Matematikçi, astronom, filozof, şair. (D. Nişabur / İran, 18 Mayıs 1048 – Ö. Nişabur, 4 Aralık 1131). Selçuklu yönetimindeki İran’ın tanınmış matematikçi, bilgin ve şairindendir. Eldeki yaşam öyküsü bilgileri tam güvenilir olmamakla birlikte yine de bu kaynakların önemini küçümsememek gerekir. Ömer Hayam’ın tam adı Giyaseddin Ebu'l Feth Bin İbrahim El Hayyam olup bir çadırcının oğludur. Çadırcı anlamına gelen soyadını babasının bu mesleğinden almıştır. Ailesi Horasan’ın Nişâbûr kentinden ya da o yöredendir. Daha Malikşāh tarafından 1074-75’de İran Takvimi’nin yeniden düzenlenmesinde Abu el-Muzaffar İsfizāri ve Maymūn b. Nacib el-Vāsiti ile işbirliğine davet edildiği zaman, matematikçi olarak ünlüydü. Daha yaşadığı dönemde İbn-i Sina'dan sonra Doğu'nun yetiştirdiği en büyük bilgin olarak kabul ediliyordu. Tıp, fizik, astronomi, cebir, geometri, yüksek matematik ve şiir alanlarında önemli çalışmaları olan Ömer Hayyam için zamanın bütün bilgilerini bildiği söylenirdi. O herkesten farklı olarak yaptığı çalışmaların çoğunu kaleme almadı, oysa adını çokça duyduğumuz teoremlerin pek çoğunun asıl kahramanı odur.
Öğrenimi tamamlayan Ömer Hayyam kendisine bugünlere kadar uzanacak bir ün kazandıran Cebir Risaliyesi'ni (al-Cebir) ve Rubaiyat'ı Semerkant'ta kaleme almıştır. Dönemin üç ünlü ismi Nizamülmülk, Hasan Sabbah ve Ömer Hayyam bu kentte bir araya gelmişlerdir. Dönemin hakanı Melikşah, adı devlet düzeni anlamına gelen ve bu ada yakışır yaşayan veziri Nizamülmülk'e çok güvenirdi. Ömer Hayyam ile ilk kez Semerkant'ta tanışan Nizamülmülk onu İsfahan'a davet etti. Orada buluştuklarında ona devlet söz etti ve bu konudaki büyük düşünün gerçekleşmesi için Hayyam'dan yardım istedi. Fakat Hayyam devlet işlerine karışmak istemedi ve teklifini geri çevirdi. Saray entrikalarından hayatının sonuna kadar uzak kalmayı yeğleyen bilgin, ilmini genişletmek için zamanın ilim merkezleri olan Semerkand, Buhara, İsfahan'a yolculuklar yapti. 4 Aralık 1131'de doğduğu yer olan Nişabur'da dünyaya veda etti.
Öklit’in paralel postulatı üzerine çalışmaları ile matematik dünyasında oldukça iyi bilinen Ömer Hayam, ülkemizde ve Fitzgerald’ın çevirisi (1859) ile Batı dünyasında Rubaiyat’ın şairi olarak da ünlüdür. Hayyam’a olan ilgi oldukça yoğundur. Sözgelimi, Batı Felsefesi Tarihi adlı çalışmasında Bertrand Russell, Fars kültürünün entelektüel ve sanatsal başarılarını teslim ettikten sonra, Hayam hakkında “matematikçi ve şair olarak bildiğim yegane kişi” diye övgü ile söz edecektir. Yakın zamanlarda, Ömer Hayyam’ın çalışmalarının yeniden basımları, onun matematiksel çalışmalarının önemini teyit etti. Hâli hazırda, Hayyam’ın matematiksel çalışmaları üç kategoride değerlendirilmektedir: 1) Temel cebirsel geometrinin ilk formülasyonu, 2) Oranlar kuramındaki çalışmaları, 3) Paraleller kuramındaki çalışmaları. Söz konusu yeni bulgularla, Hayyam’ın matematiksel çalışmalarının, geçmişte bilinenden daha da önemli olduğunu açığa çıkmıştır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), Hayyam’ın başarılarını kutlamak için 1999 yılında uluslararası bir kolokyum düzenlemiş ve ardından Hayyam’ın önemli matematiksel çalışmalarının basılmasına karar vermiştir. UNESCO’nun “Beyt-ül Hikme” adlı projesi kapsamında, Paris’te yaşayan Mısır asıllı ünlü bilim tarihçisi Roshdi Rashed ve Hayyam üzerine hazırladığı doktora çalışması ile bilinen Bijan Vahabzadeh, Hayyam’ın matematikle ilgili mevcut ve şimdiye kadar ulaşılamayan önemli el yazması eserlerinin tenkitli yayınını (edisyon kritik) üstlenmişlerdir. Bu kritik basım, önce Fransızca daha sonra İngilizce olarak okuyucuya ulaştırılmıştır.
Hayyam’ın yaşamı hakkındaki bilgiler çok sınırlı olsa da, arkasında bir kısım felsefî çalışmalar bıraktığını biliniyor. Hayyam, kim olduğu pek bilinmeyen fakat oldukça itibar gören Rubaiyat’ın İranlı şairi ile de eşleştirilmiştir. Rubaiyat’ı kimin kaleme aldığı tarihçi ve matematik tarihçileri arasında tartışmalara neden olmuştur.
Rashed’in iddiası şöyledir: “Bildiğim kadarıyla, şimdiye değin, bu iki dahiyi [şair ile matematikçiyi] belirleyebilmemizi sağlayacak bilgiden yoksunuz. Beyhaki, Arudi, Sefadi, İbn-ül Esir gibi tarihçi kişiler tarafından matematikçi Hayyam hakkında verilen bilgilerden hiçbiri, şair Hayyam hakkında bir şeyden bahsetmez; öte yandan, şairden bahsedenler ise matematikçiden zerre kadar bahsetmezler.” Rashed’e göre, şair Hayyam ile matematikçi Hayyam’ın birleştirilmesi, tarihsel olarak Rubaiyat’ın yazılmasından çok sonraya denk gelir. Rubaiyat’ın yazarı ile matematikçi ve filozof Hayyam’ın aynı kişi olup olmadığı konusu tartışmalıdır.
Yukarıda sözü geçen yazarlar, Descartes (Dekart)’ın diğer çalışmaları ve Geometri adlı eseri ile Hayyam’ın çalışmalarını karşılaştırır. Descartes’ın çalışmalarının Hayyam ve Tusi’nin çalışmaları göz önünde bulundurularak yeniden ele alınması gerektiğini vurgulayarak, Descartes’ın cebirsel denklemlerin geometrik kuramı hakkındaki çalışmalarının Hayyam’ın çalışmalarının bir tamamlayıcısı olarak görülmesi gerektiği iddia ederler.
Sonuçta,
kitap sadece Müslüman bir matematikçinin çalışmalarını aydınlatmakla kalmıyor,
erken dönem modern matematiğin gelişimine de ışık tutuyor. Böyle bir çalışma
olmaksızın, tarihçi Descartes’ın çalışmalarını yeterince anlayamaz ve dünyanın
çehresini değiştiren ‘modern’ bilimin doğuşunu yanlış değerlendirmiş olur.
Hayyam’ın çalışmalarının basımını üstlenerekten matematik tarihi anlayışımıza
büyük bir katkı yapan UNESCO’ya teşekkür edilmelidir. Rashed ve Bahabzadeh’nin
çalışması matematikçi Hayam ile şair Hayyam’ı koşulsuz olarak aynı kişi olarak
kabul etmememiz gerektiğini vurguluyor.
Ömer Hayam ayrıca İsfahan'da üç yıl çalışarak kurduğu rasathanede gökyüzünü inceleyerek bilimsel çalışmalar yaptı. Kendi doğum tarihini de bu kadar net biçimde bir gökbilimci hassasiyetiyle kendisi bulmuştur…Sultan Celalettin Melikşah tarafından başkent Merv'e çağrılan Ömer Hayyam yeni bir takvim oluşturmak için kurulan bilim adamları heyetinin başına getirilmişti. 21 Mart 1079 tarihinde tamamladığı, halk arasında “Ömer Hayyam Takvimi” olarak, bugün ise “Celali Takvimi” olarak bilinen takvim için büyük çaba sarf etmiştir. Güneş yılına göre düzenlenen bu takvim 5000 yılda bir gün hata verirken, bugün kullandığımız “Gregoryen Takvimi” 3330 yılda bir gün hata vermektedir. Bu da Hayyam'ın astronomik bilimsel düzeyinin kendi zamanının ne kadar ötesinde oluşunun açık bir göstergesidir.
X harfinin matematikte bilinmeyeni göstermekte kullanılması, şöyle rivayet edilir: Ömer Hayam, Semerkant’ta cebir üzerine çalışırken, denklemde bilinmeyen sayılara Arapça “şey” diyordu. Bu sözcük Endülüs’teki İspanyolca eserlerde “xey” olarak yazıldığından, zamanla X biçimini aldı ve bilinmeyeni göstermekte kullanılan evrensel X harfine dönüştü.
ESERLERİ:
Ziyc-i Melikşahi (Astronomi ve takvime
dair), Kitabün fi'l Burhan ül Sıhhat-ı
Turuk ül Hind (Geometriye dair), Risaletün
fi Berahin İl Cebr ve Mukabele (Cebir ve denklemlere dair), Müşkilat'ül Hisab (Aritmetiğe dair), İlm-i Külliyat (Genel prensiplere dair),
Nevruzname (Takvim ve yılbaşı
tespitine dair), Risaletün fil İhtiyal li
Marifet (Altın ve gümüşten yapılmış bir cisimde altın ve gümüş miktarının
bilinmesine dair), Risaletün fi Şerhi ma
Eşkele min Musaderat (Öklid'in bir probleminin çözülmesi metoduna dair), Risaletün fi Vücud (Felsefede ontoloji
bahsine dair), Muhtasarun fi't Tabiiyat
(Fizik bilimine dair), Risaletün fi'l
Kevn vet Teklif (Felsefeye dair), Levazim'ül
Emkine (Meskûn yerlerin iklimi ve hava değişikliklerine dair), Fil Cevab Selaseti Mesâil ve fi Keşfil Hicab
(Üç meseleye cevap ve alemde zıtlığın zorunlu olduğuna dair), Mizan'ül Hikem (Pırlantalı eşyaların
taşlarını çıkarmadan kıymetini bulmanın yöntemine dair), Abdurrahman'el Neseviye Cevab (Allah’nın alemleri yaratmasının ve
insanları ibadetle yükümlü kılmasının hikmetine dair), Nizamülmülk (Arkadaşı olan vezirin biyografisi), Eş'arı bil Arabiyye (Arapça rûbaileri), Fil Mutayat (Bilimin prensiplerine
dair).
KAYNAKÇA:
Rıza Tevfik Bölükbaşı / Ömer
Hayyam’ın Felsefesi (1919), Hüsey,n
Rıfat / Ömer
Hayyam: Manzum Rubâî Tercemeleri
(1943), Ömer Rıza Doğrul /
Ömer Hayyam (Harold Lamb’dan, 1944),
Vasfi Mahir Kocatürk / Ömer Hayyam’dan
Rubailer (1955), İslâm
Ansiklopedisi (1964), Rashed ve Roshdi / Batılı Bilim Nosyonu: “Batılı Bir
Görüngü Olarak Bilim” (Çev. Bekir S. Gür, 1994), Bertrand Russell / A History of Western
Philosophy (2. Basım 2004), Çeşm-i Şarâbât’ta Yıldızlar (Ömer
Hayyam’dan çeviri şiirler, 2004), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).
Sevgi
ile yoğrulmamışsa yüreğin,
Oruçla,
namazla, Hacla eremezsin.
Bir
kez gerçekten sevdinmi Dünyada,
Cennetin,
Cehennemin üzerindesin.
X.
Sensiz
Camide, namazla işim ne.
Seninle
buluşma yerimiz meyhane.
Benimde
sevmem böyle yüce Tanrı.
İstersen
kaldır at Cehennemine.
X
Beni
özene bezene yaratan kim sen.
Ne
yapacağımıda yazmışsın önceden.
Demekki
günah işletende sensin bana.
Öyle
ise, nedir bu Cennet, Cehennem.
X.
Cennette
Huriler varmış kara gözlü.
İçkininde
ordaymış en güzeli, öyle ise,
biz
çoktan Cennetlik olmuşuz.
Bak
bir yanda içki, bir yanda sevgili.
X.
Ey
kara cüppeli, senin gündüzün gece.
Taş
atma Dünyayı bilmek isteyenlere.
Onlar
yaradanın sanatı peşinde,
Seninse
aklın fikrin abdest bozan şeylerde.
X.
Hak
yeme, Hak yoluna gir.
Yediğin
ekmeği başkasına yedir.
Cana
kıyma, kimsenin sırtından geçinme.
Seni
Cennete sokmak benden.
X.
Niceleri
geldi, neler istediler.
Sonra
Dünyayı bırakıp gittiler.
Sen
hiç gitmeyeceksin değilmi?
Onlarda
hep senin gibiydiler.
X.
İçin
temiz olmadıktan sonra,
Hacı,
Hoca olmuşsun kaç para.
Hırka,
post, seccade güzel, ama
Tanrı
kanar mı bunlara.