Eğitimci şair. 28 Şubat
1938, Erzurum doğumlu. 6 yaşında iken ailesiyle birlikte Ankara'ya yerleşti. Ankara
Gazi İlkokulu, Ankara Kız Lisesini bitirdikten sonra Ankara Üniversitesi Dil
Tarih ve Coğrafya Fakültesinden mezun oldu.
Eşinin görevi
dolayısı ile Tokat Lisesi, Malatya Akçadağ Lisesi, Afyon Merkez Ortaokulu ve
Cumhuriyet Lisesi, Fethiye Lisesi ve Fethiye Ticaret Lisesi'nde coğrafya ve
İngilizce öğretmenliği yaptıktan sonra emekli oldu.
Nahide Çelebi,
halen hayatını ve çalışmalarını Ankara’da sürdürüyor.
Çeşitli vakıf ve
derneklerin yönetim kurulu üyeliklerinde bulundu. Şiir ve öyküleri çeşitli dergi,
antoloji ve yerel gazetelerde yer aldı. Evli ve bir erkek, bir kız çocuğu ile 3
erkek torunu vardır.
ESERLERİ (Şiir):
İsyan (2005), Yaşam ve İzler (2005), Duygu Pınarı (2007), Hasrete
Yolculuk (2014).
KAYNAKÇA: Ünal Şöhret Dirlik / Şiirlerde Fethiye
(Antoloji, 2006), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2007, 2009), Nahide Çelebi (BF 2016, Bilgi teyidi, 2018).
Dansözler! İnsan
haklarını savunanlar!
Kendi
barbarlıklarını unutup çamur atanlar!
Açın arşivlerinizi, Amerika, AB Ülkeleri,
Görün soykırımlarınızı,
yaptığınız katliamlarınızı.
Azerbaycan’da,
Ruanda’da, Cezayir’de, Bosna’da,
Arnavutluk’ta, Teksaz’da,
Kongo’da, Anadolu’da,
Hiroşima, Nagazaki,
Libya’da, Kıbrıs’ta, Arjantin’de,
Görün soykırımlarınızı,
yaptığınız katliamlarınızı.
Nazilerin, Yahudileri
yaktığını, biliyoruz biz,
Bakın aynaya tek, tek
tarihlerinizi görün siz,
Seçim için şeytana esir
olmayın sakın,
Görün soykırımlarınızı,
yaptığınız katliamlarınızı.
Kilometrelerce yol
gelip, vurup yıkıp, yaktınız,
Öldürüp, sömürüp,
demokrasi maskesini taktınız
Açın okuyun, arşivlerinizi,
tuşa getiremezsiniz bizi.
Görün soykırımlarınızı,
yaptığınız katliamlarınızı.
Sözde Ermeni
soykırımını, doladınız dilinize,
İstila plânlarınıza
kılıf yapıp, sürdünüz önümüze,
Ey Fransa! İftira
batağında batacaksınız siz,
Kenetlendik, yılmayız,
asla bölünmeyiz biz.
Elveda Amerika!
Gidiyorum bu ülkeden,
İçimdeki özlem en büyük neden.
Vatanımın kekik kokan
dağlarını,
Deli akan çaylarını,
Mor sümbüllü bağlarını
özledim.
Sokaklarda simit satan,
Yalınayak başıkabak
ağlayarak koşuşturan,
Çocukları özledim.
Kedisini köpeğini,
ineğini ördeğini,
Seher vakti yanık öten,
Horozunu özledim.
Oğlanını kızını
çiçeklenmiş yazını,
Yol kapatan kışını,
Baharını özledim.
Endişeli küskün haksızlığa
kızgın,
İşsiz, aylak, gezgin,
İnsanını özledim.
Camilerden yükselen
mübarek ezan sesini,
Gençlerin neşesini,
evimin bahçesini,
Ekmeğini özledim.
Ailemi akrabalarımı
dostlarımı arkadaşlarımı,
Onlarla geçen anılarımı,
Kara gözlü canlarımı,
Torunlarımı özledim.
Vatanım her yerden
güzel,
Yiğitlik, mertlik elde
ne gezer,
Konukseverliği,
cesareti, insanlığı özel,
Şanlı vakur kahraman,
Milletimi özledim.
3 Nisan 1998 New York
İzlerim var benim güzel yurdumda,
İlk öğretmenliğim, küçük bir ilde,
Doğuda batıda güney
kuzeyde,
Benim adım öğretmen
soyadım Vatan…
Kış demeden koştum okul
yolunda,
Kitaplar elimde, bilim
kalbimde,
Eğitim, öğretim bütündür beynimde,
Benim adım öğretmen,
soyadım vatan…
Okuldu ikinci evim,
ışıklar saçtım,
Öğrencimle büyüdüm,
binalar yaptım,
Cehalet tohumlarını
yaktım kuruttum,
Benim adım öğretmen,
soyadım Vatan…
Babam dedi: “ulvidir
mesleğin, pes etme”,
Baş Öğretmen Atatürk’ün yolunu
izle,
İzledim ışığı büyük
sevinçle,
Benim adım öğretmen,
soyadım vatan…
İşledim oya misali
sevgiyi, saygıyı,
Ayıkladım nefreti, kini,
bitirdim kaygıyı,
Serpildi aydınlarım
ülkeme atam!
Benim adım öğretmen,
soyadım vatan.
Büyüdü eserlerim,
ürünler verdi,
Meslekler öbek, öbek
çiçekler açtı,
Gururlandım, yüreğim
sevgiyle taştı,
Benim adım öğretmen,
soyadım Vatan.
En değerli oldu dostluk,
kardeşlik
Savaşın kötülüğü,
beyinlerde yerleşik,
İnancımız oldu
çocuklarımıza beşik,
Benim adım öğretmen,
soyadım Vatan.
Anne, arkadaş oldum,
dertlerini açtılar,
Lisenin bahçesinde
sevindiler, coştular,
Ruhum sevgiye doydu,
onlarla vardım,
Benim adım öğretmen,
soyadım Vatan…
Sesimi duyar mısınız
canlarım benim,
Hakkındır gururlan, her
yerde en güzel eserlerin,
Sahip çıkar yavruların,
toprağa, bayrağa üzülmeyesin,
Senin adın öğretmen, soyadın vatan.
24 Kasım 1999
Gecenin
karanlığına,
Serpilmiş
günahlar,
Pas
tutmuş kalpler,
Suskun
anlamsız yüzler.
Yoksulluk
çemberinde,
Çırpınan
öksüzler,
Çalıp,
çırpan hırsızlar,
Nasibi yok, insanlıktan bihaber.
Can da ben, canan da
ben,
Düzen böyle yalan,
dolan,
Sağdan dolan, soldan
dolan,
Yerin sağlam meraklanma.
Gelen ağam, giden paşam,
Yağ kokusu buram buram,
Dalga dümen para için,
Yazmak haram, çizmek haram.
Neme lazım o gebersin,
Benim gemim ilerlesin,
Din, iman, hepsi
para,
25 Ekim 1988
Gözlerin
gözlerimde, ellerin ellerimde,
Dudaklarımızda
mutluluk türküsü,
Ruhumuz
Cennet Bahçelerinde,
Bir başka
coşku sanki,
Sonsuzluğa
uçuyoruz,
Hadi öp de
uyandır beni.
1 Mayıs
2012
Ne varsa güzelden,
iyiden yana,
Dürüst bildiklerim yanılttı beni.
Aşk dediğim hançer oldu
saplandı,
Sevgili bildiklerim
ağlattı beni.
Pas tuttu vicdanlar, beyazlar kara,
Açıldı gönüllerde
kapanmaz yara,
Ekmeğimi yiyip suyumu
içenler,
Hain çıktı, yaşarken
öldürdü beni.
İyiye, güzele çelme
takıldı,
Düşmanın yanında dosta
vuruldu,
Nasıl göremiyorsun tüm
olanları,
Kuduz şeytan bak kör
etti seni.
5 Şubat 2001
Rotasız bir gemi gibi sarsak, umarsız,
Terk ediyoruz yaşamı yalpalanarak.
Bencilce, duygusuzca bu sona gidiş,
Tutuklandı beyinler aldatılarak.
Hoşgörü, anlayış nerede, hani?
Nefret, kin duygusu sardı her yanı,
Daha güzel dünya için el ele verip,
Gelin kurtaralım son kalanları.
19.12.2015 Ankara
Çaresiz
insanlar gibi teslim oldun
Bir kırık
saz telisin tınladın durdun
Hem
nalına, hem mıhına vurdun da vurdun
Gel etme
sevgiyle birleştir ellerini.
Eğilmez şu
kalbim saltanatlar önünde
Vatan
aşkı, Millet aşkı daima bu tende
Çekişmeler
son bulmaz, can çıkmadan bedenden
Gel etme
sevgiyle birleştir ellerini.
Ömrüm tükeniyor
gözyaşlarımla,
Acı, elem
yüreğimi dağlıyor, gel
İlaçlar
faydasız, doktor çaresiz,
Şiirim ağlıyor,
kemanım ağlıyor, gel
Zaman bizi
kandırdı, fark edemedik,
Yarınlara rehin
bırakma dünlerimizi,
Sevgi ile
birleştirelim dön de ellerimizi,
Şiirim ağlıyor,
kemanım ağlıyor, gel.
Ne zor şartlarda yetiştirdin 7 evladını,
Canım babam, sevgili Atam!
Zorlu kavgaların içinde kavruldun, yandın,
Yılmadan mücadele ettin tek başına
Dedemin servetini elinle ittin,
Pes etmeden savaştın haksızlıklar
karşısında.
Sendin ailemin yüce çınarı.
Dertlerini koydun tuz yerine,
Ekmeğine, aşına
İçtin efkârını bardağınla,
Köşelerde ağlayarak.
Kimseler olmadı senden yana,
Dost görünen düşmanlara inat,
Yürüdün azimle, hırsla
Bizleri büyütüp, okuttun,
Serpiştirdin vatanın her yanına
Yaşam kavgasının şanlı galibi,
Nurlar içinde huzurla uyu,
Cennet mekânın olsun canım babam.
Geldin yel
gibi
Gördüm
güzel yüzünü
Tuttun
nasihatlerimi, sözümü
Kollarımda
uyutamadım
Hayal mi,
gerçek miydin anlayamadım.
Alıp
gittin kara gözlümü
Sevgilimi
aşkımı aslan yavrumu.
Arkanızdan
çaresiz, ümitsiz
Öylece
baka kaldım
Aktı
gözyaşlarım sel gibi
Bir
yalnızlık çemberinde
Hasrete Yolculuk şiirler kitabının yazarı emekli öğretmen Nahide Çelebi’dir.
Kitap Ankara’da Mart ayı (2014) başlarında basılmıştır.208 sayfadan ibaret
olup, tertemiz bir baskısı ve kapak kompozisyonu vardır. Kitabın kapak
kompozisyonu Leyla Çelik tarafından yapılmıştır. Kitabın giriş yazısını bir teşekkürden
sonra ÖNSÖZ de Nahide Çelebi hocamız şunları yazıyor: “-Şairlerin şiirlerini okuduğunuzda, içinize
bir sevgi ışığının düştüğünü, hayatın özüne su verircesine, verim zenginliğine
ulaştığınızı fark eder, ruhunuzu hoş bir sevincin ve doyumsuz bir güvenin
kapladığı coşkusuna varırsınız. Şairlerin hep doğruyu, iyilik ve güzellikleri
ve de erdemi yaşattıklarını bu uğurda mücadele ettiklerini görürsüz” diyor. Bu
sözlerden sonra eğitimci yazar dostumuz Fethiye’den Ünal Şöhret Dirlik’in “Nahide
Çelebi ve Kitapları” başlıklı bir yazısına yer vermişlerdir.
Ünal Şöhret Dirlik şunları yazıyor: Erzurum’da doğan Nahide Çelebi,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nden mezun olduktan
sonra çeşitli illerde ve Fethiye’de coğrafya ve İngilizce öğretmenliği
yaptı. Emekli olar şair, iki çocuk ve aç torun sahibidir. Fethiye’ye her
gelişinde FETAV’a (Fethiye Kültür ve Tanıtma Vakfı )mutlaka uğrar ve Kültür
Komisyonu çalışmalarına katılır. Üçüncü şiir kitabı Duygu Pınarı’nda kadınlar
için bir şiiri var, onu beraber okuyalım:
Filiz verdin, çiçek açtın, çoğaldın kadın
Büyüttün yavrunu ödenemez emeklere
Anasın, bacısın, cansın, sen kadın
*** ***
****
Seninle aydınlanır kararmış yürekler
Dağlarsın yürekleri kor gibi alev gibi
Renkli hayalleri motif motif işlersin
Körelmiş yüreklere ışığını saçansın ( sayfa: 13 )
Nahide Çelebi hocamızın daha önce “İsyan “, “Yaşam ve İzler”, ”Duygu
Pınarı” gibi başka şiir kitapları da yayımlanmıştı. Yanılmıyorsam bir ara
Hocamızın “Duygu Pınarı” şiirler kitabı içinde bazı düşüncelerimi yazmıştım.
Nahide Çelebi daha lise sıralarında iken şiirler yazmaya başlamış ve bazı
öğretmenlerinde ilgisini çekmiştir. Yaşama yönelik şiirlerini görev yaptığı il
ve ilçelerinde yerel gazetelerinde bazı dergi ve seçkilerde yer vermişlerdir.
Ben şahsen Nahide Çelebi Hocamızın değerli güncel yazılarını, mutfak kültürü
ile ilgili yazıları, denemeleri, öykülerli ve şiirleriyle Milliyet Blog
ortamında tanıştım. Nahide Çelebi, öğretmen olduğu için öğretmenliğin emekli
olmasına inanmıyor, üretiyor, yazıyor ve yazdıklarını başka insanlarla
paylaşmayı biliyor. Çalışkandır, üretkendir ve sevecendir. Bir yerde okumuştum.
Üç “S” diye. Yani SEVGİ, SAYGI ve SABIR. Bunlara inanan ve önem veren bir
insandır Nahide Çelebi.
Hasrete Yolculuk şiirler kitabında şiirlerini kimi zaman dörtlükler
halinde, kimi zaman da halk şiiri tarzında ve serbest olarak yazılmıştır. Daha
doğrusu içinden geldiği gibi yazdığını görüyoruz. Şiirlerinde ağdalı sözcüklere
rastlamak mümkün değildir. Yaşayan Türkçeden yanadır. Yabancı sözcüklere asla
iltifat etmiyor. Sade, yalın ve duru anlaşılır Türkçesi ile şiirlerini yazıyor.
“Anılarımda acıların kaldı,
Kalbimin heyecanı bir yığın hasret,
Kilitledim hepsini gönül kasaba
Onlarla birlikte geliyorum sana ( Sayfa:14 )
Değerli şair hocamızın adı geçen kitabında hoşuma giden ve altını
özellikle çizdiklerimden bazılarını bu köşede sizlerle paylaşmak istiyorum: Anam, babam soyum Türk / Ecdadım tarihte en büyük / Kurban olurum ben
taşına , topra”ına / Bu can feda olsun yurduma ( s.15 ),”Aydınlandı ülkem çağdaş uygarlıkta / Benim adım
Cumhuriyet / Soyadım Hürriyet ( S.16 ) ,Adını
hep saygıyla haykıracağız / Seni yüreklerimizde yaşatacağız / Vatanımıza gurur,
milletimize ömür kattın / Ufkumuzsun sen Mustafa Kemal’im” (s.17),Çiçeklerle
bezenmiş yaylaların, dağların / Destandır dillerde aşkların, sevdaların /
Barbaşında kara gözlü Dadaşların / Şehitler yatağı Efsanesin Erzurum. (s.25 ) ,
Uçar gençlik kuşu, gönülden gönüle / Bülbülün sitemi, güle, sümbüle.(.s.36
),Kırdın güven dümenini / Kayık vurdu kıyıya / Hesabın, köle yaptın /
Savurduğun boşluğa / (s.72 ), Karamsarsın arın dertlerinden / Yeni güne merhaba
de gül biraz / Gönlünden sil elemi, kederi / Kararan umutların olsun bembeyaz
(.s.109 ), Bunlar biraz da ünlü şairlerimizden rahmetli Cahit Külebi yi anımsatan dizeler gibi
Bunlar gibi
başka örneklerde verebilirim. Yazım bir hayli uzadı.
Sizleri de yormak istemem, sözüm biraz uzadı galiba...Ancak N.
Çelebi için nedenli yorulsam yeridir...Şair Nahide Çelebi gerçekten hoş ve
anlaşılır şiirler kaleme almıştır. Her şiirinin altında o günün tarihleri de
vardır. Hasrete Yolculuk şiirler kitabını severek okuduğumu ifade etmek isterim.
Nahide Çelebi öğretmenimiz yaşadıklarını, özlemlerini, aşklarını,
sevdiklerini, yalnızlıklarını, toplumsal ve sosyal duyarlıklarını, yaşayıp
gördüklerini, duyduklarını ve hissettiklerini akıcı, yalın, çarpıcı bir şiir
diliyle Türk edebiyatına bir eser kazandırmıştır. Ayrıca bu güzelim şiirlerini tozlu
dosyalarda, kitaplığının raflarında yalnız bırakmamıştır.