Akademisyen, Türk Dili ve Edebiyatı
Profesörü, Edebiyat araştırmacısı, romancı. 10 Kasım (nüfusta 8 Haziran) 1958,
Uşak doğumlu. Uşak Cumhuriyet İlkokulu (1969) ve Kütahya Lisesini (1975)
bitirdi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı
Bölümünden “Câmiu’n-Nezâr Transkripsiyonlu Metin” (1979) adlı lisans
teziyle mezun oldu. Yüksek lisansını yine İstanbul Üniversitesinde Sosyal
Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı Anabilim Dalında (1981), doktorasını
aynı eğitim kurumunda “Aşkî / Hayatı, Edebi Şahsiyeti ve Divanı” adlı
teziyle 1983’te tamamladı. 1993’te doçentliğe yükseldi. İÜ Edebiyat Fakültesi
Türkoloji Seminer Kitaplığında memur (1979-82), Deniz Kuvvetleri Komutanlığı
Deniz Lisesinde teğmen ve üsteğmen (1982-86), Boğaziçi Üniversitesinde Türk
dili ve edebiyatı öğretim üyesi (1986-87) olarak görev yaptı. Deniz Kuvvetleri
Komutanlığı deniz tarihi arşivi kuruluş ve faaliyet projesinin
gerçekleştirilmesi (1987-94) çalışmaları ve ilgili komutanlığın yayın
faaliyetlerinde (1996-97) görev yaparak yüzbaşı rütbesiyle emekliye ayrıldı.
İskender Pala, 1997’den sonra
İstanbul Kültür Üniversitesinde öğretim üyesi olarak çalıştı, 1998 yılında
profesör oldu. Daha sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinde görev aldı. Ayrıca
TSK Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Müze ve Arşiv Müdürlüğü (1989 –97), İstanbul
Kültür Üniversitesinde Türkçe Eğitimi Birim Başkanlığı (1997-00), İKÜ Türk Dili
ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığı (2000), İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür
İşleri Daire Başkanlığı (2004-05) yaptı.
Makaleleri; Türk Edebiyatı, E
Dergisi, İstanbul, Kaçak Yayın, Gezinti başta olmak üzere pek çok dergide
yayımlandı. Çeşitli ansiklopedilerde madde yazarlığı yaptı. Ortaokul ve liseler
için ders kitapları yazdı. Osmanlı deniz tarihi ile ilgili araştırmalarda
bulundu ve bu çalışmalarının bir bölümünü kitaplaştırdı. Özellikle divan edebiyatı
alanındaki çalışmalarıyla dikkat çekti. Divan edebiyatının halk kitlelerince
anlaşılabilmesi için çalışmalar yaptı. Divan edebiyatından esinlenen denemeler,
hikâyeler, fıkralar yazdı. Ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda
bildiriler sundu, konferanslar verdi. Yine uluslararası kitaplara bölümler
yazdı.
TRT televizyon kanallarında Hilmi
Yavuz ile birlikte edebiyat söyleşileri yaptı. 1989’da Ansiklopedik Divan
Şiiri Sözlüğü adlı eseriyle Türkiye Yazarlar Birliği Dil Ödülünü, 1990’da
AKDTYK Türk Dil Kurumu Ödülünü, 1996’da Şairlerin Dilinden adlı eseriyle
de Türkiye Yazarlar Birliği İnceleme Ödülünü, 2003’te Babil’de Ölüm
İstanbul’da Aşk adlı romanıyla Türkiye Yazarlar Birliği Roman Ödülünü aldı.
TDV İslâm Ansiklopedisi Yazı Kurulu, Türk Dünyası Edebiyat
Ansiklopedisi Bilim Kurulu ve Türkiye Yazarlar Birliği üyesidir.
ESERLERİ:
Araştırma-İnceleme-Deneme:
Aşkî ve Divanından Örnekler (1988), Hayriye - Şair Nâbî (1989), Namık Kemal’in Tarihî Biyografileri (1989), Divan Edebiyatı (1992), 99 Soruda Türkçe Kültürü (1994), Türk Düğmeciliği ve Bahriye Düğmeleri (1995), Gâlib Vardur Şeyh Gâlib’den İçeru /
Şeyh Galib Kitabı (1995), Şi’r-i Kadim - Divan Edebiyatı Şiir Şerhleri
(1997), Klâsik Şiirde
İstanbul’dan Hayat Sahneleri (1997), Şiirler Şairler ve Meclisler (1997), Aşkname (1997), Kudemanın Kırk Atlısı - Edebi Biyografiler (1998), Bâkî (1998), Leyla ile Mecnun (1998),
Necatî (1998), Yunus Emre (1999), Âh Mine’l Aşk (1999), Kırklar Meclisi - Edebi Biyografiler (2000), Âyine (2000), İki Dirhem Bir Çekirdek (2000), Fatih Sultan Mehmet (2002), Tavan Arası (2002),
Görgü (2002), Akademik Divan
Şiiri Araştırmaları (2003), Düşte
Kalan (2004), Su Kasidesi (2005),
Kitab-ı Aşk (2005), Kırkıncı
Kapı (2005), Kadılar Kitabı (2006), …ve Gazel Yeniden (2006), Kırk Ambar
(2007), Mevlit (2009), Sözün Özünden Dünden Bugüne Atasözleri (2010), Mir’at
Tarihi (2010), Boğaziçi’ndeki Mücevher Dolmabahçe (2011).
Sözlük-Antoloji-Derleme:
Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü (1989, yeni bas. Ansiklopedik Divan
Şiirleri Ansiklopedisi), Edebiyat Şaka
ve Nükteleri (1993), Divan
Edebiyatında Müstesna Güzeller (1995), Kronolojik Divan Şiiri Antolojisi - Divanü’d Devâvin (1995), Şairlerin Dilinden (1996), Aşina
Güzeller (1998), Ayine (2000), Kahve Molası (2002), Gül Şiirleri (2002), Perişan
Gazeller (2002), Efsane Güzeller (2002), Divane Güzeller (2004), Kırk Güzeller
Çeşmesi (2004), Şahane Gazeller (antolojiler, 2004-2010), Dört Güzeller (2008),
Güldeste (2010), Hoş Sada (2013).
Monografi:
Mevlana (2010),
Muhteşem Şair Muhibbi (2011),
Sadeleştirme:
Hilye-i Saadet (Hakani Mehmed
Bey’den, 1991), Osmanlı Deniz
Savaşları (Muhârebât-ı Bahriyye-i Osmaniyye, Süleyman Nutkî’den, 1993), Turgut Reis (Ali Rıza
Seyfioğlu’ndan, 1994), Bahriyemiz
Tarihinden Flasalar (Safvet Bey’den, 1994), Osmanlı Bahriyesinin Mazisi (Hüsnü Tengüz’den, resim albümü,
1995), Gazâvâtı Hayrettin Paşa (kom.,
elyazmadan, 1995).
Roman:
Babil’de Ölüm İstanbul’da Aşk (2003), Katre-i Matem (2010), Şah ve Sultan (2010), Od: Bir Yunus
Romanı (2011), Efsane: Bir Barbaros Romanı (2013, 2016), Mihmandar : Bir Eyüp
Sultan Romanı, Bülbülün Kırk Şarkısı (2015), Mesela (2016), Karun ve Anarşist
(2017).
Anı:
İki Darbe
Arasında (2010).
KAYNAKÇA: İhsan
Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001,
2004) – Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli
Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas.
2007) –- Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013), Seyyid N. Erkal /
İskender Pala: Bizim Olanı Bilmeden Biz Olamayız.. (söyleşi, Merdiven Sanat,
Eylül 1998), TBE Ansiklopedisi (c.2, 2001), Aslı Örnek / Tavan Arası (Radikal
Kitap, 22.10.2002), Oylum Yılmaz / Efsaneler Güzeller (Radikal Kitap, 10.11.2002),
İskender Pala: ‘Divan Edebiyatı Bana Dost Para ve İtibar Kazandırıyor.’
(Hürriyet Pazar, 10.3.2003), Divan Şiiri Geleneğinden Çağdaş Şiire (Cumhuriyet
Kitap, 10.2.2005), Seyhan Oktay / Söyleşi (Kitap Haber, Haziran Temmuz 2005).
GÜZEL
SÖZLERİ
-Aşk odur ki
gerisi vesairedir...
-Belki de en
sevdiğim sakarlığın, gözlerime takılıp yüreğime düşmendi.
-O ki; rüyana
gireceğim diye söz verdi. Nice yıllar geçiyor ki bu söz yüzünden gözüme uyku
girmedi.
-Senden dolayı
seviyorum seni ey sevgili.. Öyle ki kıskançlığımdan kendi gözümle bile dost
değilim...
-Kimileri Gül
dediler, ömür boyu güldüler; Kimileri de Gül dediler, Gül uğruna öldüler.
-Aşk iğnesiyle
dikilince bir dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş.
-Dış yerine içi,
suret yerine ruhu sevmek gerekir. Hayat ancak sevgiyle tatlıdır.
-Aşk bakmakla
güzelleşir, Konuşmakla zenginleşir, Dokunmakla bozulur.
-Ey Aşık..!!
Sevgilinin hasretiyle, seherlerinde âh ederek gözyaşı döktüğün geceler
miktarınca, aşkın sana kutlu olsun..!
-Ey Yar Ne kadar
uzaklaşırsan uzaklaş ; Yüreğimin dibine kadar yolun var.
-Hüzün, bir
hazin kelime... Ayrılık gibi, hicran gibi; ama mutluluk gibi de. Bazen bir
gözde görürüz onu, bazen bir yüzde. Bazan bulutlarla gelir, bazen lodoslarla.
-Aşk,
kelimesinin bir anlamıda sarmaşık demek. Nasıl ki bir sarmaşık bir ağacı
çepeçevre sarıp, onun dış dünya ile ilişkisini keser ve sardığı ağacı bir süre
sonra kurutursa, aşk da sardığı tuttuğu kişiyi çevresinden koparır ve bir süre
sonra o ağaç gibi kurutur...
-Her gözyaşının
ayrı bir anlamı vardı. Her damlanın hangi zamanda, hangi mekânda, hangi kişiyle
paylaşıldığı önemliydi. Gözyaşları ne kadar çok şeye tercümanlık yapıyordu!
Damladığı, süzüldüğü, aktığı veya kana dönüştüğü zaman, hep ayrı manaları
vardı. Gözyaşları gizli duyguları açığa vuran mektuplar gibiydi.