Eğitimci,
şair ve yazar. 3 Nisan 1950 tarihinde, Ordu’nun Mesudiye ilçesine bağlı Güzle köyünde
doğdu. İlkokulu kendi köyünde, ortaokulu Mesudiye’de okudu. Ortaokuldan sonra
Perşembe Öğretmen Okuluna girdi. 1969 yılında mezun olarak öğretmenliğe
başladı.
1972
yılında kendisi gibi öğretmen olan Dudu hanımla evlendi. Gamze, Gülçin, Burak adlarında ikisi kız, biri erkek, üç çocuk babasıdır.
Kızları yüksek tahsil yaparak, birisi İngilizce, diğeri Bilgisayar öğretmeni oldular.
Oğlu ise makine mühendisliğinde okudu. 1985 yılında Eğitim Ön lisans programını
bitirdi. 27 yıl öğretmenlik yapıktan sonra 1996 Ağustosunda emekli oldu. Emekli
olduktan sonra yerel gazetelerde şiir, hikâye ve güncel konularla ilgili
yazılar yazdı. Hayatını ve çalışmalarını Çorum’da sürdürmektedir.
ESERLERİ:
Şiir: Ötesi de Var (2006).
Hikâye: Yağmur
(2012).
KAYNAKÇA: Bilgi Formu (2015), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar
ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2018).
Şu cennet vatanın dört bir yanına,
Çöl olmasın diye, ağaç dikelim.
Yağmur, dolu, fırtınalar kopunca,
Göl olmasın diye, ağaç dikelim.
Yağmur yağar yaprağında eğlenir
Damla damla köklerinde dinlenir,
Bahar gelir, çiçek açar şenlenir,
Gül solmasın diye, ağaç dikelim.
Rüzgâr eser, ıslık çalar dalları
Kucak açar, gökyüzüne kolları,
Çıplak yamaçları, ıssız belleri,
Yel almasın diye, ağaç dikelim.
Örtüsüz kalmasın, bir karış toprak,
Fidanlar boy atsın, yeşersin yaprak,
Dağlarım taşlarım, kalmasın çıplak,
Kel olmasın diye, ağaç dikelim.
Kopsa da kıyamet, fidan dikelim,
Peygamberin hadisine erelim,
Bozkırlara, yeşil örtü çekelim,
Sel olmasın diye, ağaç dikelim.
Kuşlar uçar, dallarında eğleşir,
Börtü böcek, dal budakla söyleşir,
Orman
olur dağa taşa yerleşir,
El olmasın diye, ağaç dikelim.
Mart
1986
Onyedi Ağustos Doksan Dokuzda,
Bir afat ki sorma, yaşandı gitti.
Gece yarısında, saat üç gibi,
Sanki yer yerinden, boşandı gitti.
Yedi onda dörttü yerdeki hızı,
Yer yarıldı çöktü, kalplerde sızı,
Bir seher vaktinde oğlanı kızı,
Enkazlar altına, döşendi gitti.
Merkez üssü İzmit, Gölcük kasaba,
Marmara Bölgesi gelmez hesaba,
Kimi ana vermiş, kimisi baba,
Kimisi onların, peşinde gitti.
İstanbul yöresi gitti Avcılar,
Sakarya düzlenmiş dinmez acılar,
Yalova, Çınarcık, nice bacılar,
Rüyada, uykuda, düşünde gitti…
Eskişehir, Zonguldak, Bursa perişan,
Kocaeli, Gölcük’te kalmamış nişan,
Gömüldü toprağa yirmibin insan,
Kurtulan zedeler, taşındı gitti.
Duyuldu haberin arş-ı âlemden,
İnleyen çok sesler gelir derinden,
Herkes yardım etti canı gönülden,
Dünya yardım için, kuşandı gitti.
Mimar mühendisi çizerken plan,
Müteahhit milleti ederken talan,
Felaket sonucu belirdi yalan,
Mağdurlar suçluya, dişendi* gitti.
Ahlak çöküntüde, türedi hırsız,
Şu necip milleti ettiler arsız,
Kimisi anasız, kimisi yarsız,
Feryatlar dağlarda, aşındı gitti.
Salim haberleri duydu üzüldü,
Ecel Hakk’tan başa gelen yazıldı,
Ölenlere mezar, toptan kazıldı,
Dozerler toprağı, eşindi gitti.
17
Ağustos 1999
Şu yalan dünyaya sığmayan gönül,
Gideceğin son yer, dardır bilesin.
Her şey bu âlemde bitecek sanma,
Bunun bir de ötesi, vardır bilesin.
Hevadır hevestir, koşup yorul
Nasihat edene, kızma darılma,
Her güzele benim diye sarılma,
Âdem’i azdıran, yardır bilesin.
Nefsin arzusundan, uzak dur sakın,
İlim peşinde koş, tevazu takın,
Yaradan bizlere, bizden de yakın,
Hakk’kı göremeyen, kördür bilesin.
Doğruluk,
adalet, hak olsun sözün,
Hakk’tan ayrılmasın, kelamın özün,
Şerefli yaşa ki, pak olsun yüzün,
Şerefsiz yaşamak, ardır bilesin.
Salim gidenlerden, ibret al yaşa,
Kalp kırma gönül yap, gitmesin boşa,
Bahar ömrün bir gün, dönecek kışa,
Kışlar baharlardan, zordur bilesin.
Kasım
2002