Gevherî

Halk Ozanı, Şair

Doğum
-
Ölüm
-
-
Diğer İsimler
Mehmet (asıl adı), Mustafa, Ali

Saz şairi (D. ?, İstanbul - Ö. 1737’den sonra). 17. yüzyılda Kırım’da doğduğu tahmin ediliyor. Âşık Ömer ile birlikte 17. yüzyılın önde gelen saz şairlerindendir. Asıl adı Mehmet’tir, bazı kaynaklarda Mustafa bazılarında Ali olarak geçmektedir. Hayatı hakkında yeterli bilgi bulunamamıştır, şiirlerindeki ipuçları da bu bakımdan yeterli değildir. Öncekilerden farklı bilgiler ortaya atan Nihad M. Çetin’e göre, Amasya’nın Gümüş kasabasında bulunan gümüş madeninde maden eminliği görevini yürüttü. Ancak bunun bir başka Gevheri olma olasılığı göz önünde bulundurulmalıdır.

Şiirlerinden, oldukça iyi bir medrese öğrenimi gördüğü ve çoğunlukla İstanbul’da yaşadığı anlaşmaktadır. Müstakimzade Tuhfe-i Hattatin’de onun şair ve hattat Mehmet Bahri Paşa’nın (Ö. 1700) divan kâtipliğini yaptığını yazılıdır. Bir süre Şam ve Bağdat’ta görevli kaldığı da biliniyor. Tameşvarlı İbrahim Naimeddin Hadikatü’ş-Şüheda adlı eserinde, Gevheri’nin şiirlerinin 1714’lerde serhadlerde söylenmekte olduğunu kaydetmektedir. Bir şiirini Kırım Hanı I. Selim Giray’ın İstanbul’a gelişi (1688-89) münasebetiyle yazdığı, hayatının daha çok Rumeli, Şam, Arabistan yörelerinde geçtiği biliniyor. Ayrıca Anadolu, Suriye, Arabistan ve Rumeli’yi dolaştı.

Divan ve müstezatların çok yer tuttuğu şiirlerinden gezginci, yoksul bir hayat sürdüğü anlaşılan Gevherî, asıl başarısını âşık tarzında söylediği şiirleriyle göstermekle birlikte, aruz ölçüsüyle Divan tarzında şiirleri de yazmış, şiirleri geniş çevrelerde sevilerek okunmuştur. Koşma, türkü ve manileriyle ünlüdür. Şiirlerinin pek çoğu bestelidir. Şiirlerinde epeyce yabancı sözcük, tamlama ve divan mazmunu kullandı. Divan’ında dili oldukça ağırlaşıp, klasik edebiyatımızın o yüzyıldaki bütün dil özelliklerini gösterir. Şiirlerini yazarken diğer saz şairleri gibi gelenekten faydalanan Gevheri vezin, kafiye ve şekil gibi dış unsurlardan ustaca faydalandı. Gördüğü eğitimin de etkisiyle şiirlerinde yazı diline oldukça yaklaşan bir dil kullandı. Sosyal konulara pek yer vermedi, onda en önemli tema aşktır. Aşkın peşine düşerek daima ebedi güzelliği aradı. Birçok şiiri bestelendi.

Gevherî müzikle de ilgilendi. Fuzuli gibi bazı Divan şairlerinin etkisi altında kaldı; ancak kendisinden sonraki pek çok şairi de etkiledi, bunların çoğu ona nazireler yazdı. Şiirlerinde başta sevgi olmak üzere hasret, ayrılık ve gurbet gibi konuları işledi. Bazı şiirlerinde Avusturya seferleri gibi tarihî olaylar çok yer tuttu. Din ve tasavvufî konulara girmedi, herhangi bir tarikata bağlı değildi. Şiirleri, 18. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başlarına kadar Anadolu, Rumeli ve Azerbaycan’da sevilerek okundu, çeşitli mecmua ve cönklerde yer aldı. Gevherî’nin şiirleri ilk defa Sadettin Nüzhet Ergun tarafından derlenerek Gevheri (1928) adıyla yayımlandı.

“Koşma ve semailerinde o dönemdeki halk Türkçesinin zenginlik ve incelikleri görülürken aruzla yazdığı divan, kalenderi, gazel ve müstezadlarda dilinin aynı derecede zengin olduğu söylenemez. Onun şiirlerinde görülen terkipler yaşadığı dönemdeki diğer halk şairlerinde olduğu gibi divan edebiyatının etkisinde kalmasından ileri gelmektedir. Bu etki şairin sık sık kullandığı teşbih ve mecazlarda da kendini gösterir. Ancak divan edebiyatı nazım şekilleriyle yazmış olan diğer halk şairleri gibi Gevheri’nin şair kişiliğini de daha çok aşık tarzı şiirlerinde aramak gerekir. Gevheri’nin şiirlerinde süratli, kontrolsüz ve kolay yazmaktan ileri geldiği tahmin edilen kusurlara sık rastlanmaktadır. Kafiyelerin zayıf oluşu, durak hataları ve ölçünün tam teşkil edilemeyişi bu hataların başlıcalarıdır. Bunların bir kısmının müstensihlerden kaynaklandığı kabul edilse bile çoğunun şaire ait olduğu muhakkaktır. Hece vezniyle yazdığı şiirler çağdaşı olan Karacaoğlan ve Aşık Ömer’in şiirleriyle karşılaştırıldığında bu durum daha açık bir şekilde görülür.” (Nurettin Albayrak)

HAKKINDA: Sadettin Nüzhet Ergun / Gevherî (1928), M. Fuad Köprülü / Gevherî (1929), M. Halit Bayrı / Âşık Gevherî (1958), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (1983), Prof. Dr. Şükrü Elçin / Gevherî Divanı (1984), Nihad Çetin / Gevherî’ye Dair Birkaç Not (Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan, 1991), Burhan Kaçar / Gevheri Divanı: Metin Tahlili (MÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü doktora tezi, 1995), Mehmet Aydın / Türk ve Dünya Edebiyatından Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (1995), Nurettin Albayrak / TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 14, 1996, s. 43-44), Saim Sakaoğlu / Büyük Türk Klasikleri (c. 6, 2004, s. 92). 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör