Araştırmacı-yazar, fotoğraf
sanatçısı. 1964 yılında Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde doğdu. doğum yeri olan Silvan’ı
fotoğrafları ile dünyaya tanıtan Satıcı, Silvan ve Diyarbakır'la ilgili birçok
sempozyum ve bilimsel toplantıya katılarak bildiriler sundu. Silvan ile ilgili
araştırma ve yazıları birçok dergi ve kitapta yer aldı. Yaşamını ve
çalışmalarını Diyarbakır'da bir reklam ajansının sahibi ve yöneticisi olarak sürdürdü.
Evli ve üç çocuk babasıdır.
"Diyarbakır Ansiklopedisi"ne "Silvan İlçesi" maddesini yazmış ve fotoğraflarıyla katkıda
bulunmuş olan Nejat Satıcı'nın, şimdiye dek yayımlanan diğer bazı çalışmaları
şunlardır: "Hasuni Vadisi ve Hasuni
Mağaraları" (Diyarbakır Tarım, Doğa ve Çevre Sempozyumu, 01-03 Haziran
2010, Silvan, Sayfa: 302-310), "Silvan'daki
Tarihi Eserler" (Diyarbakır'da Çevre ve Doğa Sempozyumu, Cilt II,
Sayfa: 358-376, Diyarbakır 2010), "Silvan
Tanıtımı" (Diyarbakır Ticaret ve Odası Dergisi, Sayfa 60-66, Sayı 19,
Diyarbakır 2010), "Selahaddin-i
Eyyubi Camii" (Diyarbakır ve Yaşam Dergisi, Sayı: 4, Diyarbakır 2010).
KAYNAK: İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten
Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014)
Yapılış
tarzıyla Anadolu’daki diğer eserlerin yapımında etkili olmuş ve örnek alınmış
bir caminin tarihteki seyrine göz atalım. Kim yapmış, kim onarmış ve kime mal
edilmiş. Bir çok kez yıkım ve onarım gören Silvan Ulu Camiinin üzerindeki
kitabe ve motifler bu konuda bize yol gösterir. Bizans bazilikaları üzerinde
yapılan caminin kubbe eteğindeki kitabe Artuklulara, Mihraptaki kitabe ve
caminin dış süslemeleri ise Meyyafarikîn Eyyubilerine ait gibi görünmektedir.
Yapıda başka kitabe bulunmamaktadır. Gerekli araştırmayı yapmadan, mükerrer
bilgilerle kubbesinden tutun; neflerine hatta
avlu üstündeki kemer sıralarına kadar bir yerlere benzetmeye çalışan
tarihçilere rastlıyoruz. Kaynakları incelemeden bir yerlerden alınan küçük bir
alıntıya uzun yorumlar katıp aslından uzaklaştıran araştırmacılara da
rastlıyoruz. Bize uyuduğunda kaynaklara, aksi takdirde yorumlara başvurma
huyumuzdan vazgeçmediğimiz sürece gerçek bilgiyi sunamayız. Burada önemli olan
kimlere mal edildiği değil kimin yaptığıdır. Lütfen tarihle oynamayalım. Bölgenin en eski ve en büyük camilerinden
biri olan Selahaddin-i Eyyubi Camisi hakkında kaynaklar ne yazıyor ve biz bunu
nasıl anlıyor ve nasıl yorumluyoruz. Birlikte bakalım.
Kaynak
1- Öncelikle en eski kaynaklardan biri olan Vakidi’ye baktığımızda Silvan’da
1031 yılında yapılmış musalla biçimi bir caminin varlığından söz eder.
Yorum
1 : Silvan`da 1031 de bir cami
yapıldığı, tarihi kaynaklardan bilinir.
Kaynak
2 - 28 Kasım 1046’da Mervani’lerin başkenti Meyafarkin’i ziyaret eden İran’lı
şair ve Bilginlerden Nasır-ı Hüsrev cami için şunları yazmaktadır. “Bir camisi
var ki anlatmaya kalksam uzun sürer. Her ne kadar kitap sahibi her şeyi
tafsilatiyle yazmış, anlatmış ve ‘O mescide bir abdesthane yapmışlar ki ön
tarafta 40 (kırk) hücresi var. İki büyük akarsu o abdesthanelere akmakta. Biri
kullanılmak için öbürü yer altından akmada ve pisliği götürmede, çukurları
temizlemektedir. Nasır-ı Hüsrev
Caminin heybetini bir çok seyyahın ayrıntısıyla
yazdığını dile getirmiş ve
abdesthanesini anlatırken şaşkınlığını gizleyememiştir.
Yorum
2 : 1046 da bunu gören Nasırı Hüsrev`in
ancak birkaç kelime ile geçiştirmesi, ilk camiin belirli bir özelliğinin
olmadığını gösterir.
Kaynak3-
Artuklular zamanında yaşayan ve Artuklu devleti adına ticaretle uğraşan
Silvan’lı ünlü tarihçi İbnü’l-Ezrak, “Tarihi meyyafarikîn ve Amid “ adlı
kitabında Caminin kubbesinin H.547’de Artuklular zamanında yapıldığını ve H.552
yılında tamirinin tamamlandığını belirtmektedir. Dolayısı ile İbn-ül Ezrak’ın
belirttiği gibi 1152-1157 yılları
arasında yapılan onarım 5 yıl sürmüştür.
Burada Caminin yapımından değil sadece kubbesinin yapım ve onarımından söz
ediliyor.
Yorum
3 : “İbnü’l Ezrak”, 547 de kubbenin yapıldığını ve 552 de tamirinin
tamamlandığını bildirmektedir. Şeklinde
bize aktaran yazar yorumunu katarak Caminin kubbesindeki kitabenin bir tamir
kitabesi olmadığını belirtir ve “böylece
camiin 1152-1157 arasında beş yıl boyunca, bugünkü şekli ile Necmeddin Alpi
tarafından tamamlandığını kabul etmek gerekiyor. Burada Artuklu camilerinin
Selçuklu mimarisine dayanan karakteristik plan ve mimari özelliklerinin daha
sonra devam eden orijinal üslubu hakim olmuştur” şeklinde aktarılır. Ayrıca "Silvan (Meyyafarqin) Ulu Camii
ile, Artuklu mimarisinin muhteşem üslubu başlar.” Yorumunu da katar.
İran'ın
Luristan eyaletinde bulunan cami ile Selahaddin-i Eyyubi Camisinin benzer
özelliklerini karşılaştırırken “13.50 m. Çapında kubbe, Gülpayegan Camindeki
gibi mukarnaslı tromplarla yerine oturmuş olup, üç nef boyunca parelel nefleri
kesmektedir. “ şeklinde açıklama yapmaktadır. Silvan Ulu Caminin, halen kim
tarafından yapıldığı tartışmalı ve yapım tarihi çelişkili olan Güney Afganistan’daki Bust harabelerinde bulunan Gazneli’lerin
Leşkeri Bazar Camisinde iki nefi kesen mihrap önü kubbesi ile XI.
yüzyılda yapımına başlanan İran’da İsfahan Mescid-i Cuma kubbesi ile
birleştirilerek, Anadoluda Türk cami mimarisinin abidevi şekli inanılmaz bir
kuvvetle gerçekleştirilmiştir demektedir. Etkileri için de “Bunun etkilerinin
Baybars Camii ile Türk Memlükleri mimarisinde Mısır’a, Derbent Cuma Mescidi ile
Azerbaycan’a kadar kendini hisettirir” Diyor.
Diğer
yorumlar:
Yerinde
incelemeler yapan Albert Gabriel ise kıble duvarına paralel uzanan üç nefli
eski plana, kubbeli kısmın Artuklular tarafından eklendiğini söylemektedir.
1911
yılında Silvan’a gelerek camiyi inceleyen ve fotoğraflarıyla günümüze taşıyan
Gertrude Bell, caminin etrafı , bazıları tonozlu ve bazıları kubbeli olmak
üzere onbir bölüm halinde üç taraftan çevrilmiş büyük ve kubbeli bir yapı
olarak tarif ediyor. G. Bell ayrıca tek kubbeli bir cami şekline, yan
mekanların sonradan eklendiğini belirtmiştir.-
Yine
Silvan’da yerinde incelemeler yapan Süleyman Savcı ise Silvan Tarihi (Mafarkin
tarih ve Kitabeleri) adlı kitabında cami için şunları yazmaktadır. “Kubbe
köşelerindeki süs ve oymalar çok eski olup Bizanslılardan kalma bir eser
değilse cami, Hamdani veya Mervaniler
devrine ait gibi görünmektedir.” Ayrıca kuzey köşelerdeki süslerin öncekilere
göre daha basit olduğunu, camiyi genişletme, kubbenin tamiri ve kitabesinin Necmeddin
Alpi’ye ait olduğunu belirtmektedir. Yazar Artuk ve Eyyubiler dışında bir
tamirin daha yapıldığını belirtmektedir
Şunu
da belirtmekte fayda vardır. Artuklular tarafından yapılan kubbe yıkılmış olup
mevcut kubbe 1913 yılında Osmanlılar tarafından yapılmıştır.
Bir
de Şehri Diyarbakır’da Artuklulara ait camiye rastlamadım. Silvan’daki
Selahaddin-i Eyyubi Camisini kim veya kimler yaptı. Yorum ve karar sizin.