Halk ozanı (D. 10 Haziran 1949, Yükselen köyü / Alucra / Giresun – Ö. 13 Şubat 2018, Samsun). Asıl adı Arif Şirin’dir. Babasının memurluk görevi nedeniyle ilk ve ortaokulu çeşitli şehirlerde okudu, Samsun’da tamamladı.
1970 yılında Perşembe Öğretmen Okulunu
bitirerek Samsun’un Devgeriş köyüne atandı ve burada beş yıl öğretmenlik, dört
yıl müdürlük yaptı. 1979 yılında öğretmenlik mesleğinden ayrıldı. 24 Eylül
1980’de yurtdışına çıktı, 5 Kasım 1991’de Türkiye’ye döndü. Aynı yıl MHP-RP
seçim ittifakı listesinden milletvekili adayı olduysa da seçilemedi.
Ozan Arif on iki yaşındayken sazla
tanıştı. Küçük yaşlarda Kerem ile Aslı, Leyla ile Mecnun hikâyeleri ile
Karacaoğlan’ı, Köroğlu’nu, Dadaloğlu’nu okuyarak Türk Halk edebiyatıyla
ilgilenmeye başladı. Zamanla kendisi geliştirerek halk ozanı olarak tanındı.
Destan yazma alanında ürün veren kişilere kaynaklık etti.
1970 yılında katıldığı Konya Âşıklar
Bayramında Konya valisi tarafından altın madalya ile ödüllendirildi.
Şiirlerinde vatan, millet, devlet, bayrak, ezan, Kur’an sevgisini dile
getirildi. Şiirlerinin bir bölümünü Bir Devrin Destanı adlı
kitapta topladı. Ayrıca Mamak’tan Gelen Mektup, Yazık Olur Vatana,
Sürgün, Susmayacağım, Kime Bıraktın, Destanlarda Bul Beni adlı
kasetleri vardır.
Ozan
Arif, tedavi gördüğü Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi
Hastanesinde vefat etti. Özellikle milliyetçi kesimin son derece beğendiği, o
kesimin tutkuyla dinlediği gür sesli ozandı.
KAYNAKÇA: Seyfullah Çiçek /
Giresunlu Şairler (1997), Hüdavendigar Onur / Türk Sağı Sözlüğü (2001), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2006, 2007), Ozan Arif hayatını kaybetti (bik.gov.tr, 13 Şubat
2019).
Bahar geldi, şimdi bizim köylerde
Kuzuların melediği zamandır.
Gelinciğin tarlaları her yerde,
Al irenge belediği zamandır.
Boz serçeler cıvıl cıvıl dilleşir
Bülbül yine gülü ile halleşir.
Güneş vurur kar suları selleşir.
Dağı taşı suladığı zamandır.
Göç zamanı şimdi Kazıkbeli’nin,
Sis basınca hükmü kalkar yolunun
Sarıyar’dan esen duman yelinin
Bacaları yaladığı zamandır.
Dikilmiştir çayırların goruğu,
Çekilmiştir bostanların karığı,
Çobanların gün doğmadan çarığı,
Dize kadar doladığı zamandır.
Kim dinlerse kavaldaki gaydayı,
Hemen anlar çobandaki sevdayı,
Gelinler kıştan kalma buğdayı,
Yeni baştan elediği zamandır.