Makina profesör mühendisi, siyaset ve devlet adamı, Milli Nizam Partisi (MNP), Milli Selamet Partisi (MSP), Refah Partisi (RP), Fazilet Partisi (FP) ve Saadet Partisi (SP) kurucusu; eski Başbakan, Milli Görüş hareketinin öncüsü (D. 1926, Sinop – Ö. 27 Şubat 2011). Babası aslen Adana’nın Kozan ailesinden Hâkim Mehmet Sabri bey, annesi Kamer hanımdır.
Kayseri'de başladığı ilköğrenimini
babasının memurluğu nedeniyle göç ettiği Trabzon'da bitirdi. İkinci sınıfında başladığı İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Fakültesini bitirdikten
(1948) sonra aynı yerde asistan oldu. 1951'de
üniversite tarafından
gönderildiği Almanya'da Reinisch
Westfalische Technische Hochschule Aachen: RWTH
Aachen (Aachen Teknik Üniversitesi)'da doktorasını yaptı. DVL Araştırma Merkezi'nde
Prof. Dr. Schmidt ile birlikte çalışmalarda bulundu ve Alman Üniversiteleri'nde doktorasını tamamladı (1951-54).
Türkiye’ye döndükten sonra 1956-63 yılları arasında Gümüş
Motor firmasını kurdu ve ilk yerli motor üretimini gerçekleştirdi. 1966’da TOBB
Sanayi Dairesi Başkanlığına, 1967’de Genel Sekreterliği görevine getirildi. Aynı yıl Nermin Hanımla (1943-2005) evlendi.
AP’den Cumhuriyet senatosu seçimlerine aday olmak için
başvurduysa da adaylığı Demirel tarafından önlendi. 1969 yılında TOBB Yönetim
Kurulu Başkanlığına seçilmesi de aynı
inatlaşma doğrultusunda geçersiz sayıldı. Bu gelişmelerden sonra Konya’dan
bağımsız milletvekili adayı oldu ve seçilerek TBMM’ye girdi.
26 Ocak
1970’te arkadaşlarıyla birlikte Millî Nizam Partisini kurdu. Dindar ve
muhafazakâr çevreler tarafından coşkuyla karşılanan partinin, din ve maneviyat konularında
gösterdiği hassasiyet, MNP’nin Konya’da
düzenlediği ünlü “Kudüs Mitingi” ve benzeri eylemlerle sergilediği İslami
kimlik ve siyonizme karşı duruş, kısa zamanda şimşekleri üzerine çekti. Harekete
geçen Anayasa Mahkemesi, laikliğe aykırı faaliyetleri olduğu gerekçesiyle 21
Mayıs 1971’de MNP’yi kapattı.
Prof.
Erbakan pes etmedi, kapatılan bu partinin yerine, 11 Ekim 1972'de MNP kadrosuyla Milli Selamet Partisi'ni kurdu. SP,
Süleyman Arif Emre genel başkanlığında katıldığı 14 Ekim 1973 genel seçimlerinde
% 11,8 oy alarak TBMM’de 48 sandalye elde etti. Erbakan, 20 Ekim 1973
tarihli Genel İdare Kurulu kararıyla MSP genel
başkanlığına getirildi. Bir yıl sonra, o
günlerde Bülent Ecevit’in seçimlerde kullandığı “Akgünlere” sloganı nedeniyle
“Selamün Akgün” ve “Üstü MSP – Altı CHP” esprileri arasında CHP-MSP koalisyon
hükümeti kuruldu ve Erbakan bu hükümette Başbakan Yardımcısı olarak görev yaptı
(26 Ocak 1974 - 17 Kasım 1974). Partisinin CHP
ile koalisyon ortağı olduğu hükümet döneminde (1974) Türkiye, Kıbrıs Barış
Harekâtını düzenledi ve ada fiilen ikiye bölündü, ardından KKTC kuruldu. İç
politikadaki görüş ayrılıkları CHP ile MSP’nin arasını açtı ve koalisyon ilk
seçimde tek başına iktidar beklentisi içindeki Ecevit’in istifasıyla dağıldı.
Genel Başkanı olduğu MSP, 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde
% 8,57 oy alarak 24 milletvekili çıkardı ve Erbakan bu kez, Süleyman Demirel’in
Başbakanı olduğu 1. Milliyetçi Cephe (31 Mart 1975 - 21 Haziran 1977) ve 2. Milliyetçi Cephe (21 Temmuz 1977 - 5 Ocak
1978) koalisyon hükümetlerinde iktidar ortağı oldu. Bu
koalisyonlardan sonra Demirel’in 6. koalisyon hükümetini dışardan destekledi.
Erbakan’ın Başbakan Yardımcısı olarak görev aldığı bu
hükümetlerden kısa bir süre ordu 12 Eylül 1980’de iktidara el koydu. 12 Eylül
döneminde gözaltına alınanlar arasında yer alan Erbakan’ın partisi MSP de
kapatılan partiler arasındaydı. 15 Ekim
1980'de 21 MSP yöneticisiyle birlikte 'MSP'yi illegal bir cemiyete dönüştürmek ve laikliğe aykırı
davranmak ' suçlamasıyla tutuklandı, İzmir
Uzunada'da tutuldu. 24 Temmuz 198l'de serbest bırakıldı ve beraat etti.
1982 Anayasası gereğince 10 yıl siyaset yapma yasağı aldı. Bu yasak 1987'de halk oylamasıyla tekrar
siyasete dönene kadar sürdü. 19 Temmuz 1983’te
kurduğu ve genel başkanlığını üstlendiği Refah Partisi (RP), 29 Kasım 1987
genel seçimlerinde % 7,16 oyla yurt çapındaki % 10 barajını aşamayarak
parlamento dışı kaldı. Bu seçimdeki
başarısızlıktan etkilenen Erbakan Hoca, kimilerince bu sonuçtan ders
çıkartarak, kimilerine göre derin baskılar sonucu olarak, bir sonraki seçime
MHP ile ittifak yaparak girdi. 20 Ekim 1991 genel seçimlerinde MHP ittifakıyla
% 16, 88 oy aldı ve toplamda ittifak 62 milletvekili çıkarmış oldu. MHP bu
şekilde Meclise girmiş oldu.
Prof. Dr.
Necmettin Erbakan, siyasi lider olarak en büyük başarısını 24 Aralık 1995 genel
seçimlerinde kazandı. Genel başkanı olduğu RP, % 21,38 oyla 158 milletvekili
çıkararak birinci parti oldu. Böylece taraftarlarının uzun yıllar süren “Erbakan
Başbakan!” özlemini gerçekleştirdi. 28 Haziran 1996'da Prof. Dr. Tansu Çiller
liderliğindeki DYP ile koalisyon yaparak, RP-DYP hükümetini (Refah-Yol) kurdu. Böylece
54. hükümetin başbakanı oldu.
Bu dönemde, Türkiye tarihinin ilk denk bütçesi yapıldı.
İlk 8 ay planlanan şekilde uygulandı. Bu
dönemde, D-8 adlı büyük bir organizasyonun liderliği gerçekleştirildi.
Hazinenin, iç piyasaya borçlanma ihtiyacını ortadan
kaldıran "Havuz Sistemi" uygulamasını başlattı. Memura her ay, enflasyon + büyüme oranında zammı
otomatik olarak verme anlamına gelen eşel mobil sistemini uygulamaya başladı. Memur, emekli ve işçiye % 110 ile
% 200 oranlarında üst üste zamlar
gerçekleştirildi. Ancak, Erbakan’ın bu başarısı, Cumhuriyet tarihi
boyunca İslamcı bir liderin ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturması anlamına
geldiğinden, hükümetin kurulmasından kısa bir süre onu iktidardan indirmek için
çeşitli çalışmalar ve kampanyalar başlatıldı ve 28 Şubat 1997 muhtırasıyla
Başbakanlıktan istifa etmek zorunda bırakıldı. Bir yıl sonra da sudan
bahanelerle, lideri olduğu Refah Partisi kapatılarak kendisine siyasi yasak
getirildi. 21 Mayıs 1997 tarihinde "bir ilk" gerçekleşti ve
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, ilk kez iktidardaki bir parti
hakkında, RP hakkında kapatma davası açtı. Kapatma davası yaklaşık 8 ay sürdü
ve Anayasa Mahkemesi, 16 Ocak 1998'de RP'nin kapatılmasına; Erbakan ve
arkadaşlarından bazılarının beş yıl siyasetten yasaklı kalmasına karar verdi. 2000 yılında, 1994’te Bingöl’de yaptığı bir konuşması
nedeniyle hakkında bir yıl hapis cezası verilip, kendisine yeniden beş yıl
siyaset yasağı getirildi.
Hayatı
boyunca pes etmek nedir bilmeyen Necmettin Erbakan, kısa bir süre sonra Fazilet
Partisini kurdurdu ve ardından partisinin başına geçti. Fakat artık iniş dönemi
başlamıştı. Kurduğu her parti bir süre sonra kapatılan Erbakan’ın liderlik
çizgisindeki Fazilet Partisi 17 Aralık 1997'de kuruldu ve 18 Nisan 1999 genel seçimlerinde % 15,41 oyla 111
milletvekili çıkardıysa da bir süre sonra kendisine sadık olanların toplandığı
“Gelenekçiler” ve Recep Tayip Erdoğan liderliğini benimsemiş olanların
toplandığı “Yenilikçiler” diye ikiye bölündü. “Yenilikçiler” bir süre sonra Adalet ve
Kalkınma Partisi (AK Parti)’yi kurdular. Erdoğan liderliğindeki AK Parti 3 Kasım
2002’de 365 milletvekili çıkararak tek başına iktidara geldi.
2000
yılının sonlarına doğru çıkarılan kanunla cezası ertelendi, ancak YSK’nin
olumsuz karar vermesi üzerine 3 Kasım 2002 seçimlerine katılamadı. Kapatılan
partisi (FP) yerine arkadaşları tarafından kurulan Saadet Partisi bu seçimde %
2.49, bir sonraki seçimde % 2,34 oy alarak parlamentoya giremedi.
Hakkında
açılan son davalardan aldığı cezayı, yaşının ilerlemiş olması nedeniyle, evinde
çekmesine karar verilen, siyasi tarihimizin en renkli ve önemli simalarından
Prof. Dr. Necmettin Erbakan, 27 Şubat 2011 Pazar günü Ankara’da vefat
etti. 1 Mart 2011 Salı günü İstanbul Fatih Camiinde kılınan öğle vakti büyük
bir kalabalık tarafından kılınan cenaze namazının ardından, Topkapı Merkez
Efendi Mezarlığında, eşi Nermin Erbakan’ın mezarı yanında toprağa verildi.
Cenazesine büyük kalabalığın katılması yanı sıra, bir zamanlar onu siyasetten
dışlamaya çalışmış askeri ve bürokrat çevrelerin çelenkler ve üst düzey
temsilciler göndermesi dikkat çekmiştir.
Yurt
içinde ve yurtdışında Milli Görüş hareketinin lideri olarak tanınan Prof. Dr. Necmettin
Erbakan, hayatı boyunca eğitimde, kültürde, ekonomide milli bir silkiniş ve
şahlanış özlemini duymuş; siyasi çalışmaları ve siyasal konuşmaları yanı sıra ilim
adamlığıyla ve ilmî konularda verdiği konferanslarla da tanınmıştır. Siyasete
kazandırdığı espritüel üsluptaki incelik, kişiliğinde sergilediği zarafet ve
kibarlık, dostları kadar düşmanları tarafından bile takdir edilmiştir.
Geçmişte Erbakan'a yönelik zaman
zaman sert manşetler atmış olan Milliyet gazetesi, 1 Mart 2011 günü, Prof. Dr. Necmettin Erbakan son yolculuğuna
uğurlanırken, şu ilginç yazıyı okurlarıyla paylaşmıştı:
"ERBAKAN’IN
ARDINDAN...
Necmettin
Erbakan’ı ebedi yolculuğuna uğurluyoruz.
Türkiye’nin
siyaset serüvenine kırk yılı aşkın
süre damgasını vuran bu tarihi şahsiyet için Tanrı’dan rahmet, ulusumuza
başsağlığı diliyoruz.
Erbakan, 1969
yılında Konya’dan bağımsız milletvekili seçildiği günden bu yana hep “hoca”
diye anıldı ama ona böyle hitap edenlerin sebepleri başka başkaydı.
Bir kesim “hoca”
sözünde Cumhuriyet Türkiyesi’ne kasteden antilaik bir cereyanın temsilcisine
dönük eleştirisini gizledi, bir kesim de aynı sıfatı “bilge” anlamında
kullanarak, siyasal İslam ideolojisine koruma
sağladığını düşündü.
İNANÇLA VE İNATLA...
Şu gerçeği kimse
inkâr edemez:
Necmettin
Erbakan’ı ülkenin siyasi elitleri ciddiye almamak suretiyle önemsizleştirmeye
uğraştılar ama başarılı olamadılar.
Milli Nizam
Partisi ile başladığı siyasi mücadelede kurucusu olduğu dört partiyi kaybettiği
halde yılmadı.
İnanç ve inatla
sürdürdüğü siyasal savaşı bir başarı hikâyesidir.
Cumhuriyetin
birinci kuşağı idi.
Bitirdiği ilkokul
bile Gazipaşa adını taşıyordu.
İstanbul Erkek
Lisesi’ni ve İstanbul Teknik Üniversitesi’ni başarı ile bitiren bir Cumhuriyet
çocuğu idi.
Bu birikimini
parlak bir akademik kariyerle geliştirmesi, başka birinde sorun olabilirdi. Ama
kıvrak zekâsı ve hitabet yeteneği sayesinde siyasi önderliğine talip olduğu
kitleyle arasındaki doku uyuşmazlığını ortadan kaldırdı. Onların “iftiharı”
oldu.
Kapatılan her
partisinin yerine kurduğu yeni
partiler Türkiye’de siyasi İslam’ın yükselişine hizmet etti.
Gelinen noktadaki
başarı veya başarısızlık nasıl paylaştırılmalı?
Sistemin Milli
Görüş partilerini mağdur etmesine yönelik tepkiler elbette etkili olmuştur ama
aslan payı kuşkusuz hukuka ve demokrasiye güven duygusundan beslenen sabır ve
inancı ile Erbakan’a aittir.
KİMİ SEVDİ KİMİ KORKTU
Dört partisi
kapatılmış ama her defasında yenisini kurarak yerden kalkmayı, yürümeyi, oyunu
büyütmeyi başarmıştır.
Hukuktan ve
demokratik olanakları kullanarak yolunu açmaktan vazgeçmemiştir.
Lider kime denir?
Bu sorunun bir
cevabı da şudur:
Kendisini takip
edenlere doğru şeyler yaptıran ve onları başarıya götüren şahsiyet!
Erbakan uzun bir
süre tek başına sürüklediği siyasal İslamcı hayalleri ile toplumun bir
kesiminin sevgilisi olmuş, bir kesimini korkutmuş bir siyasi kişilik olarak
tarih galerisinde yerini almış bulunuyor.
Ama yukarıdaki
tarifte sözü edilen “doğru şeyler” salt başarı ise kendisini yıllarca
izledikten sonra ayrılan öğrencileri, benzersiz bir siyasi başarıyı elde
etmişlerdir.
Şimdi mesele,
başarının kalitesini
yükseltmektir.” (Milliyet)
KİTAPLARI:
İslâm ve İlim, İslâmda Kadın, Sanayi Davamız, Millî Görüş, Erbakan
Açıklıyor (1991), Kenan Evren’in Anılarındaki Yanılgılar (1991), Körfez Krizi, Emperyalizm ve Petrol
(1991), Türkiye’nin Temel Meseleleri
(1992).
KAYNAKÇA (Başlıcaları): Abdullah Lelik / Millî Görüş Temel Görüş
(der. 1974), Abdullah Lelik / Erbakan mı Ecevit mi? (1975), Mustafa Özdamar /
Yaşı ve Başıyla Mim Sin Harekâtı (1977), Yurt Ansiklopedisi (c. VIII,
1982-1983), Ali Yaşar Sarıbay / Türkiye’de Modernleşme Din ve Parti Politikası -
MSP Örnek Olayı (1985), Sadık Albayrak / MSP Davası ve 12 Eylül (1990), Soner
Yalçın / Hangi Erbakan (1994), Hakan Akpınar / 28 Şubat Postmodern Darbenin
Öyküsü (2001), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) -
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2206, 2007) - Ünlü Devlet Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 1,
2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Mehmet Şevket Eygi /
Merhum Necmeddin Bey (Milli Gazete, 1 Mart 2011).
Siyasetini
"önce ahlak ve maneviyat", üzerine kurarak mücadelesini başlatan,
önüne çıkarılan türlü engellere rağmen durmayan, kimisine göre
"Hoca", "Profesör" kimisine göre de "Dava adamı",
"Savunan adam" ve "Mücahit" yakıştırmalarıyla tanımlanan merhum
başbakanlardan Necmettin Erbakan'ın vefatının üzerinden 7 yıl geçti.
Milli
Görüş hareketini kurarak, Türk siyasetine yeni bir anlayış yerleştirerek, kendi
ideolojisini bugün dahi siyaset, ekonomi, kültür gibi önemli alanlarda
yaşatabilen Erbakan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 11. Cumhurbaşkanı Abdullah
Gül ile bugün siyasette ve bürokraside aktif görev alan pek çok ismin yol
göstericisi, "Erbakan Hocası" oldu.
Türk
siyaset tarihine atılan imza olan Necmettin Erbakan, 29 Ekim 1926'da Sinop'ta
doğdu. Babasının Ağır Ceza Reisi olması dolayısıyla çocukluğu çeşitli
şehirlerde geçen Erbakan, Kayseri Cumhuriyet İlkokulunda başladığı ilk okul
eğitimini Trabzon'da tamamladı. 1943'te birincilikle tamamladığı İstanbul Erkek
Lisesinin ardından sınavsız geçiş hakkı olmasına rağmen İstanbul Teknik
Üniversitesine sınavla girdi. Sınav sonucuna göre doğrudan ikinci sınıftan
başlatıldı. Zeki öğrenci, 1948'de mezun olduğu aynı üniversitenin Makine
Fakültesi Motorlar Kürsüsünde asistan olarak görev üstlendi.
Erbakan'ın
hayatındaki önemli dönüm noktalarından birisi 1951'de İstanbul Teknik
Üniversitesi tarafından Almanya'daki Aachen Teknik Üniversitesine ilmi
araştırmalar yapmak üzere gönderilmesiyle oldu.
Alman
ordusu için araştırma yapan DVL Araştırma Merkezinde biri doktora olmak üzere
üç tez hazırlayan Türk mühendis Erbakan, bu tezleriyle Alman ekonomi
bakanlığının dikkatini çekti.
Motorların
daha az yakıt harcaması konusunda kendisinden istenilen raporu hazırlayan
Erbakan, doçentlik tezini de "Dizel motorlarda püskürtülen yakıtın nasıl
tutuştuğunun matematiksel izahı" konusu üzerine hazırladı.
Erbakan
çalışmalarıyla Leopard tanklarının üretiminin yapıldığı Almanya'nın en büyük
motor fabrikasına davet edilmesinin ardından burada başmühendis olarak söz
konusu tankların motorları üzerinde çalışmalar yaptı.
-
Türkiye'de ağır sanayi hamlesi başlattı
Türkiye'de
başlattığı ağır sanayi hamlelerini Almanya'da kaldığı sürede tecrübe eden
Erbakan, bunu da Milli Görüş'ün önemli hedeflerinden birisi olarak belirledi.
Erbakan'ın
ağır sanayi hamlesi adına attığı adımları ve sonraki çabaları hiç de kolay
olmadı.
Erbakan,
bir araya geldiği arkadaşlarıyla 1956'da Gümüş Motor Fabrikasını kurdu. Avrupa
standartlarının da altında, saatte 5.5 litre motorin harcayan Gümüş Motor'u bir
avuç fedakar insanla üretti. Bugün pancar motor adı altında çalışan fabrika,
Mart 1960'ta seri üretime başladı.
"Şeftali
yerine motor üretmek isteyen Türkiye'nin" Gümüş Motor Fabrikası, sektöre
hakim olan yabancıların ekonomik ve siyasi baskılarıyla iflasa sürüklenmek
istendi.
Erbakan,
Gümüş Motor'un devamı adına önüne konulan engeller için mücadeleye başladı.
Odalar
Birliği Sanayi Dairesi Başkanlığı'na getirilmesinin adından Genel Sekreter olan
Erbakan, önce Odalar Birliği İdare Heyeti Üyesi, bir yıl sonra da Odalar
Birliği Başkanı seçildi.
Erbakan
o dönem tanıştığı Nermin Erbakan ile evlendi. Nermin ve Necmettin Erbakan
çiftinin evliliğinden çocukları Zeynep, Elif ve Muhammed Fatih dünyaya geldi.
- Odalar Birliği
Başkanlığından ayrılması
Erbakan,
Odalar Birliğinde de aktif dönem geçirdi, Anadolu sermayesini desteklemek için
çalıştı.
Odalar
Birliği Başkanı Erbakan'ın, bu koltuktan uzaklaştırılması için çeşitli adımlar,
siyasi pazarlıklar yapıldı.
Odalar
Birliği Başkanlığı seçiminin geçersiz sayılması Danıştay'a taşındı. Erbakan, bu
görevinden, Ankara Valiliğinin emriyle uzaklaştırıldı.
Bu
karar, Erbakan'ın siyaset yolculuğunu başlattı.
- Konya'dan
bağımsız milletvekili oldu
12
Ekim 1969'deki milletvekili seçimine giderken o dönem güçlü bir siyasi parti
olan Adalet Partisi'nden (AP) milletvekili olmak istedi, ancak kabul edilmedi.
Erbakan,
kendisine büyük hoşgörü ve sevgi besleyen Konya'dan, bağımsız aday olarak
seçime girdi ve üç milletvekili seçilebilecek oyu alarak Meclise girdi.
Erbakan,
Konya'daki milletvekilliği çalışmaları sırasında kendisine yöneltilen,
"İyi de, bir çiçekle bahar olmaz ki" yorumları üzerine, "Evet,
bir çiçekle bahar olmaz ama her bahar bir çiçekle başlar" ifadesini
kullanmıştı.
- Milli Nizam
Partisini kurdu
Konya
milletvekili Erbakan, çok geçmeden, 24 Ocak 1970'te, 17 arkadaşıyla Milli Görüş
hareketinin ortaya çıkmasını sağlayacak ilk parti olan Milli Nizam Partisini
kurdu.
Parti
kurulduğunda ilk üyenin kim olacağı konusunda karar vermek üzere yönetim
toplandı, Erbakan'ın ilk üye olması istendi. Erbakan ise bu teklif üzerine
tebessümle arkadaşlarının yüzüne bakarak, "Ecdadımız Anadolu'ya, Malazgirt
Meydan Muharebesiyle Muş/Malazgirt'ten girmişti. O ilimizdeki bir caminin imamı
bizim birinci kurucu üyemiz olacak." dedi.
Genel
Başkan Erbakan, partisinin kuruluşundan sonra kapitalizm ve batıcılık karşıtı
bir siyaset yürüttü.
Erbakan'ın
siyasetinde "Siyonizm"le mücadele ön planda yer aldı. Erbakan ile
birlikte Türk siyasetinde ve kamuoyunda "Filistin davası" konusunda
hassasiyet oluştu.
Milli
Görüş hareketi lideri Erbakan, bugün dahi kılavuz olan "Önce ahlak ve
maneviyat" vurgusunu da bu parti altında yaptığı çalışmalarla gençlere ve
partililere aktardı.
- Erbakan'ın
siyaseti dikkat çekti
Ayrıca
Erbakan'ın bu dönemki konuşmalarında, halkı Ayasofya'da namaz kılmaya davet
etmesi, ilk kurduğu partisinin kapatılması kararına da girmişti.
Erbakan
ve arkadaşlarının izlediği siyaset tarzı pek çok çevrenin dikkatini çekti.
12
Mart Muhtırası'nın ardından nisan ayında "laikliğe aykırı çalışmalar
yürüttüğü" iddiasıyla Milli Nizam Partisi kapatıldı.
Partisinin
kapatılmasından yılmayan Erbakan, arkadaşlarıyla 11 Ekim 1972'de Milli Selamet
Partisini (MSP) kurdu. Parti, 1973'teki seçimde 48 milletvekilliği ve 3
senatörlük kazanarak 51 parlamenterle Meclise girdi.
- "Mücahit
Erbakan" oluşu
Cumhuriyet
Halk Partisi (CHP) lideri Bülent Ecevit ile yapılan görüşmelerin ardından
CHP-MSP koalisyon hükümeti kuruldu. Erbakan, bu hükümette Başbakan Yardımcısı
olarak görev aldı.
Bu
dönem Kıbrıs sorunu gündeme geldi ve ülkedeki sorunlardan çok adadaki
gelişmeler üzerine strateji ürütülmeye başlandı.
Adaya
20 Temmuz 1974'te gerçekleştirilen barış harekatını güçlü bir şekilde savunan
Erbakan'ın isminin önüne getirilen "Mücahit" ismi, bu dönemde kondu.
Mücahit
Erbakan'ın liderliğindeki parti, o yıllarda kurulan yeni hükümetlerde ortak
oldu, 4 yıl süreyle hükümet ortaklığını sürdürdü.
1978'deki
gelişmeler tarihe, "11'ler hükümeti", "Milletvekili
pazarlığı" ve "Güneş Motel" şaibeleriyle geçti.
12
Eylül 1980 askeri darbesinde Erbakan ve siyasi hareketi de hedef alındı.
- Cezaevi süreci
Milli
Selamet Partisi, Konya"da 6 Eylül 1980'de yapılan Kudüs Mitingi ile büyük
ses getirdi. Bu miting, partinin kapatılma sebeplerinden birisi olarak
gösterildi.
Erbakan'ın
bu sürede verdiği mücadele "dava" olarak adlandırıldı. Erbakan'ın
"dava" için yetiştirdiği gençlik ve sonraki nesiller, yeni Türkiye
inşasında bunu temel aldı.
Darbeden
sonra İzmir'de uzun süre gözaltında kalan "dava adamı" Erbakan, daha
sonra çıkarıldığı mahkemece tutuklandı ve 9 ay cezaevinde kaldı.
Erbakan
cezaevinden çıktıktan sonra yeni parti kurmak için çalışmalar başlattı.
- Refah Partisi
kuruldu
Siyasi
yasaklı olan Erbakan, kapatılan MSB'nin yerine Refah Partisinin (RP) 19 Temmuz
1983'te kurulmasını sağladı. Partinin genel başkanlığı koltuğuna Ahmet Tekdal
oturdu.
Siyaset
yasağının referandumla kalkmasının ardından Erbakan, Refah Partisi'nin 11 Ekim
1987'de yapılan kongresinde oy birliğiyle Genel Başkan oldu.
Bu
tarihten sonra gerçekleşen yerel seçimlerde Refah Partisinin kazandığı
belediyelerde yapılan hizmetler Erbakan ve siyasetine olan ilgiyi artırdı.
Milli Görüş fikri, Türkiye'de bu dönemde yeni bir model oldu. 27 Mart 1994
yılında yapılan yerel seçimlerde Milli Görüş, İstanbul ve Ankara büyükşehir
belediyeleri dahil birçok kentin yerel yönetimlerinde iş başına geldi.
- Refah Partisi
birinci parti oldu
Necmettin
Erbakan, 20 Ekim 1991 seçimlerinde Konya'dan yeniden milletvekili seçildi.
Parti,
1995'teki genel seçimlerde yüzde 21.7 oy oranıyla sandıktan birinci olarak
çıktı. Erbakan, Meclise Konya milletvekili olarak girdi.
Cumhurbaşkanlığı
koltuğundaki Süleyman Demirel, hükümeti kurma yetkisini Refah Partisine
vermedi. Kurulan DYP-ANAP hükümeti 3 ay sürdü.
- 54. Hükümet'te
başbakanlık yaptı
Hükümet
kurma görevini Cumhurbaşkanı Demirel'den alan Erbakan, Tansu Çiller'in Genel
Başkanlığı'ndaki Doğru Yol Partisi ile 54. Hükümeti kurarak 28 Haziran 1996'da
başbakanlık koltuğuna oturdu. Erbakan'ın Başbakanlığı döneminde memur maaş
zamları gündemdeydi. Başbakan Erbakan, ilk iş olarak emekli ve memura yüzde 50
zam yapılması talimatını verdi.
Başbakan
Erbakan, dış politikada G-7'lere karşı gelişmekte olan Müslüman ülkeleri bir
araya getirmek için D-8'leri kurdu.
-28 Şubat süreci
O
dönemde medya üzerinden 54. Hükümet'in faaliyetlerine ilişkin algı
operasyonları başlatıldı.
Fadime
Şahin ve Ali Kalkancı gibi aktörler, şeyh-tarikat ilişkileri ana haber
bültenleri ile gazetelerin birinci sayfalarını doldurdu. Ayrıca ellerinde sopa,
başlarında takkeleri ile o dönemde ortaya çıkan ve kendilerini mürit olarak
adlandıran bir grup, Kocatepe Camisinde polise saldırdı. Bu görüntüler de
medyada sık sık gösterildi.
İmam
hatip okulları, ilahiyat fakülteleri, dini semboller, İslam'a çağrışım yapan
her şey ve dindar insanlar yine medya eliyle "suçlu" gibi
gösterilmeye çalışıldı.
28
Şubat sürecinde bazı üniversiteler, iş dünyası ve sendikalar da Erbakan
siyasetine karşı bir misyon üstlendi.
Erbakan'ın
Mısır ziyaretindeki bayrak krizi, Libya ziyaretinde Kaddafi'nin açıklamaları da
yine Erbakan aleyhinde kullanılmaya başlandı.
Günlerce
kamuoyunda oluşturulan bu propagandalar sonucunda 27 Şubat 1997'de adına
post-modern darbe de denilen müdahale gerçekleşti.
Başbakan
Erbakan'ın o gece ulusa seslenmek için hazırlık yaptırdığı, Milli Güvenlik
Kurulu toplantısından geç saatte "gergin ve üzgün" geldiği için bu
yayının iptal edildiği sonradan ortaya çıktı.
- Başbakanlıktan
istifa etti
27
Mayıs 1997'de Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş tarafından Anayasa
Mahkemesine iktidar partisi Refah Partisinin temelli kapatılması istemiyle dava
açıldı.
30
Haziran 1997'de koalisyon ortağı Doğru Yol Partisinin protokol gereği
başbakanlık koltuğunu alması için Necmettin Erbakan, Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel'e istifasını sundu.
Demirel,
DYP Genel Başkanı Tansu Çiller yerine 55. Hükümet'i kurması için Anavatan
Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a görev verdi.
Anayasa
Mahkemesinde görülen Refah Partisinin kapatılması davası 16 Ocak 1998'de sonuca
bağlandı. Refah Partisinin kapatılmasına ve aralarında Necmettin Erbakan'ın da
bulunduğu 6 kişiye 5 yıl süreyle siyaset yasağı getirilmesine karar verildi.
Erbakan,
partisinin kapatılması kararının ardından yaptığı konuşmada, "Bu alınmış
olan karar, tarihin akışı içerisinde basit bir noktadır. Böyle bir kararın
yürürlüğe girmesiyle Türkiye'de halkımızın muazzam bir bölümünün partisi olan
Refah Partisi ve onun davası, bu kararlardan zerre kadar etkilenmez. Bu
kararlardan bir tek sonuç çıkar, o da refah inancının tek başına iktidarı. Bu
olayın arkasından Refah Partisi davasının, camiasının çok daha büyüyüp
gelişeceği kesinlikle açıktır." ifadesini kullanmıştı.
- Refah Partisi
kapanmadan Fazilet Partisi kuruldu
Refah
partisinin kapatılması sürecini beklemeyen partililer, 17 Aralık 1997'de Milli
Görüş hareketinin dördüncü partisi olan Fazilet Partisini kurdu. Genel
başkanlık görevini de Recai Kutan üstlendi.
14
Mayıs 2000'de gerçekleştirilen Fazilet Partisinin kongresi, gelenekçi ve
yenilikçi kanat şeklinde isimlendirilen parti içi grupların yarışmasına sahne
oldu.
Abdullah
Gül yenilikçi kanadın, Recai Kutan ise gelenekçi kanadın oylarını aldı.
Bu
arada Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş, Fazilet Partisinin de
kapatılması için dava açtı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Ahmet Necdet Sezer'in
Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının ardından Vural Savaş'ın yerine Sabih
Kanadoğlu'nu atadı.
Sabih
Kanadoğlu'nun hazırladığı delillerle Fazilet Partisi 22 Haziran 2001'de
kapatıldı.
Bir
ay sonra partililer Milli Görüş'ün beşinci partisi olan Saadet Partisini kurdu.
2002'de
yapılan erken seçimde, Milli Görüş'ten ayrılan isimlerin kurduğu Adalet ve
Kalkınma Partisi tek başına iktidar oldu. Saadet Partisi ise seçim barajını
geçemeyerek TBMM dışında kaldı.
Erbakan,
5 yıllık siyaset yasağının kaldırılmasının ardından 2003 Mayısında Saadet
Partisi Genel Başkanı oldu.
- Kayıp trilyon
davası
Kamuoyunda
"kayıp trilyon davası" olarak bilinen Refah Partisi'nin mali
hesaplarına ilişkin açılan davada kendisine verilen hapis cezasından dolayı 30
Ocak 2004'te Saadet Partisi Genel Başkanlığı ve üyeliğinden ayrılmak zorunda
kaldı.
Erbakan'ın,
sağlık sorunları sebebiyle başvurusundan dolayı cezanın infazı ertelendi.
Ankara 9. Ağır Ceza Mahkemesi, Erbakan'ın 2 yıl 4 aylık hapis cezasını yeniden
yargılama sonunda değiştirmedi, ancak cezasını konutunda çekmesine karar verdi.
Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül tarafından, Milli Görüş lideri Necmettin Erbakan'ın "sürekli
hastalık" nedeniyle aldığı ev hapsi cezası 19 Ağustos 2008'de kaldırıldı.
17
Ekim 2010'da gerçekleştirilen Saadet Partisi Olağanüstü Büyük Kongresinde
yeniden genel başkan olan Erbakan, 28 Şubat post-modern darbenin yıldönümü
arifesinde solunum yetmezliğine bağlı, kalp ve çoklu organ yetmezliği sebebiyle
27 Şubat 2011'de vefat etti.
Erbakan,
1 Mart 2011'de vasiyeti üzerine devlet töreniyle değil, İstanbul Fatih Caminde
düzenlenen cenaze töreninin ardından milyonlar tarafından son yolculuğuna
uğurlandı.
KAYNAK:
Davaya Atılan İmza: Erbakan (AA – 26.02.2018).