Zülal Kalkandelen

Hayvansever, Gazeteci-yazar, Müzik Eleştirmeni, Radyo Sunucusu, Çevirmen

Doğum
Eğitim
Ankara Üniversitesi İletişim Fak. Gazetecilik Bölümü’

Gazeteci yazar, hayvan özgürlüğü aktivisti, müzik eleştirmeni, radyo programcısı ve çevirmen.

Zülâl Kalkandelen, 1969 yılında Ankara'da doğdu. Ankara Üniversitesi İletişim Fak. Gazetecilik Bölümü’nü bitirdi. A.Ü. Siyasal Bilgiler Fak. Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi dalında, İdris Küçükömer'in Düzenin Yabancılaşması adlı kitabının eleştirisi üzerine yazdığı yüksek lisans derecesini aldı.

1996-2000 NTV ve CNBC-e'de program koordinatörü/yapımcı/program sorumlusu olarak çalıştı.  Yapımcısı olduğu INFO adlı program büyük müzik firmalarının Türkiye temsilcilikleri tarafından "En İyi Müzik Programı" seçildi. Aynı yıllarda NTVMSNBC haber sitesine yazılar yazdı. 2001'de New York’a yerleşti. Aynı yıl Cumhuriyet gazetesine New York yazıları yazmaya başladı. Aynı zamanda Roll, Aktüel, Tempo vb. dergiler için müzik yazıları yazdı.

2005-2013 arasında Cumhuriyet’te müzik ve Cumhuriyet Pazar'da "Dünyalı Yazılar" adlı köşesinde siyaset yazıları yazdı.

İlgi Alanları      politika, müzik, kitap, bilimsel araştırmalar, sanat, yeni buluşlar, hayvanlar (yarasalar dahil, özellikle atlar), hayvan hakları, vegan yemekler, fotoğraf çekmek, photomicrography, seyahat etmek, mimari, animasyon, yürümek, kırmızı şarap, başka kültürleri tanımak, ağaçlar, l'heure bleue (the blue hour: the magical hour experienced between the hours of daylight and darkness), yağmur, kar, su, rüzgar, deniz, kütüphaneler, kontrabas, şapkalar, müzik videoları

 

ESERLERİ

 

Telif Eserleri:

 

New York’u Yaşamak (2003)

30 Saniyede Bush: Amerika'da Medya ve Siyaset (2004)

Utanmış Sessizlik (2005)

İkinci Cumhuriyetçiliğin Temelleri (2011)

Veganizm: Ahlakı, Siyaseti ve Mücadelesi, Propaganda Yayınları (Can Başkent ile birlikte,  2013)

İkinci Cumhuriteyçiliğin Temelleri - İkinci Gruptan Yetmez Ama Evetçi Liberallere 90 Yıllık İhanet Mirası (2017)

Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü (2018)

Vegan Devrimi ve Hayvan Özgürlüğü - Türkiye'den ve Dünyadan Mücadele Örnekleriyle  (2021)

New York'u Yaşamak - 11 Eylül'den Cocid-19 Salgınına Son 20 Yıl (2021)

Devrimin ve Karşı Devrimin 100 Yılı - Savaş Devrim ve Tepkiler - 1919 -1971 (Prof. Dr. Emre Kongar ile birlikte, 2022)

 

Çevirileri:

 

Kemalistler (Muammer Kaylan'dan, 2005),

Kingfisher Publications tarafından yayımlanan "First Encyclopedia"nın Türkçe çevirisi, 2005),

Edward de Bono'nun "How to Have a Beautiful Mind" adlı kitabının Türkçe çevirisi, 2006)

Cennet Çayırları (John Steinbeck'ten, 2006),

5 Dakikalık Uykudan Önce Masalları (Sam Taplin'den, 2013),

Savaş - Bizi Anlamlandıran Güç (Chris Hedges'den, 2014)

Tabağındaki Yüz - Gıda Hakkındaki Gerçekler (Jeffrey Moussaieff Masson'dan, 2015)

 

Katkıda Bulunduğu Kitaplar:

 

Hayvan Hakları & Veganizm (Snuş, 2013)

 

HAKKINDA: Ceyhan Usanmaz / New York’u Yaşamak (Virgül, sayı: 60, Mart 2003), İhsan Işık / Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Suçlarının hesabını vermeden gitti (cumhuriyet.com.tr, 11 Eylül 2022), Zülâl Kalkandelen (zulalkalkandelen.com, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen (journo.com.tr, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen (eksisozluk.com, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen (tr.wikipedia.org,16.09.2022), Zülâl Kalkandelen (@veganzulal) (twitter.com, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen V (@veganzulal) (instagram.com, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen Yazıları (cumhuriyet.com.tr, 16.09.2022), Zülal Kalkandelen kimdir? - Kitapları (kitapyurdu.com, 1000kitap.com, sozcukitabevi.com, 16.09.2022).

 

SUÇLARININ HESABINI VERMEDEN GİTTİ

SUÇLARININ HESABINI VERMEDEN GİTTİ

 

ZÜLAL KALKANDELEN

 

 

Hayatı boyunca eşitsiz ve adaletsiz toplumsal yapıyı temsil eden monarşinin en tepesinde oturdu. Kraliyet ailesinin 2020/21 döneminde bir yılda harcadığı 102.4 milyon İngiliz Pound’luk bütçeyi halk vergileriyle ödedi.

İnsanın dizginlenemeyen hırsının simgesi monarşi sisteminin gölgesine sığınıp ailesine tanınan ayrıcalıklarla hayatını sürdürürken halkın sırtında devasa bir kambur oldu.

Onunla da yetinmedi; İngiliz emperyalizminin kırbacını dünyanın her yerine savurup yoksul halkların sömürülmesine aracı oldu. Kolları, Güney Afrika’dan Hindistan’a, İrlanda’dan Filistin’e ve Malaya’ya, Fiji’den Ürdün’e, Kenya’dan Kıbrıs’a ve Jamaika’ya kadar uzandı.

Kraliyet ailesi, üzerinde güneş batmayan imparatorluğun tahtına çökerken oturdukları taht, yoksulların ve sömürgeleştirdiği yerlilerin sırtına yüklendi.

İngiliz sömürgeciliğine karşı ayaklanan Yemen halkına şiddet uygulanırken; İngiltere, Süveyş Kanalı’nı millileştiren Mısır’ın lideri Cemal Abdülnasır’a karşı Fransa ile birlik olup saldırırken; Irak, kitle imha silahları yalanı ile ABD ve İngiltere öncülüğünde işgal edilip milyonlarca insan öldürülürken Britanya Kraliçesi II. Elizabeth tahttaydı.

 

KAPİTALİST SINIFIN AKTÖRÜ

 

İngiltere’de parlamenter sistem güçlü olduğu için, kraliyetin sembolik kaldığını düşünebilirsiniz; ancak kraliçenin Britanya emperyalizminin yayılmasında rolü olmadığını söyleyemezsiniz. Zira emperyalizm, sömürge “tebaasını” ehlileştirmek için şiddet kullanan bir diktatörlük olarak ilerler.

Ayrıca monarşi, Britanya’da sanıldığı kadar güçsüz bir kurum da değildir. İngiltere’de bütün yasalar yürürlüğe girmeden önce kral ya da kraliçenin onayından geçer; monarşinin başındaki bu seçilmemiş “soylu” kişi, ordunun, yargının başkanı ve parlamentonun hükümdarıdır. Milletvekilleri, kraliçeye “biat yemini” ettikten sonra göreve başlayabilir. Birleşik Krallık, yasal olarak onun “tebaası” olarak tanımlanır.

Trump’ın “yüce ve güzel bir hanımefendi”, Biden’ın “gurur kaynağıydı”, Putin’in “dünya çapında saygı gördü” diye andığı; ölümünün ardından Lübnan, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn, Umman ve Kuveyt’in yas ilan ettiği Kraliçe II. Elizabeth, aslında işçi ve emekçi kesim için tam da Britanya Komünist Partisi’nin anlattığı gibidir:

“Bir kurum olarak monarşinin başarısızlıkları, kendi dokusuna işlenmiştir. Monarşi; imparatorluk ve sınıf egemenliği boyunca kapitalist sınıfın aktif bir aktörü olmuştur. Bu nedenle sosyalizm dediğimiz ilerlemenin ve eşitler toplumunun önünde bir engeldir.

Elizabeth Windsor, yönettiği krallığı daha fakir, giderek artan gelir ve servet eşitsizliği, açık seçik vurgunculuk, vergi kaçaklığı (ki majesteleri bunun hakkında çok şey biliyor) ve Avrupa’daki vekâlet savaşı da dahil olmak üzere tüm hızıyla devam eden emperyalist faaliyetlerle baş başa bırakarak öldü. Önümüzdeki günlerde sesleri kısılacak olsa da zaman içinde işçi sınıfından milyonların cumhuriyet istedikleri netleşecektir.”

 

HAYVAN KATLEDEN ZALİM BİR AVCI

 

Kraliçe II. Elizabeth, düzenin muhafazakâr değerleri ve serbest pazarın istikrarı için çalışan feodal bir kurumun en yaşlı temsilcisiydi.

İşlediği diğer suçların yanı sıra, bana göre asla unutulmayacak korkunç bir suçu daha vardı: Avcıydı.

Tanıdığım bir İngiliz gazeteci, dün sosyal medyada “Kraliçe hayvanseverdi!” diye paylaşım yaparak ağıt yakıyordu.

Oysa onun sevdiği, corgi cinsi köpekleriydi; gerçekte zevk için eline tüfeği alıp çok sayıda hayvanı katleden kocası Philip gibi o da sayısız masum hayvanı zalimce katletti. Tilki avının yasaklanma kararının geri alınması için “soylu” ailesiyle birlikte büyük çaba harcadı.

Gorbaçov gibi o da suçlarının hesabını vermeden gitti.

KAYNAK: Suçlarının hesabını vermeden gitti (cumhuriyet.com.tr, 11 Eylül 2022).

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör