Asker, serdâr-ı ekrem (D. 1806, Plaski / Hırvatistan - Ö. 1871, Eyüp / İstanbul).
Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde
Başkomutanlık görevinde bulunmuş, üstün başarılarıyla ünlü Osmanlı müşir
(mareşal)lerindendir. Asıl adı Michel Latoş (veya Mihaylo Latoş) olup Macar kökenli bir ailedendir. Frenk Ömer Paşa olarak da bilinir. Avusturya Harp
Okulu’nda öğrenim görürken, Osmanlı devletine sığınarak (1828) Müslüman oldu
ve Ömer Lütfi adını alarak yüzbaşı rütbesiyle Osmanlı ordusunun hizmetine
girdi. Önce Bosna’ya, sonra İstanbul’a
gelerek
askeri
okulda bir süre öğretmenlik, şehzade Abdülmecid’in hocalığını yaptı.
Sonra binbaşı, kaymakam ve Serasker Kapısı’nda çevirmen, daha sonra da
miralay (albay) ve liva (general) olmuşsa da, 1843’te Sivil Paşa lâkabını
taşıyan “mir-i ümera” rütbesiyle askerlikten çıkarıldı. Fakat bir askerî talimde yapılan yanlışlığı
düzelttiği için kendisine Padişah Abdülmecid tarafından tekrar askerlik rütbesi
verildi.
Akkâ’nın
geri alınmasıyla Suriye’de Mısır valisi Mehmet Ali Paşa egemenliğine son veren
Suriye seferine katıldı (1840). Ertesi
yıl mirliva (tuğgeneral) olarak Lübnan valiliğine atandı (1841). Ancak,
Fransa ile Rusya’nın buna karşı çıkıp Hristiyan bir yönetici atanmasını
istemeleri üzerine görevden alınarak (1842) Arnavutluk’un ıslahatıyla
görevlendirildi (1843).
Ömer Lütfi Paşa, kura yöntemiyle askere
alınmaya karşı çıkanların yol açtığı karışıklıkları önlemek için gönderildiği
Doğu Anadolu’da başkaldıran toplulukları sindirdi (1846). Ferik (tuğgeneral) rütbesindeyken, o zaman Eflâk ve Buğdan (Memleketeyn) denen
Romanya’ya gönderilmiş ve Bükreş’e başarıyla girmişti. 1848’de Rumeli Müşiri
oldu. Ondan sonra Arnavutluk ıslahatına ve ayni yıl içinde Kürdistan ıslahatına
memur edildi. Bu işlerde de başatıyla yürüttü. Bağımsız bir
Rumen devleti kurmak için etkinlik gösteren ayaklanmacı kuvvetleri bastırdı.
Bükreş’e girmeye hazırlanırken, Rusya’nın protestosu üzerine görevden alındı.(1850).
Lütfi Paşa birinci ferik (orgeneral) olarak
Karadağ ayaklanmasını bastırmakla görevlendirilen kuvvetlerin başına getirildi
(1852). Karadağ ve Bosna’da bozulan düzeni kısa sürede sağladı, müşir (mareşal)
rütbesiyle Rumeli ordusu komutanlığına atandı (1853). Kırım savaşı’nın başlaması
üzerine (1853) Rus Başkomutanı Gorçakov’a bir ültimatom göndererek
Memleketeyn’in on beş gün içinde boşaltılmasını istedi. Bu isteği reddedilince,
Tuna üzerinde bulunan Calafat’a asker geçirip General Dannenberg komutasındaki
Rus ordusunu önce Oltenita’da (Oltenitza,1853), sonra da Çatana’da
(Tschetate,1854) bozguna uğrattı. Bunun üzerine Abdülmecid tarafından Osmanlı-Rus savaşında Serdar-ı Ekrem (Başkomutan) unvanı
ile yeniden göreve getirilerek ödüllendirildi. Yine aynı yıl,
Silistre’nin yardımına koşarak, kenti Rus kuşatmasından kurtardı. Özellikle Yerköyü
zaferinden sonra düşman ordusu Tuna’daki gemileriyle Boğdan’a çekilmek zorunda
kaldı ve böylece Türk birlikleri Bükreş’e girdi. Savaşın ağırlık noktasının
Kırım’a kayması üzerine, Tuna ordusuyla oraya yönelen Serdar-ı Ekrem Ömer Lütfi
Paşa, Gözleve’de (Eupatoria) 25 bin kişilik bir Rus ordusunu dağıtarak önemli
bir zafer daha kazandı (1855). Rusların bu yenilgisine çok üzülen Çar I.
Nikolay intihar etti.
Ömer Lütfi Paşa Sivastopol’u ele
geçirildikten sonra, yaklaşık üç ay Rus kuşatması altında bulunan Kars’ı
kurtarmakla görevlendirilerek ordusuyla Kafkasya’ya gitti. Rusları İnguri
ırmağı kıyısında yenerek ilk hedefi olan Kutaysi yolunu açtıysa da, zamanında
yetişemediği için Kars’ın düşmesini engelleyemedi. Bu nedenle Kırım Savaşı’nın
bitiminde (1856) gözden düştü, geri hizmete alınarak Mecalis-i Aliye’ye memur edildi. 1857’de Irak ve Hicaz Orduları Müşiri, ardından
Bağdat Valisi oldu. İki yıl sonra görevden alınarak Harput’ta tutuklandı, sonra
çiftliğinde oturmasına izin verildi. 1861 yılında Abdülaziz padişah olunca Ömer
Paşa tekrar Rumeli Müşiri ve Bosna civarı müfettişi oldu. Ruslar tarafından kışkırtılan Karadağ’ın
üzerine yürüyerek elli bin askerle Karadağ’ın merkezi olan Çetine’ye girdi ve
isyanı bastırdı (1858). İstanbul’a dönüşünde Rumeli Müşirliği (Rumeli Ordusu
Komutanlığı) ile birlikte Serasker Kaymakamı oldu (1861).
Ömer Paşa, Hersek ayaklanmasını kısa
sürede bastırarak Karadağ ordusunu da Rijeka’da yok etmeyi başardı. Karadağ’ın
başkenti Cetinje’ye (Çetine) doğru ilerlerken, Avrupa devletlerinin işe karışmaları
sonucunda savaşa son veren İşkodra Barış Antlaşması’nı imzaladı (1862). Rumeli’de toplanan bütün kuvvetlerin komutanlığına
atandı (1865). Bir süre sonra Girit Başkomutanı oldu. Bir türlü bastırılamayan Girit
ayaklanmasının alevlenmesi üzerine de tam yetkiyle adaya gönderildi (1866).
Yunanistan’a katıldıklarını ilan etmiş olan ayaklanmacıları Lasithi’de yenerek
İsfakya (Sphakia) dağlarına çekilmek zorunda bıraktı, bölgeyi çember içine
aldı. Bu başarılı harekâtı sürerken Rusya, Prusya, İtalya ve Fransa elçileri
Babıâli’ye (hükümete) ortak bir nota vererek Girit’e uluslararası bir komisyon
gönderilmesini ve adada halkoylaması yapılmasını istediler (1867). Ömer Lütfi
Paşa bunun üzerine görevden alınarak İstanbul’a çağrıldı. Serasker Namık Paşa’nın yerine
ikinci kez hassa
müşiri rütbesiyle (Serasker Kaymakamı, Başkomutan, 1868)
Türk orduları
başkomutanlığına getirildi. 1869 yılında Hassa Müşiri görevinde
bulundu ve bu son görevi oldu. Eyüp’te öldü. Bostan İskelesi’nde toprağa
verilmiştir.
HAKKINDA: İbrahim Alaeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946, s.
301), Milliyet Büyük Larousse Sözlük
ve Ansiklopedisi (c. 17. s. 9030, 1986), Niyazi Hüseyin Bahtiyar / Balkanlar’da Türk Ünlüleri
(c, 3, s. 206-207, 2004).