Şair ve yazar (D. 23 Ekim 1952, Kırıkkale – Ö. 9 Şubat 2004,
Kırıkkale). İlk ve ortaöğrenimini Kırıkkale’de tamamladı. Gazi Eğitim Enstitüsü
Fransızca Bölümü (1976) mezunu. Kırıkkale’de yabancı dil öğretmenliği yaptı.
Şiirleri ve denemeleri Talebe, Edebiyat, Yedi İklim, Mavera ve
Hece dergileri ile Yeni Şafak ve Zaman gazetelerinde
yayımlandı. Şiirinde zulme karşı çıkışını somutlaştırdı, düşünce unsurunu ön
plana çıkardı. Yer yer bir tanık gibi, Bosna’da olanlar gibi yeryüzündeki
önemli olayların tutanağını tuttu.
“Edebiyat onu eğitmiş. Şiirin dışında, içindekileri içinde
tutmanın ne olduğunu anlamışa benziyor. Belli bir yapı becerikliliğine erişmiş
bu şiirlerinde. Cahit Yeşilyurt için belli bir inşa ustalığına erişmiş dedim.
Sıralamaları iyi.” (Cahit Zarifoğlu)
“Cahit Yeşilyurt’un şiirini böyle kendiliğinden derinleştiren
önemli unsurun tasavvuf olduğunu düşünüyorum. Yoksa Cahit Yeşilyurt derin
şeyler söylemek niyetiyle yola çıkmış bir şair değil. Belki söylediği her neyse
önce içinin derinliklerinde gezdirip ondan sonra ortaya çıkarması bize bir
derinlik hissi veriyor olabilir. Bu da şiirimizde az görülen bir yöntem ve
hususiyettir.” (Mehmet Ragıp Karcı)
“Edebiyat Dergisi’nde yayınladığı ilk dönem şiirleri güçlü bir
estetik yapı, derinlikli bir birikim ve coşkulu bir söyleyişi yansıtır. Bunlar
zeka ve kelime oyunlarının değil, sezginin, coşkunun, ilhamın ürünleridir.
Yeşilyurt bu dönemde, çağrışımları, açılımları zengin bir şiir atmosferi
oluşturmayı başarır. O tümüyle ruhun derinliklerine seslenirken görünür
gerçekliğin arkasındaki gizlenmiş hakikatleri arar. Gürül gürül akan bir
Türkçeyle, hiç aksamayan destansı bir söylemi yakalar.” (Necip Tosun)
ESERLERİ (Şiir):
Can Dökerim İzlerine (1962), Yağmurlar Kitabı (1997), Yıkıldı Bak Güneşin
İskelesi (bütün şiirleri, 2005).
KAYNAK: Hasan Ali Kasır / Hüzün Şiirleri (1998), Cahit Zarifoğlu /
Zengin Hayaller Peşinde (1999), M. Ragıp Karcı / Şairler ve Şiirler: Cahit
Yeşilyurt - Abdurrahim Karadeniz / Bir Güz Sonu Kristal Bir Ayparçası Olarak
Toprağa Verdiğimiz Cahit Yeşilyurt’un Güz Ritimleri - Necip Tosun / Derviş ve
Şair - Rahmi Kaya / Edebiyat’ın Küheylanı - Seval Yıldırım / Cahit Yeşilyurt’la
Şiir Üzerine (Cahit Yeşilyurt Özel Bölümü, Hece, Nisan 2004), Can Siirt / Cahit
Yeşilyurt Şiiri (Lika, Sayı: 45, Mart 2004), Mustafa Aydoğan / Bir Hüzün Erguvanı
(Yeni Şafak Kitap, 5.4.2006), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Hak Teala
yaratmış seni Nur isminden
imdat kılmış imkan alemine hüsnünden
Külbe-i Ahzan
imiş senden önce dünya
son umuttun bütün ufuklarda beklenen
varlık
yüzüğünün kasnıdaki şah incisin
her peygamber sana müştaktı ezelden
en seçkin soy
kollarından süzülüp geldin
melek sağnağında doğdun has Amine’den
yerde bîr dirim
şoku göklerde donanma
tüm şa’şaa her
yanda Lev-Lak neşesinden
dünyaya
şehadetle gözlerini açtın
putlar yere serildi müthiş şevketinden
yıkıldı kibirli
sütunları Kisra’nın
ateş terhis oldu bin yıllık nöbetinden
üstünde gezen
buluta katılmak için
Save Gölü yatağını terketti hemen
yeryüzünde açılan bir gök sofrasıydın
emanet kalesiydin
tutardın yağmurun ellerinden
selamlardı seni
saygıyla dağlar taşlar
sabah aydınlığı yayılırdı gözlerinden
güller yanağından
toprağa bir yansıma
ay ve gün gamzelerin parlar gülüşünden
çöle kaçar yaka
yırtıp mestane rüzgar
can kokusu kapıp ıtırlı nefesinden
seni görmek sana
ermek ne şanlı devlet
karnına bastığın
taşlar devletli bizden
elhak seni
gören Hakk’ı görmüş gibidir
Hakk’a en yakın yol geçer kutlu semtinden
zulme kayan ne
varsa koydun bir düzene
göksel bir yapıyı yükselttin yeryüzünden
her hayır ve
güzellikte en öndesin
ellerin kahramanlık suvarır çeşmesinden
sen gelmeseydin
vahşet keserdi yolları
beşer koku
alamazdı medeniyetten
Ehl-i Beyt’in
başımızda iman tacıdır
şefaat son gülüş ve hüzün elçisinden
ipek topuğunu
öpmeye hasetti gökler
Rabbin Arş’ına çağırdı seni nezdinden
Sevgili’nin canıyla ahu gözlü Medine
gönlün misk-ü amber yağdırır Harameyn’inden
ne söylense
vasfın için övgü sayılmaz
kelam takatini kaybeder edebinden
nurun tamuya
karşı dursun Din Günü’nde
özlemle inleyen
şu kütüğün tut elinden
(Yıkıldı Bak Güneşin İskelesi, 2006)
sana
orada
göğsümü paralarcasına söylemiştim
türkülerini yurtsuzların
bir yaslı haber gibi
iniyordu kente akşam
kuşlar son uçuşlarında yaygın ve ince
yollar sık telörgülerle çevrilince birden
ağır dansına çağırırken acıların sazları
camların yansılarından dökülüp dökülüp
ömürsüz sevinçlerin utkusu
karamsar kızların boşluğuna doluyordu
yolunuyordu yüreğim
ellerim kokulu saçlarına
uzanıyordu yarı gecenin
bir ölünün teninde soğuyan öpüşler
bilirim sana oldukça yakın
bilirim o süregelen dudağın
alçalışlarda
sevda çelen o mermiler yatkını
karanlığı bulayarak bulaştırarak
yürümen
evrene bir zindan oydu sonsuz
sürgit bir veba esenlemesi demek
olan
uykuların iniltilerle geçtiğim
adacıklarından
ne ağlayan bir göz dikildi üstüne
ne anne yaklaşımı bir okşama
yollarıma saldığın eli kanlı
adamlar
hançerlerini bilediler yüreğimin
üstünde
ve ben çocuklar karıştırılmasın
diye
zulmün adaklar devşiren
gediklerine
çürükler içinde bir göğüsle
geçiyorum şimdi
lepiska saçlı bir kadının
düşlerinden
belleğimde dinmeyen o ay parçası
kitap açılıyor uykularıma yeniden
türküleniyor hüznün parçalanmış
tepeleri
sana
şimdi
dili kesik bir ulus ağlatısı
adı konmamış sevda serüveni bir savaş uğultusu
diye başlayan sözler taşıyamam
ya da duvağı tedirginliklerden
mahcup bir gelin duruşuyla karşında
duramam bağışla beni
taşınmaz düşler ateşiyle uğradığım koşularda
kapılarına başımı çarpa çarpa
seni uyandıramam
kimi geceler
gövdemi unutup dağ başlarında
uzanıp yamacına ayın
yüzü derinlerde tutuşurken bir delinin
halime bir sıfat uyduramam
o sevgililer ki ağızları belirsiz kandan
alnıma soğuk elleriyle dokunan
kör kuşlar gibi yitip gittiler onlar
seni de onlara katamam
girilmez bir orman gibisin bana
evimi sana yakın kuramam
ikiye katlanmış taş taşıyorlar
sürüne sürüne insanlar
ağır çekicini kaldırıp kaldırıp
usta
indiriyor sürgünlerin kafasına
yıkıldı bak güneşin iskelesi
şimdi ben buralarda dolaşıyorum
sana temelli döneceğim
adına hazırlanıyorum
(Yıkıldı Bak Güneşin İskelesi, 2006)