Ressam (D. 1905, Kadıköy / İstanbul - Ö.
1938, Montparnasse / Paris). Tam adı Hale Salih Asaf’tır.
Baklatarlası civarındaki Dr. Rasim Paşa konağında doğdu. Varlıklı ve kültürlü
bir ailenin kızıdır. Baba tarafından sadrazam Halil Hamit Paşa’nın, anne
tarafından ise Çerkez Mehmet Rasim Paşa’nın torunudur. Biraz da hastalıkları
nedeniyle annesi Enise Hanım ile babası Salih Beyin gözdesi olan bir çocukluk
geçirdi. Küçük yaşlarında İngilizce dersi almaya başladı, evdeki Rum
hizmetçiden de Rumca öğrendi. 1910 yılında ünlü Dr. Kamburoğlu tarafından
ameliyat edilerek ciğerlerinde bulunan on kist alındı. Çocukluğu İstanbul ve
Büyükada arasında geçti. Ortaöğrenimini Notre Dame de Sion’da gördü ve
Fransızca öğrendi.
1919 yılında İtalya’da (Roma) yaşayan
ilk kadın ressamımız, teyzesi ressam Mihri Müşfik Hanım’ın yanına ailesiyle
birlikte gezmeye gitti. Ressam teyzesinden teknik resim dersleri almaya
başladı. Mihri Müşfik Hanım, yeğeninin ressam olmasını hiç istemedi. “Sanat
karın doyurmuyor” diyerek onu caydırmaya çalıştı. Ancak yetenekli olan Hale
Asaf’ı ailesi Paris’e gönderdi (1920). Montparnasse’da, ressam Namık İsmail’in
öğrencisi olan Hale Asaf, 1921’de Berlin güzel Sanatlar Akademisi’ni
kazandığında daha on altı yaşındaydı. Akademi’de Prof. Arthur Kampf’ın
öğrencisi oldu. Fikret Mualla ile aynı sınıftaydı. Kısa bir süre için buraya
gelmiş olan Ali Avni Çelebi ile görüştü. Berlin’deyken hastalığı nüksetti
ve bir göğsü alındı. 1924’te geçim sıkıntısından İstanbul’a döndü. 1924-25
yıllarında İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nde (Sanatlar Akademisi. Daha sonra
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi oldu) Feyhaman Duran ve İbrahim
Çallı’nın öğrencisi oldu. 1925’te babasının adının yerine dedesinin adı Asaf’ı
kullanmaya başladı. Babası Kurtuluş Savaşı sonrası Mısır’a kaçtı. Eşinden
ayrılan annesi Enise Hanım, İsviçre’de bir sanatoryumda öldü.
Hale Asaf, yeteneğiyle hocalarının
dikkatini çeken bir öğrenciydi. Resimleri teknik olarak da, kendine özgü
yorumuyla da dikkat çekiciydi. 1925’in Ocak ayında Avrupa konkurunu kazanarak 1926’nın Ocak ayında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Almanya’ya
gönderildi, orada Münih’de L. Corinth’in öğrencisi oldu. Aynı yıl İtalya’ya
gitti ve göğsündeki kistler alındı.
Hale Hanım; 1927
yılında Paris’e, arkadaşları Refik Epikman, Cevat Dereli, Mahmut Cuda, Nurullah
Berk, Ratip Aşir Acudoğlu, Muhittin Sebati, Ali
Karsan, İsmail Hakkı Oygar, Ali Hadi Bara, Fahreddin
Arkunlar, Şeref Akdik’in yanına gitti. 1927 yılı ile 13 Ağustos 1928 tarihleri
arasında Académie de la Grande Chaumiére’ye devam ederek, André
Lhote’un öğrencisi oldu. Bu dönemde seramikçi İsmail
Hakkı Oygar ile nişanlandı. 1928’de Paris’te Expose
á la Nationale’e katıldı.
En çok portre yapmayı seven Asaf,
peyzajlarıyla da dikkat çekiyordu. 1926’da Galatasaray Sergileri’ne
portreleriyle katıldı. Resim teknikleri konusunda Avrupa’daki gelişmeleri
izleyen Hale Asaf, 1927’de Paris’te Akademie de la Grande Chaumiere’ye
kaydolarak Andre Lhote’un öğrencisi oldu. Emprestyonis ressamlardan Raoul Dufy
ve Henri Matisse ile çalıştı. Bu dönemde seramikçi İsmail Hakkı Oygar ile
nişanlandı… 1928 yılında birçok Türk ressamıyla birlikte İstanbul’a döndü.
Gazeteci ressam Elif Naci ve ressam Şeref Akdik onları karşıladı. Dönüş
haberleri Milliyet gazetesinde yer aldı.
1928’de Bursa Kız Öğretmen Okulu’na
resim öğretmeni olarak atandı. 1929’da Bursa Necati Bey Kız Enstitüsü’nde
Fransızca derslerini de üstlendi. 15 Nisan 1929’da Ankara Etnografya Müzesi’nde
açılan 1. Genç Ressamlar Sergisi’ne altı yapıtıyla katıldı. Hale Asaf’ın da
aralarında bulunduğu bir grup ressam 1929 yılında Müstakil Ressamlar ve
Heykeltıraşlar Birliği’nin kurucuları arasında yer aldı. Böylece Avrupa sanat
akımlarının Türkiye’deki uzantısı olan modern Türk resminin temellerini atmış
oldular. Bu birlik İstanbul’da Türk Ocağı’nda sergiler açtı.
Hale Asaf, 1929 yılında Mahmut Cuda ile
görev değişimi yaparak İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne geçti ve eski
hocası Namık İsmail’in yardımcısı oldu. 1931 yılı sonlarına kadar Fikret
Adil’in Asmalımescit’teki çatı katında oturmuştu. 1930 ve 1931’de Müstakil
Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliğinin İstanbul’daki sergilerine katıldı.
1931’de Paris’e gitti, gözlerinden ameliyat oldu. Bu sırada, bundan sonraki
yaşamını birlikte sürdüreceği İtalyan edebiyatçı Antonio Aniante ile tanıştı.
Aniante’nin müdürlüğünü yapmakta olduğu Avrupa Gençlik Kütüphanesi’nde
çalışmaya başladı. 1932’de Paris’te, Genç Avrupa resim sergisine katıldı.
Portre, manzara ve natürmortlarını sergiledi. 1932’de Jeune Europe’daki sergide
yer aldı. Aynı yıl eşi olan Aniante’nin galerisi kapandı ve çiftin ekonomik
durumları bozuldu.
Sanatçı çevrelerine katılan, 1935’te
Societe des Artistes İndependants’ın Sonbahar Salonu sergisinde yer alan Hale
Asaf, bu dönemde Arnavutluk kralı Zogo’nun bir portresini yaparak kendisine
gönderdi. Birkaç ay sonra da yüklü bir çek aldı. Ama sanatçının sağlığı kötüye
gitmekteydi, kanserdi ve intiharı düşünüyordu. Bir dizi ameliyat oldu. Son
olarak çizdiği resimde; çiçekler ve kuşlar arasında bir kadın, bir çocuk ve
üstten onlara doğru uzanan bir yardım eli görülüyordu. Öldüğünde daha otuz beş
yaşındaydı. Cenazesi Thais Mezarlığı’na götürülmek üzere Montparnasse’dan
geçerken bütün arkadaşları ayağa kalkmıştır. Mussolini karşıtıcı olan eşi
Aniante, Asaf’ın resimlerini 1941’de İstanbul’a getirdi; ancak Asaf’ın birçok
resmi kaybolmuştu. 1980’den sonra kimi resimleri bulundu ve eski eşi İsmail
Hakkı Toygar’da bulunan resimleri ortaya çıktı..
Daha çok günümüze ulaşan portreleri ve
Bursa’yı konu alan manzaralarıyla tanınan Hale Asaf’ın resimlerinde, kişisel
duyarlılığının izleri ön plana çıkar. Portrelerinde daha kütlesel bir biçim
arayışı egemendir, boya işçiliği daha titizdir. Mekân sorununu, çeşitli
yoğunluktaki renk lekelerinin birbiri ardı sıra gelen kademeli, dağılımıyla ve kompozisyonun
derinlik boyutuna işlediği farklılıklar aracılığıyla çözer. Sanatının en
belirgin özelliği, resmi yapma aşamasında doğal olarak ön plana çıkan
lirizmidir.
Kimileri İstanbul Resim ve Heykel
Müzesi’nde bulunan yapıtlarının çoğu, yurtdışındaki koleksiyonlardadır. Paris
Hotel Drout’da satılan iki resimden biri olan ‘Oturan kız 1’ bugün
Ahmet Utku Koleksiyonu’nda bulunmaktadır. Sanatçının yirmi bir portre
yaptığı, ancak bunlardan onunun günümüze ulaştığı, on üç Bursa manzarasından
onunun, beş Paris manzarasından birinin ve 1 de genel manzaranın günümüze
ulaştığı bilinmektedir. 1925 tarihli bir baykuş resmi de bugün Amerika’da bir
özel koleksiyondadır.
Hale Asaf ‘ın katıldığı karma sergiler
ile kişisel sergilerinin belli başlıları şöyle sıralanabilir: 1930 Müstakil
Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği’nin Ankara Türk Ocağı sergisi, 1930 Paris
Montparnasse Yaz Sergisi, 1931 Moskovit Salonu Müstakil Ressamlar ve
Heykeltıraşlar Birliği Dördüncü Sergisi, 1931 Müstakil Ressamlar ve
Heykeltıraşlar Birliği’nin İstanbul Türk Ocağı Sergisi, 1932 Paris Genç Avrupa
Resim Sergisi, 1933 Jeune Europe Galerisi sergisi, 1935 Societe de Artiste
İndependant’ın sonbahar Salonu sergisi.
HAKKINDA: Fikret Adil / Paris’te Ölen
Türk Ressamı: Hale Asaf (Yeni Mecmua 1940), Gelişim Hachette
Ansiklopedisi (1983), Büyük Larousse Ansiklopedisi (1986), Taha Toros /
İlk Kadın Ressamlarımız (Türkçe-İngilizce, 1988), Burcu Pelvanoğlu / Hale Asaf
(2007), Meydan Larousse Ansiklopedisi (1998), Ana Britannica Ansiklopedisi
(1992).