Taşköprülüzâde İsameddin Ahmed Efendi

Fıkıh Bilgini, Kelam Bilgini, Tefsir Bilgini, Hattat

Doğum
02 Aralık, 1495
Ölüm
16 Nisan, 1561
Burç
Diğer İsimler
İsameddin Ahmed, Taşköprülüzade, Taşköprizade, Ebulhayr

Kelam, fıkıh, tefsir bilgini, hattat. “Şekâiku’n Nu’maniyye” adlı ünlü ansiklopedik eserin yazarı (D. 2 Aralık 1495, Bursa - Ö. 16 Nisan 1561, İstanbul). Asıl adı İsameddin Ahmed olup, “Taşköprülüzade, Taşköprizade ve Ebulhayr lakaplarıyla da tanınır. Anka­ra Akmedrese müderrisi Muslihuddin Mustafa Efendi’nin oğludur. Çocukluk yılla­rını Bursa’da geçirdi, daha sonra Anka­ra’ya babası­nın yanına giderek Kur’an’ı ezberle­di. Babasının Üsküp’e atanması üzerine önce Bursa’da, sonra da İstanbul’da medrese eğitimi aldı. Daha sonra öğrenimini, Bursa Molla Husrev Medresesi’nde müderrislik yapan amcası Kıvamüddin Kasım Efendi’nin yanında sürdürdü. Babasının Amasya Hü­seyniye Medresesi’ne atanması üze­rine Amasya’ya giderek öğ­renimine orada devam etti. Şeyhzade Muhyiddin Mehmet Kocevî, Mahmut b. Kadızade-i Rumî, Muhammed Tunisî gibi bilginlerden ders alarak öğrenimini ta­mamladı.

Taşköprülüzade 1525’ten itibaren Dimetoka’daki Oruç Paşa Medresesi, İstanbul’da Hacı Ha­san Medresesi’nde; babasının ölümünün (1529) ar­dından, Üsküp Alaca İshak Bey (1530), ve İstanbul Kalenderhane (1536) medreseleri müderrisliğine atandı. Müderrislikte giderek yükselerek; Koca Mustafa Paşa, Sahn-ı Semân, Edir­ne Üç Şerefeli, Edirne Sultan Bayezit (1544) gibi önemli medreselerde hocalık yaptı. 1545’te Bursa Kadısı olarak görevlendirildi. Bu görevlerini tekrar Sahn-ı Semân Medresesi’nde müderrisliği ve 1551’de İstanbul Kadısı görevleri izledi. An­cak yakalandığı bir hastalık sonunda görme duyusunu yitirince görevinden ayrılmak zorunda kaldı. 16 Nisan 1561 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Cenaze namazı Fatih Camisi’nde kılındık­tan sonra Fatih Âşık Paşa Camisi çevresindeki Seyyid Velâyet Türbesi yakınında toprağa verildi.

Ahmet Efendi, kelâm (imanî esasların aklî deliller kullanılarak izahı), fıkıh (İslam hukuku), tefsir (Ku’ran yorumu), ahlâk, mantık, biyog­rafi, Arap dili ve edebiyatı, bilimler tarihi, tıp gibi değişik alanlarda çeşitli kitaplar ve otuza yakın risale (kitapçık) yazdı. Eserlerini Arap­ça olarak kaleme almış ve büyük ölçüde şerh (yorumlama) ve haşiye (açıklama) geleneğini sürdürmüştür. Dinî bilimler­de Fahreddin er-Râzî, Seyfeddin el-Âmidî, Seyyid Şerif el-Cürcânî gibi Eş’ariyye (Maturidilik ile birlikte yaygın olan ikinci mezhep)’ye mensup bilginlerin görüşleri etrafında tar­tışmalar yapmış, ancak Matüridiyye mez­hebine bağlı kalmıştır. Kelâm ilmine ve ta­rihine dair bilgi verirken Matüriddiyi Sün­nî kelâm okulunun kurucusu diye gös­termesi dikkat çekici bulunmuştur.

Taşköprülüzade Ahmed Efendi, bir din bilgini olmakla birlikte bilimler tarihi ve biyografi alanlarında yazdığı eser­leriyle de ünlüdür. Özellikle İslâm bilimleri tarihi niteliğindeki “Miftâhu’s-Saâde” ile Osmanlı dönemi âlimlerini tanıttığı ansiklopedik eseri Şekâ’iku’n-Nu’mâniyye” son derece önemli ve tanınmış çalışmalardır. Taşköprülüzade tasavvufa da ilgi duymuş ve Halvetiyye tarikatına girmiştir. Böylece felsefe, kelâm ve ta­savvufu birleştiren eklektik bir bilgin tipini temsil etmiştir. Aynı zamanda sülüs, ne­sih ve ta’lik yazılarında usta bir hattat olup buradan kazandığı parayı öğrencile­rinin geçimine harcamıştır. Taşköprülüzade Ahmet Efendi’nin çalışmaları üzerine yüksek lisans tezi, doktora tezi, doçentlik sunumu gibi kimi akademik çalışmalar yapılmıştır.

Taşköprülüzâde’nin en ünlü eseri olan “el-Şekâik el-Numaniyye fî ulemâ el-devlet el-osmaniyye (A): Ahmed Efendi'nin, yirmi dört yıl süren müderrislik hayatı ile beş yıl süren kadılık hayatı sonunda altmışüç yaşında bulunduğu sıralarda (1558) kaleme almağa başladığı Devletin kuruluşundan Kanûnî devrinin sonlarına kadar (1566) Osmanlı topraklarında hayat sürmüş âlim ve şeyhlerin biyografilerini ele alan bir eserdir. Ahmed Efendi, eserde ele alamadığı alim ve şeyhlerin aldıklarından fazla olabileceğinin farkındadır. Ancak o büyük oranda kendi mensub olduğu Davud el-Kayserî - Molla Fenârî - Ali Kuşçu - Mirim Çelebi ilmî çizgisi ile Osmanlı ilmiye teşkilatının ağırlık merkezinin oluşturan alim ve şeyhleri öne çıkartmıştır. Bu çerçevede her bir Padişah döneminde yaşayan 371'i âlim ve 150'si şeyh olmak üzere 521 kişiyi on tabaka içerisinde kaydetmiştir.

Şekâik, kendisinden sonra Aşık Çelebi (öl.1572), Belgradlı Muhtesib-zâde Mehmed Hâkî Efendi (öl.1567) ve ), Amasyalı İbrahim b. Ahmed gibi bir çok kişi tarafından Türkçe'ye tercüme edildi. Ancak en iyi tercümesi pek çok yeni bilgiler de veren Edirneli Mehmed Mecdi Efendi'nin Hadâk el-şekâik'idir. Bu çerçevede Ahmed Efendi'nin Şekâik'i, Osmanlı dönemi âlim, şeyh, şâir vb. entelektüel tabakanın hayat hikâyelerini tesbit ve kaydetmede telif, tercüme, tezyîl, telhîs, talik ve tahşiye çerçevesinde büyük ve sürekli bir faaliyetin çıkış noktası oldu. Bu da bir taraftan Şekâik'in Arapça versiyonunu takip ederek Arapça, diğer taraftan Türkçe versiyonunu takip edip Türkçe ile XX. yüzyıla kadar sürdürüldü; böylece bir ‘Şekâik Külliyâtı’ ortaya çıktı.

Şekâik, 1927 yılında O. Rescher tarafından notlar ve düzeltmelerle Almanca'ya tercüme edildi. 1975 yılında Beyrut'ta Arapça zeyli Ikd el-manzûm fî zikri efâdıl el-Rûm ile birlikte basıldı. Son olarak Ahmed Subhi Furat tarafından tenkitli metni hazırlanarak yayınlandı (İstanbul 1985).” (İhsan Fazlıoğlu)

ESERLERİ:

Miftâhu s-Saâde ve Misbâhu’s-Siyâde fî Mevzûâti'l-Ulûm (Bilimler tarihi ve tasni­fle ilgili bibliyografik ve ansiklopedik bir eser, Haydarâbâd 1328-1329), eş-Şe kâiku n-Numâniyye fî  Ulemâ-i’d- Devleti’l-‘Osmâniyye (Yay: Ahmet Suphi Furat, İstanbul 1985), Nevâdirü’l-Ahbâr fî Menâkıbi’l- Ahyâr, el-Meâlim fî  İlmi’l-kelâm, Risale fi’l- Kazâ ve’l-Kader (Yay. Muhammed Zâhid Cûl, Köln 2008), Haşi­ye alâ Hâşiyeti’s-Seyyid eş-Şerîî alâ Şerhi’t-Tecrîd, Ecellü’l- Mevâhib fî Marifeti Vücûdi’l- Vâcib, Letâ’ifü’n-Nebî, Risale fî Beyâni Esrâri’l-Hilâfeti’l-in- Sâniyye ve’s-Saltanati’1-Maneviyye, Hâşiye calâ Hâşiyeti’l- Keşşâf li’s-Seyyid eş-Şerîî el-Cürcânî, Şerhu Mukaddimeti’l-Ce zerî (Mekke 1303),  Şerh calâ Risale fî cilmi âdâ- bi’l-bahş ve’l-Münâzara (Yay. Muhammed Hasan Âl-i Yâsîn, İstanbul 1299), Şerhu Dîbâceti’l-Hidâye,  Şerhu’l-Ferâ’iz,  Şerhu Mukaddime ti’s- Salât, Şerhu’l-Ahlâkı’l-‘Adudiye, Münyetü’ş-Şübbân fî Muâşereti’n-Nisvân, Şerhu’l-Avâmili’lmiye, Şerhu’l-Fevâ’idi’l- Gıyâşiyye fî İlmeyi’l-Meânî ve’l-Beyân, Risâletü’ş-Şifâ fî Edvâ’i’l-Vebâ (Kahire 1292). 

KAYNAKÇA: İbrahim Alaeddin Gövsa / “Taşköprülüzade Ahmet Efendi” (Türk Meşhurları, 1946), Cihat Tunç / “Taşköprülüzâde Ahmet Efendi’ye Göre Kelâm İlminin Yeri ve Önemi” (1992), Murtaza Korlaelçi / “Taşköprülüzâde ve Kâtip Çelebi'ye Göre Türk Kültüründe Felsefe’nin Yeri” (Felsefe Dünyası, sayı: 7, 1993), Cevat İzgi / Osmanlı Medreselerinde İlim (1997, c. I, s. 69-77), İhsan Fazlıoğlu / “Ahmed Efendi (Taşköprülüzâde)” (YYO Ansiklopedisi, c. I, 1999, s. 122-124), Yusuf Şevki yavuz / “Taşköprîzâde Ahmed Efendi” (TDV İslam Ansiklopedisi, c. 40, s. 151-152, 2011), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007) - ) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013). 

 

 

 

  

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör