Matematik ve astronomi bilgini (D. 1380, Maveraünnehir / Kâş – Ö. 1437, Semerkant). Tam adı Cemşid bin Mes’ud bin Mahmud et-Tabib el Kâşî olup, lâkabı Gıyaseddin’dir. Öğrenimine önce Kâş’ta başladı. Babası, zamanın önde gelen din ve fen bilginlerindendi. Önce sarf (dilbilgisi, dilbilim), nahiv (söz dizimi) ve fıkıh (İslam hukuku) bilgileri öğrendi, fıkıh ilminde söz sahibi oldu. Mantık, belagat (söz bilim, retorik), matematik ve astronomi alanlarında iyi bir eğitim gördü. Bilime olan tutkusu nedeniyle uzun süren yolculuklara çıktı ve yılmadan çalıştı. 1416 yılında Karakoyunlu Sultanı İskender’in hizmetinde bulundu. Timurlu hakanı ve bilgin Uluğ Bey tarafından Semerkant’a davet edildi.
Cemşid, önce Nasirüddin Tusi ile Kutbuddin Şirazi’nin eserlerini inceledi. Meragâ’da yapılan rasathanede (gözlem evi) çalışarak, astronomi cetvellerini yeniden düzenleyip ortaya koydu. Böylece astronomide yeni ufukların açılmasını sağladı. Yıldız cetvellerini (zic), gezegenlerin yeryüzünden uzaklarını, güneş ve ay tutulmasının hesaplarını, bunların hesaplanmasında kullanılacak olan “Tabak-ül-Menatık” adlı aletin yapılış ve kullanışını izah açıklayarak anlattı.
Avrupalı bilim tarihçileri, yıldızların ve gezegenlerin yörüngelerinin daire biçiminde olmayıp, elips biçiminde olduğunun keşfini Kepler’in başarılarından sayarlar. Gerçekte ondan yüz yıl önce Gıyaseddin Cemşid, bu bilimsel gerçeği “Nüzhet-ül Hedaik” adlı eserinde açıklamış ve ortaya koymuştur. Bilim çalışmaları ve dirayetiyle, fen bilimlerinde araştırıma, gözlem ve deney usulünün gelişmesini sağladı. 1406, 1407 ve 1408 yılları için ay tutulmasının hesaplamalarını gayet hassas olarak yaptı. Ayın ve Utarid’in yörüngelerinin eliptik düzlemde olduğunu açıkça kanıtladı. Böylece, Kepler’in bunu kendine mal etme savı geçersiz ve asılsız kaldı.
Günlük hayatımızda önemsiz gibi görünen kimi küçük şeyler olmasa, çağdaş teknoloji bugün bulunduğu noktadan yüzyıllarca gerilerde olurdu. Dilimizde “değersizliğin ifadesi” olan “solda sıfır deyimi”, ondalık kesirlerde virgülün solunda kalan sıfır için kullanılır. Ondalık kesrin bulunmamış olduğu bu dünyada; en küçük kesirli alış verişlerden uzay teknolojisine kadar hemen hemen her alanda çetrefilli durumlar yaşanırdı.
“Virgül”, yazıda da önemlidir, ama kimi zaman olmasa da olur. Oysa matematikte virgülü kaldırmak, neredeyse matematiği ortadan kaldırmak demektir. Gıyaseddin Kâşi, astronominin yanında, bilimsel çalışmalarını daha çok matematik alanında yoğunlaştırdı. Virgülü, aritmetik işlemlerde ilk kez o kullandı. “Risalet’ül Muhitiyye” adlı eserine bakıldığı zaman, bu gerçek apaçık görülür. Aritmetikte ilk kez ondalık kesir sistemini keşfeden ve bu konuda eser veren odur. Ondalık kesir kuralını ilk kez kullanarak, bunların üzerinde toplama, çıkarma, çarpma ve bölme işlemleri yapmıştır. Halbuki, ondalık kesirlerin keşfi, Simon Stefan’a atfedilmektedir. Alman bilim tarihçisi Pouluckey, 1948 yılında yaptığı araştırmalar sonucunda, ondalık kesirler asıl Cemşid’in bulduğunu ispatladı ve bilim dünyasına kabul ettirdi. Cemşid, bu buluşunu Simon Stefan’dan yüz altmış yıl önce yapmıştır. O, ondalık sayılar üzerinde dört işlemi uyguladı. Avrupa’da ise, bu sistemi ancak XVI. yüzyıldan sonra kullanılabildi. Bu konudan söz eden “Risalet-ül-Muhitiyye” adlı eserinde, dairenin çevresi ile yarıçapı arasındaki oranı çok açık bir biçimde gösterdi. Ondalık sayılarda virgül imini kullanmadan, sayının tam kısmı üzerine “tam sayı” (sihah) sözcüğünü koymak suretiyle sayının tam kısmının, ondalık kısmından ayrıldığı ilk kez bu eserde görülür. Onun bulduğu bu değer, kendisinden önceki matematikçilerin bulduğu değerden daha doğrudur. Ticari hesaba dair eserinde ise ondalık kesirlerde o, “sihah” tabiri yerine virgül kullanmıştır.
Gıyaseddin Cemşid ayrıca, yüksek dereceden nümerik denklemlerin yaklaşık çözümleri konusunda orijinal buluşlarıyla da ünlüdür. Cebirde de yeni buluşları vardır. Özellikle Uluğ Bey’e sunduğu “Miftah-ül Hisab” adlı eserinde, herhangi bir dereceden kök almalarını açıklamıştır ki, bu, Batı bilim dünyasında ancak 300 yıl soma İsaac Newton tarafından ulaşılabilen bir sonuçtur. “Miftah-ül Hesab” adlı eserinde herhangi bir dereceden kök alma yollarını hesapladı. “Broom açılım” olarak matematikte bilinen formülden yararlanarak gerçekleştirilen bu kök alma işlemlerinin keşfi, Batı dünyasında Newton’a atfediliyorsa da bunu Newton’dan üç yüzyıl önce Cemşid’in bulduğunu ve ilk kez “binomial” denklemleri çözdüğünü Derek Stewart, “Sources of Mathematics” adlı eserinde bilim dünyasına açıklamıştır.
Cemşid, “Pi” sayısının 9. rakama kadar olduğu değerini (3,1415926535898732) 1 derecelik yayın sinüs değerini bugünkü değerlere göre 18 ondalık sayıya kadar doğru olarak hesaplamıştır. Trigonometride “El Kâşi Eşitliği” adıyla bilinen temel formül onun buluşudur ve trigonometrinin temel formüllerinden olan kimi formüller de yine onun adıyla anılmaktadır. Aritmetik ve trigonometride yeni buluşlardan söz eden eserleri “Risalet-ül Muhitiyye” ile “Risalet-ül Veter ve’l Ceyb”dir.
Cemşid, yalnızca ondalık kesri, kesin sonucu olmayan problemlerin yaklaşık çözümünü ve mükerrer logaritmayı literat’i ve algorism’i bulup “Pi” sayısının gerçekten doğru bir hesaplamasını yapmakla kalmamış, bir hesap makinesi de icat eden ilk kişidir. O aynı zamanda Newton’un adıyla anılan iki terimli denklemi de çözen ilk kişiydi. Bu denklemin çözümü, onun sayılar bilimi konusundaki “Miftah el-hisab” (Aritmetiğe Anahtar) adlı kitabında yer almaktadır. Çemşid, altmışlık sayı sistemine dayanan aritmetikte bir başyapıt olan “Risale el-muhitiyye” (Çember Hakkında Kuşatıcı Risale)’nin de yazarıdır.
Gıyaseddin Cemşid’in Semerkant rasathanesinin kurulmasında büyük hizmetleri olmuştur (1421) ve bu rasathanenin ilk müdürü de odur. Uluğ Bey (1394-1449)’in “Zic”inin hazırlanmasında büyük emeği geçmiştir. Uluğ Bey, ondan söz ederken, “Önceki ilimlerin mükemmelleştiricisi”, “Meselelerin çetrefil noktalarının çözücüsü” der ve Semerkant çevresinde “Allâme Cemşid” unvanıyla anıldığını anlatır.
Batı bilim dünyasında XVII. yüzyılın sonlarına kadar etkisini sürdüren ve XX. yüzyıla kadar dikkatleri üzerine toplayan bilgini bu denli üne ulaştıran eserleri olmuştur. Özellikle matematik konusunda Batı bilim dünyasının adından söz ettiği Gıyaseddin Cemşid, VIII ile XVI. yüzyıl bilim tarihini incelediğimizde matematik ve astronomi alanında en önde gelen bilgin olarak karşımıza çıkar. Onun zamanında astronomi ve matematik öylesine ileri gitmişti ki, Avrupa bu düzeye ancak XVII. yüzyıl sonlarına doğru ulaşabilmiştir. Gıyaseddin Cemşid, matematik ve astronomi alanında birçok eser yazdı. Yazdığı kitaplar, özellikle XVI. ve XVII. yüzyıllarda devrin ünlü bilim adamları tarafından uzun yıllar temel başvuru kitabı olarak kullanıldı.
ESERLERİ
Risalet-ül Muhitiyye (Ondalık sayılarla ilgili kurallar ve Pi sayısının değeri), Kitab-u Miftah-il-Hisab (Hesap Anahtarı. Beş bölümde tam sayılarla hesaplama, kesirli sayılarla hesaplar, astronomide kullanılan hesaplar, topografik alan hesapları, bilinmeyenli hesaplar anlatılmaktadır), Risalet-ül-Kemaliye veya Süllen-üs-Sem’a (Göğün Dereceleri. Gök cisimlerinin dünyadan uzaklığı, büyüklükleri ve boyutlarından bahseder), Kitab-u-Ziye-il-Hakani fi Tekmili Ziye-il-İlhani (Nasirüddin Tusi’nin Ziyei’l-İlhani adlı eserinde incelenen yıldızların koordinatları), Nüzhet-ül-Hadâik (Kendi buluşu Takabül-Menatık adlı rasat aleti hk.)
KAYNAKÇA:
Salih Zeki / Âsâr-ı Bakiye (1329), Aydın Sayılı / Uluğ Bey ve Semerkand’daki
İlim Faaliyeti Hakkında Gıyâsüddîn-i Kâşî'nin Mektubu (1985), Sadettin Ökten /
“Kâşî - Uluğ Bey'in ilmî çevresine mensup
matematikçi ve astronom” (Türkiye Diyanet Vakfı İslam
Ansiklopedisi,
c. 25, s.15,16, 2002), İhsan Işık / Ünlü Bilim Adamları (Türkiye
Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People
(2013).