Şair ve yazar (D. 2 Kasım 1927, Konya - 11 Nisan 2003, İstanbul).
Asıl adı Gültekin Samancı’dır. 1948 yılından önceki ilk şiir denemelerinde Nuri
Fehmi Gültekin imzasını kullandı. İlkokulu Konya’da bitirdi. Babasının,
ortaokulu dahi bulunmayan çeşitli yerlerde memuriyet alması sebebiyle
ortaöğreniminin ilk yılını Konya’da, ikincisini İstanbul’da akrabalarının
yanında okudu ve üçüncü sınıftan itibaren de Konya Askeri Ortaokuluna girerek
sürdürdü. Kuleli Askerî Lisesi (1947), Harp Okulu (1949) mezunu. 1951-52 yılları
arasında meslekî bir kurs görmek üzere Almanya’ya gönderildi. Daha sonra
İskenderun, Gaziantep ve İslahiye’de ordu donatım subayı olarak görev yaptı.
1959 yılında ordudan ayrılarak Turizm Bakanlığında çalışmaya başladı. Burada
müşavirlik ve yayınlar müdürlüğü (1960) görevlerinde bulundu. İstanbul’da,
kuruluşundan itibaren çalıştığı Basın İlan Kurumunda altı yıl genel müdür
yardımcısı, otuz yıl genel müdür olarak görev yaptı.
“O Kadın” adlı ilk şiiri, 1948’de Çınaraltı dergisinde çıkmıştı. 1959
yılından itibaren şiirlerinin sürekli yer aldığı Hisar dergisi şairleri
arasında yer aldı. Yazı kurulunun üyesi olarak derginin yönetimine de katıldı.
Şiirleri ağırlıklı olarak bu dergide, ayrıca Türk Dili, Çağrı, Elif, Türk
Yurdu, Türk Edebiyatı dergilerinde yayımlandı. İstanbul’da öldü ve
Karacaahmet Mezarlığında toprağa verildi. Eşi Müzeyyen Samancı, oğlu Cüneyt
Samancı ve kızı Gülay Pertez’dir.
“Gültekin’in şiirleri de Hisar’la birlikte gelişip olgunlaştılar.
Daha güzel, daha sağlam mısralar yazdı. Vezni, kafiyeyi bırakmadan yeni şekiller
aradı. İlk sayıda, bir evvelki kıt’anın son kelimeleri bir sonraki kıt’anın
başında tekrarlanan değişik şekilli bir şiiri çıkmıştı. (…) Fakat, iyi etti de bu tarzı sık sık
denemeye kalkmadı. O zaman monotonluktan kurtulması imkânsız olurdu, şüphesiz
Gültekin de bunu düşünmüştür.
“Bütün gerçek sanatkârlar gibi, ince ruhlu, hassas yaratılışlı
olan şairin eserlerinde şiirin ezelî ve ebedî mevzularını (gurbeti, aşkı, tabiatı)
bir iç ürpermesi halinde hissetmekteyiz. (…)
“Gültekin Sâmanoğlu ara sıra dünyamızın, hali, insanların kaderi
üzerinde de düşünür. Ama bu düşünüş - zamanımızda moda olduğu gibi, cemiyet
nizamını değiştirmek, aç mideleri galeyana getirmek gayesiy-le değil — şairce
bir düşünüştür.” (Mehmet Çınarlı)
ESERLERİ:
ŞİİR: Alacakaranlık (1970), Uzun Vuran Gölge (1983).
İNCELEME: Cahit Sıtkı Tarancı (1971), Kemalettin Kâmi
Kamu - Hayatı Sanatı ve Şiirleri (1986).
KAYNAK: Mehmet Çınarlı / Gültekin Sâmanoğlu (Hisar, c. 2, sayı:
33, 1953), Hisar (sayı: 29, Mayıs 1966), Mehmet Kaplan / Cumhuriyet Devri Türk
Şiiri (1973, s. 500-505), TDE Ansiklopedisi (c. 7, 1976-98), Seyit Kemal
Karaalioğlu / Resimli Türk Edebiyatçılar Sözlüğü (1982), Behçet Necatigil /
Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve
Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Abdullah
Satoğlu / Gültekin Sâmanoğlu’nun Ardından (Türk Edebiyatı, Temmuz 2003, sayı:
357), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004). Ayrıca hakkında GOP
Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde Yaşar Şimşek tarafından tez
hazırlandı.
KAYNAK: İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Kalbimizden delice arzuları sökmeden
Yedi rengin dışında bir şekle döndü ufuk
Bizdeki kuvvet neydi ?.. Tabiata
hükmeden
Mevsimleri
unuttuk.
Mevsimleri unuttuk yaz mı, bahar mı, kış
mı?
Kan değil nabzımızda aşktı, sevgiydi
atan,
Baktın mı ellerine, ufak bir is kalmış
mı
Son günü
hatırlatan?
(Hisar, c. 2, sayı: 33)