Asker, Osmanlı mareşali, Silistre
Kahramanı (D. 1810, İstanbul – Ö. 1859, Niş / Sırbistan). Harbiye Mektebi
Nazırlığında bulunmuş ve 1853 Osmanlı-Rus savaşlarında Silistre’yi kahramanca savunakla
şöhret kazanmış Abdülmecit dönemi Müşirlerinden (Mareşallerinden) dir. Tersane
Ümerasından Çektiri Deyi Emin Bey’in oğludur. 20 yaşında iken İkinci Mahmud
zamanındaki askeri teşkilâtta subay olarak orduya girmiş ve gösterdiği yüksek
kabiliyetten dolayı Paris’teki Saint - Cyr Harbiye Mektebine gönderilmişti. Orada
pek iyi derecede diploma alarak ve bir süre Fransız ordularında askerî eğitimler
gördükten sonra Binbaşı rütbesi ile memlekete dönmüştü. Kısa zamanda Livalığa
(Generalliğe) kadar çıktı. Harbiye ile Askerî Mekteplerin Avrupa’daki gibi yeniden
düzenlenmesi gerektiği takdir edilince; Rifat Paşa, 1836’da Emin Paşa’nın
yerine Harbiye Mektebi Nazırlığına getirildi. Oranın beşinci Nazırı oldu ve
1848’e kadar bu vazifede bulundu. O zamana kadar Çinili Köşk’te bulunan öğrenciler
1845’te Pangaltı’da yeni yapılan Harbiye Mektebi binasına nakledilmiş ve
AbdülmeciD2in hazır bulunduğu açılış töreni ile sınavla öğrenci almaya
başlamıştı.
Rifat Paşa, 1852’de memuriyetle Bükreş’e
gönderildi. O sene başlayan Kırım seferinin ilk döneminde Edirne’de kurulan
Askerî Meclis’e Reislik etti. 1853’te Rusya ile savaş açılmıştı. Tuna boyunda
çarpışmalar başladı. Ruslar Silistre’ye saldırdılar. Pek çetin muharebelere
girişildi. Kale Kumandanı Musa Paşa şehit düşünce kumandayı Rifat Paşa aldı.
General Paskiyeviç kumandasındaki Rus askerinin sayısı doksan binden fazla idi.
Rifat Paşa’nın elinde ise ancak on beş bin Türk kahramanı vardı. Mecidiye,
Yılanlı, Arap tabyalarında pek kanlı muharebeler oldu. Boğaz boğaza vuruştular.
Sonunda Ruslar bozularak çekilip gittiler. Namık Kemal’in Vatan Yahut Silistre piyesine konulan savaş işte bu Silistre savunmasıdır.
Rifat Paşa, bu şanlı müdafaayı yaptıktan sonra
İstanbul’a dönünce, Sultan Abdülmecid, kendisine bir altın kaplama kılıç ve o savunma
için hazırlanan Onur nişanını da ilk defa onun göğsüne takmıştı. Ayrıca,
rütbesinin maaşından ayrı olarak ölümüne kadar almak üzere ayrıca 25 bin kuruş
daha maaş bağlandı. Rifat Paşa, bundan sonra Şûray-ı Askerî Reisi oldu, 1857’de
Müşirlikle (Mareşallik rütbesiyle) Yanya Valiliği ve Kumandanlığına gönderildi.
Kısa bir süre sonra Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa’nın yerine Rumeli Ordusu Komutanı
oldu ve Serdar-ı Ekrem unvanını aldı. Nişte etti ve Kosova sahrasındaki Sultan
Murad türbesi yanına gömüldü. İnsanlık değerleri açısından ve askerlikteki
başarıyla yüksek başarılar göstermiş bir kişi olarak tanınmıştır. Ferik Servet
Paşa ile Mazhar Paşa ve Vasıf Bey isminde üç oğlu ve Ferik Abidin Paşa adlı bir
damadı yardı. Rifat Paşa hakkında Topçu Kaymakamlarından M. Emin imzası ile
1327’de basılmış küçük bir risale vardır.
KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946).