Hukukçu,
siyasetçi, XI. ve XVI. Dönem Manisa Milletvekili (D. 1925, Demirci / Manisa –
Ö. 29 Kasım 1977). Baba adı Ahmet Edip, anne adı Refika. İstanbul Üniversitesi
Hukuk Fakültesi mezunu. Eğitimini tamamladıktan sonra Tokat ve Manisa Hâkim
Muavini, Manisa Sulh Hâkimi, Serbest Avukat olarak görev yaptı.
Ahmet
Atıf Akın, 1957 genel seçimlerinde DP’den XI. Dönem, 1977 genel seçimlerinde AP’den XVI. Dönem Manisa Milletvekili
seçilerek 27.10.1957 – 27.05.1960 ve 05.06.1977 – 12.09.1980 arası TBMM’de yasama
çalışmalarına katıldı. 29 Kasım 1977’de hayatını kaybetti. Evli, 2 Çocuk. Az
düzey Fransızca biliyordu.
Hakkında,
2013 yılında eşinin yazdığı Öteye Mektup adlı bir kitap yayımlanmıştır.
KAYNAK:
TBMM Albümü 2. Cilt 1950-1980 (2010). Muazzez Akın / Öteye Mektup (2013),
Sararmış mektuplar yakın tarihimize ışık tutuyor (Eşi Muazzez Akın’la söyleşi,
yeniasir.com, 17.03.2013).
Türk demokrasi tarihine kara bir sayfa olarak kazınan 1960
darbesinde devrilen DP'nin milletvekillerinden Atıf Akın'ın eşi Muazzez Akın,
tanık olduğu acı dolu olayları 53 yıl sonra "Öteye Mektup" kitabında
anlattı
Röportaj: Nurullah
Kalay
Demirci'de yeni nesil onu, "Hacı Teyze" diye
biliyor. Oysa Demokrat Parti Manisa Milletvekili merhum Atıf Akın'ın eşi
Muazzez Akın, tarihin bir döneminin canlı tanığı olarak pek derin bir insan.
Bilmediklerimiz, bildiklerimizin yanında, "Buzdağının görünün yüzü"
kadar. Akın, özellikle 27 Mayıs darbesinde karanlık yüzüne yansıyanlarla, 12
Eylül ve 28 Şubat'a mesajlar da içeren hatıralarını topladığı "Öteye
Mektuplar" kitabı önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak.
Demirci'den tahsil için ilçe dışına yatılı öğrenci olarak
giden "ilk kız talebe" unvanını taşıyan 88 yaşındaki Muazzez Akın,
bir ömre sığdırdığı hatıralarını ve eşinin mektuplarını bir kitapta topladı.
Özellikle 27 Mayıs 1960 darbesini, eşinin milletvekili olduğu dönemlerde
yaşananları anlatan Akın, "O günler benim için hayatımdaki en kara ve zor
günlerimdi" dedi. Demirci'nin lise mezunu ilk kız çocuğuydu Muazzez Akın.
65 yaşında Kur'an öğrendi, 80 yaşında bilgisayar kullanmayı. 87 yaşında yakın
tarihimizin acı tatlı siyasi hadiselerine ışık tutacak anılarını yazdı, yazar
oldu. Berrak zihni ve defalarca anlattığı olayların örgüsü heyecan yaratan bir
röportaj ortaya çıkardı.
Çok duygulandım
- Eşiniz Atıf Akın, 1957-60 ve 1977 yıllarında Manisa
milletvekiliydi. Elbette acı dolu yıllar yaşadınız. Yıllar sonra neden yazmaya
karar verdiniz?
Bir içimde kalmasın, ikincisi onca yaşanmışlıklar,
ihtilalin insan hayatını karartan, insanlıktan çıkaran olayları unutulmasın.
Yeni nesil de bilsin ki, demokrasi dışı girişimlerin yıkıcılığı hiçbir dönem
değişmiyor. Bir de Atıf Bey'in mektupları vardı. Defalarca okuyup her defasında
gözyaşı döktüğüm mektuplar. Şimdi onların yanında bir yenileri daha çıktı.
Sararmış ama Atıf'ın sıcaklığını yaşatan.
- 50 yıl sonra nereden çıktı bu mektup?
Selendi'nin Satılmış köyüne gitmiştim. Muhtar Ali
Altınbaş, kat kat naylona sarıp sarmaladığı, sararmış bir kağıdı bana uzattı
ve, 'Bu mektup dedeniz tarafından dedeme yollanmış, 50 yıl bu emanete gözüm
gibi baktım, şimdi artık bu emaneti saklama görevi sizindir' dedi. Çok
duygulanmıştım, sarılıp kucaklaştık.
- Eşinizin size Yassıada ve Kayseri Cezaevi'nden yazdığı
mektuplar ve cevapları da duruyor sanırım.
Çok şey var. Zaten çoğu devletin arşivlerine de geçti.
İhtilal yıllarında yaşadıklarımız kayıt altında. Ancak içimde tuttuklarımın bir
kısmını da kitaba yazıyorum. Yassıada mahkemelerine ilişkin birçok belgelerle
siyasi olaylara ilişkin bilinmeyenleri, 1948 yılındaki DP'nin meşhur Soğuksu
mitingi gibi eksik bilinen bazı hadiselerin perde arkasındaki olayların gerçek
yüzünü de belgelerle anlatıyorum.
Arkalarından su döktüm
- Pek çok kişi anlattı, 27 Mayıs sabahı siz ne yaşadınız?
27 Mayıs 1960 sabahı kara bir gün. Sabaha karşı Ankara'nın
yüksek tepelerinden top sesleri duyuluyordu. Manisa Milletvekili Cemil Şener
telefonla aradı, 'Radyoyu açın darbe oldu' dedi. Az sonra askeri araçlar geldi.
Eşim Atıf Bey'le birlikte alt katta oturan Manisa Milletvekili Orhan Ocakoğlu
ve 1. kattaki Sümerbank Genel Müdürü Mehmet Akın'ı göz altına aldılar. Askeri
cipin arkasından eşimi gözyaşları içinde uğurlamak için su dökünce, yolun
karşısına seyretmek için toplanan darbe yalakaları gülerek alaylı sözlerle
dalga geçiyorlardı. İçime hançer gibi saplandı o sözler. Harbiye'de sille tokat
ve hakaretler yağıyordu. Kardeşimin eşi Orhan Bey'in amcazadesi o zaman yüzbaşı
olan Ayhan Sorguç, eşim Atıf'ın koluna giriyor ve onu dayak yemekten koruyordu.
- O an neler hissetiniz?
Atıf'ı öyle görünce, o zulümleri görünce yıkılmıştım. O
karanlık günde beni yalnız bırakmak istemeyen eşim Atıf'ın dayısının kızı
Gülten, eşi Ethem Bey'le beraber beş aylık kızlarını kucaklayıp sokağa çıkma
yasağına rağmen zor şartlar altında Bardacık sokaktan yanıma geldiler. Gece
yarısından sonra kapının zili çaldı. Kapıda iki süngülü asker. Atıf'a çamaşır
hazırlamamı istediler. Ayakta duramaz olmuştum. Atıf gitmişti, nereye gittiğini
bilmiyordum ve ne yapacaklarını bilmeden beklemeye başlamıştım.
- Siyasete nasıl girdi?
Dönemin DP İlçe Başkanı, Atıf'ın babası vefat ettikten
sonra hemşerilerimiz ısrarla onu Meclis'te görmek istedi. 1957'de en genç
milletvekili olarak Meclis'e girdi. Gençliği, enerjisi ve hizmet aşkıyla
Manisa'nın her tarafını geziyor, vatandaşların dertlerine çözüm arıyordu. Ancak
onun millete hizmet aşkı ve gayretleri pahalıya mal oldu.
Menderes'in ziyareti
- Merhum Başbakan Adnan Menderes'in Demirci'ye yaptığı
ziyareti iyi bilinir. O günü hatırlıyor musunuz?
En değerli hatıralarımın başında gelir o gün. Merhum
Menderes 13 Ekim 1958'de Demirci'ye geldi. Akşam Kız Sanat Okulu'nu açtı. Büyük
yankı uyandırdı.
- Sonra neler oldu? Siyasi tabloda değişiklik yarattığı
söyleniyor.
İlçenin Sofular mahallesinde oturan Ali Çağlar, Hasan Ali
Palamutçu ve Kasım Kabak gibi tanınmış kişiler hükümetin gayretli ve başarılı
çalışmalarını takdir eden bir telgraf yazıp Menderes'e göndermiş. CHP'den
istifa edip DP saflarında yer almak istediklerini de belirttikleri telgraf
büyük yankı uyandırdı. Bunlar Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü'nde yer
almıştır.
Sorgulanan mektuplar
- Yazdığınız mektuplardan söz edelim.
27 Mayıs'taki zulümler aklıma geldikçe tüylerim ürperiyor.
Eşim Atıf Akın Yassıada'ya götürüldükten sonra uzun bir süre 50 kelimeyi
geçmeyen mektuplarla bağımız olabildi. Bir gün Yassıada Komutanı Albay Tarık
Güryay, eşimi odasına çağırarak gönderdiğim mektubun hesabını sormuş.
Mektubumda, 'Allah hayırlı etsin, büyük milletimiz sağ olsun' yazmıştım.
Komutan bu cümleyi defalarca Atıf Bey'e sormuş: 'Karın bu sözlerle ne demek
istedi, yoksa millet karşı darbe, hazırlığında mı?' Sonra mektubun o bölümü
jiletle kazınarak Atıf Akın'a teslim edilmiş.
- Kitapların özü mektuplar mı?
"Öteye Mektuplar" adını verdiğim kitabım
önümüzdeki hafta piyasaya çıkacak. Burada Atıf Akın'ın Yassıada ve Kayseri
Cezaevi'nden bana, evlatlarımıza ve yakınlarına yazdığı mektuplar yer alacak.
Yakın siyasi tarihimize ışık tutan olaylarla ilgili tuttuğu notlar da var. 1977
yılında vefat eden eşim Atıf Akın'a ölümünden sonra da yazmaya devam ettim.
Öteye Mektuplar'da 12 Eylül, 28 Şubat gibi müdahalelerle önemli siyasi olaylara
ilişkin önemli mesajlar da yer alıyor.
Adaletli yargıç
- Eşiniz nasıl biriydi. Savcı olarak ve politikacı olarak.
Rahmetli eşim Atıf Bey, mesleğinde başarılı, iyi bir
hukukçu, adaletli bir yargıçtı. 1950 yılındaki büyük Demirci yangınını
müteakip, yangın mağdurlarına hükümetin tanıdığı haktan yararlanarak tayin
istemiş ve Tokat'tan Manisa Sulh Hakimliği'ne tayin olmuştu. Davaları süratle
sonuçlandırırdı ve taraflar arasında adil hüküm vermesi nedeniyle de herkesin
sevgi ve saygısını kazanmıştı. Siyasete girdikten sonra da bu anlayışı sürdü.
İŞTE O MEKTUP
30 Eylül 1960 / Ankara
"Sevgili Atıf.. Dün yazmıştım, bugün mektubunu aldım
çok sevindim. Atıf, 30 tarihli mektubumu her halde almışsındır. Sakın üzülme.
Neticenin iyi olacağından eminim Allah hayırlı etsin.. Adalet er geç tecelli
eder de biz de bugünleri unuturuz. Senin hiçbir şekilde üzülmeni istemiyorum.
Bizim için de üzülme, yalnız bir isteğin varsa bildir. Duruşmalar için bütün
arkadaşlar müracaat ettiler. Eğer arzu ve müsaade edersen ben de müracaat
edeyim mi? Sakın üzülme, hakkımızda hayırlısı olsun. Çocuklar ve ben hasretle
ellerinden öperiz. Bugün Naci'nin okul kıyafetiyle resmini çektirdik, sana
göndeririz, hoşçakal, bol sevgiler."
Karın Muazzez Akın
KAYNAK: Sararmış mektuplar yakın tarihimize ışık tutuyor
(Eşi Muazzez Akın’la söyleşi, yeniasir.com, 17.03.2013).