Ressam
(D. 1919, Lefkoşa / Kıbrıs – Ö. 1988, İstanbul). Babası Ahmet Şevki Bey, annesi
İsmet Hanımdır. Henüz çocukken ailesi Kıbrıs’tan Antalya’ya göç etti. Lefkoşa
ve Antalya’nın ilk sanat fotoğrafçılarından olan babasının fotoğraflarına fon
teşkil etmek üzere çizip boyadığı, panoların hazırlanışını izlerken, Necla’nın
da yüreğinde ilk sanat aşkı yanmaya başlamıştı.
İlk
ve ortaokulu bitirdikten sonra 1932 de erkek lisesi olarak açılan Antalya Lisesine
ağabeyi eliyle F. N. Göksay adı ile kaydını yaptırmış, okulun açıldığı gün
gidip sıraya girerek yöneticileri ve herkesi şaşkına çevirmişti. Devrin Antalya
valisi ile milli eğitim müdürünün hoşgörüsü sayesinde bu okuma azmindeki genç
kız, Antalya lisesinin ilk kız öğrencisi oldu. Ertesi yıl birçok aile bu okuma
coşkusuna katılıp kızlarının lisede okuması için kayıt yaptırdılar. Böylece
Necla, Antalya Lisesinden 1934-1935 öğrenim yılında ilk ve de tek kız öğrenci
olarak mezun oldu.
Necla
lise yıllarında yalnızca erkek öğrencilerin katıldığı izci teşkilatına kız
öğrencilerin de katılmasını sağlamıştı. Olanaksızlıklar içinde kız öğrencileri
örgütlemiş evlerdeki renksiz kumaşları boyayarak etek, gömlek ve fular dikmiş
okul şapkası ile görüntüyü bütünleştirerek Antalya Lisesi kız izci takımını
kurmuştu.
Daha
sonra Gazi Eğitim Enstitüsü resim bölümüne aynı okuma ve öğretmen olma azmi ile
girmiş; yıllar yılı sanatçı ruhunun coşkusunu ve sanat zevkini binlerce
öğrencisine aşılamak imkânını buldu. Bir subay olan eşi Enver Çakıldağ ile
birlikte yurdun dört bucağında ve Kıbrıs’ta yıllarca resim öğretmeni olarak
çalıştı.Öğretmenliğinin yanı sıra ilk kadın ressamlarımızdan biri olarak ansiklopedilere
geçmiş, ayrıca edebiyatla da ilgilenmişti. Şiirlerle radyo temsilleri yazmış, “gün
geçirmeye gelmez ", "onlar da mutlu olsun",
"mavi ada" ve uluslararası radyo oyunları bültenine giren
"Portrti' isimli oyunları Ankara radyosunda seslendirildi. Almanca ve İngilizce bilen Necla Çakıldağ
İsviçre Hükümetinden de ressam olarak burs kazanmış, yurt içinde ve dışında
sergiler açmıştı.
Bir
çok resmi ve özel koleksiyonlarda (tam olarak nerelerde olduklarını tesbit
edilemeyen) eserleri mevcuttur. "Su" isimli eseri o yıllarda Hayat dergisinin orta sayfalarında
olarak basılmış, ayrıca "Bağbozumu" isimli eseri de bir takvimde yayımlanmıştır.
1968
de geçirdiği ağır bir kaza sonucunda sağ elinin bilek kemiği parçalanmış, yapılan
seri ameliyatlardan sonra da resim çalışmaları aksayan Çakıldağ, bu süre içinde
baskı tekniklerine yöneldi, nonfigüratif çalışmalarıyla sanat dünyasından kopmadan
yaşamaya gayret etti. Mor dışında her rengi seven, özellikle sonbahar
renkleriyle olgun pastel renkleri, her mevsimi kendi özelliği içinde tuvalinde
yaşatmayı başaran Necla Çakıldağ’ın son görevi Milli Eğitim Bakanlığı Talim
Terbiye Kurulu üyeliği oldu.
Çocuğu olmayan, ancak, genetik
özellikleri ile resim yeteneğine sahip olan yeğenlerine de örnek ve önder oldu.
Onun aile içindeki teşviki, aile içinde resim sanatına geleneksellik kazandırdı,
birçok resim öğretmeni ve ressam yetişmesine zemin hazırladı.
Sağlığında birçok kişisel sergi
açan Necla Çakıldağ, Ankara Güzel Sanatlar Cemiyeti ve Türkiye Ressamlar
Cemiyeti üyesiydi. Çeşitli tarihlerde devletin ve cemiyetlerin açmış olduğu resim
ve heykel sergilerine katılmış olan sanatçının, devlet arşivinde, birçok
bakanlıkta ve özel koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır.