Edebiyat
tarihçisi, şair, gazeteci, eğitimci (D. 13 Eylül 1877, Taşkasap / İstanbul - Ö.
21 Haziran 1951, İstanbul). Hademe-i
Hassa başçavuşlarından Hacı Mustafa Saffet Beyin oğludur. Tahirü’l Mevlevî’den başka kimi yazılarında Tahir Saffet
adını da kullandı. İlköğrenimini Hekimbaşı Ömer Efendi Okulu’nda yaptı. Gülhane
Askerî Rüştiyesi (ortaokul)’nde okudu ve Menşe-i Küttâb-ı Askeriye Okulu’nu
bitirdikten sonra Bâb-ı Seraskerî’de memurluğa başladı. Harbiye Nezareti ile Ticaret ve Ziraat nezaretlerinde
(bakanlıklarında) kâtiplik yaptı, Maden Kalemi’nde mümeyyiz (yazıları
temize çeken kimse) oldu. Buradaki memurluğu sürerken Fatih dersiamlarından (halka
ders vermeye yetkili cami imamı) Filibeli Mehmet Rasim Efendi ile Mesnevihan Mehmet
Esat Dede’nin derslerine devam etti. 1893 yılında Esat Dede’den icazetname
(yeterlilik, diploma) aldı. 1894’te Şeyh Osman Salahattin Dedezade Şeyh
Ebu’l-Burhan Mehmet Celalettin Dede Efendi’ye bağlanarak Mevlevî oldu. Esat
Dede ile birlikte hacca gitti, hac yolculuğu sırasında Kadirî ve Rufaî
tarikatlarından birer icazetname aldı.
Tahir
Bey, 13 Ocak 1896’da Bab-ı Seraskerî’den istifa ederek 17 Ocak 1896’da Yenikapı
Mevlevîhânesi’nde çileye (inziva) girdi. Çilesini tamamladıktan sonra, şurada
burada zamanın aşındırma ve yok etmesine uğramış, Mevlevîlikle ilgili eserleri
gün ışığına çıkarmak gibi bir amaçla Bayezit’te “Tâhir Dede Kütüphanesi” adında
bir sahaf dükkânı açtı. Aynı tarihlerde haftalık bir gazete çıkarmaya karar
verdi. Karabet Efendi’nin “Resimli Gazete”sini
kiralayarak ilk sayısını çıkardı (1899). Ancak
bu ilk sayının kapağına “Mecmua-i
Medâyih-i Hazret-i Mevlâna”nın ilânıyla birlikte bir Mevlevî sikkesi resmi
basıldığından, o zaman veliaht ve Mevlevî muhibbi olan Mehmet Reşat adına
propaganda yapıldığı gerekçesiyle gazetesi kapatılarak sorguya çekildi. Fakat
suç oluşturacak bir hareketi görülmediğinden serbest bırakıldı. Ancak altı ay
sonra sahaflık ve yayıcılı işini bırakmak zorunda kaldı.
Dört
yıl Nazime Sultan’ın yalısında vekilharçlık (kâhyalık) yaptı. Ancak mizacına
uygun görmediği için buradan da ayrıldı. 1 Şubat 1904’te Orman ve Maden Bakanlı’ında
açılan bir sınavı kazanarak Defter-i Kebîr kalemine kâtip olarak girdi. Yine
aynı yıl Burhan-ı Terakki ile Rehnümâ-yı Füyûzat adlı özel okullarda Farsça ve İslâm
tarihi okutmaya başladı. İkinci Meşrutiyetin ilânından (1908) sonra “Rehber-i Vatan” gazetesinin kurucuları
arasında yer aldı, “Nekregû”
dergisinde Tâhir Safvet imzasıyla mizah yazıları yazmaya başladı. Bu derginin
kapanmasından sonra çıkan “Nekregû ile
Pişekâr”da yazmayı sürdürdü. Bir ara İttihat ve Terakki Partisi’ne girdiyse
de daha sonra istifa ederek ayrıldı. “Beyanü’l-Hak”,
“Sırat-ı Müstakim” ve “Sebîlürreşat” dergi ve gazetelerinde
sürekli yazılar yazdı.
Tahir
Bey, 14 Aralık 1909’da Dârü’ş-Şafakati’l–İslâmiyye’nin edebiyat ve kompozisyon
öğretmenliğine atanarak burada 35 yıl öğretmenlik yaptı. 1920’de “Mahfil” dergisini çıkardı. 20 Ağustos
1923-25 tarihleri arasında Fatih Camisi’nde Mesnevî dersleri verdi, 1924’te
İmam Hatip Mektebi öğretmenliğine atandı. 1929’da Maltepe Askerî Lisesi
edebiyat öğretmenliğine ve bu görevinde gösterdiği başarı dolayısıyla bir yıl
sonra (Ağustos 1931) Kuleli Askerî Lisesi’ne verildi ve on yıl kadar da orada
görev yaptı. Son memuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Kütüphaneler Müdürlüğü
Tasnif-i Kütüp Komisyonu üyeliğidir. Burada, yazma divanları toplayan bir
katalog hazırladı. (İstanbul Kütüphaneleri
Türkçe Yazma Divanlar Katoloğu, 1947). Beşiktaş’taki Musiki Mektebi’nde
Türkçe öğretmenliği yaptı. 1948’den sonra “İslam
Yolu” adlı bir dergi çıkardı.
Tahir
Olgun, divan şiiri biçiminde şiirler de yazmış, ancak
daha çok edebiyat tarihi konusunda yaptığı araştırmalarıyla tanınmıştır. Fars
ve Türk edebiyatları, tarih, Mevlâna, Mevlevîlik gibi konularda pek çok eser
yazdı, çeviriler yaptı. 1940’lı yılları yazarlık ve edebiyat çalışmaları açısından
yoğun geçmiş, dostlarını kaybettiğinden bu yıllarda yakındığı yalnızlığını sürekli
yazarak unutmaya çalışmıştı. Ömrünün son yılları hastalıklarla geçmiş, 1950 yılının
sonlarına doğru rahatsızlıkları artmıştı; 21 Haziran 1951’de İstanbul’da öldü
ve Merkez Efendi Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Tahir
Olgun, on altı yaşındayken şiir yazmaya ve Hafız’ın gazellerinden kimilerini
çevirmeye başlamıştı. Geride arûz ve hece ölçüleriyle değişik konularda
yazılmış birçok şiir bıraktı. Kendisi arûz ölçüsüyle yazılmış yüzlerce manzûmeden
oluşan mürettep bir “Davân”a sahip
olduğundan, Divân edebiyatının Osmanlı’nın son dönemi ile Cumhuriyet’in ilk
döneminde yaşamış olan son ve en önemli temsilcilerindendir. Ancak hakkında
fazla inceleme-araştırma yapılmamıştır, Yazma eserleri tanınmadığı için de
Edebiyat tarihinde hakkında fazla bir bilgi bulunmamaktadır.
Tarih
düşürme konusunda çok başarılı olan Tahirül Mevlevî, değişik olay ve kişilerle
ilgili olarak çok sayıda tarih kıt’ası ve tarih manzumeleri yazmıştır.
Yazılarını sade ve akıcı bir üslupla kaleme aldı. Şiir ve yazılarının en
belirgin özelliği içtenlikli oluşlarıdır. İnandığına sonuna kadar bağlı kalan
oldukça duyarlıklı bir şairdir. Tâhirül Mevlevî’nin Türk ve İslâm tarihi, siyer
(peygamberler tarihi), Türk edebiyatı, Fars dili ve edebiyatı, Mevlâna ve
Mevlevîlik, edebiyat bilgileri, şiir şerhi, çeviri, biyografi, basın hayatı
gibi değişik alanlarda yazılmış olan önemli eserleri vardır. Onun “Edebiyat Lügati” bugün için de önemli
bir kaynaktır. “Mesnevî Şerhi” ise
kuşkusuz en önemli eseridir ve bugün de ilgiyle okunmaktadır.
Tahirül
Mevlevî, Osmanlı ve Cumhuriyet kuşakları arasında adeta bir kültür köprüsü oluşturan
az bulunu kişilerdendir. Kendisi, hayatını bedenen ve fikren, madden ve manen
iki aslî göreve adamıştır. Birincisi Mevlâna ve Mevlevîliğe hizmet etmek, öteki
de makaleleriyle, eserleriyle bilgilerini, birikimini ve eski kültürü, eski
edebî zevki zamanının gençlerine anlatmaktır.
BAŞLICA
ESERLERİ:
Mir’at-ı
Hz. Mevlâna (manzum, 1899), Divânçe-i
Tahir (1902), Divânçe-i Fârisî-i Tâhir, Dîvân-ı Tâhir’ül-Mevlevî
(1945 yılına kadar olan şiirlerini topladığı Divan’ı), Dîvân-ı
Tâhir’ül-Mevlevî 2 (1945 yılından sonra yazdığı şiirleri kapsayan Divan’ı),
Cengiz ve Hülâgü Mezalimi (1906), Amuzgâr-ı Fârisî (1906), Nazım
ve Eşkal-i Nazım (şiirde ölçü üzerine, 1913), Aşık Çelebi Tezkiresi ve
Şâir Zâti (1920), Edebiyat Târihimize Dâir Manzum Bir Muhtıra (Tanzimat’a
kadar olşan edebiyat tarihi, 1931), Edebiyat Lügâti (1936), Fuzuli’ye
Dair (1936), Nev’î ve Suriye Kasidesi (1937), Bakî’ye Dair (1938),
Bursalı Gazâlî (1944), Hallâc-ı Mansûr’a Dâir (1945), Germiyanlı
Şeyhî ve Harnâmesi (1949), Mesnevi Dersleri (1949), Asr-ı Saâdette
Müslümanlığın Medeniyete Hizmetleri (Yay. Haz. Abdullah Sert, 1974),
Matbuat Alemindeki Hayatım ve İstiklâl Mahkemeleri (1992), Tahir Olgun -
Divan Edebiyatının Bazı Beyitlerinin İzahına Dair Edebî Mektuplar (Yay. Haz.
Cemal Kurnaz, 1995), Tahir Olgun - Çilehâne Mektupları (Yay. Haz. Cemal
Kurnaz - Gülgün Erişen, 1996).
KAYNAKÇA: Tahir’ül-Mevlevî / Matbuat Alemindeki
Hayatım (1926), Sadettin Nüzhet Ergun / Türk Musikîsi Antolojisi (1943), Mahir
İz / Yılların İzi (1975), TDE Ansiklopedisi (c. 7, 1976-98), İhsan Işık /
Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007) – Ünlü
Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of
Turkey’s Famous People (2013), Atillâ Şentürk / Tahir’ül-Mevlevî: Hayatı ve
Eserleri (1991), Cemal Kurnaz / Tahir Olgun / Çilehâne Mektupları (Gülgün
Erişen ile, 1996), Mehmet Behçet Yazar / Edebiyatçılar Alemi - Edebiyatımızın
Unutulan Simaları (Yay. Haz. Mustafa Everdi, 1999), Behçet Necatigil /
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999).