Şair, taş yontucu ve süslemecisi, hattat (D. 1931 [nüfusta 1938), Ergani - Ö. 8 Temmuz 1993, Ergani). "Sofibekirler"dendir. Babasının adı Abdullah, annesinin Zeliha (Zelo)'dır. Yazar Müslüm Üzülmez'in babasıdır. Üçevli Cuma olarak bilinir ve şehirliler ona "Şeyh Cuma", köylüler ise "Şéx Cuma" derdi. Arapça ve Osmanlıca bilir, Kur'an'ı ezbere okurdu. İyi bir dini bilgisi vardı. Dini kitapları ve Osmanlıca yazılmış edebi eserleri eski yazılı haliyle okurdu. Okuma ve yazmayı Cumhuriyet okullarında öğrenmedi, önce Ahurlar Köyü'nden Eli Bacı’dan, daha sonra Fehmi Efendi ve ardından da Diyarbakır'daki Müslim dayısından ve başka hocalardan özel dersler alarak okuma yazmayı öğrendi ve dini bilgisini geliştirdi. Çok güzel arabana/erebane çalardı. Cuma Üzülmez arebane çaldığında zikreden, ilahî söyleyen topluluk erebanenin ritminden yekvücut olurdu.
Taş yontucusu, süslemecisi, ekmek fırını yapıcısı ve iyi bir duvar
ustasıydı, kısacası iyi bir yapı ustasıydı. Elazığ-Maden girişindeki taş
köprüyü, Batman Camii (1960), Ergani Orta Camii (1963), Dicle Kulbin Köyü Camii
(1975), Elazığ-Sivrice Cami (1975), Elazığ-Maden Cami (1977) minarelerini;
Siirt Baykan İlçesi Veysel Karani Camii ve minaresini (1956), sonrasında da
Veysel Karani Türbesi’nin onarımını (1969) yapmıştır.
1971 yılında yaşını 7 yaş küçülterek Hollanda’ya işçi olarak gitti. 3-4
yıl çalıştıktan sonra tekrar Ergani’ye döndü. Bakkallık, kahvecilik, arıcılık,
yapı işçiliği gibi birçok işle uğraştı. 8 Temmuz 1993 tarihinde vefat etti.
Oğlu Müslüm Üzülmez, babası Cuma Üzülmez’in vefatında sonra, Sarı deftere
yazılmış şiirlerinin olduğunu öğrenir, fakat defter bulunamaz. Daha sonra
kitapları arasında bulduğu Latin harfleriyle ve eski yazıyla yazılmış bazı şiirlerini,
1999 yılında "Hazinenin Anahtarı"
adıyla, kendi şiirleriyle birlikte yayımlamıştır. Bu defterin bulunan sayfaları
arasında aynı zamanda Cuma Üzülmez'in kendisine ait güzel hat yazıları da
vardır.
KAYNAK: İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) – Geçmişten
Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve
Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009,
2015).
Ey benim rûh-i revânım, seni sevdim seveli
Çıktı eflâka figânım, seni sevdim seveli
Ey mâh-i burc-i melâhat gül-i gül zar-i zemin
Âh ü zâr etmede cânım, seni sevdim seveli
Seni gördükçe tekellüm edemem billâhi ben
Hale lâal oldu bu dilim, seni sevdim seveli
Derbeder hane be hane gezerim subh ü mesa
Kalmadı namusum arım, seni sevdim seveli
Dahi birlâh seçip ikram edemem çün müştak
Kalmadı sabra mecâlim, seni sevdim seveli
KAYNAK:
Cuma Üzülmez / Hazinenin Anahtarı (1999).
BU
NASIL ÂLEMDİR?
CUMA ÜZÜLMEZ
Bu nasıl âlemdir ya Rab
Kimi ağlar kimi güler
Kimisi derbeder olmuş
Kimi maksûduna erer
Kiminin şanı şöhreti
Yücelerden olmuş yüce
Başında tâcı hullesi
Ne gâmı var ne de keder
Kimisi anadan üryan
Başı açık yalın ayak
Niceler boynunu bükmüş
Melül mahsun olmuş gezer
Kimi sevdaya düşmüştür
Bağrında ateşin közü
Musa olup Tûr dağında
Cemâlini görmek diler
Kimini sultân eyledin
Kimine dermân vermedin
Cuma zindân eyledin
Vatanından sürgün gider
(Müslüm Üzülmez - Cuma Üzülmez, Hazinenin
Anahtarı, İstanbul, 1999, s.80-81)
ÇAĞRIM
SANA
CUMA
ÜZÜLMEZ
Nadan meclisinden bıktım usandım
Mey diye bir kase içkiye kandım
Bağrıma ateşi közü sen bıraktın
Çağrım sana imdad ya Resul ellah
Sevdayı zülfün takıldı gerdanıma
Ayağına yüz sürüp divan durmaya
Teşrifini beklerim bu ğemhene
Çağrım sana imdad ya Resul ellah
Yâkup kibi ben de zara düş oldum
Hazretti Halillullah gibi nara düş oldum
Artık yeter yandı sinem püryan oldum
Çağrım sana, imdd ya Resul ellah
Bende aşıkım Cuma cemâline
Değildir cennet hörusu dünya malına
Bıktım hayattan gelmek istiyorum yanına
Buna bir çare yok mu ya Resul ellah
(Kaynak: Müslüm Üzülmez-Cuma Üzülmez, Hazinenin
Anahtarı, İstanbul, 1999, s.85)
GAZEL
CUMA
ÜZÜLMEZ
Pâk eyle gönül çeşmesini tâ durulunca
Dik tut gözünü
gönlüne gönlün göz olunca
İnzârı ko dil destisini ol çeşmeye tut dur
Ol âb-ı safâ-bahş ile bu desti dolunca
Çün hakk seni dürriyân dürhânesi etti
Dur kuyuda gayrı koma tâ anı bulunca
Sen hakk aradın hânesini sahibine ver
Bî şek gelir Allah evine sen savulunca
Evvel koma kim sonra çıkarmak güçtür güç
Şeytan çerisi hâne-i kalbe koyulunca
Çekerek bu cihân içre nice mihnet ü zahmet
Ol Pîr-i Hüdâ mürşid-i kâmili bulunca
Ey lâi mekânım seni ben çok aradım çok
Sinemde mukîm olducağın tâ duyulunca
(Kaynak: Müslüm Üzülmez, Çayönü’nden
Ergani’ye Uzun Bir Yürüyüş, İst., 2005, s.431.)
(*) Bu şiirin
babam Cuma Üzülmez’e
ait olduğundan biraz şüpheliyim. Şiir başkasına ait olup, kendisi eski yazıyla
defterine el yazısıyla yazmış olabilir. Şiirin Latin harflerine göre çevrisini
Abdurrahman Üzülmez yapmıştır.
Abdurrahman’a çok teşekkür ederim. -Müslüm Üzülmez
GÖNÜL
CUMA ÜZÜLMEZ
Gönül sana demedim mi?
Hakkın yolu pek zor imiş
Bu yola giden âşıklar
Tâcı tahtı terk eylemiş
Madem yola girem dersin
Seher vakti eyle zari
Sen ol âşıklar serdarı
Bugün sana devrân imiş
Cuma dost kervanın gördün
Yoluna sen seri verdin
İsmail gibi kurbâna
Haktan gelen kurbân imiş
(Müslüm Üzülmez - Cuma Üzülmez,
Hazinenin Anahtarı, İstanbul, 1999, s.76)
HAZİNENİN
ANAHTARI
CUMA ÜZÜLMEZ
İnsanı aradım buldum ademde
Gülü arayan bulur gülüstanda
 dost nerede kandedir kande
Nihayet buldum candadır canda
Bu yollar ayrılır hep şaha gider
Yolu yürümekten ben bıktım meğer
Kırklar yıdiler oldular rehber
Nihayet buldum dostu bendedir bende
Bende bir aşıkım içerim bade
Gizli sırlarımı demem ben yade
Kendini Cuma yakma sen beyhude
Hazinenin anahtarı sendedir sende
(Müslüm Üzülmez-Cuma Üzülmez,
Hazinenin Anahtarı, İstanbul, 1999, s.71)
SULTÂNIM
(Gazel)
CUMA ÜZÜLMEZ
Kaşlarındır bana mihrâbı sükût
Veçhin bana secdegâh oldu sultânım
Ne hûrisin ne meleksin ne peri
Sen bir âfet-î cellâtsın yine sultânım. Ah...
Nalanımdan bülbül fiğân kesti
Bütün dünya sukut içre sanki bir yastı
Gökde melekler tehlil-û tespihi kesti
Mor menekşe boyun eğdi sana sultânım. Ah...
Kolu bağlı ben kurbâna geldim
Tığı hançerinle yine sinemi deldin
Nice sultânları kapına kul eyledin
Cuma bir esiri kulam yine sultânım. Ah...
(Müslüm Üzülmez-Cuma Üzülmez, Hazinenin
Anahtarı, İstanbul, 1999, s.83)