Osmanlı sadrazamlarından, yazar (D. 1838, Erzurum – Ö. 1914, İstanbul). Küçük Said Paşa, Mehmed Said Paşa olarak da bilinir. İkinci Abdülhamid döneminde dokuz defa Sadrazam, Ayan Reisi olmuş, zekâsı ile ün kazanmış vezirlerdendir. Tahran Maslahatgüzarlığında bulunmuş olan Ankaralı Seyyitzade Namık Efendi’nin oğludur.
İlk tahsilini Erzurum’da gördü. İstanbul’a gelerek Meclisi Vâlâ Mazbata Odasına girdi. Zekâsı ile tanınarak Şûra-yı Devlet Muavini, Takvimhane Müdürü, Tahrir-i Emlâk Müdürü, Ticaret ve Sadaret Mektupçusu oldu. İkinci Abdülhamid’in cülûsunda o zaman Bey olan Sadullah Paşa’nın yerine Mabeyn Başkâtibi tayin edildi ki siyasî hayatı buradan başlar. Ona Şapur Çelebi lâkabı Şinasi tarafından verilmiştir.
Said Paşa, Ceride-i Havadis’te muharrir iken Mesele-i mebhus-ül anha” terkibinden çıkan münakaşa vesilesi ile Şinasi, meşhur İran Veziri Şapur Çelebi’ye benzeterek ona bu lâkabı vermişti. Said Paşa Başkâtip iken Abdülhamid’in itimadını kazandı. 1877’de Vezir oldu, Hazine-i Hassa Nazırı tayin edildi ve ayni zamanda Dâhiliye Nazırlığına geçirildi.
İlk defa 1879’da Başvekil oldu. Pek zeki, kolay ve iyi konuşan, hafızası pek kuvvetli, devlet işlerinde, hele idare-i maslahat politikasında becerikli olduğu için Abdülhamid zamanında devlet güçlüklere düşünce Said Paşa Başvekil veya Sadrazam sıfatı ile iktidar mevkiine getirilirdi. 1908 İnkılâbından sonra üç defa daha Sadrazam olmuş ve İttihad ve Terakki Cemiyeti tarafından tutulmuştu. Kabinede ve Ayan Reisliğinde iken meclisleri büyük bir iktidarla idare eder, en çapraşık meseleleri ve en uzun münakaşaları derhal mükemmel surette hulâsa ederek hafızasının kudretine herkesi hayran ederdi.
1876 Osmanlı-Rus savaşını saraydan idareye ve bu yüzden bozguna sebep olduğu söylenir. Kezalik Mabeyn Başkâtibi iken Babıâli’nin salâhiyetlerini Saraya çektiği ve jurnalcılara yüz verdiği de kusurları arasında sayılır. Kısa boylu, büyük sakallı, yuvarlak, zeki yüzlü, çok haris bir adamdı. Son zamanlarında Sadrazam Kıbrıslı Kâmil Paşa ile araları açılmış ve hatıralarında birbirini tenkit etmişlerdi.
Said Paşa pek muktedir
bir muharrir ve münşi idi. Üslûbu zamanına göre gayet kuvvetli ve
muhakemelidir. Gazete makaleleri, hatıraları, Ne edatı hakkındaki tetkikleri
muhtevi eseri vardır. Eyüp’te gömülüdür.
İkinci Abdülhamit devri Vezirlerinden
Hariciye Nazırlığında ve Şûra-yı Devlet Reisliğinde bulunmuş bir Said Paşa daha
vardır ki Süleymaniyeli olduğu için Kürt Said Paşa diye anılırdı. Bo Şerif diye
meşhur olan Şerif Paşa o zatın oğludur.
KAYNAK: İbrahim
Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Türkiye Ansiklopedisi 2 (1974), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (15.
cilt, 1986).