Şair
ve yazar (D. 30 Haziran 1929, Trabzon – Ö. 11 Şubat 2004, İstanbul). Soyadı
Bıçakçı’dır. Mardin’de Gazipaşa
İlkokulunu bitirdi. Kadıköy Kemal Atatürk Ortaokulunu dışarıdan sınavlara
girerek bitirdi. Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesindeki öğrenimini yarıda bıraktı.
Adana Sümerbank Bez Fabrikasında puantör (1950-59), İstanbul’a yerleştikten
sonra Galatasaray Lisesinde yönetici (1959-64), Akbank Genel Müdürlüğünde Hisse
Senetleri Bölüm Şefi olarak çalıştı (1964-79) ve emekliye ayrıldı. İlk üyesi ve
kurucularından olduğu Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in İstanbul-Kartal İlçe
Başkanlığını (1961-68) yaptı.
İlk şiiri “Gölgeli Dere”, 1952’de 20. Asır dergisinde
yer almıştı. Şiirleri daha sonra 20. Asır, Türk Dili, Yelken, Yeni Ufuklar,
Kayalık, Güzel Yazılar, yönetimine katıldığı Gerçek Sanat gibi
dergilerde yayımlandı. Ayrıca
aralıklı olarak Cumhuriyet gazetesi kitap ekleri, Güneş, Milliyet, Evrensel ve Emek gazetelerinde
yazıları yayımlandı. 1991’de Neyzen Tevfik Hiciv Yarışmasında Birincilik
Ödülünü aldı. Bitmez Tükenmez İstanbul adlı şiiriyle 1998’de İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin düzenlediği Gülhane Festivalinde Başarı Ödülünü
kazandı. Şiirlerinden dolayı hakkında açılan iki davadan biri takipsizlik
kararı, diğeri aklanmayla sonuçlandı. Türkiye Yazarlar Sendikası üyesiydi.
“Ömer
Nida, sosyalist gerçekçi bir şair ve yazar olarak sorumluluğunu bilen ve
yeteneklerini, yetkin olduğu her alanda okuruna aktaran; öğrenmeyi elden
bırakmayan, yeni yetenekleri izleyen, eski kuşaklarla bağını koparmadan çağını
değerlendiren bir insan olarak karşımızdadır. Ressamlığını da anımsayarak, onun
yalınlıktan yana olduğunu hemen söylemeliyim. Şiir dilinde olsun, öykü ve
denemelerinde olsun, anlaşılır olmayı; estetiği elden bırakmadan ve sağlam bir kurguyla
okur önüne çıkmayı hep birincil görev bildiğini kitaplarını okuyunca görürüz
hemen. Ömer Nida ‘ben’in sanatçısı değil ‘biz’in sanatçısıdır. Güzel bir
Türkiye ve dünya için çizdiği resme, şiir olarak, Öykü, deneme, seçki ve
araştırma olarak sürekli akma isteğini duyan bir nehirdir. Çoğalmasını bu
bitmeyen sevdasından ve insanlardan almaktadır. Yine günümüz sanatçısı için çok
çok önemli bir tanım olan ‘örgütlü sanatçı’dır. Sosyalizm inancı, durmadan
büyüyen ve etrafını aydınlatan bir ışık olarak Ömer Nida’da vardır.” (H. Hüseyin Yalvaç)
ESERLERİ:
ŞİİR: İskeledeki Işık (1958), Bir Sürgün Mavi (1960),
Kum (1985), Padişahlar Taşlaması (manzum gülmece, 1996), Aşk Kurultayı (Toplu
Eserleri 2, söyleşi eklenmiş şekliyle, 1996), Padişahlar Taşlaması (gülmece
koşuk, 1996), Dikenler de Okşanır (1985-95 arası yazılan şiirleri,
1996).
ÖYKÜ: Yaşayıp Gitmek (1996).
ANI-DENEME-İNCELEME: İşçi Tiyatrosuna Doğru (Denemeler,
1970), Yarın Biz Konuşacağız (TİP anıları, 1989), Başlangıçtan
Günümüze Kadın Romancılarımız (Derleme, 1991), Halk - Sanat İlişkileri
(1996), Sanatta Kişilik Sorunu (1996), İçki, Meyhane ve Çilingir
Sofrası (1998).
ARAŞTIRMA-İNCELEME: Kadın Romancılarımız - Başlangıçtan
Günümüze Kadar 1892-1991 (1991).
KAYNAK: Ali Püsküllüoğlu / Sevgi
Şiirleri Antolojisi (1950), Tahir Alangu / En Çok Ömer Nida’nin Şiirlerini
Sevdim (Vatan gazetesi, 30.12.1985), Emin Karaca / Baskı Dönemleri Hicvi
Kamçılar (Güneş Gazetesi Pazar Eki, 17.3.1991), Füruzan Toprak / Ömer Nida’dan
Korktum Dogrusu.. (Cumhuriyet Kitap, 15.8.1996), Güngör Gençay / Söyleşi (Kıyı
dergisi, Temmuz 1996), İsmet Kemal Karadayı / Ömer Nida ve Kitapları
(Cumhuriyet, 25.12.1997), Zihni T. Anadol / Kalemin Kurumasın Ömer Nida (Emek
gazetesi, 24.1.1997), Güngör Gençay / Ömer Nida’nın 50. Sanat Yaşı Üzerine
(Evrensel, 3.6.1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6.
bas. 1999), H. Hüseyin Yalvaç / Ömer Nida’yla Edebiyat Yolculuğu (Kitap
Rehberi, Haziran 2002), Öner Ciravoğlu / Yarın Biz Konuşacağız (Cumhuriyet,
15.2.2004), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
Her şeyimle doya doya yaşadım
biraz eksik biraz fazla,
güzel şarkılar söyledim
kimi uzun kimi kısa,
çok makamlar uydurdum
bugün fasl-ı ayva da sıra.
hepsi de uçup gitti
geri gelmez bir daha.
arkamda dostlarım beni anımsayacak
kuşkusuz onlar da gidecek zamanla
ne el emeğim ne göz nurum
ne de resmim kalacak duvarda...
Keyfimce yaşayacagım bundan sonra
nerde akşam orda sabah olacak
ama her keyfin de bir bedeli varmış
olsun
öderim..