tekkanat’ın beş çocuğundan biridir.
Merdivenköy İlkokulu'nu, Erenköy
Kız Lisesi’ni ve Kadıköy Kız Enstitüsü’nü (1955) bitirdi. Enstitüyü
bitirdiğinde Askeri Hâkim Doğan Dülgergil ile görücü usulü evlendirildi. İçsel
adını verdiği bir kızı oldu. Eşi, yazma çabasını onaylamadı. Evlilikleri yedi
yıl sürdü, eşinden ayrılınca SSK Genel Müdürlüğü ile SSK’nin İstanbul ve Ankara
şube müdürlüklerinde, SSK Fındıklı Emlak İnşaat Müdürlüğünde çalışarak 1987’de
emekliye ayrıldı.
Boşanmasının ardından ilk
şiirlerini Varlık dergisinde yayımladı. 1966’da şair Cemal Süreya ile evlendi.
On yıl evli kaldı. 1967’de Memo Emrah Seber adlı bir erkek çocukları oldu. Bir
devlet memuru olarak kendi adıyla şiirlerini yayımlatmak istemediği için, Cemal
Süreya’nın önerisiyle, Elif Sorgun ismini kullandı.
Şiir ve yazılarını Kadıköy, Yelken,
Papirüs, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Yeni Edebiyat, Oluşum, Varlık, Kıyı ve
Düşlem dergilerinde yayımladı. 1966’da Yelken dergisini yönetti, Yeni İstanbul
ve Cumhuriyet gazetelerinde sanat sayfası muhabirliği yaptı.
Edebiyat Çalışmaları:
İlkgençlik şiirlerini Gibi adlı
kitapta topladı. Yelken, Papirüs, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Yeni Edebiyat
gibi dergilerde yayımlanan şiirlerini Acıben adıyla kitaplaştırdı. Cemal Süreya
ile evli kaldığı dönemde yazmadı. Ayrıldıktan sonra yazdıklarını kitaplaştırdı.
Süreya’nın ölümünden kısa süre sonra oğlu Memo’yu da kaybetti. Anılarını
Yaşadığım Yıllar kitabında anlattı. Süreya’nın Onüç Günün Mektupları, Zühal Tekkanat’a
yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.
Şiir kitapları ve derlemelerinin
yanı sıra, çocukluğundan itibaren sahip olduğu hayvan sevgisini de
kitaplaştırdığı denemelerinde dile getirdi. Yazar, bir söyleşide, şiire
ilgisinin başlaması ve şiir anlayışının gelişimi hakkında şunları söylemiştir:
"Çocukluğumda okul
kütüphanelerinde başkandım. Milli bayramlarda şiirler okuturlardı. İlkokul
üçüncü sınıfta ‘Kar’ şiirini yazdım. En büyük hedefim kitap okumak ve giderek
yazmak oldu. Annem göçmen torunuydu, güzel türkü söylerdi. Babam askerde
yazıcıydı. Ziya Paşa’nın şiirlerini daktilo etmiştir. Salah Birsel’e ezbere
şiirler okurdu. Ben şiiri genler sayesinde mi yakaladım bilemiyorum ama şiirin
kendisi bana gelirdi, kedi yavrusu sevilir gibi, şiirle oynamayı seviyorum.
Yazdım, yazdım sakladım. Şiir benim gri giysilim, evimin çiçeğidir. Cemal
Süreya etkilenmesi hiç olmadı bende. Onun şiiri bana göre değildi. Çoğunlukla
aşkla ilgiliydi, benim ısrarım üzerine de sosyal yönü olan şiirlere de yöneldi.
Şunu gönül rahatlığıyla söylemek isterim. İkinci Yeni şairleriyle çok oturdum
ve onlardan beslendim. Beni en etkileyen şair, düşünceme ve içtenliğime uygun
şair salt Edip Cansever’di."
Tekkanat, 2003’te kurulan Cemal
Süreya Kültür Sanat Derneği’nin kurucularındandır. Buna karşın 10 yıl boyunca
dernek yönetiminden uzak tutulmuş, 2013’te Seyyit Nezir başkanlığında oluşan
yönetim kuruluyla birlikte dernekte ikinci başkan olarak görev yürütmüş,
2014’te yine Nezir’in önerisiyle Üvercinka Dergisi’ni kurmuştur (Kasım, 2014).
Derginin ilk sayısından başlayarak her ay şiirlerini ve Aydınlık Günceler’i
yayımlamıştır. Bir süredir basın yayın dünyasındaki düşmanca niyetli yazılarla
yaralanmış olan Tekkanat, derginin Ağustos ve Eylül sayılarında Cemal Süreya’ya
şikâyetlerini yazmış, Ekim ayındaki son Aydınlık Günceler’ini Ankara’dan, Aşağı
Ayrancı’daki Cemal Süreya Parkı’ndan acılı izlenimlerle göndermişti. Yaşamından
ayrıntılı kesitler, Aydan Ay’ın anıroman olarak kurguladığı Zühal ile Cemal’de
yer aldı.
Vefatı:
Zühal Tekkanat, solunum yetmezliği
nedeniyle tedavi gördüğü Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesi'nde 27 Ekim Pazar günü saat 19.50’de, 81 yaşında hayata veda etti. Cenazesi İstanbul’a getirilerek Seferikoz
Camii'nde, ikindi namazının ardından kılınan cenaze namazı sonrasında Kulaksız
Mezarlığı'na oğlu Memo Emrah Seber'in yanına defnedildi.
Zühal Tekkanat için düzenlenen
trene yüzlerce kişi katılmıştı. Cenaze namazını sadece 16 kişi kıldı.
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği
kurucularından, Türkiye Yazarlar Sendikası (bir süre Yönetim
Kurulu), Edebiyatçılar Derneği ve Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği
üyesiydi.
Barış Manço Kültür Merkezi'ndeki Tören
Zühal Tekkanat'ı 30 Ekim Çarşamba
günü saat 13:00'te Barış Manço Kültür Merkezi'nde dostlarının ve şiirseverlerin
katıldığı törenle uğurladı. Aydan Ay'ın sunduğu; yakınları, yazar dostları ve
dernek yöneticilerinin söz aldığı törende Tekkanat'ın edebiyatçı kişiliğinin
yanı sıra insani yönleri üstünde duruldu.
Başkan Seyyit Nezir,
"Derneğin son altı yıllık atılım döneminde Sevgili Zühal'imizin payı
belirleyicidir" dedi. "Cemal Süreya şiirinin geniş kitlelere
yayılmasında Tekkanat'ın edebiyat emekçisi olarak yüklendiği işlevin
küçümsenemeyeceğini" anımsatan Nezir, "onun şiir ve yazıları kadar,
edebiyat emekçisi kişiliğiyle de derneğin önünü aydınlatacağını ve yeni
atılımlar için cesaret vereceğini" vurguladı.
Kulaksız Mezarlığı'na Defnedildi
Zaman zaman duygulu anların
yaşandığı törene çelenk gönderen Kadıköy Belediye Başkanı Şerdil Dara Odabaşı
adına Kültür Müdürlüğü görevlisi Fuat Kalyoncu konuşarak, "Kültür ve
sanatımıza katkıda bulunan değerli kişilerin unutulmaz çaba ve emeklerini
desteklemekten geri kalmayacakları" mesajını verdi.
Daha sonra Kültür Müdürü Dinç
Çoban'ın destek mesajını ileten Sabiha Çarmıklı'yı Cengiz Öksüz, Fügen
Kıvılcımer, İbrahim Hacıbektaşoğlu, Melahat Babalık, Ali Kandaz, Fatma Başural,
Memet Duman, Sevim Yazar, Rasim Savak, Ömer Demircan, Mehtap İskender'in şiir
ve konuşmaları izledi. Selahattin Bağdatlı, "edebiyat ve düşün dünyasında
benzersiz bir çizgi izleyen Üvercinka'nın yaşatılması için hiçbir özveride
kaçınılması gerektiğini" belirtti.
Merhumun kızkardeşi Nihal Tekkanat
ile Amerika'dan gelen yeğeni Sakıp Seyda da duygulu konuşmalarıyla dinleyenleri
etkiledi. Etkinliğin aksamadan gerçekleşmesinde önemli payı olan Kültür Md.
görevlisi Gözde Eldemir, tören sonrasında Kadıköy Belediyesi'nin sağladığı
aracın organizasyonunu da kusursuz yönetti.
Kulaksız Mezarlığı’na giderek oğlu
Memo Emrah Seber'le yan yana defnedilen Zühal Tekkanat'a çelenk ve çiçekler
taşıyan dernek üyeleri, anı ve konuşmaların ardından, aynı mezarlıkta yatan
Cemal Süreya’yı ziyaret ederek usta şairden şiirler okudular.
Dernekten açıklama:
Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği
Zühal Tekkanat'ın ardından bir açıklama yayınladı. Dernekten yapılan
açıklamada, "Zühal Tekkanat, TÜYAP Kitap Fuarın’nda 7 Kasım günü yapılacak
olan “Cemal Süreya’da Ağaç İmgesinden Kaz Dağları Gerçeğine” panelinde
konuşacaktı. 9 Ocak 2020’de CKM’de Cemal Süreya’nın 30. Ölüm Yıldönümü
anmasında son bir kez bulunmayı çok isteyen Zühal Tekkanat’ın kalbi ne yazık ki
adı çevresinde basına ve yayın dünyasına yansıyan dedikoduların verdiği acılara
daha fazla dayanamadı. Yalnızca 9 Ocak’larda değil; şiirin, dostluğun, sevginin
konuşulduğu her yerde adı en tepede anılacak... Anısı önünde saygıyla eğiliyor,
ailesine sabır, sevenlerine başsağlığı diliyoruz" denildi.
ESERLERİ:
Şiir (Elif Sorgun adıyla):
Gibi (1965), Acıben (1994),
İçimizdeki Günler (1997), Yakamı
Bırakmayan Şiirler (2000), Şiir
Buluşması (2002).
Anı – Portre – Deneme - Derleme:
Papirüs’ten Başyazılar (1992), Cemal
Süreya Sokağı (1997), Dostlarının
Kaleminden Cemal Süreya’nın Portresi (1998), Papirüs Şiirleri Antolojisi 1966-1981 (2002), Tutkulu Patiler (2009), Dikine
Sarkan Ağaç (2007), Cemal Süreyya 20 Yaşında (Vedat
Akdamar ile, 2010), Yaşadığım
Yıllar (2011), Son Kanadım Tek (2011), Günörgüsü I / Aydınlık Günceler (2017),
Şiir Sözleri / Bütün Şiirleri (2017), Günörgüsü II / Aydınlık Günceler (2018)
Zühal Tekkanat İçin Ne Dediler?
“Elif
Sorgun, gezdiklerinden, gördüklerinden, yaşadıklarından üretiyor şiirlerini.
Kolay yazıyormuş gibi bir izlenim veriyor. Kayışdağı’nı, duru bir dereyi, el
dikmesi ürünleri, Pamukova’yı, çalışan insanları, çevresini can alıcı
özellikleriyle şiirine taşıyor.
“Her
ozanın şiiri en çok kendi yaşantısıyla ilintilidir. Oğlu Memo Emrah’a yazdığı
şiirinde bunu daha iyi görüyoruz. Sisli bir günde doğumevine gidişini anımsar, doğacak
çocuğun adının bir yıl öncesinden konulduğunu, gözlerini babasının kucağında
açtığının belirtir. ‘Memo Emrah büyüdü, önce babası öldü, sonra kendisi. Anneye
kaldı tüm acılar.’ Şimdi şiir, kurşun kalem kokluyor...” (Hasan Akarsu)
KAYNAKÇA: İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye
Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) -
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2006, gen. 2. bas. 2007) - Ünlü Kadınlar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C.
4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Muzaffer Uyguner /
Acıben İçin (Türk Dili Dergisi, sayı: 47, 1995), Sennur Sezer / Cemal
Süreya’dan Zühal Tekkanat’a Mektuplar (Cumhuriyet Kitap, sayı: 462,
24.12.1998), Dursun Özden / Okudukça (Kedi Gözlü Şiir, 1998), Ahmet Özer /
‘İçimizdeki Günler’den Cemal Süreya’ya Bir Yolculuk (Kıyı dergisi, Temmuz
1999), Hasan Akarsu / Elif Sorgun’un Şiirleri: Yakamı Bırakmayan Şiirler (Türk
Dili Dergisi, Mayıs - Haziran 2003), Fatma Karaman / “Cemal Süreya’nın Yaşayan
Belgesiyim” (Star gazetesi, 5 Şubat 2012), Zühal
Tekkanat son yolculuğuna uğurlandı (istanbulgercegi.com, 30.10.2019), Ünlü
şairin eşi törenle uğurlandı (yurtgazetesi.com.tr, 31.10.2019), Cemal Süreya’nın eşi Zuhal Tekkanat ile yapılan son
röportaj (Röportaj: Nesrin Karyaldız – Ali Kandaz (edebiyathaber.net,
1 Kasım 2019).
Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz, Cemal Süreya'nın “ipekböceği sesli sevgilim” dediği eşi, oğlu
Memo’nun annesi Zuhal Tekkanat son röportajını vefatından kısa süre önce
“kirpigibicom” sitesine vermişti.
Cemal Süreya’nın hayatıyla ilgili kardeşi Perihan Bakır tarafından “Size
Nefesimi Bırakıyorum” isimli bir kitap yayımlandı. Eşi olarak size karşı pek
çok olumsuz anlamda eleştirel bir tutum takınıldığı, gözlemleniyor okunduğunda.
Neler söylemek istersiniz?
Zuhal Tekkanat: Avukatım yayınevine talimat verdi. Bana
ait ne varsa o kitaptan çıkarılması yönünde. Aksi takdirde mahkemeye de
vereceğiz. İhtarname çekildi, avukatım yayınevi ile görüştü. Bana “merak
etmeyiniz gereği yapılmadığı takdirde mahkemeye vereceğiz, tazminat yoluna
kadar da gidilecek” dedi.
Perihan Bakır kitabın
kaleme alınma amacı ile ilgili “bugüne kadar Cemal Süreya hakkında yalan yanlış
bilinenleri düzeltmek ve abisinin vasiyetini yerine getirme görevini
gerçekleştirmek” olarak ifade etti. Böyle bir vasiyeti var mıydı?
Zuhal Tekkanat: Yalan, tamamen yalan bu vasiyet yerine
getirme mevzusu. Duygu sömürüsü. Cemal Süreya böyle bir şey belirtmedi. Neden?
Çünkü Cemal Süreya, bana on üç günün mektuplarını yazmıştır. Bunu yazan, bir de
orada vasiyet eden Cemal Süreya der ki “Zuhal, ben ölürsem sen, sen ölürsen ben
bu kitabı yayımlayalım. İkimiz de yoksak oğlumuz yapar bunu inşallah” demişti.
Dedikodudan ibaret bir çalışma bu kitap. Okuyuculara da saygısızlık yapmakta.
Yeni evlendiğimiz zamanlarda evimize ziyarete geldi Perihan Hanım, bana
“evlenme cüzdanınızı görmek istiyorum” dedi. “Tabi” dedim, gittim getirdim.
Kendisi bu olayı, değiştirip, “evlilik cüzdanını istedim, göstermedi” diyor. O
kadar çok iftira var ki, hangi birini sayayım.
Önümüzdeki yıl şairin
otuzuncu ölüm yıldönümü olması, sansasyon, polemik, gündeme bir şekilde Cemal
Süreya ile gelme kaygısı taşındığını düşünüyor musunuz ?
Zuhal Tekkanat: Zannetmiyorum, tamamen bana karşı
barındırdıkları kıskançlık, negatif duygular ile ilgili bunlar. Bakın ben bu
yaşımda Cemal Süreya Kültür Derneği işleri ile uğraşıyorum. Derneğin mahkeme,
kira borçları, Üvercinka Dergisi’nin kâğıt, grafiker, basımevi masraflarını
ödüyorum… Özellikle dergiyi ülkenin mevcut güç ekonomik şartlarında ayakta
tutmaya çalışıyoruz.
Söze derneğin saymanı,
Zuhal Hanım’ın danışmanı, ayrıca öykü yazarı olan Aydan Ay giriyor: Ben Perihan
hanımı çocukluğumdan beri bilirim. Sanırım Perihan Hanım’ın kafasında şöyle bir
düşünce var. Zuhal Hanım, teliflerden gelen para ile refah zenginlik içerisinde
yaşıyor. Bu gözle bakıyorlar belli Cemal Süreya’nın adına gölge düşürecek
nitelikte bir çalışma yapılmış. Aydan Ay sözlerine devam ediyor. Görüyorsunuz
bu evi, oldukça mütevazi şartlarda Zuhal Hanım yaşıyor. Hatta bu evi Zühal
Hanım’a kızı İçsel almış. Aldığı telif ücretini derneğe, dergiye, yardıma
ihtiyacı olan kişilere, sokak hayvanlarına harcıyor.
Cemal Süreya’nın
kedilere karşı alerjisi olduğunu buna rağmen evde birçok kedi beslediğiniz,
Cemal Süreya’nın bu konuya çok içerlediği yazmakta?
Aydan Ay: Zuhal Hanım ile Cemal Süreya
evlendiklerinde, Zuhal Hanım’ın babası Kâzım Bey kucağında bir kedi ile geliyor
armağan olarak. O kedi Cemal Süreya, Zühal Tekkanat, Ülkü Tamer ve Gülsen
Tuncer’le birlikte Avşa’ya tatile gidip döndüklerinde kayboluyor. Cemal Süreya,
Kadıköy’de bulundukları semtte sokağın altını üstüne getiriyor, üzülüyor kedi
kayboldu diye. Kedi sevmiyor diye bir şey söz konusu değil.”
Zuhal Tekkanat: Bir anektod daha anlatayım, biz
ayrıldıktan sonra tekrar barışma durumu oldu, o esnada oldu bu olay. Memo’yla
yaşadığımız evde kedimiz vardı. Cemal Süreya “Memo daha küçük, kedi tüyünden
etkilenebilir ne olur ne olmaz kediyi bıraksak mı?” dedi. Ben ağlaya ağlaya
hayvanat bahçesine bıraktım çok üzüldüm. Ama şanslıymış Ajda Pekkan sahiplenmiş
kediyi, yavrulamış hatta, çok mutlu oldum bunu duyunca.
Mezarlık konusuna
gelmek isteriz, kitapta Cemal Süreya’ya ait bir mezar olmamasından dolayı
duydukları üzüntüyü ifade ediliyor, bu anlamda Ayçe’nin de (Cemal Süreya’nın
ilk evliliğinden olan kızı) bu duruma kayıtsız kaldığını söylüyorlar. Eminim
siz de eşi olarak bu duruma üzülüyorsunuzdur. Bir anıt mezar ya da kendine ait
bir mezarı olabilecek mi ileride? Kimin nasıl bir girişimde olması gerekiyor.
Sizin bir çabanız oldu mu bu konuda?
Zuhal Tekkanat: Evet oldu, dernek adına da, Perihan
Hanımla da Ayçe ile de görüştük; Ayçe babasının bir başka mezara taşınmasına
karşı çıktı. Perihan Hanım ise, “ben karışmam,” dedi. sonradan duyduk ki başka
birileri ile anlaşma yapmışlar.
Aydan Ay: Bir gazeteci hanımla söyleşi yapmışlar,
gazeteci, “Kültür Turizm bakanlığına bu durumu söyleyeyim bir anıt mezar
yapılsın” demiş. Perihan Hanım da “çok iyi olur ama dernek ve Zuhal Hanım bu
işin dışında kalsın” demiş. Hatta mezarlığa bile sokmayın onları denmiş.
Cemal Süreya’nın
vefatının Memo’ya yüklendiğini görüyoruz kitapta. Babasına şiddet
uyguladığından bahsediliyor?
Zuhal Tekkanat: Bizi mahkemeye verdiler, burada sorumlu
kişiler Memo, Birsen, ben. Adli tıp ve Haydarpaşa Numune hastanesi raporu ile
aklandık. Üç illetten vefat ettiği kanıtlandı. Şeker koması, akciğer ödemi,
kalp yetmezliği. Hala buna rağmen lekelemek peşindeler.
On üç günün
mektuplarının yazılış süreci, sizin SSK Okmeydanı Hastanesinde tedavi olduğunuz
günlerde yazıldı. Kitapta kız kardeşiniz, Cemal Süreya ve ailesine sizin kanser
olduğunuzu söylediğini belirtiyorlar.
Zuhal Tekkanat: Kesinlikle hayır. Doktora zaten
birlikte gittik Cemal ile. Kanser olmadığımı zaten Cemal de biliyordu.
Omurilikten ameliyatım söz konusuydu. En büyük operasyonu Ankara da geçirdim.
Felç kalma ihtimalimden dolayı bu ameliyatı İstanbul’da olmadım. Hastanede
olduğum süre boyunca mektuplar yazdı Cemal.
Cemal Süreya Kültür
Sanat Derneği çatısında da bir araya gelinme durumu hiç olmadı mı?
Aydan Ay: Perihan Hanım ve kızları, derneğe neden bu kadar öfke
duyuyor ki? Derneğin kurucularından Zuhal Hanım üye yapmış onları. Fakat o
dönemki başkan ile anlaşamamış, Perihan Hanım’ın kızı Dicle yönetim kurulu
üyeliğinden ayrılmış. Yönetimler değişti. Aradan seneler geçti. Seyyit Nezir
başkan olduktan sonra aradık Dicle Hanım’ı, Perihan Hanım’ı geleneksel 9 Ocak
Cemal Süreya anmasına davet ettik. Biz derneğin hiçbir şeyine katılmayız
cevaplarını verdiler her seferinde.
Son olarak neler
eklemek, söylemek istersiniz?
Zuhal Tekkanat: Memo, Cemal Süreya’nın naaşını
yıkarlarken Sunay Akın da oradaydı. Sunay Akın anlatıyor, babacığım senin
yerine ben ölseydim diye yakınmalarını anlattı. Yaka paça bir yanda kendini
tarumar edercesine üzüldüğünü. Aralarında bir sorun olsa orada öyle davranır
mıydı Memo. Bir konu daha var anlatmak istediğim. Cemal Süreya’nın cenazesine
makyaj yapıp ruj sürerek gelmiş olmam Perihan Hanım tarafından çirkin
ifadelerle eleştirilmiş. O gün kışın en soğuk günlerinden biriydi. Dudaklarım
hep çatlardı. Ruj sürdüm soğukta iyi gelir derler. Ayten geldi yanıma orada
“kız dedi, ruj sürmüşsün gelmişsin o…pu kadınlar gibi, yeni koca mı arıyorsun”
dedi. Terbiyesizliğe bakar mısınız! En acıklı anlarımda bunlar söylenir mi?
Perihan Hanım’ı ve kitabı basma noktasına bu yalan yanlış ifadelere yer
verenleri Allah’a havale ediyorum. Hakkımı helal etmeyeceğim. Avukatım
üzülmemem gerektiğini söylüyor, gereğinin yapılacağını ifade etti. Fuar
zamanına kadar da bunun yerine getirileceğini umuyorum.
KAYNAK : Cemal Süreya’nın eşi
Zuhal Tekkanat ile yapılan son röportaj (Röportaj: Nesrin Karyaldız – Ali
Kandaz (edebiyathaber.net, 1 Kasım 2019).