Şair, yazar ve eğitimci. 1941,
Yunanistan / Gümülcine (Komotini),
Çepelli (Mishos) köyü doğumlu. Yazılarında A.
Kartaltepe, A, RTA, MMR, AA, YT, RT ve Rahmi Türkkan imzalarını da kullandı. İlkokulu bitirdikten sonra Türkiye’ye
geldi ve parasız yatılı sınavlarını kazanarak Malatya / Akçadağ İlköğretmen
Okulu’na girdi. Okulu bitirdikten sonra Batı Trakya’ya döndü ve kendi köyündeki
ilkokulda 1961-62 öğretim yılında öğretmenlik görevine başladı, bu görevini emekli
olduğu 2002 yılına kadar sürdürdü. Hafize hanımla evli olup, Canan adında bir
kızları vardır.
Rahmi Ali; yazı hayatına
öğrencilik yıllarında başladı. Batı Trakya’ya döndükten sonra Türkçe yerel
basında olmak üzere Birlik ve Öğretmen
dergisi, Akın, Azınlık Postası ve İleri
gazetelerinde yazılar yayımladı. Kimi öyküleri de Türkiye’de Varlık dergisi ile Varlık Yıllığı, Töre, Türk Edebiyatı, 24 Saat, Devrim, Batı Trakya’nın Sesi, Batı Trakya, İnsanlığa Çağrı, Kardaş
Edebiyatlar, Şiir Defteri, Tarla, Turnalar, Aykırısanat, Damar, Eliz Edebiyat, Berfin Bahar
gibi dergilerde yer aldı.
Rahmi Ali’nin “Ay ile Güneş” (1982) adlı çocuk
kitabı Yunanistan’da ve Türkiye’de yayımlandı. “Muhacir Osman” adlı öyküsüyle “Töre” dergisinin yarışmasında birincilik
ödülünü aldı. “Muhacir Osman” kitabı hakkında
A. Bican Ercilasun, Yağmur Tunalı ve Sevinç Çokum’un değerlendirme yazıları
çıktı. Öykülerinin bir bölümünü “Zor İş”
(2002) adını taşıyan bir kitapta topladı. Bu kitapla ilgili Türkiyeli
yazarlardan Mustafa Aslan, Güngör Gençay, Satı Merdan, Ali Ozanemre, İsa Kayacan’ın
eleştiri yazıları çıktı. “Annem Okşarken
Saçlarımı” adlı çocuklara yönelik şiir kitabı İstanbul’da yayımlandı.
Tevfik Hüseyinoğlu ile birlikte “Yunan İç
Savaşı’nda Batı Trakya Türk Azınlığı” adlı inceme-araştırma kitabını
hazırladı.
Başta öykü olmak üzere şiir,
günce, deneme, anı, inceleme ve gezi yazıları türünde yazılar yazan Rahmi Ali
1989-2004 yılları arasında yayımlanan “Şafak”
dergisinin üç kurucusundan biri olup bu derginin yazı işleri müdürlüğünü de
yaptı. Yazı ve şiirlerinden kimileri
Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan ve Yugoslavya’daki kimi Türkçe yayın
organlarında yayımlandı. Türkiye, Makedonya, Bulgaristan, Karadağ’da düzenlenen
uluslar arası bilgi şölenlerinde bildiriler sundu. 2002 yılında Kavala’da
yapılan Akdeniz Ülkeleri Şairler Şöleni’ne, Türkiye’de 4. Sapanca Şiir
Akşamları’na katıldı.
Batı Trakyalı yazar Rahmi Ali,
Nisan 2018’de 2018 yılı Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı seçildi. Azerbaycan,
Başkurdistan, Dağistan, Gagauzya, Irak–Türkmeneli, İran, Kazakistan, Kıbrıs,
Kırgızistan, Kırım, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Tataristan, İran-Türkmen
Sahra ve Türkiye olmak üzere 16 Türk Devlet ve Topluluğundan 28 edebiyat
dergisinin temsilcileri ile 17-19 Nisan 2018 tarihlerinde toplanan IX. Türk
Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi tarafından Batı Trakyalı yazar Rahmi Ali
2018 yılı için Türk Dünyasında Yılın Edebiyat Adamı ilan edildi.
ESERLERİ:
Ay ile Güneş (Çocuk, 1982), Muhacir
Osman (Öykü), Zor İş” (Öykü,
2002), Yunan İç Savaşı’nda Batı Trakya
Türk Azınlığı (Tevfik Hüseyinoğlu ile birlikte), Ebced'li Yıllardan Günümüze Batı Trakya Türkleri'nde Eğitim (2015),
Fil ile Karınca (masal, 2015), Batı Trakya'da Türk Edebiyatına Gönül
Verenler - Hayatları, Edebi Kişilikleri, Eserleri, Eserlerinden Örnekler
(2015).
KAYNAKÇA:
Oktay Akbal / Zor İş (Cumhuriyet, 10.4.1977), Feyyaz Sağlam / Batı Trakya
Yunanistan’da Çağdaş Türk Edebiyatı Antolojisi (1990), Batı Trakya Türkleri
Çocuk Edebiyatı (1990), Yunanistan Batı Trakya Türkleri Edebiyatında Atatürk
(1992), Yunanistan Batı Trakya Türkleri Edebiyatı Üzerine İncelemeler (1993),
Yunanistan Batı Trakya’da Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi (1995), Hasan Mercan /
Balkanlarda Çağdaş Türk Şiiri Antolojisi (2000), Balkanlarda Çağdaş Türk
Hikâyeleri Antolojisi (2001), Balkanlarda Çağdaş Türk Çocuk Edebiyatı
Antolojisi (2002), Yağmur Tunalı / Öldüren Sanatsızlık Dirilten Sanat (Töre, sayı:115), Ahmet Bican Ercilasun /
Muhacir Osman (Töre, sayı:116), Halil Mustafa / Trakya’da Kitap Yayınlamak “Zor
İş” (Paratiritis gazetesi, 9 Mart 2002), M. Demirel Babacanoğlu / Zor İş
(Akköy, Kasım-Aralık 2003), Satı Merdan
/ Rafa Kaldırılan Yaşamlara Bir Dokunuş (İnsancıl, Mayıs 2005), Batı Trakya'nın
Önemli Edebiyatçılarından Rahmi Ali'nin İki Kitabı Tanıtıldı (cinarfm.gr, 25
Kasım 2015), Bilgi Formu (Kendisinden alınan bilgiler, 2014), Rahmi Ali
kitapları (internet kitap siteleri, 18 Ocak 2018), Batı Trakyalı yazar Rahmi
Ali ‘Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı’ seçildi (trakyaninsesi.com, 23.04.2018),
İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2018).
Bir Türkiye düşünüyor
Atatürk
Gördüğü bozkır değil
Gözleri ışıl ışıl çocukların
Dağları çıplak değil
Bir Türkiye düşünüyor
Atatürk
Özgürlük aşk olmuş, girmiş
yüreklere
Yürür koşar adımlarla
gençlik
Düşünmek bir erdem, suç
değil
Bir Türkiye düşünüyor
Atatürk
Türküler doldurur bereketli
ovaları
Hızlı bir tren geçer
gözlerinden
Olanlar gerçek, bir masal
değil
Bir Türkiye düşünüyor
Atatürk
Mutlu bir halk, mutlu bir
yarın
Bu ülke, bu insanlar bizim
Korkma,gelecek pek uzak
değil
İnsanımı düşünüyorum
Umutlarını tüketiyordu zaman
Dövenler dönüyordu, yazdı
Türküleri vay aman
Onlar her zaman korkuluydular
Bilmeden belki nedenini
Tatlı sular içerlerdi testilerden
Uçan kuşlardı hatırda kalan
İnsanımı düşünüyorum
Gurbet, gözyaşı olmuştur gözlerinde
Gelmesin şu bayramlar ne olur
Özlemleri ah anam
Trenler acı ile sevinci taşırlar bir arada
Kimi Bursa’da batar güneş, kimi İzmir’de
doğar
Kasetler ne çalarsa çalsın boş
Yüreklerde hep aynı acı hava
İnsanımı düşünüyorum
Kadınlar kapı önlerinde oturur akşamları
Dantel mi örerler, kader mi bilinmez
Hüzünleri bir tamam
Kırık bir plakta eski bir aşk yaşanır
“Bu ne sevgi ah, bu ne ıstırap”
Yıldızlara kayar kadının bakışları
Gönlü uzayda dolaşmaktadır
İnsanımı düşünüyorum
Ekmek derdinden aşkı unutmuş
Gün boyu iş iş iş
Yorgunluğu of aman
Düşünür durur geceleri
Bolluk içinde yaşanan yokluk nedir
Korkulu düşlerle uyanır çoğu
Yaşam çözülmez bir bilmecedir
“Alnımızda bilgilerden bir
çelenk…”
Uçuşurdu siyah saçlarım sert
adımlardan
Niçin açtı çocuklar?
bilgisizlik düşmanım
Ümit doluydu içim
yarınlarından
Gerçekten korkunç bir
savaştı verdiğim
Gericisi, çıkarcısı,
yönetimi taş duvar
Çocuklar okudular, güldüler,
oynadılar
Kitaptılar, ışıktılar,
doğruya yaklaştılar
Belki de doğru; ışık saçan
bir mumdum
Kendim karanlık, umutlarım
yitmekte hep
Baktım çevreme bir, ne
umdum, ne buldum
Şimdi yokluk, şimdi
ilgisizlik düşmanım
Ve siz çocuklar artık
büyüdünüz
Düşündünüz mü hiç, öğretmen
nedir
O bir ülkü, bir gönüllü,
kendini düşünmez
Yol verin, “yorgun savaşçı”
gelmektedir
Pencerenin yanında oturuyordu kadın
Açmış bir karanfile takılmıştı düşünceleri
Kalabalık sokak, insanların o telâşlı gidip gelmeleri
Şu anda neredeyim, nasılım
Duyuluyordu yakın istasyonda tiren sesleri
Pencerenin yanında oturuyordu kadın
Karşı yapıda çalışan işçiler vardı
Geceden kalma bir uykusuzluktu ağırlığı
Nedense lise yılları aklına takılmıştı
Dinçti yüreği, gülmeleri, bembeyaz dişleri
Uykuları yasemin, düşleri hep pembeydi
Pencerenin yanında oturuyordu kadın
Gelecek, karanlık bir tünelin sıkıntısı
Ve geçmiş en güzel günlerle dolu
Zaman bir güzel kuştu uçan elinden
Yüreği olanlara değil, olmayanlara yanıyordu
Pencerenin yanında oturuyordu kadın
Reklâm ışıkları kırmızı yeşil, durmadan yanıyordu
Işıklı, gürültülü bir kalabalık cendereydi
Eziyordu o güzelim düşlerini, teller elektrik saçıyordu
Pencerenin yanında oturuyordu kadın
Yaşanmamış bir aşkın özlemiydi gözlerindeki hüzün
Sıradan bir yaşam; elişi, yemek, çamaşır, ütü
Sanki ne bekliyordu yaşamdan, başkaları ne bekliyordu
Söyle, kim yaşamak istediklerini yaşıyordu
O ne tütün kırmalardı öyle, hırslı,
Şarkılar düşmezdi dilimizden,
Geceydi, gün ışırdı, at arabaları,
Korku kaçardı yarınki neşemizden.
İşimiz zordu, acıydı, belki de gaddar,
Ayşığı güzel, tütün acı kokardı.
Sorarım, ne vardı bizi kıskanacak,
Ayışığı güzel, tütün acı kokardı
.
Şimdi aldılar tarlalarımızı elimizden,
Çocuklarımız ufka hüzünle bakacak.
Toprak uysal, toprak dilsiz ve sağır,
Güneş biraz daha erken batacak.
Yalnız bir kuş sesidir karanlık
Uzayan raylardır sonsuza
Bir dost sesi aranır bazen
Yutar zamanı karanlık
Eski aşklar yaşanır bazen
Kadehler tokuşur hüznün miğferiyle
Uzaklarda ölüme kayar bir yıldız
Kurtlar ısınır çoban ateşiyle
Bir kitaptır elindeki adamın
Yaşam kitap karanlık
Bir kadın gülümser uzaktan
Gönlüm hep aydınlık,aydınlık.
Kimileri
"şair şairliğini, öykücü öykücülüğünü bilsin," diyor. Bu görüşte
olanlar, yazının tek dalında yoğunlaşmanın hem üretkenliği arttıracağını, hem
de üretilerin nitelik açısından daha da yükseleceğini savunuyorlar. Buna örnek
olarak da yaşamı boyunca şiir üzerinde yoğunlaşan Fazıl Hüsnü Dağlarca'yı
gösteriyorlar. Oysaki gerek dünya, gerekse Türkiye edebiyatı içinde, bu görüşü
doğrulayacak fazla örnek yok. Çünkü yazın dünyasına girenlerin büyük bir
çoğunluğu, yazının değişik dallarında da ürün vermişlerdir.
Yazılı
düşünelim.
Bir şair, teknik
ve estetik kaygıları göz ardı etmeden, söyleyeceğini çeşitli eleklerin en
incesinden geçirerek söyler. Böyle olunca da başarılı bir şairin, yazdığı ya da
yazacağı öyküde başarısız olması düşünülemez. Çünkü hangi dalında uğraş
verilirse verilsin, yazının malzemesi tektir. Sözcüklerdir.
Yazın'ın genel
kuralları, uğraş alanının özellikleri ve öz-biçim bütünlüğü dikkate alınarak
yapılacak çalışmalar, sanatçının yürüdüğü yolu da ışıtan temel öğelerden
bazılarıdır.
Anılan bu köşe
taşları kadar, yazarın beslendiği damarın da belirleyici bir özelliği vardır.
Toplumcu
damardan beslenen bir yazar, kendini yaşadığı toplumdan ve dünyadan
ayrıştırmaz, iç dünyasının zindanlarına kapatamaz. Gerçekte, kalemine güvenen
hiçbir yazarın böyle bir şey yapmaya hakkı yoktur.
Görme
özürlülerin rüya göremediklerini dikkate alacak olursak, sanatsal
yaratılarımızın temelini de maddi dünyanın oluşturduğunu kabul etmek zorunda
kalırız. Bu maddi temelin oluşmasındaki en büyük etken, yaşadığımız toplum,
toplumsal ilişkiler ve doğadır. O nedenle toplumcu damardan beslenen bir
şair-yazar, kendini toplumuna borçlu görür. İnsanca yaşanacak bir dünyanın
oluşması yolunda, insanları eğitmeye, öğretmeye, değiştirip dönüştürmeye
yönelir. Kalemini bu yolda kullanmaktan sakınmaz.
Bu bilinçte olan
yazar, anlatacağını ister birinci tekil, isterse üçüncü şahıs ağzından dile
getirsin. Bunun fazlaca bir önemi yoktur. Çünkü; anlatım bütünlüğü içinde
"ben"ler, biz kavramıyla buluşacaktır.
Dünyamızdaki her
türlü ilişkinin giderek çürümeye başladığı günümüzde, "ben"leri
"biz"leştirmek gerçekten zor bir iştir. İnsanı ve insana ilişkin
değerleri metalaştırmadan yürüyebilmek zor bir iştir. İşte bu zor işe soyunanlardan
biri de Rahmi Ali. Hem de kitabının adını "Zor İş" koyarak, yani
yaptığı işin bilincinde olarak soyunuyor zor işe.
Yazarı tanımak,
yapıtını tanımayı da kolaylaştırır
1941 yılında
Gümülcine'nin Çepelli köyünde doğan Rahmi Ali, parasız yatılı sınavlarını
kazanarak Türkiye'de Malatya-Akçadağ İlköğretmen Okulu'na gelir. Okulu
bitirmesinden sonra kendi köyünde başladığı öğretmenlik görevini sürdürürken
diğer yandan da 1989 yılında Gümülcine (Komotini)de yayınlanmaya başlayan,
kendisinin de kurucularından olduğu "Şafak Dergisi"nin Yazı İşleri
Müdürlüğünü de yürütür.
Yazı yaşamına
öğrencilik yıllarında başlayan Rahmi Ali, Batı Trakya'ya döndükten sonra Batı
Trakya Türk Öğretmenler Birliği tarafından yayınlanan Birlik ve Öğretmen
dergilerinde hem yazılar yazmış, hem de aktif görevler almıştır.
Daha önce
çocuklara ilişkin "Ay ile Güneş" adlı öykü kitabı bulunan Rahmi Ali;
gerek Türkiye'de, gerekse Batı Trakya'da çıkan sanat dergilerinde başta hikâye
olmak üzere şiir, günce, anı, inceleme ve gezi yazıları türündeki yazılarını
sürdürüyor.
Ben de Rahmi
Ali'yi Şafak Dergisi'nde okuduğum ürünlerinden tanıdım. Ne ki, gerektiği zaman
ayrılamadığı sürece, dergide yayınlanan ürünler üzerinde hakkıyla
yoğunlaşılamıyor. Özellikle büyük kentlerin zaman kuşatması, tüm dergileri
taramaya bile olanak vermiyor. O nedenle, bir sanatçıyı bütünlüklü olarak
tanımanın tek kaynağı da kitap oluyor. Doğrusunu söylemek gerekirse, Rahmi
Ali'nin öykülerini tanıyamamış olduğumu ancak onun kitabını okuduktan sonra
fark ettim. Kendi adıma; aynı şeyi tüm Batı Trakya Türk yazını için de söylemem
yanlış olmaz. Ne yazık ki Batı Trakya Türk yazınını tanımıyoruz. Bilebildiğim
kadarıyla tek kaynak, Feyyaz Sağlam'ın yaptığı üç ciltlik inceleme kitabı.
Değerli dost
Tahir Özçelik'in yitişinden sonra, Batı Trakya Türk yazınına gönül veren,
sorunlarını, değişim ve gelişimlerini metropol dergi ve gazetelerinde sıcağı
sıcağına veren kimse çıkmadı. Sanırım böylesi bir köprü kuruluncaya kadar, bu
gereksinmeyi sanatçılar birbirlerine gönderecekleri kitaplarla karşılamaya
çalışacaklar.
"Zor
İş" Üstüne
"Zor
İş", içinde yirmi öykü bulunan ve Rahmi Ali'nin yetişkinler için çıkardığı
ilk kitabı. Öykülerin tümü, dolaylı ya da dolaysız bir biçimde Türkiye ile
ilgili. Başka bir deyişle, bunlara iç içe girmiş iki halkın öyküleri
diyebiliriz.
İşte burada
yazarın duruşu ve bakışı önemli… Çünkü yazar, bir azınlığın kimliğini
taşımaktadır. Bu durumda; insanı, özelliklerini ve insan ilişkilerindeki
çirkinlikleri öne çıkarır, öykülerinde millici, faşizan bir pencereden bakarsa,
bu denli olayları üretirse öykü de, öykücü de çöker. Çünkü insan olduğumuzu
unutmak, şairliğimizi de öykücülüğümüzü de alıp götürür.
Bu bağlamda
Rahmi Ali'nin öyküleri, gerçekten okunması, irdelenmesi ve örnek alınması
gereken öyküler. Çünkü yazar her şeyden önce her iki halkın insanlarına
saygılı. Öykülerinde onların toplumsal ve ruhsal durumlarını irdeliyor.
Yaşamlarından bir kesiti alarak, toplumsal gerçeklerden koparmadan
öyküleştiriyor. O nedenle öykülerin çoğunluğunu Batı Trakya Türklerinin
Türkiye'ye göçünden alınmış kesitler, uğurlamalar, yeri yurdu terk etmenin
yürek ağrıları vb. türde işlenmiş konular oluşturuyor.
Şiirsel bir tat
içinde okunan öykülerin ortak yanını "4 Numaralı Bekleme Kulesi"nin
verebileceği inancıyla, öykü yapısını bozmamaya çalışarak alıntılar yaptım.
"Nöbet
çizelgesini düzenlemekle görevli Başçavuş Kostas Fermanoğlu, kendisinden, beni
kuzeybatıdaki bekleme kulesine göndermesini rica ettiğimde gülümsemiş, (sen de
mi Stella'ya) der gibi kuşkuyla gözlerimin içine bakmıştı.
Stella,
kışladaki bütün erlerle düşüp kalkan bir orospuydu... Stella'yı nöbet saatinin
22.00 ile 24.00 arasına rastladığı zamanlar görebilirdim daha çok. Bahçeye
küçük bir masa kurar, üvey babası olduğu söylenen genç bir adamla geç vakitlere
kadar içki içerdi...
Başçavuş
kuşkulanmakta haklıydı, ama, benim 4 no'lu bekleme kulesini yeğlememin
nedenleri arasında Stella ancak en son sırayı tutardı... Kuleden rahatlıkla
görülebilen beş-altı evi, bahçelerini, karşıdan karşıya görüp tanıyabildiğim
insanlarını severdim oranın. Siyah başörtülü Tasula nine sabahları erken
kalkar, İstanbul Radyosu'nun sunduğu sabah şarkılarını dinler...
Kışladan izinli
olarak çıktığımda çoğu kez Taşköprü'ye gider, orada dinlendirirdim başımı.
Yanaki'yi de 4 no.lu bekleme kulesinden görmüştüm. Bir ablası vardı. (Beba)
diye seslenirdi kendisine, köşedeki tütüncü kulübesinde sigara satardı.
Türk müsün,
demişti ilk tanışmamızda. İnanmam, yalan söylüyorsun. Senin gibi bir insan Türk
olamaz demişti. Ama ben sigaramı gene ondan almayı kesmemiştim... Yine de beni
4 no.lu kulede görünce bakmayı boşlamaz, gülümsemeye çalışarak fakir görünüşlü
evlerinin kapısından içeri girerdi.
Nöbet yerine
varınca çoğu kez Tasula Nine'yi görürdüm... (Nerede kaldın evlat) derdi bozuk
Rumca'sıyla. Sonra Türkçe'ye döner, (alıştım gittim sana) diye eklerdi.
Yazar, yıllar
sonra askerliğini 156. Piyade alayında yapan bir gence 4 numaralı kuleyi sorar.
"Güzel bir
kadın oturuyormuş kulenin karşısındaki evde. Stella imiş adı... Üvey babası
bıçaklamış kıskançlık yüzünden. Şimdi yok tabii, adı kalmış...
Sizin zamanınızda
sağ mıydı Stella dedi genç.
Hayır, dedim.
Daha yıllar önce ölmüş olduğunu söylerler."
Ele aldığı
konuları insani temeller üzerinde yükselten Rahmi Ali, dönemin tanığı olan ve
gerçekleri kendine özgü bir dil ve estetik yapı içinde yansıtan bir yazar.
İnsanın hallerini, yaşadıkları ortam ve ilişkilerden ayırmadan ele alıyor.
Zayıflıkları da, özveriyi de, güzellikleri ve çıkarcılıkları da görebilen, ama
bütün bunları insanın dramı olarak ele alıp öyküleştiren bir yazar Rahmi Ali.
İnanıyorum ki; "Zor İş"in üstesinden gelen yazarın, aynı adı taşıyan
kitabındaki öyküleri severek okuyacaksınız.
Güngör GENÇAY (İstanbul-Türkiye)
(*) Zor İş: Öyküler/ Yazan: Rahmi Ali/ Şafak Dergisi Yayınları,
Gümülcine (Komotini) 2002
BATI TRAKYALI
YAZAR RAHMİ ALİ, 2018 YILI TÜRK DÜNYASI YILIN EDEBİYAT ADAMI SEÇİLDİ
Azerbaycan,
Başkurdistan, Dağistan, Gagauzya, Irak–Türkmeneli, İran, Kazakistan, Kıbrıs,
Kırgızistan, Kırım, Kosova, Makedonya, Özbekistan, Tataristan, İran-Türkmen
Sahra ve Türkiye olmak üzere 16 Türk Devlet ve Topluluğundan 28 edebiyat
dergisinin temsilcileri ile 17-19 Nisan 2018 tarihlerinde toplanan IX. Türk
Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi tarafından Batı Trakyalı yazar Rahmi Ali
2018 yılı için Türk Dünyasında Yılın Edebiyat Adamı ilan edildi. Rahmi Ali
önümüzdeki günlerde düzenlenecek etkinlikle ödülünü alacak.
RAHMİ ALİ KİMDİR
Rahmi
Ali, 1941 yılında (Komotini) Gümülcine’nin Çepelli köyünde doğdu. İlkokulu
bitirdikten sonra, parasız yatılı sınavlarını kazanarak, Türkiye’ye,
Malatya-Akçadağ İlköğretmen Okulu’na gitti.
Rahmi
Ali, öğretmen okulunda okurken yazı hayatına atıldı. Bu okulun son sınıfında
okul çapında yapılan kompozisyon yarışmasında birincilik ödülü alması, edebiyat
öğretmenlerinin teşviki onu bu alana yöneltti. İlk makalesi “Akçadağ”(1) adlı
okul dergisinde yayımlandı. Öğretmen olarak Batı Trakya’ya döndüğünde
mesleğinin yanı sıra yazı hayatına da devam etti.
Okulu
bitirdikten sonra Batı Trakya’ya döndü ve kendi köyündeki İlkokulda, 1961 -62
Öğretim yılında öğretmenlik görevine başladı, bu görevine 2002 yılına kadar
devam etti.
Yazı
hayatına öğrencilik yıllarında başlayan Rahmi Ali, Batı Trakya’ya döndükten
sonra çeşitli dönemlerde“Batı Trakya Türk Öğretmenler Birliği” yönetim
kurullarında görev aldı. Birlikte genel sekreterlik ve kısa bir süre de
başkanlık yaptı. 1960’lı yıllarda bu birliğin çıkarmış olduğu Birlik dergisinin
yeniden hayata geçirilmesinde etkin bir rol oynadı. Önce bu dergide, daha sonra
da Öğretmen dergilerinde çeşitli yazılar yazdı, bu dergilerin yazı kurulu
başkanlıklarında bulundu. Bu arada Akın, Azınlık Postası ve İleri gazetesinde
de çeşitli yazıları çıktı. Bazı hikâyeleri Türkiye’de Varlık ve Varlık
Yıllığı’nda, Töre, Türk Edebiyatı, 24 Saat, Devrim, Batı Trakya’nın Sesi, Batı
Trakya, İnsanlığa Çağrı, Kardaş Edebiyatlar, Şiir Defteri, Tarla, Turnalar,
Aykırısanat, Damar, Eliz Edebiyat, Berfin Bahar gibi dergilerde yer aldı. “Ay
ile Güneş” adlı çocuk kitabı Yunanistan’da ve Türkiye’de yayımlandı. “Muhacir
Osman” adlı hikâyesiyle Türkiye’de yayımlanan “Töre” dergisinin hikâye
yarışmasında birincilik ödülünü aldı., hikâyelerinden bir kısmını “Zor İş”
adıyla, bir kitapta topladı. Bu kitapla ilgili çok sayıda eleştiri ve
değerlendirme yazıları çıktı. Mustafa Aslan, Güngör Gençay, Satı Merdan,
Muharrem Tahsin, Ali Ozanemre, İsa Kayacan vb. Yazı ve şiirlerinden bazıları
Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan ve Yugoslavya’daki bazı Türkçe yayın
organlarında yayımlandı. Türkiye, Makedonya, Bulgaristan, Karadağ’da düzenlenen
uluslar arası sempozyumlarda bildiriler sundu. 2002 yılında Kavala’da yapılan
Akdeniz Ülkeleri Şairler şölenine, 4. Sapanca Şiir Akşamlarına katıldı.
Başta
hikâye olmak üzere şiir, günce, deneme, anı, inceleme ve gezi yazıları türünde
yazılar yazan Rahmi Ali 1989 yılında yayına başlayan Şafak dergisinin üç
kurucusundan biri olup bu derginin yazı işleri müdürlüğünü derginin kapandığı
2004 tarihine kadar yürüttü. Bunun yanı sıra yine bu derginin bir yan kuruluşu
olan “Şafak Okuma Tiyatrosu”nun kurucularındandır. Yazar, aynı zamanda, merkezi
Prizren’de bulunan “Balkan Türkoloji Araştırmaları Merkezi”nin de (BALTAM)
Yunanistan temsilciliğinde bulundu. İhsan Işık’ın hazırladığı “Türkiye Yazarlar
Ansiklopedisi”inde biyografisine yer verildi.
KAYNAK:
Batı Trakyalı yazar Rahmi Ali ‘Türk Dünyası Yılın Edebiyat Adamı’ seçildi (trakyaninsesi.com,
23.04.2018).