Anadolu Selçuklu Devleti’nin kurucusu ve ilk hükümdarı (D. 1045, Horasan - Ö. 1086, Halep). Büyük Selçuklu Devleti’nin yönetimindeki Horasan’da doğdu. Selçuk Bey’in torunu, Kutalmış’ın oğludur.
Kutalmışoğlu
Süleyman Şah, komutanlık yapmak için yetiştirilmişti ve her seferine gazâ (kutsal
savaş) niyetiyle
çıkardı. Büyük Selçuklu sultanı Alparslan’ın ölümünden (1072) sonra
tahta çıkan Melikşah zamanında Anadolu’ya geldi ve çevresinde toplanan Türkmen
aşiretleriyle fetihlere başladı. Türk-İslâm tarihinin ünlü büyüklerinden biri olan Süleyman Şah’ın, bu
vatan toprakları üzerinde hâkimiyet kurmamızdaki payı son derece büyüktür.
Onun 41
yıllık kısa denilebilecek hayatı, Horasan’dan İzmit’e, Kafkasya’dan Suriye’ye
kadar uzanan bir coğrafya içinde mücahede (Allah yolunda savaş), fetih ve
zaferlerle geçmiştir. 1085’deki Halep Seferi ise onun son seferi oldu.
Kimi kaynaklar,
Mirdasi emiri Mahmut’un ölümü üzerine Halep’i, ardından Antakya’yı kuşattığını,
Bizans valisiyle anlaşarak bölgeyi yıllık 20.000 dinar vergi karşılığında
akınlardan korumak koşuluyla kuşatmayı kaldırdığını yazmaktadır. 1075’e doğru
Konya’yı, Gevale kalesini fethettikten sonra Bizans’ın zayıf durumundan
yararlanarak kısa zamanda topraklarını genişletmeyi başardı. Ayrıca imparatora
karşı başkaldıran Botaniates’le birleşip onun Bizans tahtına geçmesini sağladı
(1078). Bu gelişme, Türkistan ve İran’dan kalabalık Türkmen gruplarının
Anadolu’ya gelip yerleşmelerine imkân sağladı. Azerbaycan’dan gelen yeni
boylarla Kutalmışoğulları’nın güçlenmesi ve yeni bir devlet kurma yolundaki
girişimlerinden kaygı duyan Melikşah, komutanlarından emir Porsuk’u Süleyman
Şah ve kardeşi Mansur’un üstüne yolladı. Porsuk, Mansur’u öldürmesine karşın,
başkaca bir sonuç elde edemeden geri döndü.
Anadolu’nun kapılarını kapanmamak üzere Türklere açan Malazgirt
zaferinden sonra, Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan, Anadolu’daki fetihler
ile zaferlerin devam etmesi için Süleyman Şah’ı
görevlendirdi. O, bir dava adamına yaraşır bilinç ve sorumluluk duygusuyla on
yıl içinde boğazlardan Suriye’ye kadar olan toprakları hâkimiyeti altına aldı.
Kutalmışoğlu, Malazgirt zaferinden sonra Anadolu’ya geçti.
Yanında Artuk, Tutuk, Danişmend, Saltuk beyler gibi büyük komutanlar vardı.
Kızılırmak’a kadar hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Konya ve yöresini Rumlardan
alarak Konya’yı kendisine başkent yaptı. Bu gelişmelerden rahatsız olan Bizans
imparatoru Michael Dukas, Prens İssakios Kommenos ve kardeşi Prens Alexius
Kommenos’u Süleyman Şah’ın üzerine gönderdi. Kayseri yakınlarında yapılan
savaşta Bizans ordusu ağır bir yenilgiye uğradı. Prens Alexius Kommenus’un yenildiği
bu savaş, Türkler için ikinci bir Malazgirt zaferi olmuştu. Bu zaferi takip
eden tarihlerde de Anadolu’nun tamamı fethedilecekti.
Emevi ve Abbasi halifelerinin yüzyıllardır mukaddes bir ideal
olarak yaşattıkları Anadolu’nun fethi, artık adım adım gerçekleşmekteydi.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, 1075 yılında Bizans’a çok yakın bir kent olan
İznik’i fethetti. Bunun üzerine Sultan Melikşah, kendisine bir ferman
göndererek, ona merkezi İznik olmak üzere Anadolu Sultanlığı’nı verdi. Bu
tarihten sonra Anadolu Selçuklu Devleti’nin sultanı olarak anılacak olan Süleyman
Şah, Sultan Melikşah’a bağlı, büyük ve güçlü komutanlardan biri durumuna geldi.
Süleyman Şah’ın yanında bulunan komutanlardan Gümüştekin Bey,
Urfa ve Antep yöresini (1077), Danişmend Bey ise Malatya’yı (1084) aldılar.
Kendisi de Konya ve Güneybatı Anadolu’yu Selçuklu topraklarına kazandırdı. Bu
arada Bizanslıların tahriklerine kapılan kardeşi Melik Mansur Bey, Süleyman Şah’a
karşı ayaklandı. Bizans’tan da yardım alan Melik Mansur Bey’e karşı, Büyük
Selçuklu Devleti’nin güçlü hükümdarı Melikşah, Porsuk Bey komutasında bir
orduyu Süleyman Şah’a yardım için gönderdi. Mücadelenin sonunda Mansur Bey öldü
ve askerleri de Süleyman Şah’a katıldılar. Böylece Anadolu’nun fethini
geciktirebilecek, belki de engelleyebilecek bir engel daha aşılmış oldu.
Süleyman Şah,
Botaniates’in yerine geçmek isteyen Melisenos’la anlaştı ve Bizans kentlerini
birer birer ele geçirdi. Botaniates’in ordusunu bozup Kadıköy’e kadar ilerledi.
Bu arada Melisenos’tan daha çabuk davranan Aleksios Komnenos, Bizans tahtına
oturmuş bulunuyordu (1081). Melisenos’un açıkta kalması üzerine Süleyman Şah,
savunması kendisine bırakılan kaleleri, bu arada İznik’i elinde tuttu. Böylece
İznik, Anadolu Selçuklu devletinin merkezi oldu. İki hükümdar arasında varılan
anlaşma sonucunda imparator, Süleyman Şah’ın Anadolu’daki egemenliğini resmen
tanıdı. Bizans tarihçileri l083’te artık bütün Anadolu’nun
Türklerin eline geçmiş olduğunu yazmaktadır.
Süleyman Şah batı ve doğuya seferler yaptıktan sonra güneye
inmeye karar verir. Zira Anadolu’nun sınırlarını güneyden de güven altına almak
gerekiyordu. Durumunu sağlamlaştıran ve Anadolu Selçuklu devletinin temellerini
atan Süleyman Şah, Kilikya’daki Ermenilerin üstüne yürüyerek Tarsus, Adana,
Misis ve Anazarba’yı aldı (1082-1084). Ardından Antakya’yı savaşsız ele geçirdi
(1085). Aynı taktiği Süleyman Şah’tan sonra hükümdar
olanlar da Haçlı seferlerinde uygulayacaklardı. Müslüman Türk hükümdarına
yaraşır şekilde halka güvence vererek, alınan esirleri salıverdi. Askerlerine, Hıristiyan
halka iyi davranmaları, onlardan hiçbir şey almamaları ve halka adil
davranmaları için bir emirname çıkarttı.
Komutanlarından Buldacı Bey 1085’te başladığı fetihlerini
sürdürerek, Maraş, Elbistan ve çevresini almayı başardı. Bu tarihlerde Anadolu
birliği kurulmuş oldu ve Avrupa’da Anadolu’nun adı Turquie (Türkiye) olarak anılmaya
başladı. Bundan sonraki yıllarda da savaşlarını sürdüren Süleyman Şah,
fetihlerine devam etti. Ancak bu fetih hayatı, diğer bir Türk hükümdarı olan
Tutuş Bey ile aralarında hâkimiyet mücadelesine dönüştü. Halep’i kuşatan
Süleyman Şah, çevresindeki Seyzer, Kefertab, Maarretünnuman, Kınnesrin
kalelerini de ele geçirdi. Bunun üzerine Suriye meliki Tutuş ve Artuk Bey
birleşip Süleyman Şah’ın üzerine yürüdüler. Haziran 1086’da Halep yakınlarında
yapılan savaşı, Süleyman Şah bazı birliklerinin karşı tarafa geçmesi yüzünden
yitirdi, teslim olmamak için çarpışırken öldü. Bu büyük
Müslüman-Türk komutanı, şimdi Suriye’de Caber Kalesi’nde yatmaktadır.
Büyük Selçuklu Hükümdarı Melikşah, bu kıymetli devlet adamı ve
komutanının şehit düşmesinden büyük üzüntü duymuştu. Kutalmışoğlu’nun veziri
Hasan b. Tahir’le eşi Mania Hatun ve çocukları önce Antakya’daki bir kalede
gözaltına alındılar, sonra da İsfahan’a götürüldüler. Bundan sonra Anadolu
Selçuklu devleti, İsfahan’da tutsak bulunan Kılıç Arslan’ın İznik’e gelip
babasının tahtına oturmasına (1092) kadar geçen altı yıl içinde sultansız
kalmasına rağmen varlığını korumayı başardı.
KAYNAKÇA (Başlıcaları): M. Altay Köymen / Büyük Selçuklu İmparatorluğu Tarihi (1954),
Osman Turan / Selçuklular Zamanında Türkiye (1971) - Türk
Cihan Hâkimiyeti Mefkûresi (1980), Yılmaz Öztuna / Büyük Türkiye Tarihi (c. 1,
1983), Büyük Larousse Ansiklopedisi (s.10914, 1986), Ali Sevim / Anadolu’nun
Fethi: Selçuklular Dönemi-Başlangıçtan 1086’ya
(1988) - Doğuştan Günümüze Büyük İslâm Tarihi (c. VII, 1988) - Andolu
Fatihi Kutalmışoğlu Süleyman Şah (1990), Erdoğan Merçil / Selçuklu
Devletleri Tarihi: Siyaset - Teşkilât ve Kültür (1995).