El Cezerî (Ebu'l İzz)

Mucit, Mühendis, Bilim İnsanı

Doğum
Ölüm
-
Diğer İsimler
Ebu'l İzz, Ebû’l İz İbni İsmail İbni Rezzaz El-Cezerî, al-Jazari, al-Gazari

Çok yönlü bilim adamı, dünyanın ilk makina mühendisi, mucit (D. 1136, Diyarbekir - Ö. 1206). Diyarbekir yöresinde yaşamış, Artuklu sarayında “Reis el âmal” (başmühendis) olarak 32 yıl (1174-1206 arasında) hizmet etmiş dünyaca ünlü bir bilim adamıdır. 1183-1232 tarihleri arasında Diyarbekir yöresine hükümran olan Artukoğullarının, Hısnkeyfa / Hasankeyf Artukluları (1101-1232), Mardin Artukluları (1108-1408) ve Harput Artukluları (1185-1203) olmak üzere üç kolu vardı. Hısnkeyfa Artukluları, Artuk’un oğlu Muineddin Sökmen (yön. 1101-1105) eliyle kurulmuş olup Diyarbakır yöresi, buraya bağlı olmuştur. Beldenin adı Osmanlıda Hasankeyf, Süryanilerde “Hesna Kepha”; Abbasi, Hamdani ve Mervanilerde ise “Hısn Keyfa” şeklinde idi. İslâm öncesi dönemde “Cepha” adıyla Süryani piskoposluk merkezi olmuş, 131 yıl boyunca Artukoğullarına başkentlik yapmış, ardından Eyyûbi egemenliğine girmiş, 1260 yılında Moğol istilâsına uğramış, 1516’da Osmanlılara geçmiştir. Mardin Artukluları 1108'de Necmeddin İlgazi (yön. 1108-1122), Harput Artukluları ise 1185 yılında Nureddin Muhammed bin Karaarslan (yön. 1175-1185) ve İmadeddin Ebubekir bin Karaarslan (yön. 1185-1203) eliyle kurulmuştur. Artuklu emîrlerinin bilime ve resim sanatına destek verdikleri anlaşılmaktadır. Artuklu dönemi Diyarbakır'ının (Âmid) maden işleme merkezi, zengin ve hareketli bir ticaret kenti olduğu, 12. yüzyılın sonlarında kentte 140 bin cilt kitap bulunduğu bilinmektedir. Artuklular Doğu Anadolu ve Kuzey Suriye'de Haçlılara karşı yaptıkları karşı koymalar ve oluşturdukları eserlerle tanınmışlardır. El-Cezerî bu dönemde, Hısnkeyfa Artuklu sarayında hizmete başlamıştı. Hısnkeyfa Artuklu hükümdarı Nureddin Muhammed, Selahaddin Eyyûbî (1138-1193) ile dayanışma içinde Diyarbakır'ı Nisanoğulları'nın elinden alıp kente sahip olmuştur. Diyarbakır surlarının Urfa Kapısı üzerindeki 1183 tarihli kitabe, bu olayı belirtmektedir. 1232-1234 yıllarında Anadolu Selçukluları tarafından ortadan kaldırılan Artuklular, mimarî süslemede ve sikkelerde insan figürü kullanan sayılı Türk-İslâm beyliklerindendir.

Batı dünyasında adı kısaca “al-Jazari” ya da “al-Gazari” diye bilinen el-Cezerî, su saatleri, otomatlar, su kaldırma düzenekleri, fıskiyeler, şifreli anahtarlar ve daha pek çok pratik ya da estetik mekanizmanın tasarım ve gerçekleştirimini anlatan Kitab el-Câmi' Beyn el-İlm ve'l-Amel el-Nâfi' fî Sınaat el-Hiyel (Olağanüstü Makine Yapımı Üzerine Bilim ve Teknik Arasında Yararlı Bir Kitap) adlı ünlü eserin yazarının tam namı "Bedî’ûz-Zamân Ebu’l-İzz İsmail ibn el-Rezzâz el-Cezerî"dir. Burada, "bedî’ûz-zamân", çağının harikası; "ibn el-rezzâz", bir pirinç tüccarının oğlu; "el-Cezerî" ise “El-Cezîre’li” ya da Ceziret-i ibn Ömer’li (günümüzde Mardin’in Cizre ilçesi) anlamına gelir ve Fırat ile Dicle arasındaki Yukarı Mezopotamya bölgesine, Arapça'da "ada" anlamına "El-Cezîre" denir. Bu kitabın kimi nüshalarının adı değişik olup bunlarda Kitab fî Ma'rifet el-Hiyel el-Hendesiyye (Usta İşi Mekanik Aletler Bilgisi Kitabı) diye geçer, kısaca Kitab el-Hiyel adıyla bilinir. El-Cezerî, Artuklu Sarayı’na 1174’te girmiş, Nureddin Muhammed (yön. 1175-1185) ve oğulları Kutbeddin Sökmen (yön. 1185-1200) ile Nâsireddin Ebu'l-Feth Mahmud Karaaslan (yön. 1200-1222) dönemlerinde saray mühendisi olarak çalışmıştır. Bu bilimsel kitap, Hısnkeyfa Artuklularına bağlı olan Âmid'deki (Diyarbakır) Artuklu sarayında 1206 yılında yazılmıştır. Dili, zamanının bilim dili olan Arapça'dır. Eser, ününü çağlar boyu yitirmemiş, pek çok kez kopya edilmiş ve çeşitli dillere çevrilmiştir. Bugün İstanbul Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi'nde bulunan 3472 kayıtlı yazma, Hicri 602 (Miladi 1206) tarihlidir. Mevcut el-Cezerî yazmalarının en eskisi olan bu nüsha, kayıp orijinal eserin bir ikinci el kopyası olarak en önemli nüshasıdır ve Muhammed ibn Yusuf ibn Osman el-Haskefî (Hısnkeyfa’lı) tarafından kopyalanmıştır. Arslan Terzioğlu’nun belirttiğine göre el-Cezerî’nin eserinin, dördü Topkapı Sarayı Müzesi’nde (III. Ahmed Nr. 3472, Nr. 3461, Nr. 3350 ve Hazine Nr. 414) ve biri Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya Nr. 3606) olmak üzere beş elyazma nüshası Türkiye’de bulunmaktadır. Atilla Bir’in bildirdiğine göre bu yapıtın yurtdışında Dublin Chester-Beatty Kütüphanesi’nde bir, Oxford Bodleian’da iki, Leiden Üniversitesi’nde iki, Paris Bibliothèque Nationale’de üç kopyası daha bulunmaktadır. Ayrıca ABD’nin çeşitli koleksiyonlarında farklı yazmalardan koparılmış minyatürlü sayfalar sergilenmektedir. Terzioğlu’na göre St. Petersburg’da da bir nüshası vardır. Makinelerin resim ve planlarını da kendisi çizdiği için el-Cezerî, aynı zamanda iyi bir ressamdı.

Eskiçağ’ın en ünlü otomat yapımcıları, İskenderiye mekanik okulundan İskenderiyeli Ktesibios (İÖ 3. yüzyıl), Byzantion’lu Philon (İÖ 2. yüzyıl) ve İskenderiye’li Heron’dur (İS 50-120) Ortaçağ’da Arapça kaleme alınmış teknik inceleme eserlerinin hepsi de Arapça kökenli değildi. Örneğin İskenderiyeli Heron’un Mekhanika adlı eseri, kayıp Yunanca orijinalinin Arapça çevirisi üzerinden günümüze ulaşmıştır (Şekil 1). Benû Musa Kardeşler (9. yüzyıl) ve el-Cezerî gibiler ise orijinali Arapça olan eserler kaleme almışlardır. Bu iki uç durum arasında, yazarı belli olmayan bir dizi eser de bulunmaktadır. Bunlar Helenistik, Bizansî, İslâmî ya da her üçünün bir karması olabilmektedir. Otomatlarla ilgili böyle birkaç eser aşağıda sırayla değerlendirilmektedir:

Sözde-Arkhimedes’in (10. yüzyıl) Su Saatlerinin İnşası Üzerine adlı incelemesinin yalnızca Arapçası mevcut olup İngilizce çevirisi 1976’da Londra’da On the Construction of Water-clocks başlığı altında, Almancası ise 1918 yılında Eilhard Wiedemann ve Fritz Hauser tarafından Uhr des Archimedes und zwei andere Vorrichtungen başlığı altında yayımlanmıştır. İlk bölümlerde betimlenen su makineciliği bilgileri, Rıdvan ibn el-Sa'atî ve el-Cezerî tarafından, Arkhimedes’in adı zikredilerek kullanılmıştır.

Perge’li Apollonius’un (İÖ 262-180) bir müzik otomatını betimleyen eserinin de yalnızca Arapçası mevcuttur. Almanca çevirisi E. Wiedemann tarafından yapılmış olup Aufsätze zur Arabischen Wissenschaftsgeschichte (1970) adlı kitapta yer almaktadır. Henry Georg Farmer tarafından hazırlanan ve The Organ of the Ancients (1931) adlı eserde yer alan İngilizce değişkesi daha iyidir. Aynı konu, R. Hammerston’un Macht und Klang: Tönende Automaten als Realität und Fiktion in den alten und mittelalterlichen Welt (1986) adlı eserde de yer almaktadır.

Byzantion’lu Philon’un Pneumatika adlı eserinin Arapça metni ve Fransızca çevirisi Baron Bernard Carra de Vaux tarafından 1903 yılında yayımlanmıştır (Şekil 2). Bu eserin F. D. Prager tarafından 1874’te yayımlanan Philo of Byzantium-Pneumatics başlıklı bir çevirisi varsa da Carra de Vaux’nunki daha düzgündür. Ancak Pneumatika’nın kimi bölümlerinin kimin tarafından yazıldığı çokça tartışılmıştır. Bu bölümlerin çoğu Philon tarafından yazılmışsa da su çarklarını betimleyen bölümler, Müslüman yazarlarca eklenmiş olabilir.

Olasılıkla Helenistik bir eser olan Muristus Elyazması, hidrolik ve pnömatik müzik aletleri üzerine Arapça üç kısa inceleme olup Louis Cheikho tarafından 1906 yılında Al-Maschriq adlı dergide yayımlanmıştır.

Heron’un Mekhanika’sı Arapça’ya Kosta ibn Luka (820-912) tarafından çevrilmiştir. Fransızca çevirisi ile birlikte bunun Arapça baskısı Carra de Vaux tarafından Les mécaniques ou l’élévateur de Héron d’Alexandrie başlığı ile 1894’te Journal Asiatique’in özel eki olarak yayımlanmıştır. Bu metin, Donald Routledge Hill’in önsözü ve A. Gerhardt Drachmann’ın yorumları ile birlikte 1988 yılında Paris’te yeniden basılmıştır. Eser, kesin olarak Heron’un dâhiyane bir yapıtıdır. Mekhanika, yalnızca Arapça metin halinde günümüze ulaşmışsa da Latince değişkesi günümüze ulaşan Katoptrika (Yakıcı Aynalar) dışındakiler, Yunanca orijinalleri ile elde mevcuttur. Heron’un savaş makineleri üzerine bir incelemesi olan Belopoiika adlı eseri dışındaki tüm eserleri, Almanca çevirileri ile birlikte W. Schmidt’in editörlüğü altında Heronis Alexandrini Opera quae supersunt omnia (1899-1914) başlığı altında yayımlanmıştır.

9. yüzyılın mühendis ve bilim adamları olan Benû Musa (Musa Oğulları: Muhammed-Ahmed-Hasan) tarafından yazılmış olan aşağıdaki eserler, Arapça kökenlidir. Kitab el-Hiyel, Benû Musa’dan Ahmed’in eseridir. Buradaki 100 düzenekten yaklaşık 80’i hünerli kaplar olup geri kalanı çeşmeler, lambalar, havası kirli kuyularda kullanılmak için bir “gaz maskesi” ve çift tırnaklı bir kaldırıcıdır (Şekil 3). Çoğu düzeneğin görünür önemsizliğine karşın Benû Musa Kardeşler’in aerostatik ve hidrostatik basınçlar ve onların otomatik kontrol ve röle sistemlerinde kullanımlarındaki ustalıkları, onları Helenistik öncellerinin ilerisine geçirmiş ve bu alandaki çalışmaları, modern çağlara kadar aşılamamıştır. İkinci ve daha kısa olan El-Âlât illâti Tazammir bi Nefsihâ (Kendi Kendine İşleyen Alet) başlıklı inceleme de Benû Musa’ya atfedilir.

Şamlı Rıdvan ibn el-Sa’atî’nin (ölm. 1230)  Arapça Risale fî Â’mâl el-Sa’at ve’l-İstimalihâ (Saatlerin Üretimi ve Kullanımı Üzerine İnceleme) (1203) adlı eserinin tıpkıbasımı yapılmamıştır. Almanca değişkesi Wiedemann ve Hauser tarafından yayımlanmıştır. Bu yapıtta Rıdvan, su saati mekanizmasını Hürmüz adlı birinin bulduğunu ve babası Ali ibn Rüstem el-Horasanî el-Sa’atî’nin bu mekanizmayı 1160 yılında Şam’daki Emeviye Camisi’nin doğu kapısındaki (Bâb-ı Ceyrun) saatin kurgusunda kullandığını, daha sonra bir yangından zarar gören anıtsal su saatini kendisinin onardığını uzun uzadıya anlatır. Ancak Rıdvan’ın anlatımında zayıflıklar vardır. Rüstem’in kurduğu saat, gezgin İbn Cübeyr (1145-1217) tarafından Rıhle adlı ünlü seyahatnâmesinde dile getirilmiştir.

Mühendis el-Cezerî’nin, Kitâb el-Câmi' Beyn el-İlm ve'l-Amel el-Nâfi' fî Sınaat el-Hiyel (Olağanüstü Makine Yapımı Üzerine Bilim ve Teknik Arasında Yararlı Bir Kitap) (Diyarbakır, 1206) adlı Arapça özgün eseri, Ahmad Y. al-Hassan’ın editörlüğünde 1979’da Halep’te yayımlanmış, İngilizce çevirisi, The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices başlığı altında Donald R. Hill tarafından 1974’te Dordrecht’te, tıpkıbasımı 1989’da “Pakistan National Hijra Council“ tarafından İslâmabad’da yapılmıştır. 19. yüzyılda Arapça’dan Farsça’ya tercüme edildiği de bilinmektedir. Tıpkıbasımı 1990 yılında Kültür Bakanlığı tarafından, Türkçe çevirisi ise 2002 yılında teknik açıklamalı notlarla birlikte Sevim Tekeli ve arkadaşları tarafından Bedî’ûz-Zamân Ebû’l-‘İzz İsmâ’îl b. er-Rezzâz el-Cezerî: El-Câmi’ Beyne’l-‘İlm ve’l-‘Amel en-Nâfi’ fî es-Sınaâ’ti’l-Hiyel başlığı altında Ankara’da Türk Tarih Kurumu yayını olarak yayımlanmıştır.

16. yüzyılda ünlü Osmanlı astronomu Takiyüddin bin Ma’ruf’un (1521-1585), El-Turuk el-Seniyye fî’l-Âlât el-Rûhâniyye (Pnömatik Aletler Üzerine Yüce Yöntemler) (1585) adlı eseri Ahmad Y. al-Hassan tarafından Taqi al-Dîn and Arabic Mechanical Engineering (Takiyüddin ve Arap Makine Mühendisliği) (Halep, 1976) adlı eserinde tartışılmıştır. Eserdeki en ilginç makine, su gücüyle çalıştırılan 6 silindirli “monoblok” pompadır (Şekil 4). Eser, Batılı yazarlardan Georgius Agricola’nın (1494-1555) ünlü eseri De re metallica (Madencilik Üzerine) (1556) ile aynı dönemde ve Agostino Ramelli’nin (1531-ölm.1608 sonrası) Le diverse et artificiose machine (Çeşitli ve Hünerli Makineler) (1588) daha önce kaleme alınmıştır. Takiyüddin’in başka bir eseri mekanik saatler konusunda olup Sevim Tekeli’nin The Clocks in the Ottoman Empire in 16 th century and Taqi al-Dîn’s ‘The Brightest Stars for the Construction of the Mechanical Clocks’ (1966) adlı kitabında işlenmiştir.

Su kuvvetiyle ve bir şamandıraya bağlı olarak, üzerinde hareket edebilen figürler taşıyan saat düzenekleri 13. yüzyıl başlarında iki Arap bilgini olan Rıdvan ve el-Cezerî tarafından ayrıntılarıyla betimlenmiştir. Her ikisi de su saatlerinin yapımında otomatik yürüyen filler, yüzen gemiler gibi yine suyla çalışan düzenekleri, bezeyici öğeler olarak kullanmışlardır. Otomatik abdest alma makinesi, otomatik içki sunma düzenekleri, özel saatler ve robot düzeneklerinin bulucusu olan el-Cezerî, bütün kontrol sistemlerinde su kuvvetinden yararlanmıştır.

El-Cezerî, birinci bölümde "finkân", “binkam” vb. terimlerle adlandırılan su saatlerinden (Şekil 5); ikincisinde şarap meclislerinde kullanılan otomatik kaplardan, insan ve hayvan biçimindeki makinelerden; üçüncüsünde ibriktarlık rolünü oynayan hayvan ve insan figürlü otomatlardan; dördüncüsünde kesilip akan çeşitli fıskiyelerden, kendi kendine saz ve düdük çalan makinelerden; beşincisinde kuyu ve ırmaklardan su çıkaran tulumbalardan; altıncısında ise saray hizmeti gören çeşitli makine, şifreli kilit vb.den söz eder. Eserde toplam 50 dolayında ilginç buluş yer almaktadır.

El-Cezerî'nin kısaca Kitab el-Hiyel adıyla bilinen yapıtı su saatleri, kandilli saatler (Şekil 6), otomatlar, fıskiyeler ve çeşitli karmaşık düzeneklerin anlatımını içermektedir. Bu kitap, en küçük parçasından bütününe dek makinelerin kurgulanması için teknik ölçü ve bilgileri içermektedir. Kitabın en önemli yanı da, daha sonra konuyla ilgilenenlerin kurgulayabileceği şekilde başarıyla açıklanmış olmasıdır. İslâm’da insan ya da hayvan figürlerinin tasviri yasak sayılmışsa da, böyle figürler, özellikle İslâm dünyası otomatlarında çok benimsenerek kullanılmıştır.

Diyarbakır’ın İçkale semtinde Virantepe’deki Artuklu Sarayı, Artuklu hükümdarı Nâsireddin Mahmud bin Muhammed bin Karaarslan (yön. 1200-1222) zamanında yapılmıştır. Burada 1962 yılında Oktay Aslanapa ve ekibi tarafından yapılan kazılarda saray kalıntısı ile renkli taş ve cam küpçüklerle yapılmış mozaik ve çini süslemeli, altın yaldızlı ve motifli, gösterişli bir sekiz köşeli havuz ve selsebil ortaya çıkarılmıştır (Şekil 7). El-Cezerî, otomatlarını çalışır halde sergilemiştir.

  Topkapı Sarayı’ndaki 3472 nolu nüshada resim ve şekillerin bizzat el-Cezerî tarafından çizildiği; yazıların ise el-Haskefî tarafından 10 Nisan 1206'da kopya edildiği yazılıdır. El-Cezerî‘nin özgün yapıtı ise 16 Ocak 1206'da tamamlanmıştır. Eserde 174 çizim vardır. Topkapı nüshasında el-Cezerî'den "Rahmetullah'' diye söz edilmesi, el-Cezerî'nin bu iki tarih (16 Ocak-10 Nisan 1206) arasında vefat ettiğini gösterir.

Kitabın bölümlerinin içerikleri şöyledir:

1.Bölümde: Binkam (su saati) ve finkân’ların (kandilli su saati), “saat-i müstevîye” ve “saat-i zamânîye” olarak nasıl yapılacağı konusunda 10 şekil,

2.Bölümde: Şarap meclisleri ile ilgili kap-kacakların yapılması konusunda 10 şekil,

3.Bölümde: Hacamat (kan alma) ve abdestle ilgili ibrik ve tasların yapılması konusunda 10 şekil,

4.Bölümde: Havuzlar ve fıskiyeler ile müzik otomatları konusunda 10 şekil,

5.Bölümde: Çok derin olmayan bir kuyu ya da ırmaktan suyu yukarı çıkaran tulumbalara ilişkin 5 şekil,

6.Bölümde: Birbirine benzemeyen çeşitli düzeneklerin [Âmid (Diyarbakır) kentindeki hükümdar sarayı için dökme pirinçten kapı (Şekil 8), açıölçer, çalar saat, şifreli kilitler (Şekil 9), kapı sürgüleri vb.] yapılışı konusunda 5 şekil.

El-Cezerî, otomatik makinelerinde yer alan robot adamları ve kuşları, Türk estetik anlayışına göre renklendirerek süslemiştir. Kitaptaki resimlerde yer alan insan figürleri, yuvarlak yüzleri, uzun saçları ve kaftanlarıyla Uygur ve Selçuklu tiplerini yansıtır. El-Cezerî, yapıtında, çeşitli harika düzenek teknikleri konusunda, öncellerinden de söz etmektedir. Buna göre anıtsal su saatinin su makinesi için Arkhimedes'i (İÖ 287-212), kandilli saat tasarımı için Yunus el-Usturlâbî'yi, fıskiyeli düzenekler için Benû Musa'yı, müzik otomatları için "Bedîü’z-Zaman el-Usturlâbî" lakabı ile de tanınan Ebü'l-Kasım Hibâtallah ibn el-Hüseyin el-Usturlâbî'yi (ölm. 1140) örnek almıştır. Hibâtallah, adından da anlaşılacağı üzere, öte yandan ünlü bir usturlab yapımcısı olarak da tanınmaktadır. 12 El-Cezerî, su saatlerinden birinin yapımında, İskenderiye'de yaşamış Yunanlı mühendis Ktesibios'un özgün olarak tasarımladığı bir regülâtör kullanmıştır. El-Cezerî'nin öncü olarak İskenderiye okulunu izlediği hissedilmekte ise de kuşkusuz, pek çok otomatı, yalnızca kendi özel becerisinden kaynaklanmaktadır. Özellikle onun su saatleri, otomatik gösteri oyunlarının benzersiz ustalıklı yapıtlarıdır. El-Cezerî'nin kurgulamalarında müzik aletleri, hayvanlar, astrolojik simgeler de yer almaktadır. Ayrıca zamanın yürüyüşünü izlemek üzere yazıcı / kaydedici düzenekler de kurmuştur. Hükümdar Nâsireddin Ebu'l-Feth Mahmud, ünlü eserini yazması için el-Cezerî'yi maddî ve manevî olarak desteklemiştir.

El-Cezerî hidromekanik sistemle çalışan otomatik makinelerinde, istenilen mekanik hareketleri sıvının basıncından, kaldırma kuvvetinden, akış hızından ve ağırlık merkezinin kayması özelliğinden yararlanarak gerçekleştirmiştir. Onun yaşadığı dönemlerde elektrik gücü, manyetik güç ve elektromanyetik güçler bilinmediğinden, sistemlerini su gücü ve basınç etkisinden yararlanarak oluşturmuştur. Enerji olarak yalnızca su gücünden yararlanmasına karşılık bu enerjiyi mekanik bir sistemle birleştirerek hidromekanik sistemle çalışan otomat düzenekleri yapmıştır.

El-Cezerî'nin heykelciklerle bezeli otomat su saati, sanatsal dans hareketleri yapmakta ve müzik sesi vermektedir (Şekil 10, Şekil 11). Şeklin üst kısmında, burçları gösteren ve dönebilen bir disk, onun altında günün her bir saatine karşılık gelen on iki hücre (içi boş bölme) vardır. İlk hücrede görülen figür, her saat geçtikçe sağa doğru adım adım kaymaktadır. Bunun altında, sağda ve soldaki kuşlar (doğan ya da şahin!) her saat başı birer metal küreyi gagaları yardımıyla alt kısımdaki kâsenin içine düşürerek ses oluşturmakta, 6 saat sonra da orkestradaki tüm çalgılar hep birlikte çalmaya başlamaktadır. Buradaki yapay müzisyenler [iki borazan, nakkare (büyük davul), uzun davul, zil], ahşaptan yapılmıştır ve iç kısımdaki bir su çarkı yardımıyla hareket ederek oynatılan kollara sahiptir. Üflemeli çalgılar hidrolik kontrollü hava basınçlı bir kapla bağlantılı olarak çalışmaktadır.

El-Cezerî, kitabın başka bir yerinde Hükümdar Mahmud’un hizmetkâr ve cariyelerin abdest suyu dökmelerinden hoşlanmaması nedeniyle, onun için otomatik abdest alma makineleri geliştirdiğini söylemektedir. Tavus kuşu biçimli böyle bir otomat çalıştırıldığında, ağzından abdest suyu dökülüyordu (Şekil 12, Şekil 13).      

Başka bir otomat ise, sağ elinde ibrik, sol elinde tarak ve havlu tutan bir çocuğun bulunduğu kürsü, kürsünün yanında, içinde kuyruğu kürsüye bitişik ve gagası zemine doğru uzanmış bir tavusun bulunduğu havuz ve kürsünün üzerindeki dört sütuna yerleştirilmiş kubbe ve üzerindeki bir kuştan oluşmaktadır. Bunda su ibrikten aktığı sürece kuş ötmektedir. Akan su havuzda birikir ve tavus suyu içer; su bittiğinde çocuk, sol elindeki havlu ve tarağı uzatır (Şekil 14, Şekil 15).

El-Cezerî’nin, Batı’da benzerine rastlanmayan kan alma otomatı, bir kaide üzerine yerleştirilmiş bir tekne biçimindedir (Şekil 16, Şekil 17). Hastadan alınan kan, bir kâsenin içine akmakta, bir ağızlıkla sağdaki bölmeye dolmakta, oradan bir şamandıra yükselmekte ve bir bronz çubuğa ulaşarak sağdaki boş sütun içinde yukarı doğru hareket etmektedir. Bu sırada hekim figürcüğünün sol kolu kalkmakta; alınan kan miktarı, teknenin üzerindeki 1’den 120’ye kadar işaretli bölme çizgili yazı tahtası üzerine işaret edilmektedir. Her iki boş sütun arasına sarılı ipler ve makaralar aracılığıyla bunların üzerindeki figürler hareket etmektedir. Bu hareket, sol tarafta oturan hekimin sağ eline iletilmekte ve onun elindeki kalem, yatay makaranın döndürdüğü 120 bölmelik ölçek üzerinde kan miktarını vermektedir. Teknede 1 dirhem kan toplandığında, hekimin elindeki kalem, ilk işaret çizgisine ulaşır. Kan miktarı arttıkça, hekim de kalemi ile birlikte döner ve artan miktarları kaydeder.

El-Cezerî'nin müzik otomatlarından biri de, "İçki âlemlerinde bir havuz üzerinde yüzen kayık” (“sâki kayığı") idi (Şekil 18). Burada sultan, kayığın pruvasında kubbeli bir platformun altında oturmaktadır. Sağında silahlı koruması (minyatürde çizilmemiş), solunda bir elinde şişe diğer elinde kadeh tutan sâki, kayığın kenarında ise iki kürekçi (minyatürde çizilmemiş) bulunur. Bir su deposundan kepçeye akan suyun kepçe dolduktan sonra boşalması, kayığın orta kısmında görülen çarkı döndürür; o da kayığın arka kısmındaki ayakta görülen kürekçiye otomatik olarak kürek çekme hareketi yaptırır. Bu sırada sıkışan havanın çalgılara sevk olunmasıyla da çalgılardan ses çıkmasına yol açar. Atilla Bir’in açıklamasına göre o dönemde sultanlar, şarap kadehlerini sonuna kadar içmez, bir yudum aldıktan sonra geriye kalan içkiyi bu işle görevli sâki içerek bitirirdi (Şekil 19). Bu davranış şekli, zehirlenme korkusuyla yaşayan hanedan mensuplarının bir önlemi idi. Sâki kayıkları büyük olasılıkla saraylarda sultana yakın çevrelerin eğlence aracı olarak saray bahçesinde ince su kanallarında dolaştırılıyordu.

  El-Cezerî’nin derin olmayan kuyu ya da ırmaktan, zincirli kova düzeneği eşliğinde hayvan gücü ile suyu yukarı çıkaran otomat düzeneği ile çift-etkili bir emme tulumba düzeneği ise Şekil 20 ve Şekil 21’de görülmektedir.

Batı Dünyasında el-Cezerî ve Otomatlarının Tıpkı yapımları:

El-Cezerî'yi Batı dünyasına tanıtan, Eilhard Wiedemann ve öğrencisi mühendis Fritz Hauser olmuştur. 13, 14 Wiedemann’ın, 1920’lerde Almanya'nın Erlangen Üniversitesi'nde el-Cezerî'nin kimi düzeneklerinin çalışır modellerini yaptırdığı bilinmektedir. 15 El-Cezerî’nin eseri, orada betimlenen otomatları, başkaları tarafından yeniden kurulabilecek şekilde üretim ve montaj bilgilerini eşliğinde vermiş olması bakımından da önemlidir. Eserin birinci bölümündeki anıtsal su saati, gerçek boyutunda, 1976 Londra İslâm Festivali sırasında Donald R. Hill’in yardımıyla P. N. Haward tarafından Science Museum’da kurularak çalışır durumda sergilenmiştir. İTÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Enstitüsü Müdürü Kâzım Çeçen tarafından, kurmayı amaçladığı Bilim ve Teknoloji Müzesi'ne bir başlangıç olmak üzere el-Cezerî'nin otomatlarından tavus kuşlu saat, I. Uluslararası Türk-İslâm Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi'nde sergilenmişti. Almanya’da Frankfurt Wolfgang Goethe Üniversitesi öğretim üyesi Fuat Sezgin tarafından el-Cezerî’nin kimi makineleri modellenmiş ve Frankfurt’taki İslâm Bilimleri Tarihi Enstitüsü için yaptırılmış olup enstitünün müzesinde sergilenmiştir. El-Cezerî’nin kimi otomatlarının Fuat Sezgin tarafından gerçekleştirilen tıpkıyapımları, yakın tarihte Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin desteği ile yayımlanmış bulunan İslam’da Bilim ve Teknik (Cilt III: Coğrafya, Denizcilik, Saatler, Geometri, Optik) (Ankara, 2007) adlı eserden izlenebilir.

Onun ilginç kurgulamalarına son görsel örnekler olarak sürekli biçimde flüt sesi çıkaran terazili bir düzenek (Şekil 22) ile bardak şeklindeki su saatinden (Şekil 23) söz edebiliriz.

El-Cezerî’nin bu eseri, kesin olarak, tüm Arapça makinecilik incelemelerinin en ünlüsü ve olasılıkla da Rönesans öncesi dönemde herhangi bir kültürel alanda ortaya çıkan en önemli mühendislik belgesidir. Kısacası el-Cezerî’nin, Rönesans öncesi dönemin dünya çapında benzersiz bir mühendisi olduğu anlaşılmaktadır.

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA: Zeki Tez / Otomatlar-Mekanik Oyuncaklar Tarihi (Doruk Yayımcılık, İstanbul 2008),  "Eb-ül-İzz-Cezerî Kongresi, Bildiriler", EÜ Gevher Nesibe Tıp Tarihi Enstitüsü, 14 Mart 1986, Kayseri), D. R. Hill, "Arabic Mechanical Engineering: Survey of the Historical Sources", Arabic Sciences and Philosophy, I, 167-186,1991), Bedî’ûz-Zamân Ebû’l-‘İzz İsmâ’îl b. er-Rezzâz el-Cezerî, El-Câmi’ Beyne’l-‘İlm ve’l-‘Amel en-Nâfi’ fî es-Sınaâ’ti’l-Hiyel (Çev. inc. ve tekn. açıkl.: S. Tekeli, M. Dosay, Y. Unat, TTK Yay., Ankara (2002), A. Beyer, Faszinierende Welt der Automaten: Uhren-Puppen-Spielereien (Callwey Verlag, Münih, 1983), K. Çeçen, “El-Cezeri'nin Su Saatının Rekonstrüksiyonu“ (I. Uluslararası Türk-İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Kongresi, İTÜ, 14-18 Eylül, 1981, s: 321-337), B. Umar / Türkiye Halkının Ortaçağ Tarihi (İnkılâp Kitabevi, İstanbul (1998), A. Bir / “Al-Cazari a Medieval Engineer at the Artukid Capital Diyarbakır“ (Turkish Review Quarterly Digest, Summer, 1987, p: 33-48), Y. Unat / “Teknoloji Tarihinde Cezerî’nin Öncülleri“ (Bilim ve Ütopya, 91, 12-18, 2002), N. Mahsereci / “Ebû’l-İzz el-Cezerî” (Bilim ve Ütopya, 91, 6-11, 2002), İ. H. Konyalı / “8 Asır Evvel Türk Sarayları Makineleşmişti" (Kara Amid, Tarih-Turizm-Edebiyat Dergisi, 2:5, 2-6, 1969), D. R. Hill / The Banu Musa and their Book of Ingenious Devices, History of Technology (II. Vol. (Eds.: A. R. Hall, N. Smith, Mansell Publ., London and New York, 1977), E. Wiedemann - F. Hauser / "Über Trinkgefässe und Tafelaufsätze nach al-Gazari und Banû Mûsâ" (Der Islam, 8, 55-93 (1918) - Über die Uhren im Bereich der Islamischen Kultur, Nova Acta (Abh. der Kaiserl. Leop. Carol. Deutschen Akademie der Naturforscher, Halle (1915), A. Bir / “Eb-ül-İz Al-Gazari'nin Otomatlar Kitabı" (Bilim ve Teknik, 10:110, 1-3 (1977), F. Sezgin / İslam’da Bilim ve Teknik, C. V: Fizik, Mimari, Savaş Tekniği, Antik Objeler (Çev.: A. Aliy; E. Neubauer’in katkılarıyla; Yay. Haz.: H. Kaplan, A. Aliy; TÜBA, 2007), İhsan Işık / TEKAA (2006), Prof. Dr. Zeki Tez / "El Cezerî (Ebu'l İzz)" (İhsan Işık / Diyarbakır Ansiklopedisi, 2013) - Ünlü Bilim Adamları (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi, C. 2, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013) - Geçmişten Günümüze Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (C. 12, 2017).

Şekil 1. El-Cezerî’nin ünlü kitabından fil şeklindeki su saati (olasılıkla Fahr ibn Abdüllâtif tarafından kopya edilmiş Memlûk okulu minyatürü (Kahire, 1315).

Şekil 2. El-Cezerî’nin ünlü otomatlar kitabından, mumun yanma süresinden bağımsız şekilde zamanı otomatik olarak gösteren mumlu saat (Freer Gallery of Art, Smithsonian Institution, Washington)

Şekil 3. Diyarbakır Artuklu sarayı kalıntısı sekiz köşeli havuz (Fotograf: Adil Tekin)

Şekil 4. El-Cezerî’den: Âmid kentindeki Artuklu Sarayı’nın 4 m yüksekliğinde ve 1,5 m eninde dökme pirinçten iki kanatlı kapısının tek kanadından bir ayrıntı. Orta kısımda kafes biçimli altı köşeli ve sekiz köşeli yıldız motifleri ve çokgen geometrik örgüler, çevresinde kûfî yazı ile “Mülk, tek ve kadir-i mutlak olan Allah’ındır” sözleri yer almaktadır. Üst kısımda pirinç bir levha ve dökme pirinçten görkemli bir işçilik ürünü olan yağmurluk vardır.

Şekil 5. El-Cezerî’nin şifreli sandık kilidinde şifre silindirlerinden birinin yandan (ÜSTTE) ve üstten görünümü (ALTTA). Bu kilitte, her birinde döner üç disk üzerinde 16’şar harfin yer aldığı dört adet şifre silindiri yer almaktadır. Kasayı açabilmek için disklerin üzerindeki 16’şar harfi 3 x 4 = 12 kez doğru konuma getirmek gerekir ve bunun olasılığı: (1/16)12 = 3,5.10-15 (katrilyonda üç buçuk olasılık!)

Şekil 6. El-Cezerî’nin, müzisyenli su saati: Yukarıda zodyak işaretleri, altında on iki hücreli bölme; ilkinde görülen figür her saat başı bir yandaki bölmeye geçiyor. Onun altındaki metal toplar, şahinlerin gagasından pirinç kâselerin içine düşürülürken müzik sesi çıkıyor; en altta ise beş müzisyenli orkestra müzik yapıyor.

Şekil 7. El-Cezerî’nin, müzisyenli su saatinin başka bir değişkesi.

Şekil 8. El-Cezerî'nin, abdest almak için kullanılan tavus kuşu biçimli çeşme otomatı: Bir konuk, ellerini yıkamak üzere tavus kuşunun önüne geldiğinde, mekanik bir cariye, kutudan dışarı çıkarak ona bir miktar sabun sunmakta; su belirli bir miktarda aktıktan sonra kesilmekte ve başka bir mekanik cariye, elinde havlu ile ortaya çıkmaktadır (El-Cezerî’nin eserinin bir 14. yüzyıl nüshasından).

Şekil 9. Tavus kuşlu abdest alma otomatının bir değişkesi

Şekil 10. El-Cezerî'den otomatik abdest alma makinesi: Otomatın bir elinde ibrik, diğerinde tarak ve havlu bulunmaktadır.

Şekil 11. Abdest alma otomatının başka bir minyatürü.

Şekil 12. El-Cezerî’den, hacamat sırasında alınan kan miktarını ölçen iki kâtipli tekne biçimindeki otomat: Alınan kan miktarı arttıkça bir makara hareket ederek, yukarıdaki iki kâtibin dönme hareketine yol açar. Kâtiplerden biri derecelendirilmiş bir daire üzerinde işaretli bir noktayı gösterirken, diğeri aynı tarzda, bir yazı levhasına not alır (1315 tarihli Suriye kopyasından, Freer Gallery, Washington).

Şekil 13. Kan alma otomatının başka bir değişkesi.

Şekil 14. El-Cezerî: “Sâki kayığı“ (13. yüzyıl Irak kopyasından).

Şekil 15. Bir elinde kadeh diğerinde nilüfer çiçeği tutan, zehir kontrolü için hükümdarın kadehinde arta kalan içkiyi içmekle görevli sâki ya da soytarı.

Şekil 16. El-Cezerî‘den hayvan gücü ile çalışan, zincirli kova ile donatılmış su yükseltici makine: Bu tür düzeneğin, İÖ 600’lerde Babil Krallık Sarayı’ndan kaynaklandığı ve en geç İÖ 1. yüzyılda kullanımda olduğu öne sürülmektedir (belki de Babil’deki ünlü “Semiramis’in asmabahçeleri” bunlarla sulanmaktaydı!)

Şekil 17. El-Cezerî’den silindir biçimli çift-etkili emme tulumba

Şekil 18. El-Cezeri’den: Sürekli çalan bir flüt için terazili araç

Şekil 19. El-Cezeri’den: Bardak şeklinde su saati

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör