Ali Fethi Okyar

Asker, Diplomat, Devlet Adamı, Siyasetçi

Doğum
29 Nisan, 1880
Ölüm
07 Mayıs, 1943
Eğitim
Harp Akademisi
Burç

Asker, diplomat, devlet ve siyaset adamı (D. 29 Nisan 1880, Pirlepe / Makedonya - Ö. 7 Mayıs 1943, İstanbul). 1898’de girdiği Harbiye Mektebi (Harp Okulu)’ni 1900 yılında piyade teğmeni rütbesiyle bitirdi. Ardından Harp Akademisi’ni 1904’te kurmay yüzbaşı olarak bitirdikten sonra da Selanik’te bulunan 3. Ordu Komutanlığı emrine verildi. Burada İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katılarak, İkinci Meşrutiyet (1908)’i hazırlayan kadro içinde yer aldı. Aynı yıl binbaşılığa yükseltilerek Selanik Jandarma Subay Okulu Komutanlığı’na getirildi. 12 Ocak 1909’da Paris Askeri Ataşesi oldu. 3 Temmuz 1911 tarihinde, Arnavutluk Harekâtında İşkodra Mürettep Kuvvetler Kurmay heyetine atandı. 6 Ekim 1911’de Enver Bey ve Mustafa Kemal ile birlikte Trablusgarp’ta savunma kuvvetlerinde görev aldı.

Ali Fethi Bey, Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nın II. Dönemi için 13 Nisan 1912’de yapılan seçimde Manastır Milletvekili oldu. Meclisin kapatılmasından sonra orduya dönerek 17 Kasım 1912’de Çanakkale Boğazı Mürettep Kuvvetler Kurmay Başkanlığı’na atandı. 13 Ekim 1913’te Sofya Elçisi oldu. Aynı dönemde askeri ataşe olarak orada bulunan Mustafa Kemal’le dostluğu pekişti. Meclis-i Mebusan’ın III. Döneminin son yılında yeniden İstanbul Milletvekili seçilerek (8 Aralık 1917) elçilik görevinden ayrıldı.

İttihat ve Terakki Hükümeti’nin düşmesinden sonra 14 Ekim 1918’de kurulan Ahmet İzzet Paşa Hükümeti’nde Dahiliye Nazırı (İçişleri Bakanı) oldu. 8 Kasım’da, eski yönetimin ileri gelenlerinden Talat, Enver, Cemal ve Sait Halim paşaların yurtdışına kaçışına İçişleri Bakanı olarak engel olamamakla suçlanması, Ahmet İzzet Paşa Hükümeti’nin istifasına yol açtı. 1 Kasım - 21 Aralık 1918 tarihleri arasında Mustafa Kemal ile birlikte “Minber” gazetesini çıkardı. İttihatçı gizli bir örgüte mensup olduğu savıyla; eski Sadra­zam Sait Halim Paşa ile Âyân ve Me­busan meclislerinin Başkanları Rıfat ve Halil beylerin dâhil olduğu 20 kişi arasında tutuklanarak Bekirağa Bölüğüne hapsedildi. 2 Haziran 1919’da Malta Adası’na sürgüne gönderildi. Ankara hükümetinin girişimiyle, 30 Mayıs 1921’de 33 kişi ile birlikte serbest bırakıldı. 8 Ağustos 1921’de Ankara’ya geldi ve 15 Ağustos’ta, boş olan İstanbul Milletvekilliğine seçile­rek TBMM’ne katıldı. 10 Ekim 1921-4 Ekim 1922 tarihleri arasında Dahiliye Vekilliği (İçişleri Bakanlığı) yaptı. TBMM’nin ikinci dönemi için yeniden İstanbul Milletvekili seçildi. 14 Ağustos 1923’en Cumhuriyet’in kuruluşuna kadar İcra Vekilleri Heyeti Reisliği (Başbakan) ve Dahiliye Vekilliği yaptı. Fethi Bey Hükümeti’nin istifasına yol açan siyasi olaylar, 29 Ekim 1923’te bir anayasa değişikliği ile Cumhuriyet’in ilanının yolunu açmıştı.

Ali Fethi Bey, Cumhuriyetin ilanından hemen sonra, 1 Kasım 1923 ile 1 Kasım 1924’te iki kez TBMM Başkanlığına seçildi. Ancak aynı ay içinde Kâzım Karabekir ve Ali Fuat paşaların önderliğinde Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kurulması üzerine 22 Kasım 1924’te İsmet Paşa’nın yerine Başbakanlığa getirildi. Bu atamada, sertlik yanlısı olarak tanınan İsmet Paşa’ya karşılık Fethi Bey’in daha ılımlı ve uzlaşmacı kimliği rol oynadı. Ancak üç ay sonra doğuda Şeyh Sait İsyanı’nın patlak vermesi üzerine uzlaşma politikası iflas edince, 2 Mart 1925’te onun başbakanlığındaki hükümet istifa etti ve İsmet Paşa yeniden başbakan oldu. Aynı gün ilan edilen Takrir-i Sükûn Kanunu ile ülke çapında muhalefet susturuldu, Terakkiperver Fırka kapatıldı. Fethi Bey Paris Büyükelçiliğine atanarak Türkiye’den uzaklaştırıldı.

1929 yılının sonlarında tüm dünyayı saran ekonomik bunalım Türkiye’yi de olumsuz yönde etkilemişti. İktidar partisi olan CHP’nin kimi uygulamaları, özellikle devletçi söylemi, toplumun kimi kesimlerinden eleştiri alı­yordu. Ekonomik ve toplumsal sorunlara Mecliste yanıt aran­masından ve iktidar partisinin denetlenmesinden yana olan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal’in özendirmesi ile 9 Ağustos 1930’da büyükelçilikten istifa ederek Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdu ve partinin genel başkanı oldu. Böylece Gümüşhane Milletvekili olarak yeniden Meclis’e girmesi sağlandı. Anlaşmayla kurulan partinin, İzmir Mitingi’nden sonra irtica (gericilik) yanlısı bir harekete dönüşmeye başlaması üzerine, kendi isteği ve Mustafa Kemal’in de önerisiyle 17 Kasım 1930’da partisini kapattı, tekrar yurtdışına gitti. 31 Mart 1934’te Londra Büyükelçiliği’ne atandı. İkinci Dünya Savaşı (1939-45) öncesinde Türkiye ile İngiltere arasında gerçekleşen diplomatik ve askeri yakınlaşmada önemli bir rol oynadı, Montreux Antlaşması’nın mimarları arasında yer aldı. Atatürk’ün ölümünden kısa bir süre sonra, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün eski hasımlarıyla barışma politikası uyarınca 4 Ocak 1939’da Bolu Milletvekilliğine seçildiğinden yurda döndü. İkinci Refik Saydam Hükümeti’nde Adalet Bakanı oldu ve bu görevini 12 Mart 1941 tarihine kadar sürdürdü.

7 Mayıs 1943’te İstanbul’da ölen ve Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verilen Fethi Okyar; Cumhuriyet’i kuran öncü kadro içinde yer almış, başbakanlık, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı yapmış, bakanlık görevlerinde bulunmuş ve Atatürk’ün önerisiyle kurulan muhalefet partisi Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı yönetmişti. Yaşamı boyunca Atatürk’ün en yakın kişisel arkadaşlarından biriydi. Fethi Okyar diplomatik yetenekleri ve ılımlı, akılcı kişiliğiyle her dönemde saygı topladı. İngiltere ve Amerika’da uygulandığı biçimiyle, ulus iradesine dayanan demokratik, liberal ve pragmatik bir siyasi görüşü savunmuştu. İngilizler tarafından Malta’ya sürüldükten sonra bile İngiltere’ye olan yakınlığını kaybetmedi. İngiltere’nin Ankara büyükelçisi onun için anılarına; “Moğol yüzlü, alçakgönüllü bir insan ve İngilizce bilen çok çekici eşi var” diye not düşmüştür.

İttihat ve Terakki içinde önemli görevler üstlendiği halde parti üst yönetiminin yolsuzluk ve cinnetlerinden uzak durdu; bu sayede İttihat ve Terakki’nin çöküşünden sonra da kişisel saygınlığını koruyabildi. Yakın arkadaşı Rauf (Orbay) Bey’ın tersine, siyasi kariyeri boyunca Mustafa Kemal’e ters düşmemeyi başardı. Uzun süre İsmet İnönü’nün başlıca rakibi olarak görüldüğü halde 1938’den sonra onunla barıştı ve yeniden üst düzey siyasi mevkilere getirildi. Yayımlanmış anı ağırlıklı üç kitabı vardır.

ESERLERİ:

Bolayır Muharebesinde Adem-i Muvaffakiyetin Esbabı (İstanbul 1941), Üç Devirde Bir Adam (Yay. Haz: Cemal Kutay, 1980), Fethi Okyar’ın Anıları: Atatürk, Okyar ve Çok Partili Türkiye (Yay. Haz: Osman Okyar - Mehmet Seyitdanlıoğlu, 1997).

HAKKINDA: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Türkiye 1923-1973 Ansiklopedisi (c. 3, 1974), M. Orhan Bayrak / İstanbul’da Gömülü Meşhur Adamlar: 1453- 1978 (s. 260, 1979), Baki Kurtuluş / Tarihsel Olaylarla Söylev (s. 348, 1985), Osman Okyar / Mehmet Seyitdanlıoğlu / Fethi Okyar’ın Anıları Atatürk-Okyar ve Çok Partili Türkiye (1997), Ali Çakmak / Fethi Okyar’ın Anıları (Virgül, 1998), Kemal Öztürk / İlk Meclis (s.118-119, 1999), Niyazi Hüseyin Bahtiyar / Balkanlar’da Türk Ünlüleri (c. 2, 2002), Süleyman Yeşilyurt / Türkiye’nin Başbakanları (2006), Sema Dülger / Dünden Bugüne Devin Zirvesindekiler (2007).  

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör