Osmanlıların ikinci
padişahı (D. 1281 ya da 1288, Söğüt - Ö. Nisan 1362, Bursa). Orhan Gazi, Osmanlı sultanları içinde adı öz
Türkçe olan tek padişahtır. Gazi,
Şücaüddin, Seyfüddin gibi lâkaplarla
da anılırdı. Babası Osmanlı hanedanının
kurucusu Osman Gazi, annesi Mal Hatun
olup Osman Bey’in ilk eşi ve Selçuklu vezirlerinden Ömer Abdülaziz Bey’in
kızıdır. Osmanlı padişahlarından “sultan”, “han”, “seyfüddin” ve şücâuddin”
gibi unvanları ilk olarak hakkıyla elde eden ve kullanan kişidir. Sultan Orhan
diye de bilinen Orhan Gazi, Kaldırakdere’de
düğünü yapıldığı sırada, babası Osman
Gazi tarafından kaçırılan, Yanhisar Tekfuru’nun kızı Holofira ile
evlendirilmişti. Orhan Gazi, Osmanlı hanedanında, bir
yabancı kadınla evlenen ilk sultandır.
Orhan Gazi, 1324
yılında 36 ya da 43 yaşında iken babasının yerine Osmanlı Beyliği’nin uçbeyi
oldu. Askerî bir deha olan Orhan Bey, kısa zamanda ününü dünyaya duyurmuştu. İlmiyeden
gelen vezir Hacı Kemâlüddin oğlu Alâaddin Paşa, kardeşi ve veziri Alâaddin
Paşa, yine ilmiyeden gelen Molla Tâceddin Kürdî, vezir Hayreddin Paşa, vezir
Lala Şahin Paşa ve önce Bilecik sonra da Bursa kadılığına getirilen Çandarlı
Kara Halil gibi devlet adamları ile düşünce alışverişinde bulunmuştur. Ününü
onların yaşam deneyimlerinden yararlanmasına borçludur. Osmanlı Devleti, Orhan
Bey zamanında teşkilatlanmıştır.
Orhan Bey, Köse
Mihal, Turgut Alp, Şeyh Mahmut, Gazi Mihal Bey ve Ahi Hasan gibi kahramanların
gayretiyle, yıllardır çevreden kuşattığı Bursa’yı 6 Nisan 1326 tarihinde
fethetmiş ve Bey Sancağı adıyla oğlu Murat’a vermiştir. Böylece artık
Osmanlının merkezi Yenişehir değil Bursa’dır. Bu olaydan sonra, 1327 yılında
Bursa Kadısı Cendereli (Çandarlı) Kara Halil ve vezir Alâaddin’in önerileri ile
saltanatın en önemli sembolü olan ilk Osmanlı akçesini, yani sikkesini
bastırmış olduğu kabul edilirdi. Ancak son zamanlarda Osman Bey’e ait bir sikke
de bulunduğundan bu görüş geçersiz kılınmıştır. İlk darphane Orhan Bey’in
zamanında Bursa’da kurulmuştur.
Osmanlı sınırlarının
Karadeniz ve İstanbul Boğazı’na doğru ilerlediğini gören Bizanslılar, Darıca
ile Eskihisar arasında bir yer olan Pelekanon’da Osmanlı ordularını durdurmak
istemişler; Osmanlılar, İmparatoru bu savaşta yaraladıkları gibi, 1329 ya da
1331’de İznik’i fethetmişlerdir. İznik, Bizans açısından kutsal bir değere
sahipti ve bunun farkında olan Orhan Bey, buradaki Ayasofya adlı kiliseyi
camiye çevirdi ve Osmanlı Devleti’nin ilk üniversitesini kurarak başına da
büyük bilgin Kayserili Molla Davut’u getirdi. İznik’i kurtarmak için saldırıya geçen Bizans
imparatorunu kaçmaya zorlayan Orhan Bey, böylece 1335’e doğru bütün İslâm dünyasında
ve Avrupa’da Sultan unvanıyla anılmaya başlandı, sonra da barış yolunu tercih
etti. Bu arada Bizans imparatorunun kızı Prenses Theodora ile evlendi.
Bizans ile barış
yapan Sultan Orhan, bu sefer Anadolu fetihlerine yöneldi ve 1345’e doğru ilk
olarak bir Anadolu beyliğini yani Balıkesir merkezli Karesi Beyliği’ni Osmanlı
Devleti’ne bağladı. Anadolu’da 1354 yılında Ankara’ya kadar ilerleyerek orayı
da fethetti. Güneyde Çandarlı Körfezi’ne dayanan Osmanlılar, Marmara Denizi’nin
güneyindeki son toprakları da Bizans’ın elinden aldıktan sonra Üsküdar, Osmanlı
Devleti’nin eline geçti. Çandaroğullarına bağlı Uluğ Beyoğulları Beyliği de
Osmanlı Devleti’ne katıldı.
Orhan Bey’in
kayınpederi olan Bizans imparatorunun kendisine saldıran Slavlar ve Bulgarlara
karşı ondan yardım istemesi üzerine, Osmanlı ordusu, önce 3 Şubat 1347 tarihinde
İstanbul’a girdi, sonra döndü. 1347’de Süleyman Paşa, İmroz’a çıkartma yapmak
istedi, ancak geri püskürtüldü. Orhan Bey, 1349 yılında yardım için Rumeli’ye
geçti, Selanik’e kadar gitti ve şehri Slavlardan kurtararak geri döndü. 1353
yılında, bu yardıma minnettar olan Bizans imparatoru, Gelibolu yarımadasında,
Çanakkale Boğazı’nın Avrupa kıyısı üzerinde küçük Çimpe kalesini Avrupa’ya
geçerken kolaylık olsun diye yardım ordusunun komutanı olan Süleyman Paşa’ya
hediye etti. Daha önceki geçişlerden farklı olarak, artık Osmanlı Beyliği
Rumeli’nde hukuken ve fiilen var olmuştu. Türk tarihinin önemli olaylarından
olan Rumeli’ye geçişin kahramanı Süleyman Paşa, Lüleburgaz ve Çorlu’yu da
fethettikten sonra, 1357 yılında atının ayağının sürçmesi sonucunda düşerek
ölmüştü. Rumeli fetihlerini onun yerine Şehzade Murat devam ettirdiyse de, bu
acıya dayanamayan 81 yaşındaki Sultan Orhan, 1362 yılında Nisan ayının
sonlarına doğru vefat etti.
Orhan
Bey devletinin dayandığı ikinci sınıf askeri kuvvet, yaya ve müsellem (öncü birlik) teşkilatı oldu. Bunların vücuda getirilmesindeki temel neden, her zaman vaktinde sefere gelemeyen ya da uzun zaman muhasara
(kuşatma) hizmetlerinde kalamadıklarından dolayı başarıları sınırlı oldu. Atlı
aşiret sipahileri yerine yine Türk
gençlerinden daimi ve esaslı kuvvetlere ihtiyaç duyulması idi.
Orhan Bey’in yine reform
denebilecek bir askeri oluşumu
da devşirme usulünün ve Yeniçeri Ocağı’nın yürürlüğe konulmasıdır. I. Murat ise Orhan Bey’in kurduğu yeniçeri ocağını genişletmiş ve
devşirme usulünü hayata geçirmiştir.
Orhan Bey’in son zamanlarında ordu teşkilatının daha fazla genişlediği ve askeri sınıfların
mükemmel bir müessesenin muhtelif
kolları halinde düzenlediği görülmekteyse de düzen bu uzun sürmedi. Orhan Bey 1336’dan itibaren, Bursa’da cami, medrese, hankâh ve imaretler yaptırdı
ve önemli vakıflar kurdu.
Orhan Bey ayrıca, babasından
aldığı toprak, nüfus ve asker sayısını on katına
çıkarmıştır. Öldüğünde ülke nüfusunun üç milyonu ve askerinin otuz iki bini geçmiş olduğu eski
tarihlerimizde kaydedilmektedir.
Belli başlı kaynaklarda
yer alan bilgilere göre, Orhan Bey, hayatı boyunca dört hanımla evlendi. Ancak
bunlar aynı zamandaki hanımları olmamıştır. Bu hanımları ve bunlardan doğan çocukları
sırasıyla şunlardır: 1) Nilüfer Hâtun (Holofira); Yarhisar Tekfuru’nun kızıdır;
Müslüman olup Nilüfer adını almıştır. Süleyman Paşa, I. Murat ve Şehzade Kasım’ın
annesidir. 2) Asporça Hâtun; Bizans İmparatoru’nun kızıdır Müslüman olmuştur;
Şehzade İbrahim ile Fatma Sultan’ın annesidir. 3) Theodora Hâtun; Müslüman
olmadığı ve bu evliliğin kısa sürdüğü anlaşılıyor; Şehzade Halil’in annesidir.
4) Eftandise Hâtun; Mahmut Alp’in kızıdır.
Sultan Orhan zamanındaki büyük
bilim adamları ve maneviyat önderleri arasında, İznik’teki ilk yüksek öğrenim
müessesesinin müderrisi Davud-i Kayserî, sonradan onun halefi olan ve yaya ile
müsellemin kuruluşunda fikir veren Alâaddin Esved ya da Kara Hoca, Osmanlı
Devleti’nin ilk Bursa Kadısı ve Kazaskeri Çandarlı Kara Halil, Hasan-ı Kayserî
ve maneviyât önderlerinden ise, Seyyid Ahmed-i Kebîr-i Rufâî, Karaca Ahmet, Ahi
Evran ve Musa Abdal başta gelen bilgin kişilerdir.
HAKKINDA: Namık Kemal / Osmanlı Tarihi (c.1, 1908), Necdet
Sakaoğlu, Bu Mülkün Sultanları
(s. 33-41, 1999), Halil İnalcık / Osmanlı
İmparatorluğu Klasik Çağ 1300-1600 (2003), İsmail Hakkı Uzunçarşılı / Büyük Osmanlı Tarihi Cilt I. Anadolu
Selçukluları ve Anadolu Beylikleri Hakkında Bir Mukaddime ile Osmanlı
Devleti’nin Kuruluşundan İstanbul’un Fethine Kadar (2003), Sevinç
Kuşoğlu / Osmanlı Sultanları
(2008).