Bürokrat,
şair (D. ?, Diyarbakır- Ö. 1834). Asıl adı Ebubekir'dir. Diyarbakır'ın tanınmış Şeyhzâdeler ailesindendir. Bu aileden birçok değerli şair, fikir ve
devlet adamı yetişmiştir. Bekrî'nin doğum tarihi belli olmadığı gibi hayatı
hakkında da geniş bir bilgiye sahip değiliz. Yalnız, Şeyhzâdeler ailesi ile
Vali Behram Paşa'yla aralarının açılması yüzünden 1818 senesinde şehrin muhasara
edildiği ve bir yıl kadar süren mücadeleler sonunda galebenin Vali tarafında
kalması üzerine Bekrî'nin de, firar ederek Maraş’a gittiği bilinmektedir.
Ebubekir
bey, o sıralarda Maraş kaymakamı olan Fevzi Paşa'nın iltifatına mazhar olmuş, paşanın
1822'de vefatı üzerine Muş muhafızı Emin Paşa'nın himayesine girmiş ve iki
sene sonra Mısır'a gitmiş, orada Diyarbakırlı Sadullah Said'in delaletiyle
Mehmed Ali Paşa'nın iltifatlarına mazhar olmuştur. Paşa'nın yardımı ile Hacca
gitmiş, bir sene kadar Medine'de kalmış ve bu arada Şeyhzâdeler ailesi
affedildiğinden İstanbul'a gitmiştir.
Bekrî,
Diyarbakır'a döndüğünde, Şeyhzâde Mehmed Bey, Diyarbakır Mütesellimliğine (vali
vekilliği) tayin olunmuştu. Kendisi de şehrin yönetiminde Mehmed Bey'e yardımcı
oldu, bir süre sonra (H. 1250/M. 1834) vefat etti.
Mürettep
divanı olmayan Bekrî'nin, şiirleri çeşitli mecmualarda gazelleri, kasideleri,
tahmisleri bir divançe teşkil edebilecek çoklukta olup, derlenmeyi
beklemektedir.
KAYNAK: TŞA, Şevket Beysanoğlu /
Diyarbakırlı Fikir ve Sanat Adamları (2. bas. 1996, c. 1, s. 286-289), İhsan
Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) - Resimli
ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12,
2015).
Yâr
ile gitsün gönül Hak'ka emânet vermişiz
Nâleye
tebliğ içün yâre risâlet vermişiz
Gerden-i
ikbâle urdum tavk-ı zencîr-i cünun
Mahbes-i
dilde yine aşka metânet vermişiz
Ta'n-ı
ağyârı kabul ittik melâmet ehliyiz
Söyleyin
etfâle taş atsun icazet vermişiz
Gark
içün cism-i cünun etvâr-ı firkat demleri
Ağlasun
suph u mesâ didem ki ruhsat vermişiz
Hüzn
ü âlâm-t firâk-ı yân ittik iltizâm
Zevl-ı
vasl-ı yâr içün âğyâra nevbet vermişiz
Tâcir-i
kâlâ-yi derd oldum o cânan bâyi'i
Bekrî'ya
bâzâr-ı aşka gör ne ziynet vermişiz
KAYNAK: Ş. Beysanoğlu / DFSA (2. bas.
1996, c. 1, s. 286-289).