İlahiyatçı,
din adamı, tasavvuf müziği sanatçısı, televizyon programı sunucusu. Star Tv’de
Ramazan Bereketi programını sunan Halil Necipoğlu, 1968 yılında Erzurum’da
dünyaya geldi. Babası da imam olan Halil Hoca, 14 yaşında hafızlık eğitimini tamamladı.
İmam Hatip Lisesi ve İlahiyat Fakültesi ön lisans mezunudur.
Hafız Amir Ateş’ten musiki dersleri de alan Halil Necipoğlu, 2011 yılında Dolmabahçe Sarayı Camisi’nde imamlık görevi yaptı. Çeşitli kanallarda sahur programları hazırlayıp sundu. Son olarak Kur’an-ı Kerim’i Güzel Okuma Yarışmasında jüri üyesi olarak görev yapmaktadır.
Camideki Adam ve Semavi Vuruşlar isminde albümleri de
bulunan Halil Necipoğlu, evli ve iki çocuk babasıdır.
KAYNAKÇA:
Ayşe Arman / Bu imam başka imam (hurriyet.com.tr, 9 Eki 2006), Halil Necipoğlu ile Ramazan
Bereketi Sunucusu Halil Necipoğlu Kimdir ? (diziseti.tv, 28.05.2018).
BU İMAM BAŞKA
İMAM
Ayşe ARMAN
Beni
şaşırttı. Hem albümü hem kendisi. Halil Necipoğlu, alışageldiğimiz imamlardan
değil. Hem imam olarak hem insan olarak farklı biri. Hiç tahmin etmezdim, ama
CD’sini dinlediğimde bazı parçalarda ağlama isteğine kapıldım.
Ürperdiğimi
hissettim. İnanılmaz bir sesi var. En çok hoşuma giden de, Halil Necipoğlu’nun
din ile musiki arasındaki ilişkiyi açıklama biçimi oldu. O, Allah’ın
mesajlarını insanların yolda giderken, evde yemek yaparken, ütü yaparken
dinleyebileceklerini de söylüyor. Kutsi Ergüner’le birlikte dünyayı dolaşmış,
ufku geniş biri. "Camideki Adam 2"de bazı ilahileri caz formatında
olacak. "Semavi Duyuşlar-Esma Şarkıları" CD’si müthiş. Bu albümde
Allah’ın 9 ismi var, tamamlandığında 10 CD olacak ve Allah’ın 99 ismine ilahi
bestelenmiş olacak. Halil Necipoğlu, dünyada ilk olacağını söylüyor...
Ben
hutbe ve vaazlarımda insanlara, dinimin öğütlerini peygamberimizin
"Zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız. Nefret ettirmeyiniz,
müjdeleyiniz" ilkesinden hareketle anlatıyorum.
Siz
bizim kafamızdaki imam prototipine uyuyor musunuz?
-
Bilmiyorum. Ama sokaktan geçen herhangi
birine "Bir imam nasıl olur" diye sorun, şöyle şeyler söyleyecektir: Camisinin dışına
çıkmayan, hayatı maneviyattan ibaret sayan, bugünü değil yarını yaşayan,
kılığına kıyafetine özen göstermeyen, kötü giyinen, renk zevki olmayan, bu tür
şeylerle uğraşmayı zul sayan, teknolojiden nasibini almayan, ölümlerde dua
okunacağı zaman hatırlanan, adabı muaşeret bilmeyen, dünyayı gezmeyen,
tanımayan, gelişmeye öğrenmeye kapalı, sosyal yaşamdan uzak insanlar... Tabii
istisnaları tenzih ederim...
Dünyaya Entegre
Olmak
Siz
bu özelliklere uymadığınız için mi size "sıradışı",
"modern", "imam gibi olmayan imam" diyorlar...
-
Herhalde o yüzdendir. Benim teknolojiyle bu kadar iç içe olmam, internette sörf
yapan biri olmam hayret uyandırıyor. İmamların teknolojiyle arası iyi değildir
ya. Oysa ne kadar yanlış. Tam tersine imam, dünya şartlarına entegre olmuş
insan olmalı. Maddi yaşamla manevi yaşamın aynı anda bir çizgide de
sürdürülebileceğine dair mesajlar veren kişi olarak anlaşılmalı.
Çok
küçük yaşta hafız olmuştunuz? Sizi zorlayan oldu mu?
-
Tamamen kendi seçimimdi. Babam, benim hayattaki rol modelim. O da hafız. Müthiş
bir adamdır, çok da aydındır. Pek çok öğrenci yetiştirdi. Babamın hafız
arkadaşları zaman zaman bizim eve gelip hem Kuran okurlar, hem de musiki meşk
ederlerdi. Beni derinden etkiledi bunlar.
10
küsur yaşında bir çocuk neden top oynamak yerine, Kuran’ı ezberlemek istesin?
-
Valla ister. Üstelik hafız olmak için değil, canım istediği için, içimden öyle
geldiği için. Ama yanlış anlaşılmasın, aynı zamanda tam bir "sokak
çocuğu"ydum. Top peşinde de koştum, bisiklete de bindim, çelik çomak da
oynadım...
Babanızın
gözüne girmek için miydi bütün bu çaba...
-Hayır,
hayır. Hangi çocuk, babasının ya da annesinin gözünden düşer ki? Ne çevremin ne
de başka bir şeyin baskısı oldu. Zaten bu işler baskıyla olacak şeyler değil.
Kuran’ı
ezberlediniz, ses de muhteşem, "Amcalara bir Kuran oku evladım" olur
muydu?
-
Olurdu. Ama sadece amcalara değil. Sesimin güzelliğini keşfeden dayılar,
teyzeler, yengeler, ablalar, abiler, yani tahmin edemeyeceğiniz kadar çok kişi,
beni dinlemeye gelir ve Kuran okumamı rica ederlerdi.
Peki
siz bundan ne kadar gurur duyardınız?
-
Çok. Hafızlık, özel bir statüdür. Canlı bir Kuran olmaya soyunmuşsunuz, ilahi
hitapların hepsini ezberinizde tutacaksınız. Büyük sorumluluk. Üstelik, sadece
ezberlemek yetmiyor. Tüm o metinlerin içeriğini anlayabilmek, yaşamınıza da
uygulayabilmek icap ediyor. Bu benim için elbette ki gurur vesilesidir.
Tam
olarak eğitiminiz?
-
Ön lisans ilahiyat.
Sesinizin
güzelliğini fark ettiğiniz andan itibaren şan şöhret sahibi olmanın
muhasebesine girdiniz mi?
-
Yok vallahi, şöhret aklıma dahi gelmedi.
Şöhret Afettir
Hadisi
Ünlü
olmayı istemek, sizin durumunuzdaki bir din adamı için günah mı?
-
Elbette değil. Ben de ürettiğim eserlerimin tanınmasını, dinlenmesini isterim.
Ama ünlü olmak gibi bir düşüncem yok.
"Şöhret,
insanın özünü bozar", ondan mı?
-
Peygamberimiz bir hadisinde "Şöhret, afettir" demiştir. Anlıyoruz ki,
mütevazı biri, şöhreti bulduğu vakit, kibirlenebilir. O zaman da öz bozulur.
Ben bundan çok korkarım.
Hem
ünlü olmayı isteyip hem Allah sevgisi ile dolu olmak mümkün değil mi yani?
-
Mümkün tabii. Ama ben ünlü olmak amacıyla yola çıkmadım.
Size
"şarkıcı imam" denmesinin nesi kötü?
-
Sorun şu: Ben önce imamım. Rakım Elkutlu, Saadettin Kaynak gibi besteler de
yapıyorum ama şarkıcı değilim. Benim yaptığım tasavvuf müziği formatında
eserler üretip okumak.
"Musiki
yapan imam" deyince, her şey tamam mı oluyor?
-
Hah işte bu! Ağzınıza sağlık. "Musiki ile meşgul imam" tamamdır.
Zira, ben ilk değilim. Musiki tarihine bakın, çok sayıda musikişinas imam var.
Üstelik, musiki hayatın ana nimetlerinden biridir. Ve camiye de girmiştir.
Allah’ın 99
ismini bestelemek
Bu
CD’yi neden yaptınız?
-
Allah’ın özelliklerini belirten ve Müslümanların bildiği 99 ismi vardır. Yani
"esma-ül hüsna." Allah’ın güzel isimleri. Ne yazık ki, bu isimlerin
anlamları hakkında yeterli bilgiye ve duyguya erişilememiştir. Benim amacım,
"Semavi Duyuşlar-Esma Şarkıları" albümleri ile insanların
"Esma-ül Hüsna"yı daha kolay anlamalarını sağlamaktır. Her bir esma,
bizi Allah’la ilişkilendiren bir bağdır. Bu bağı insanların diline, kalbine,
müziğin coşkusu içinde ve sözün tılsımı içinde sunmayı denedim. Kısmet olursa,
bu 99 ismin hepsini bestelemek istiyorum. Şimdilik 9 tanesi bitti. Yani 90 isim
daha var. Süreç içinde, inşallah kalanını da besteleyeceğim. Yani 10 CD daha.
İnşallah dünyada ilk olacak.
Kızım başörtü
için kendi karar verecek
Oğlunuz
Kuran’la sizin olduğunuz kadar haşır neşir olmazsa, üzülür müsünüz?
-
Hayır, hiç üzülmem. Ben sadece tavsiye ederim ve ona okumasını öğretirim.
Gerisini kendi bilir.İnsan ibadet etmenin ruhunu anlamalı ve zevkini
tatmalıdır. Yani bu düşünceye sahip olduğunuz vakit hem ibadetiniz makbul olur
hem de siz "yüksek bilinç2e ulaşır, daha mutlu olursunuz.
Ya
kızınız, baş örtüsü takmazsa...
-
Zamanı gelince, ne yapıp ne yapmayacaklarına kendileri karar vereceklerdir.
KAYNAK:
Ayşe Arman / Bu imam başka imam (hurriyet.com.tr, 9 Eki 2006).