Ahmet Kot

Çevirmen, Şair

Doğum
01 Ekim, 1953
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü
Burç

Şair, çevirmen. 1 Ekim 1953, Eskişehir doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini memleketinde tamamladı. Bir süre ODTÜ’de okudu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümünü bitirdi. Kültür Bakanlığı (1974), TZDK Tercüme Servisi (1975) ve TRT İstanbul Televizyonunda (1975-76) çalıştı. Daha sonra Yeni Devir gazetesinin yazı işleri müdür yardımcılığı (1976-77) ve aynı gazetenin Londra temsilciliğini (1977-78) yaptı. Nabi Avcı ve İsmet Özel’le kurduğu Yeryüzü Yayınlarını (1979-83) yönetti. Bir ara Millî Gazete’nin yazı işleri müdürlüğünü üstlendi (1985). Aynı yıl kurduğu Yazıevi İletişim Hizmetleri adlı kuruluşun sanat yönetmenliği ile Bosna Enformasyon Merkezi direktörlüğü ve uluslararası birçok derginin Türkiye ve Ortadoğu temsilciliğini yaptı. 1991’den itibaren Türkiye Yazarlar Birliği (1991-2005 arası İstanbul Şubesi Başkanı, 2002-2005 arası Genel Başkan Yardımcısı) üyesidir.

İlk ürünleri 1971’de Fikir ve Sanatta Hareket adlı dergide yer aldı. Daha sonraki ürünlerini Eskişehir ve Ankara’da arkadaşlarıyla birlikte çıkardığı Deneme ve Gelişme, ayrıca Diriliş, Edebiyat, Mavera, Yeni Türkiye dergileri ile Millî Gazete ve Yeni Devir gazetelerinde yayımladı. 1988’de Türkiye Yazarlar Birliği Yayıncılık Ödülünü aldı. Grafikerler Meslek Kuruluşu, Bilim ve Sanat Vakfı üyesidir.

ESERLERİ:

ŞİİR: Sirkeler ve Sular (1988), Hasbahçe (1989).

ÇEVİRİ: Ayetlerden İşaretler (Abdulkadir Essufi’den), Yüz Basamak (A. Es-safi’den), Hz. Ömer Devrinde Ekonomik Yapı, Köklerimiz (Malcolm X’ten, 1983), Şenlikli Toplum (İvan İllich’ten), Yaşanabilir Bir Dünya İçin (M. İdris’ten).

 

HASBAHÇE’DEN

V

 

1/ Sözcükler hayın birer bakış açıklaması, in­sanlar sözcüklerin dağılmış toplayıcıları.

2/ Dilimin ucunda koşar durmadan bir eski söz­cük, durum özetleyicisi.

3/ Çalışkan sözcülerimizdir oradan oraya koşuşan sözcükler, açıklar herşeylerimizi durmadan.

4/ İçimizin, maviliğine uçar sözcükler bazan, yi­tip gider, herşeyi bağrına gömüşü gibi göklerin.

5/ Herşeyi sararır bozarır kızarır sözcükler kitaplardaki, yinelerler boyuna eskimiş açıklamala­rı.

6/ Kuşkuyla atarlar adımlarını kimi sözcükler içlerimizdeki, iskarpinlerini çıkarmazlar kişiliğimi­ze ısınmadan.

7/ Ansızın çöker yüreğime sözcüklerin gereklili­ği, damgalarlar birdenbire kişiliğimi.

8/ Sanki sözcükler, insanların gökyüzüne salı­verdiği inanç kuşları.

                                                                    (Hasbahçe, 1989, s. 15)

ŞAVKIMA

Bir an'dı sanki bin kıyamet yaşadı cihan

Bir söz düştü suya ansızın kütürtüyle

Domur domur düştü yatağına durağan bir nehrin

İçimize ağan görülmedik bir öfke

 

Hınca ayarlıyız da ondan belki de

 

Bilinmez bir korkuyla burkuldu sular

Aydınlandı ince bir bakışla toprak

İnce bir çağdı, çağlardan sızarak

Aklımızı deşen, doğurgan bir bıçak

 

Bir şavkıma yekiniyor derinden derinden

Bir şua hançeri mi bekliyor gönlüm, neden

 

Gönlüne od düştü delişmen arzın

Arındı keskinliğinden sular ve gök

Umulmaz bir şavkıma, patlayan yalım

Ve bir secdeyle evreni sarsan mağfiret

 

(Sirkeler ve Sular, 1988)

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör