Romancı, eğitimci.
10 Ağustos 1970’te Konya’nın Cihanbeyli ilçesinde dünyaya geldi. Asıl adı Abdül
Mecit Erdoğan, eserlerinde “Arifzade” müstearını kullanmaktadır. Prof. Dr.
Hidayet Metin Erdoğan ile akrabadır. On aylıkken geçirdiği rahatsızlık sonucu
sağ bacağı felçli kaldı. İlk ve ortaokulu Bulduk köyünde okudu. Ortaöğrenimini
Cihanbeyli ve Konya Karatay Liselerinde tamamladıktan sonra 1988 yılında
girdiği Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesini 1993’te bitirdi. Bilecik, Van,
Adana, Eskişehir ve Konya illerinde öğretmen olarak çalıştı. Halen çalışmalarını
Konya’da öğretmenlik yaparak sürdürmektedir. Rahşan Erdoğan ile evli ve Zeynep
Azade, Zuhal Azade, Muhammed Mustafa adlarında üç çocuk babasıdır.
Doksanlı
yıllardan bu yana yazı çalışmaları yapan Arifzade, eserlerinde giderek
bireyselleşen dünyada insanın daha fazla kendi iç dünyasına gömülüşünü dramatik
kurgularla ve sade bir dille anlatma çabasındadır. Bu gerçek eserlerinde
başkahramanların zihni çalkantıları ve iç konuşmaları olarak okurun karşısına
çıkmaktadır. Bozkırın, Arifzade’nin eserlerinde özel bir yeri vardır. Hayatın
kendi başına bir sır olduğuna inanan yazar, romanlarında bir takım gizemli
hikâyeler eşliğinde bozkırın ruhunu okurlarına sunma çabasındadır. Arifzade’nin
eserlerinde dikkat çeken bir diğer husus ise, her kitabında mutlaka engelli bir
karakterin bulunmasıdır; yazar bunu engellilere karşı bir vefa borcu
saymaktadır.
ESERLERİ (Roman):
Şizofrenin
Kamburu (2012), Nedamet
Kafesi (2015).
KAYNAKÇA: Bilgi Formu (Şubat 2016), İhsan Işık / Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2018).
ARİFİZADE
NEDAMET KAFESİ
Nedametiniz kurtuluşunuzdur...
Böylesi ilginç bir giriş ile başlıyor kitabın arka kapak
yazısı. Hangimizin Nedametleri yok ki… Peki o içimizi parçalayan his, bir gün
gerçekten de kurtuluşumuz olabilir mi? Arifzade nam
yazar belki de hiç aklımıza getirmediğimiz bir noktadan yaklaşıyor çözüme.
Evet, kurtuluş için acı çekmek gerekir. Dervişlerin, peygamberlerin çektiği
acılar gibi. Yüreği yakıp kavuran bir acı, öyle ki yanıp yanıp küllerinden
yeniden doğacak Anka. Kitap genel anlamda üç bölümden oluşuyor ve her bölüm bir
rüya ile başlıyor. Rüyaların hepsi aynı, görenler farklı. Aynı rüyayı
gören farklı adamların biri sağır, biri dilsiz, biri de sevgisiz. Her biri bir
parçasını hatırladığı rüyayı aynı kafeste kapalı tutuldukları süre içinde
birbirleri ile anlaşmak yolunu bularak tamamlıyorlar ve gerçek sevginin
bozkırın ortasında bile çiçek açtırabileceğini görüyorlar. Belki de son
yılların en güçlü sevgi fırtınasının tohumları bu rüya ile
atılıyor.
Yazar sizleri farklı bir okumaya davet etmiyor, aksine hep
gözünüzün önünde olanı gönlünüze de yaklaştırmanızı istiyor. Maddeden manaya
geçişin sanıldığı kadar zor olmadığını, bunun için türlü yollara girmek
gerekmediğini bir kez daha hatırlatıyor bizlere. Yapmanız gereken çok basit, bu
kitapta anlatılan rüyayı bir de siz görmeyi deneyin. Eminiz bundan sonra
duymak, sevmek ve kurtulmak da çok zor olmayacaktır.
Kitabın
Künyesi
Yazar: Arifzade
Yayınevi: Tulpar
Yayıncılık
Sayfa
Sayısı: 200
ISBN: 9786054543830
ARİFİZADE
ŞİZOFRENİN KAMBURU
“Herkes heybesine ömrünü doldurur; ben
kamburuma takılan hayallerimi… Ben bir bozkır pigmesi değilim; hayalleri olan
ve çiğnenmiş bir hayatım.”
"Hayalleri ile
hatıraları arasındaki çıkmazın sonuna gelmiş olan faniyim ben.
İçindeki coşkusu ummanlara karışacak kadar gani
olan çocuğum ben.
Sırtındaki yük gözlerinden yaş eksik etmeyen
ihtiyarım ben.
Yahya’nın sırt döndüğüyüm ben.
Rahmi’nin sevmediğiyim ben.
Rüstem’in kızını vermeyeceğini aşağılayarak ilan
ettiğiyim ben.
Analığım Zeliha’nın çocuklarına uzak durmalarını
tembihlediğiyim ben.
Muhsin’in iftira attığıyım ben.
Fotoğrafçı çırağının kızlara hava atmak için
küçük düşürdüğüyüm ben.
Salih’in kandırdığıyım ben.
Hasan’ın acıyıp kolladığıyım ben.
Zübeyde’nin iğrendiğiyim ben.
Suphi’nin Tekke’de alaya aldığıyım ben.
Pembe’nin yüzüne bakıp canına kıydığıyım ben.
Oğlum Yasin’in bir fare gibi görüp terk
ettiğiyim ben.
Genç kızların resmine bakıp “ay” dediği acınası
yaratığım ben.
Sırtındaki kamburu gizlediği için geniş
kıyafetler giyen bedbahtım ben.
Konya soğuğunda kirli battaniyesinin altında
titreyenim ben.
Uçsuz bucaksız bozkırın acınası çobanıyım ben.
Şehirdeki çayevinin kandırılmış ortağıyım ben.
Cadde kenarının elleri kirli boyacısıyım ben.
Lokantaların boyu tezgâha yetişmeyen
bulaşıkçısıyım ben.
Bodrum kattaki okey salonunun garsonuyum ben.
Bulduk Tekkesi Efsanesinin meddahıyım ben.
Tekke’deki türbeden kuvvet alan inanmışım ben.
Kör için Peygamber’ini azarlayan Allah’ı Topal
Hephaistosla kıyaslayan imansızım ben.
Vücudunu gizleyecek sihirli güçlerinin olmasını
isteyen hayalperestim ben.
Kırkkız Mezarına hâkim kayayı kalesi sayacak
kadar kendi dünyasına sıkışmış garibim ben.
Aşağılık duygusu başkalarından bir şey
istemesini men eden mahcup adamım ben.
Hayır, sahiplerinin kapısına bıraktığı
yemeklerle karnını doyuran yüzyılların açıyım ben.
Çöplük kedisini kesip yemeyi aklından geçirecek
kadar kendinden geçmiş vahşiyim ben.
Portakal kabuklarıyla karnını doyuran biçareyim
ben.
Çalışmayan televizyondan çeşit çeşit seyirlikler
çıkarabilen zihni karışık zavallıyım ben.
Halepçe Katliamının intikamını alan cengâverim
ben.
Gıda, tarım ve hayvancılık sahasının bakanıyım
ben.
2002 Dünya Kupasının yıldız futbolcusuyum ben.
Ömeranlı Aşiretinden Gülfidan’a sevda sözleri
söyleyen âşığım ben.
Nobel Edebiyat Ödüllü dünyaca ünlü yazarım ben.
Suriye’yi bir günden az bir sürede dize getiren
Genel Kurmay Başkanıyım ben.
Başbakanın bile “ağabey” dediği BUSAM’ın
başındaki adamım ben.
Hukuk Fakültesi Ceza Muhakemesi Hukuku Anabilim
Dalının başındaki profesörüm ben.
Oscar ödülü almış kabiliyetli büyük artistim
ben.
Dünyanın tüm sakatlarının kökünü kazıyan
kudretli Osmanlı paşasıyım ben.
Altısında anasının üzerine kuma gelen mahzun
çocuğum ben.
Dokuzunda diliyle düşman kovanım ben.
On dördünde üvey kardeşi için çocuk dövdüğü için
babasından dayak yiyen ergenim ben.
On altısında tipiye yakalanmış genç çobanım ben.
On sekizinde koyunlarını kurda kaptıran
çaresizim ben.
On dokuzunda bir Bozkır Pigmesi olduğunu öğrenen
cahilim ben.
Yirmisinde Allah’ı aramaya koyulmuş boşluktaki
adamım ben.
Yirmi üçünde canhıraş evlenme telaşına düşenim
ben.
Yirmi dördünde analığının kirli sırlarını
öğrenenim ben.
Yirmi dokuzunda Kambur Gülfidan’a koca olanım
ben.
Otuzunda biricik Yasin’i doğanım ben.
Atmış ikisinde çenesi çözülen ihtiyarım ben.
16 Ocak 2012 gecesinin 03.32 ölüsüyüm ben."
Kitabın
Künyesi
Yazar: Arifzade
Yayınevi: Mola Yayıncılık
Sayfa
Sayısı: 224
ISBN: 9786054611584