Osmanlı Sadrazamlarından (D. 1864, İstanbul – Ö. 1939). Liman Reisi Dilâver Paşa’nın oğludur. Harbiye’den 1888’de Kurmay Yüzbaşılıkla ve birincilikle mezun olduktan sonra, Almanya’da gönderilerek üç buçuk sene öğrenim görüp memlekete döndü.
Önce Goltz Paşa’nın maiyetinde, sonra
Harbiye muallimliğinde bulundu. Yunan harbinde Kolordu Erkânıharbiyesinde
bulundu ve mütarekeye de memur oldu.
Erkân-ı Harbiye’de
(Genelkurmay Başkanlığı) Miralayken
kayınbabası Müşir Fuat Paşa’nın Fehim Paşa jurnali ile Şam’a sürülmesi üzerine
o da 1902’de Diyarbakır’a, sonra Sivas’a sürüldü. 1908’de Meşrutiyetin ilanıyla
İstanbul’a döndü.
Ferik rütbesi ile İkinci Ordu Kumandanı ve
Tevfik
Paşa, Hüseyin Hilmi Paşa ve Hakkı Paşa hükümetlerinde (1909’da) Bahriye Nazırı (Deniz Kuvvetleri Bakanı) oldu. Bir müddet sonra Ayan Âzalığına da
tayin edildi. Hakkı Paşa Kabinesinde Bahriye, Gazi Muhtar Paşa Kabinesinde
Nafia Nazırı oldu. Balkan harbinden sonra Reşit Paşanın Reisliği altında Osman
Nizamî Paşa ile sulh müzakeresi için Londra’ya gönderildi.
Damat Ferit Kabinesinde yeniden Bahriye
Nazırlığını kabul etmişse de Damat Ferid’in hareketlerini kanaatlerine uygun
bulmayarak görevinden istifa etti. Ali Rıza Paşa Kabinesinde tekrar Bahriye
Nazırı oldu (1919).
Bu görevdeyken,
Ali Rıza Paşa tarafından Heyeti Temsiliye ile görüşmekle görevlendirildi. O sırada 1919 Ekim ayında Atatürk ile
müzakere için Amasya’ya gönderilmiş ve üzerinde uyuşulan esaslara dair bir
protokol imzalamıştı. Ali Rıza Paşa’nın istifası üzerine 1920 Martının
sekizinde Sadrazam oldu ve 2 Nisanda çekildi. Yerine Damat Ferit son defa Sadrazam
olunca Millî Mücadeleye karşı şiddetli tedbirler almaya yeltenmiş ve bu sırada
millî hareketlere taraftar olduğu bahane-si ile Salih Paşa aleyhinde takibata
başlamıştı. Damat Ferit düşünce o da divan-ı harbe verilmekten kurtulmuş ve
Tevfik Paşa Kabinesinde yine Bahriye Nazırlığına tayin edilmiştir.
Amasya Mülakatı adı verilen görüşmede, Heyet-i Temsiliye'nin isteklerini benimsediğini,
Meclisin İstanbul'un dışında toplanması için ağırlığını koyacağını, gerekirse
hükümetinin görevden çekileceğini bildirdi. Ancak, İstanbul işgal edilince
istifa etti (1920). Son Tevfik Paşa Hükümetinde Bahriye Nazırıyken TBMM ile
ilişki kurdu. 1922’de Saltanatın kaldırılmasıyla görevine son verildi.
Ahmet İzzet Paşa’nın Reisliği altındaki
heyetle önce Bilecik’e, sonra Ankara’ya gitmişlerdi. Orada üç ay kaldılar ve
İstanbul kabinesinden çekilmek taahhüdü ile döndüler. Salih Paşa ile İzzet Paşa
Anadolu’daki millî kahramanları gördükten sonra Ankara’da kalarak milleti
kurtarmaya uğraşanlarla birlik olsalardı yahut hiç olmazsa İstanbul’a döndükten
sonra Nazırlıktan çekilmişken dört ay kadar sonra taahhüdün hükmü kalmadığını
düşünerek tekrar kabinede vazife kabul etmek sureti ile o çürümüş Osmanlı
saltanatını kuvvetlendirmek ister gibi bir duruma düşmeydiler siyasî ömürlerini
daha iyi bir surette bitirmiş olacaklardı.
KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Türkiye Ansiklopedisi 3 (1974).