Gazeteci,
araştırmacı, yazar (D. 1938, İstanbul – Ö. 3 Ocak 2006, İstanbul). İstanbul
Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nin Nurullah Berk Atölyesi'nden mezun oldu. 1958 yılında
Akşam gazetesinde foto muhabiri
olarak mesleğe başladı. Yeni Gazete,
Milliyet ve Dünya gazetelerinde
görev yaptı. İstanbul'da aylık Sanat
Çevresi dergisini çıkardı.
Gazeteci
ve araştırmacı yazar Hamit Kınaytürk, tedavi gördüğü İstanbul Özel Çapa
Hastanesi'nde 3 Ocak 2006 vefat etti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti üyesi Hamit
Kınaytürk'ün cenazesi, Teşvikiye Camii'nde öğle namazının ardından kılınan
cenaze namazından sonra Kozlu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
“Kınaytürk'ün yıllarca emek
verdiği Sanat Çevresi dergisi Sanat Çevresi=Hamit Kınaytürk ifadesinin
bulunduğu bir kapakla çıkmış. Bunu okuyunca çok duygulandım. Gerçekten öyleydi.
Yakın ve çok değerli arkadaşım olan Kınaytürk, tam 28 yıl emek verdiği Sanat
Çevresi dergisi ile gerçekten özdeşleşmişti. Prensiplerine bağlı, özü sözü
doğru, idealist ve son derece çalışkan bir insandı. Dergiyi vaktine çıkartmak
için devamlı koşuşturur, sanatçılarla ilgilenir, her bakımdan onlara destek
vermek için çırpınır, rektör danışmanı olduğu Güzel Sanatlar Akademisinde
yapılan bütün etkinliklerle ilgilenirdi.
Hâsılı kendi başına bir
kurumdu Kınaytürk. Dostluklarında vefakârdı. Sanatçılardan biri haksızlığa
uğradı mı, var gücüyle onun hakkını savunurdu. Onun sayesinde zamanın başta
Mahmut Cüda olmak üzere zamanın değerli ressam ve heykeltıraşlarını tanıma
bahtiyarlığına erişmiştim. Her ay muntazaman gönderdiği Sanat Çevresi dergisi
sergileri düzenli olarak takip etmemi sağlardı.” (Sabahat Emir)
BAŞLICA
ESERLERİ:
Karsanların Yaşam Öyküsü
(1991), Türk El Santlarından Örnekler, Ressamlardan Atatürk Portreleri, Sanatın İçinden.
KAYNAK:
Sanat Çevresi, Hamit Kınaytürk'ü kaybetti (hurriyet.com.tr, 3 Ocak 2006), TYB
Türkiye Kültür ve Sanat Yıllığı (2007).
Geçtiğimiz cuma günkü yazısında
Doğan Hızlan, geçen yıl kaybettiğimiz Hamit Kınaytürk'ten ve onun özverili
sanat hayatına yaptığı katkılardan sitayişle bahsederek bir vefa örneği
gösterdi. Hızlan'ın yazdığına göre; Kınaytürk'ün yıllarca emek verdiği Sanat
Çevresi dergisi Sanat Çevresi=Hamit Kınaytürk ifadesinin bulunduğu bir kapakla
çıkmış. Bunu okuyunca çok duygulandım. Gerçekten öyleydi. Yakın ve çok değerli
arkadaşım olan Kınaytürk, tam 28 yıl emek verdiği Sanat Çevresi dergisi ile
gerçekten özdeşleşmişti. Prensiplerine bağlı, özü sözü doğru, idealist ve son
derece çalışkan bir insandı. Dergiyi vaktine çıkartmak için devamlı koşuşturur,
sanatçılarla ilgilenir, her bakımdan onlara destek vermek için çırpınır, rektör
danışmanı olduğu Güzel Sanatlar Akademisinde yapılan bütün etkinliklerle
ilgilenirdi.
Hâsılı kendi başına bir kurumdu
Kınaytürk. Dostluklarında vefakârdı. Sanatçılardan biri haksızlığa uğradı mı,
var gücüyle onun hakkını savunurdu. Onun sayesinde zamanın başta Mahmut Cüda
olmak üzere zamanın değerli ressam ve heykeltıraşlarını tanıma bahtiyarlığına
erişmiştim. Her ay muntazaman gönderdiği Sanat Çevresi dergisi sergileri
düzenli olarak takip etmemi sağlardı. Kınaytürk'ün ölümünden sonra dergi gelmez
oldu. Kapandığına hükmettim. Akbank'ın katkısıyla anı sayısı olarak çıktığını
duyduğumda çok memnun oldum. Değerli dostumuzun ruhu da bu vesile ile şad
olmuştur, eminim. Türkiye'de bir dergiyi tek başına kalitesini bozmadan 28 yıl
çıkartabilmek çok büyük bir mücadele gücü ve özveri gerektirir. Hamit Kınaytürk
için yazmaya oturmuşken onun azim ve gayretini hatırlatan bir başka kişiden,
Mehmet Çınarlı'dan da bahsetmek isterim. Çınarlı da (nur içinde yatsın), tıpkı
Kınaytürk gibi uzun yıllar edebiyat sahasında bugün bile yeri kolay kolay
doldurulamayan "Hisar" dergisini çıkarmak için çalışmıştı. Onun da
bütün dünyası bu dergiydi. Hisar, zamanın değerli şair, hikâyeci ve
denemecilerinin toplandığı bir ekoldü. Türkçe'nin önemli şairlerinden olan
Çınarlı'nın, yayınlanacak yazıların ve şiirlerin seçimi konusunda ne kadar
titiz olduğu onu tanıyanların malumudur. Maddi zorluklar, eleman yetersizliği
sonucu Hisar'ın kapanması edebiyat dünyasının büyük kaybıdır. Sonradan dergiyi
çıkarmak için destek verenler, en azından çaba sarf edenler oldu mu,
bilmiyorum. Ben de uzun süre Hisar'a yazma bahtiyarlığına erişmiş
hikâyecilerden biriydim. Hisar, o sıralar edebiyat vadisinde hüküm süren
kamplaşmalardan uzak kalmış, sanatta kaliteyi esas amaç edinmişti. Derginin
kapanışı beni o kadar üzmüş ve etkilemişti ki uzun süre hikâye yazmak içimden
gelmedi. Ne yazık ki yazmamak da zamanla bir alışkanlık oluyor. Adam Öykü Adam
Yayınlarının, Semih Gümüş'ün yönettiği "Adam Öykü" isimli çok
kaliteli aylık bir dergisi vardı. Türk ve Dünya Edebiyatının seçkin
hikâyecilerinden, günümüz genç yazarlarından örnekler yayınlardı. Herhalde
maddi imkânsızlıklardan olacak; daha sonra üç ayda bir yayınlanmaya başladı.
Yakın bir geçmişte o da kapandı. Böylesi kıymetli ve kaliteli dergilerin
birbiri ardınca kapanışı bir okul kapanışı gibi bana ağır geliyor. Popüler
kültüre ve magazine ağırlık verenlerin dergi kapanışlarını içine sindirmeleri
kültür-sanat hayatımız için ağır bir darbe oluyor. Sözüm, tabii ki
anlayanlara...
KAYNAK: Sabahat Emir / Hamit
Kınaytürk ve Mehmet Çınarlı (Türkiye gazetesi, 9.6.2007).