Kaptan-ı Derya (D. 20 Ağustos 1477?, Midilli - Ö. 4 Temmuz 1546?, İstanbul). Vardar Yenicesi’nden gelip Midilli’ye yerleşen Yakup adlı bir sipahinin oğludur. Asıl adı Hızır olup, Barbaros Hayreddin lakabıyla tanınır. Batılılar, kırmızı sakalından dolayı ağabeyi Oruç Reis’e verdikleri “Barbarossa” adını daha sonra Hızır için de kullandıklarından Barbaros diye tanındı. Hayreddin lakabını ise kendisine Yavuz Sultan Selim vermiştir.
Barbaros,
yaptırdığı bir gemiyle Midilli, Selanik ve Eğriboz arasında ticaret yapmaya
başlamıştı. Rodos şövalyelerinin tutsak ettiği ağabeyi Oruç’un kurtarılmasından
sonra, iki kardeş Şehzade Korkut’un koruması altına girdiler. İspanyolların
Endülüs’te yaptıkları zulümler yüzünden Müslümanlar oradan göç etmeye
başlayınca, Oruç ve Hızır kardeşler Batı Akdeniz’e yöneldiler. 1504 yılından
sonra, Kuzey Afrika’nın Tunus kıyılarında hüküm süren Hafsî Sultanı Ebû
Abdullah Muhammed b. Hasan (1493-1526) ile anlaşarak, Halkulvâdî’ye (
Yalnız kalan Hızır Reis, Osmanlı desteğini güçlendirmek için adamlarından birini, kırk tutsakla birlikte Osmanlı padişahına gönderdi. Afrika’da olup bitenleri öğrenen Yavuz Sultan Selim, “Hızır Reis nasrüddîndir, hayrüddîndir” diye memnuniyetini ifade ederek, onun Cezayir hâkimi olarak tanındığını belirten bir irade gönderdi. Ayrıca kendisine Anadolu’da gönüllü asker toplama hakkı tanıyarak yeniçerilerle topçulardan oluşan iki bin kişilik bir yardımcı birlik gönderilmesi kararlaştırıldı. Böylece hutbenin padişah adına okunduğu Cezayir, Osmanlı topraklarına katılmış olduğu gibi Hızır Reis de artık Hayreddin Paşa diye anılmaya başlandı.
Sicilya kral naibi Hugo del Moncada komutasında seksen gemiden oluşan bir filonun Ağustos 1519’da Harras bölgesine yaptığı çıkartma, Hızır Reis tarafından püskürtüldü. Anılarında belirttiğine göre, bu savaş sırasında Avrupalılar Hızır’a ağabeyi gibi bir anlama gelen “Barbarossa” lakabını verdiler. Barbaros Hayreddin 1520-29 yılları arasında İspanyolların elinde bulunan küçük bir adanın dışında bütün yörenin hâkimi oldu. Bu arada çeşitli baskı ve zulümlere uğrayan Gırnata Müslümanları Barbaros’un şahsında büyük bir destek buldular. Bu sırada, Kanunî Sultan Süleyman donanma komutanlığına getirmek için Barbaros’u İstanbul’a çağırdı. Barbaros, Kaptanpaşalığa getirildikten sonra İspanyolların öncülük ettiği Avrupa birlik kuvvetlerini yenerek, Akdeniz’de Türk üstünlüğünü kurabilmek için bir yandan güçlü ve düzenli bir donanmanın kurulmasına çalıştı, öte yandan da V. Karl’a karşı Fransa ile iş birliği yapılmasına önem verdi.
1537’de Korfu kuşatmasına katılan Barbaros, buranın alınamaması karşısında Venedik’e ait adaların zaptına girişti. Venedik’in Doğu Akdeniz ve Ege’deki hâkimiyetine son vererek deniz yollarının emniyetini sağladı. Preveze Zaferi’yle Doğu Akdeniz’den sonra Orta Akdeniz bölgesinde de Türk üstünlüğü sağlanmış oldu. I. François, Preveze’den sonra yeniden Osmanlılara yaklaşmaya başladı. Başından beri Fransızlarla işbirliğinden yana olan ve 1532’de I. François ile ilişki kuran Barbaros’un da uygun görmesiyle Akdeniz’de V. Karl’a bağlı yerlere karşı ortak bir harekete karar verildi. Fakat altı ay kadar Güney Fransa’da kalan Barbaros, François’nin V. Karl’la anlaşması karşısında İstanbul’a dönmek zorunda kaldı. Dönüş sırasında da Cenova’da tutsak olan Turgut Reis’i kurtardı. Nice seferi Barbaros’un son büyük seferidir. Bundan sonra daha çok tersane işleriyle meşgul olan Barbaros, 5 Temmuz 1546’da kısa bir hastalıktan sonra vefat etti ve sağlığında Beşiktaş’ta yaptırdığı medresenin yanındaki türbesinde toprağa verildi.
Barbaros Hayreddin Paşa zamanında Osmanlı denizciliği gücünün doruğuna ulaşmış, onun okulundan yetişen değerli denizciler ve düzenli çalışan tersane sayesinde bu güç varlığını bir süre daha sürdürülmüştür. Kaynaklara göre Barbaros iri yapılı, kumral tenli idi. Saçı, sakalı, kaşları ve kirpikleri çok gürdü. Ömrü hemen hemen Akdeniz’de geçtiğinden Rumca, Arapça, İspanyolca, İtalyanca ve Fransızca gibi dilleri iyi bilirdi. Ayrıca müziğe de ilgisi vardı.
Denizciliğe, küçük bir gemi reisliği ile başlayıp
günün birinde Kaptan-ı Derya (Donanma Komutanı) olan Barbaros Hayreddin Paşa, anılarını Kanuni Sultan
Süleyman’ın emriyle yazdırmıştı. Paşa anlatmış, söylediklerini Muradi Sinan
Reis kaleme almıştır. Türk denizcilik tarihinin önemli kaynaklarından biri olan
bu değerli anılar, son yıllara kadar yayınlanmamıştı ve Türkiye’de sadece beş
adet el yazması örneği vardı. Orijinal adı “Gazavât-ı Hayreddîn Paşa” olan anıların dili
sadeleştirilerek “Barbaros
Hayreddin Paşa’nın Hatıraları” (Hazırlayan: Osman Erdem) adıyla iki
cilt olarak yayımlandı.
Barbaros anılarında, önce ağabeyi Oruç Reis’ten söz etmekte, sonra “Hayreddin
Paşa” olmadan önce taşıdığı “Hızır Reis” adıyla yaptığı çalışmalarını
anlatmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin kaptan paşaları, hil’at (kaptanlık kaftanı)’lerini Barbaros’un Beşiktaş’taki türbesinde giyerler, hil’at giyme törende dua edilir ve fakir fukaraya yemek verilirdi. Sefere çıkan ya da tatbikata giden Türk gemileri, günümüzde de bu türbenin önünden geçerken Barbaros Hayreddin Paşla’yı top atışıyla selamlarlar. Barbaros Hayreddin Paşa’nın anısına 1941-43 yıllarında, İstanbul’un Beşiktaş semtine dikilen Barbaros Anıtı, ünlü heykelcilerimiz Ali Haydar Bara ile Zühtü Müridoğlu tarafından yapılmıştır. Heykelin arkasında Yahya Kemal’in şu ünlü dizeleri yazılıdır:
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!
Adalar’dan mı? Tunus’dan mı, Cezayir’den mı?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek
gemiler hangi seherden geliyor?
Beşiktaş'taki Kadıköy iskelesine, Beşiktaş Hayrettin Paşa İskelesi adı verilmiş ve bu iskele, mimar Erkan İnce ile M. Hilmi Şenalp tarafından Osmanlı mimarisi tarzında yenilenmiştir. Türk Donanması’ndaki muhtelif gemilere de Barbaros Hayreddin’in adı verilmiştir.
ESERLERİ (Anı):
Gazavât-ı Hayreddin Paşa (Biri mensur diğeri manzum olmak üzere iki şekilde kaleme alınmıştır. Mensur olan Fransızca’ya: Paris 1837, İtalyanca’ya: Palermo 1887 ve kısmen Arapça’ya: Cezayir 1934 çevrilmiş ve Ertuğrul Düzdağ tarfından sadeleştirilerek Barbaros Hayreddin Paşa’nın Hâtıraları I-II (İstanbul 2009) adıyla yayımlandı.
KAYNAKÇA:
Necip Âsım / Gazavât-ı Hayreddin Paşa (manzum hatıratın tanıtımı, 1908), Ali
Rıza Seyfi / Barbaros Hayreddin 1912), Fevzi Kurtoğlu, Barbaros Hayreddin Paşa,
(1935), İskender Fahreddin Sertelli / Barbarosun Ölümü (1937), Şerafettin Turan
/ “Barbaros Hayreddin” (Küçük Türk-İslâm Ansiklopedisi, 1981), Fahir İz /
Barbaros Hayreddin Paşa Gazavatnamesi Üzerinde Yeni Bir Araştırma (TDAY
Belleten,1972), TDV İslâm Ansiklopedisi (c.5, 1992), İhsan
Işık / Ünlü Devlet Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 1, 2013) -
Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).