Şair, STK Yöneticisi. 1 Ekim 1936, Paşaçiftlik köyü / Gönen / Balıkesir doğumlu. İlkokulu köyünde, ortaokulu Bandırma’da bitirdi 1955 de Hv. Asb. Tek. Okulu’na girdi. 1957 de Türk Hava Kuvvetleri’nde göreve başladı. İzmir, Eskişehir, Malatya, olmak üzere toplam 27 yıl hizmet ettikten sonra 1984 yılında emekliye ayrıldı.
Şiir yazmaya ortaokul ikinci
sınıfta başladı. Türkçe öğretmeni Haşim Nezihi OKAY’ın teşvik ve yardımını
gördü. İlk şiirleri 1953 yılında 20.Asır Dergisinde, Behçet Kemal ÇAĞLAR’IN
yönettiği “GENÇ ŞAİRLER” sayfasında yayınlandı. Daha sonra Hayat, Türk Edebiyatı,
Çağrı, Çınar, Size, Edebiyat Güncesi, Gülpınar, Sevgi Yolu, Bayatı (Azerbaycan),
Simav Anadolu, Ozan, Oltu’dan Selam, Feyiz, Size, Somuncu Baba, Kümbet,
Ihlamur. Yansıma. Simav Anadolu. Güneysu, Ardıç, Sızıntı, Kültür Dünyası,
Yalaka Mizah dergisi, Hazan, Bizim Kuşak, gibi pek çok edebi dergi, gazete ve
antolojilerle de şiirleri okuyucu ile buluştu.
Eskişehir Şairler Derneğinin kurucuları arasında yer alarak ilk
başkanı oldu. kuruluşundan hemen sonra seçildiği Eskişehir Şairler Derneği
Başkanlığı görevini kendi isteği ile bırakmıştır.
Beş çocuk babası olan İbrahim SAĞIR, çalışmalarını aynı şehirde
sürdürmektedir.
İlk şiiri 1953’te 20. Asır dergisinde (İstanbul,
1953) çıkmıştı. Sonraki yıllarda şiirleri Çınar, Türk Edebiyatı, Çağrı,
Ozan, İnsanlığa Çağrı, Diyanet, Sentez, Çatımız, Kümbet, Kültür Dünyası,
Oltu’dan Selam, Güneysu, Bizim Kuşak, Sızıntı, Feyiz, Hazan, Edebiyat Güncesi,
Size, Gülpınar dergileri ile pek çok antolojide yer aldı.
İbrahim SAĞIR sadece şiir yazmadı,
aynı zamanda şiir yazmaya çalışanlara büyük yardım ve katkıları oldu. 1992
yılında, sonraları ŞİİR AKADEMİSİ diye bahsedilen Eskişehir Şairler Derneğini
altı arkadaşı ile birlikte kurdu. 1993 yılından beri bu derneğin başkanlığını
yürütüyor. Kırıkkale Üniversitesi şiiri Üniversite Marşı olarak bestelendi.
ESERLERİ (Şiir):
Duygu Kervanı (2000), Bir Kapıdan Bir Kapıya (2006).
İbrahim Sağır İçin ne Dediler?
“İbrahim Sağır Duygu Kervanı’nda, düş gücünü özgür bıraktığı,
bilinçaltını devreye soktuğu durumlarda özgün imge ve tasarımlar yakalamıştır.
Yaratıcılık, yaşama çocuğun gözüyle bakabilmektir. Ancak, başıboş bıra-kılan
imgelem gücü, hiçbir kuralla kuşatılmayan göz; yaşamın içinde keşfedilmeyi
bekleyenleri görebilir ve gördüklerini büyülü sözcüklerle aktarabilir.” (Oktay
Yivli)
Hakkındaki Bitirme Tezleri:
1997 yılında Atatürk Üniversitesi,
Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencisi Nasır
TEKİN tarafından “İbrahim Sağır’ın Hayatı ve Şiirlerinin Tasnifi” adı altında
bitirme tezi yapıldı. 2001 yılında da Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat
Fakültesi öğrencisi Hasan KILIÇ tarafından “İbrahim Sağır ve Duygu Kervanı Adlı
Şiir Kitabının İncelenmesi.” adı altında bitirme tezi yapıldı. 2007 Yine
Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Öğrencisi Banu ÜNLÜ Tarafından
“Şair İbrahim SAĞIR’IN Hayatı, Edebi Kişiliği ve BİR KAPIDAN BİR KAPIYA” İsimli
şiir kitabının İncelenmesi” adı altında bitirme tezi. Ve yine 2013 yılında yine
Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi öğrencisi Ömer Ölmez tarafından
İbrahim Sağır? ın Hayatı, Edebî Kişiliği ve Yayımlanmamış Şiirlerinin
İncelenmesi. Adı altında bitirme tezi Dekanı Sayın Prof. Dr. Halil BUTTANRI
tarafından kabul edilmiştir.
Âşık sanatını dünyaya tanıtıp, bu
değerli sanatın gelecek nesillere aktarılmasına katkıda bulunması nedeniyle,
Azerbaycan’da faaliyet gösteren “Ulduz
Âşıklar Birliği” tarafından fahri üyeliğe kabul edildi. Yine Azerbaycan’da
faaliyet gösteren “ Kitap Evi İçtimai Birliği” ile “Mahseti Şairler Meclisi” ve
“Mahseti Jurnalı” İdare Heyeti tarafından fahri diploma ile taltif edildi.
Yer Aldığı Ansiklopedi ve Antolojiler:
İhsan Işık’ın yayınladığı “ Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi”nde, Arslan Tekin’
in yayımladığı “ Edebiyatımızda İsimler”
Antolojisinde, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığınca yayınlanan “ Türk Dünyası Edebiyatçıları
Ansiklopedisi”Nde ve “ Türkiye’de Kim
Kimdir” Antolojisinde biyografileri yayınlandı.
KAYNAKÇA: Ertuğrul Şakar / Hece Vezni ve İbrahim Sağır (İki Eylül gazetesi, 11 Ekim 1997), Lütfi Kılıç / Eskişehir Şairler Derneği ve İbrahim Sağır (Çağrı, sayı: 484, Mart 2000), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007, 3. Bas. 2017), Muharrem Kubat / İbrahim Sağır ve Duygu Kervanı (Çağrı, Mart 2001), Abdurrahim Karakoç / Bir Demet Kitap (Akit gazetesi, 23.9.2001), Oktay Yivli / Duygu Kervanı’yla İmgeye Yolculuk (AÜ Dil Dergisi, Mayıs-Haziran 2002), Ali Erkan Kavaklı / Anlaşılır Şiire Dair (Vakit gazetesi, 23.8.2004), Eskişeher Şairlerinin Şer Antolojogiyası (VEKTOR Neşrler Evi, Bakı-2005).
Avare
bir günün son saatinde,
Gurubun
seyrine dalıvermişim.
Bir
efkâr basmış ki yaman mı yaman,
Ellerim
koynumda kalıvermişim.
Yorgun
senelerin ardından bir ses,
Bırakır
ruhumu her gece bîkes,
İçimde
kaç yangın artığı heves,
Gönlümü
sılaya salıvermişim.
Çökünce
ansızın hüznün elemi,
Yıldızlar
ve mehtap dinler nâlemi,
Savurur
rüzgarlar sabır kalemi,
Gözümden
dünyayı silivermişim.
Yüzümde
çizgiler, gözde halkalar,
Altmış
yılın hengamını çalkalar,
Bir
şeyler anlatır başımdaki kar,
Duymazdan
gelerek gülüvermişim.
Bir
yıldız kayarken gece, serinde,
Ay
uyurken göğün orta yerinde,
Bilinmez
bir günün son seherinde,
Duyarlar
ansızın ölüvermişim.
(Duygu
Kervanı, 2000)
Şairim,
Kafdağı sırtımda yüküm,
Sırların
tahtına kurulan benim.
Böylesi
verilmiş ezelden hüküm,
Kurşunsuz,
silahsız vurulan benim.
İçimde
tufana döner gözyaşı,
Söndürür,
yanardağ olsa ataşı,
Yaya
benzetirken incecik kaşı,
Gizli
bir el ile gerilen benim.
Gökyüzünde
burçtan burca gezerken,
Yıldızları
yâr boynuna dizerken,
Beynimi
mantığın örsü ezerken,
Fikrin
yokuşunda yorulan benim.
Mevlânâ’da
hoşgörü, Yunus’ta sevi,
Bir
sözüm indirir tahtından dev’i,
Sevgiyle
dolarken gönlümün evi,
Çağlayan,
köpüren, durulan benim.
Sebepler
mülküne sermişim postu,
Sezerim
en gizli hileyi, kastı,
Zalimin
hasmıyım, mazlumun dostu,
Adalet
tığıyla örülen benim.
Kalemim
, kılıcım, şiirim kalkan,
Köleyle
köleyim, hakanla hakan,
İçimde
kaynarken binlerce volkan,
Tasasız,
kedersiz görülen benim.
(Duygu
Kervanı, 2000)
BİR SES
İbrahim SAĞIR
Kendimi
arayıp durdum bir ömür,
Boşuna
arama dur dedi bir ses.
Kömür
mü elmastır, elmas mı kömür,
Bir
düşün, aklını yor dedi bir ses.
İnsan
kâinatın eşref varlığı,
Hem
varlığı yaşar, hemi darlığı,
Aşmak
ister isen nice zorluğu,
Her
işi mihenge vur dedi bir ses.
Kendinle
baş başa kaldığın zaman,
Geçmişi
düşünüp daldığın zaman,
Nefes
verip, nefes aldığın zaman,
Bu
hava neden bol sor dedi bir ses.
Her
kesin niyeti içinde saklı,
Herkesin
kendine güzeldir aklı.
Şer
hayırda, hayır da şerde saklı,
Kader
önden sona sır dedi bir ses.
Bütün
sesler susar, duymaz olursun,
Dünyadan
ne murat ne kâm alırsın,
Ummadığın
anda naçar kalırsın,
Beni
susturması zor dedi bir ses.
Zahirime
sırtım döndüm bu gece,
Aklıma
danıştım nedir netice,
İrfanım
yetişti dada böylece,
İç
âlemini gez, gör dedi bir ses.
SESSİZLİK ŞEHRİ
İbrahim SAĞIR
Sessizlik
şehrine bir dost götürdük,
Ne
hatır sordular, ne hâl sordular.
Hanesine
usulünce yatırdık,
Ne
adres sordular, ne yol sordular.
Bura
sakinleri hepsi lâl olmuş,
Kalkmış
sen ben farkı, bir emsal olmuş,
Geçmiş
hayatları hep masal olmuş,
Ne
nakit sordular, ne mal sordular.
Bir
küçük tümseğe dönmüş bedenler,
Saklanmış
toprağın altına tenler,
Unutmuş
dünyayı önce gidenler,
Ne
asır sordular, ne yıl sordular.
Buraya
gelenler atmış dertleri,
Bir
uzun sükuta katmış dertleri,
Geride
kalana satmış dertleri,
Ne
petek sordular, ne bal sordular.
Adları
kazınmış hece taşına,
Yatmışlar
uyurlar yalnız başına,
Bakmazlar
yabanın kurdu, kuşuna,
Ne
bülbül sordular, ne çil sordular.
Gece
nedir, gündüz nedir bilmezler,
Güneş,
sema, yıldız, bedir bilmezler,
Üşümezler,
urba, setir bilmezler,
Ne
aba sordular, ne çul sordular.
Üstlerinde
otlar bitmiş yolmazlar,
Bayram
gelir, seyran gelir gülmezler,
Dost
ahbabı ziyarete gelmezler,
Ne
zambak sordular, ne gül sordular.
Nişanları
sade şu taşlarıdır,
Selviler
çiçekler sırdaşlarıdır,
Yağmurlar
belki de gözyaşlarıdır,
Ne
deniz sordular, ne göl sordular.
AYAKLI KOŞMA
İbrahim SAĞIR
Bir ömür
üstünde huzur aradım,
Usandım ey dünya huyundan senin,
Hayından senin.
Kabre doğru yürüdüğüm her adım,
Fayda yok anladım bayından senin,
Beyinden senin.
Kendimi
kaybettim sokaklarında,
Av oldum amansız tuzaklarında,
Hayatın her türlü zikzaklarında,
Menfaat görmedim payından senin,
Peyinden senin.
Kara
bahtım elbet gülecek dedim,
Emelleri umutlara ekledim,
Hiç gelmeyen baharları bekledim,
Dertsiz içemedim suyundan senin,
Kuyundan senin.
Yaktı
hayalimi sam rüzgârları,
Başımdan gitmedi gam rüzgârları,
Mahzun karşıladım tüm baharları,
Sarhoş gezdi başım meyinden senin,
Neyinden senin.
Törpülendi
ömrüm bu hal nice hal,
Kalmadı bedende tahammül, mecal,
Diyemem derdimi, dilim oldu lâl,
Geçtim yorgun argın kıyından senin,
Köyünden senin.
FELEĞE SİTEM
İbrahim SAĞIR
Felek bana kastın husumetin ne?
Geçmiş baharlardan el ediyorsun.
Etme!...
Gam okundan delik deşiktir sine,
Gözümün yaşını sel ediyorsun.
Etme!...
Vefasız yâr gibi cefadır işin,
Bana mı geçiyor sadece dişin,
Hesabını soruyorsun geçmişin,
Ömrümü bir kuru çöl ediyorsun.
Etme!...
Bükerken belimi derdin bârından,
Umut bekletirsin her dem yarından,
Kurtulmak zor senin tuzaklarından,
Âşıkı maşuka el ediyorsun.
Etme!...
Düşlerde hileye başvuruyorsun,
Altından nakışlı dam kuruyorsun,
Peri kızı gibi hoş duruyorsun,
Zülüfü yanağa gül ediyorsun.
Etme!...
Huzurdan mahrumum, belalara yâr,
Başımdan gitmiyor bu deli rüzgâr,
Elimde hep zarar kaldı yadigâr,
Namerde, nadana kul ediyorsun.
Etme!...
Mezara kaç adım kaldı şurada,
Rahat yüzü göstermedin burada,
Hangi bela bekler acep sırada,
Sağır'ı kahrından del ediyorsun.
Etme!...
GEL EYLEDİLER
İbrahim SAĞIR
Âlem-i vücudu seyran ederken,
Hayret vadisinden gel eylediler.
Akıl sultanıyla fikir güderken,
Aşkın sarayından el eylediler.
Sihirli bir bad-ı saba nefesi,
Kaldırdı gözümden her türlü sisi,
Zümrüt tepelerde huzur bestesi,
Muhabbet bağını gül eylediler.
Bağ-ı gülistanda açılmış güller,
Nağmeden nağmeye geçer bülbüller,
Bir koyu sohbete dalmış gönüller
Hoşgörü burcunu yol eylediler.
Asuman-ı ruha tuttum feneri,
Burada bilginin yok bir hüneri,
Âciz kaldı idrak mumunun feri,
Esrar perdesini şal eylediler.
Âlem içre âlem, iç içe girmiş,
Dört bir yanı sis bulutu çevirmiş,
Benlik ihlâs kalesini devirmiş,
Şüphe denizinde sal eylediler.
Nefis şatosunda hile pazarı,
Düzenbazlık üzre atarlar zarı,
Zarardır burada herkesin kârı,
Ahmaklık zarfına pul eylediler.
Aşkın kapısından girdim içeri
Dediler ey âşık gel hele beri,
İşte sana ezel-ebet rehberi
Tevhit kalesinde kal eylediler.
ŞİİR
İbrahim SAĞIR
Şaire hüzün gerek, şiire vezin
gerek,
Şiir söylemek için Allah’tan izin
gerek.
Haddini bil ey şair! Kem kelama
bulaşma,
Kâşane-i edebin asil kızıdır şiir,
Elin yoz bahçesinde ibret için
dolaşma,
Duyguların bestesi, dilin nazıdır şiir.
Mevlana’dan, Yunus’tan, Fuzuli’den
ibret al,
Hikmet ile yoğrulmuş sözün özüdür
şiir.
Kimseler işitmesin, seher vakti
selam sal,
Seyrine doyum olmaz, yârin yüzüdür
şiir.
Kelimeleri okşa, sev, öyle koy
yerine,
Sevgi gülistanının her dem yazıdır
şiir.
Efkâr bassın içini ta derinden
derine,
Nağme nağme inleyen gönül sazıdır
şiir.
Vefasız sevgiliden şekva ise
niyetin,
Firkat sahralarında ince sızıdır
şiir.
Düşünce girdabına amansız
acziyetin,
Kulun Allah katına has niyazıdır
şiir.
Asırların ardından berrak, saf,
duru, temiz,
Türkçenin en ahenkli bir avazıdır
şiir.
İncitme tamam olur onun ile
bestemiz
Değme asaletine senden razıdır
şiir
TÜRK BUDUR İŞTE
İbrahim SAĞIR
Yeniden şahlanışa şahit olmada dünya,
Gerçekleşti yıllardır özlenilen bir rüya,
El açtık genç, ihtiyar zafer için Huda’ya,
Bu gün bütün bir millet ordusuyla el ele,
İbret olsun bu birlik yetmiş iki düvele.
Kuvayı millî ruhu bu değilse ya nedir?
Vatan sathı gururlu bir bayrama sahnedir,
Bu da bir destan işte şanlıdır, şahanedir,
Milletim var oldukça söylensin dilden dile,
İbret olsun bu destan yetmiş iki düvele.
Gönle nakış eyledik şahadet sevgimizi
Anlamaz bu duyguyu Alman’ı, İngiliz’i,
Öldü mü sanıyorlar bizi biz yapan gizi,
Gösterdi birliğini milletim yine ele.
İbret olsun bu destan yetmiş iki düvele.
Ordu dendi mi bizde akan sular durulur,
Peygamber ocağıdır yüce değer verilir,
Hainlerin yüzüne şamar böyle vurulur,
Barışa “Zeytin dalı.”elimizde meşale,
İbret olsun bu destan yetmiş iki düvele.
Ey yüce Türk Milleti yakışan budur sana,
Ne muhteşem ders verdin şu keşmekeş cihana,
Kutlu olsun bu destan bu mübarek vatana,
Bu gün bütün bir millet ordusuyla el ele,
İbret olsun bu destan yetmiş iki düvele.
YUNUS GİBİ
İbrahim SAĞIR
Âşık, gönlünü Allah’a,
Vermiş ola Yunus gibi.
Postunu ulu dergâha,
Sermiş ola Yunus gibi.
Zehir aşa balın kata,
Nefsini Rabbi ’ne sata,
Dünyayı ardına ata,
Ermiş ola Yunus gibi.
Şaşmaz mizan, gerçek fikir,
Kalpte iman dilde zikir,
Yetmiş iki milleti bir,
Görmüş ola Yunus gibi.
Aşk oduyla her dem yana,
Hak’tan halka nazar kıla,
Kusuru kendinde bula
Derviş ola Yunus gibi.
Hoşgörüyle dola taşa,
Geçire sözünü taşa,
Çile sarığını başa,
Sarmış ola Yunus gibi.
Sindirip ruha dinini,
Atıp bir yana kinini,
Nefs atının dizginini,
Germiş ola Yunus gibi.
Fikir şiir, zikir beste,
Hu Hak deyip her nefeste,
Hak rızasın deste deste,
Dermiş ola Yunus gibi.
Küstü
hep sebepler, küstü talihim,
Umutsuzluk
çekti ruhumu dârâ,
Hasretinle
yasta bu yorgun kalbim,
Sen
aşk nedir bilmez misin Dilârâ?
Artık
mevsimlerin eski tadı yok,
İçimde
kanıyor binlerce yara,
Gönlünün
sevdaya istidadı yok,
Sen
aşk nedir bilmez misin Dilârâ?
Aylardır
uykuya dargın gözlerim,
Kazara
gafletle dalsam bir ara,
Ayılır
ayılmaz seni özlerim,
Sen
aşk nedir bilmez misin Dilârâ?
Hüzün
yağmurları yağar başıma,
Sığınırım
eski hatıralara.
Dağ
dayanmaz benim aşk ataşıma,
Sen
aşk nedir bilmez misin Dilârâ?
Bu
dünyada sensin benim bir yarım,
Hiç
önem vermedin bunca ısrara.
Uçtu
aklım, bitti sabrı kararım,
Sen
aşk nedir bilmez misim Dilârâ?
Sağır’ın
elemi başından aşkın,
Müptelâ
olalı bu ahu zâra.
Gece
gündüz gezer avare,şaşkın,
Sen
aşk nedir bilmez misin Dilârâ?
İbrahim
Sağır
NİYAZİ YILDIRIM GENÇOSMANOĞLU
Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu,
Gitti öksüz kaldı şimdi destanlar,
Yüreğim paramparca gözlerim dolu,
Başıma yıkıldı tüm kehkeşanlar.
“Serhat bellemeyin” diyordu Kars’ı,
Anlatırdı Kültegin’i, Baybars’ı,
Şi’rine nakşetti töreyi, harsı,
O gideli başsız kaldı kervanlar.
Kerküklüme sahip çıkan er idi,
Çelik iradeli gökçe ser idi,
“Vatan için yaşamalı” der idi,
Bilemez kadrini Türk’e yabanlar.
Türk illeri karaları bağlasın,
Doğu Türkistan da yürek dağlasın,
Arşa varsın eninleri bu yasın,
Ağlasın şairler, yansın ozanlar,
Şairim, kalemim küsse yeridir,
Dillerin lâl olsa sussa yeridir,
Başıma bin efkar bassa yeridir,
Kaynıyor içimde lavlar, volkanlar.
İbrahim Sağır
14.
KARACAOĞLAN ŞİİR ÖDÜLÜ İBRAHİM SAĞIR’A VERİLDİ
14. Karacaoğlan Şiir Akşamları Yüreklere
Dokunmaya Devam Ediyor
Türk dünyasından birçok şair ve ozanı
Mersinlilerle buluştuğu 14. Karacaoğlan Şiir Akşamları, yüreklere dokunmaya
devam ediyor
Mersin Büyükşehir Belediyesi Kongre ve
Sergi Sarayı’nda düzenlenen etkinliğin üçüncü gününe, Mersin Büyükşehir
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, Tarsus İlçe Emniyet Müdürü Salim Çakan,
Mersin Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Haluk Tunçsu, meclis üyeleri ve
çok sayıda vatandaş katıldı.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı
Burhanettin Kocamaz'ın şair İbrahim Sağır'a Karacaoğlan Onur Ödülü’nü vermesi
ile başlayan gece, Bolat Ünsal, Taner Karataş, Asuman Atasoy, Bekir Akbulut,
Yusuf Özcan, Yunus Kara, İbrahim Sağır,
İzzettin Dönmez, Muhsin Durulan, Mehmet Ali Demircan, Salim Çakan, Vural
Şahin, Fatih Tutuk, Fatmagül Özcan'ın şiirlerini seslendirmeleri ile devam
etti.
Etkinlikte konuşma yapan Mersin Büyükşehir Belediye
Başkanı Burhanettin Kocamaz, “14. Karacaoğlan Şiir Akşamları’nın üçüncü gününde
yine birbirinden kıymetli şairlerimizi, ozanlarımızı, aşıklarımızı bu sahnede
ağırlıyoruz. Bu mekânı, bu atmosferi tatmayan herkes eminim ki bu kültür
ziyafetini kaçırdığına pişman olacaktır” şeklinde konuştu.
Etkinlik sonunda Mersin Büyükşehir
Belediye Başkanı Burhanettin Kocamaz, kendisine ait ‘Özgecan’ımıza’ ve
‘Kadınımsın’ şiirlerini okuyarak misafirlere duygu dolu anlar yaşattı. Başkan
Kocamaz, gecenin sonunda sahne alan şairlere ve ozanlara Karacaoğlan heykeli hediye
etti.
(Mersin Haber)
İBRAHİM SAĞIR -AZERİCE BİYOGRAFİ
1936. ilde Balıkesir’in Gönen bölgesinin Paşaçiftlik kendinde dünyaya gelip. İbtidai mektebi öz doğma kendinde, orta mektebi ise Bandırma’da bitirdi.
Hava Zabitleri
Texniki mektebine daxil olup,1957. ilde Hava Zabitleri Texniki mektebini
bitirerek Hava qüvvetleri çavuşu kimi
vazifesine başladı.
İzmir Eskişeher
ve Malatya’da 27 il çalışıb, sonra öz
isteyi ile teqaüde çıkıb. Bedii yaradıcılığa orta mekteb illerinden
başlayıb Türk dili müellimi Haşım Nezihi Okay’ın teşviki ve desteyi ile ilk şerleri 1953 – cü ilde (XX
esr ) dergisinde Behçet kemal çağların idare etdiyi (Genc şairler )
sahifesinde neşr olunub. Daha sonra “Hayat” “Türk Edebiyatı” “Çağrı”
“Çinar” “Size” “Edebiyat Gündeliyi “
Gülpınar” dergilerinde çap olunup.
Türk
Edebiyatında ciddi menada destek olmaq üçün 1992 - ci
ilde 7 dostu ile Birge Eskişeher Şairler
Dernyi’ni qurub. Ve hal - hazırda hemin
Derneyin idare heyetinin sedridir.
İhsan Işık’ın Türkiye
Yazarlar Ensiklopediyasında ve
(Türkiyede Kim Kimdir) sorğu kitbında tercümeyi
– halı daxil olunub.
Eskişeher
Şairlerinin Şer Antolojogiyası “VEKTOR”
Neşrler Evi, Bakı-2005
Bu antolojide
İbrahim Sağır’ın16 şiiri Azerbaycan lisanı il neşroldu.