Gazeteci yazar. Gazi Üniversitesi İşletme Bölümünde tahsil hayatına devam ettiği yıllarda, medya dünyasında çalışmaya başladı. Emin Pazarcı, 1980 askeri darbenin ardından gazeteci Avni Özgürel ile birlikte Yeni Sözcü Dergisi’ni çıkaran ekip içinde yer aldı. Ancak, haftalık Yeni Sözcü 27. Sayısında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından kapandı. Daha sonra görev aldığı Bakış ve Hamle dergileri de aynı akıbeti paylaştı ve ilk sayılarında Sıkıyönetim Komutanlığı bildirisi ile kapatıldı.
Ardından
Akajans ve Tercüman Gazetesi’nde muhabir olarak görev yaptı. Uzun yıllar
siyaset, ekonomi, diplomasi, Parlamento, savaş muhabirliği gibi alanlarda
çalışmalarda bulundu. Tercüman Gazetesi’nde haber müdürlüğü, Ankara
Temsilciliği ve yazarlık görevlerine kadar yükseldi.
1995
yılında Akşam Gazetesi’nde yazarlık ve Ankara Temsilciliği görevlerini
üstlendi. Sırasıyla Dünden Bugüne Tercüman, Bugün ve Takvim gazetelerinde
yazarlık ve temsilcilik yaptı. Bir ara Sky Türk televizyonunda program
hazırlayıp sundu.
Flash
Tv’de Nargile Kahvesi ve Güne Başlarken, Kanal A’da Gündem, TV 8’de Bakış,
TRT’de 9.Senfoni ve İnce Çizgi isimli programları hazırladı ve sundu. Ayrıca TV
8’de bir yılı aşkın süreyle Ankara Temsilciliği görevini yürüttü.
Gazi
Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde iki dönem öğretim görevlisi olarak dersler
veren Emin Pazarcı’nın Kurt Bakışı ve Gizli Alemler isimli iki kitabı ve yüzün
üzerinde ödülü bulunuyor. Emin Pazarcı, halen Akşam Gazetesi Ankara
Temsilciliği ve köşe yazarlığı görevlerini yürütüyor. Emin Pazarcı, halen Akşam
Gazetesi Ankara Temsilciliği ve köşe yazarlığı görevlerini yürütüyor. 2016 senesinde
Beyza Arbaş ile dünya evine girmiştir.
Kitapları:
Kurt
Bakışı (2008)
Gizli
Alemler (Muzaffer Karakaş ile, 2009)
KAYNAK:
Emin Pazarcı (eksisozluk.com, 17 Nisan 2013), Akşam Gazetesi Ankara Temsilcisi
Emin Pazarcı kimdir? (yeniakit.com.tr, 1 Ekim 2019), Emin Pazarcı Haberleri (haberler.com,
23.04.2020), Emin Pazarcı yazıları (aksam.com.tr, 23.04.2020), Emin Pazarcı
Kitapları (kidega.com, dr.com.tr, idefix.com vd, 23.04.2020).
Biz
yazdık, çizdik. Defalarca uyardık; “yapmayın etmeyin” dedik. Dinleyen olmadı;
bir kulaklarından girdi, diğerinden çıktı. Sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan da
patladı. Salgın döneminde sergilenen bozgunculuğa veryansın etti…
Nasıl
patlamasın ki! Sadece bir örnek vereceğim şimdi size. O bile insanı çileden
çıkarmak için yeterli:
Hatırlayanlar
var mıdır bilmem! Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş, bundan bir
süre önce ‘korona şov” yaptı. Peşine kameraları taktı, esnafı dolaştı, kapı
kapı gezdi. Kendisine “Virüsü” hatırlatanlara da “Hiçbir şey olmaz. Türk’e bir
şey olmaz” cevabını verdi.
Biz
“tecritten” bahsederken, O gitti inadına esnafa sarıldı. Kundaktaki bebekleri
sevdi. Hatta “Aman dikkat” diyenleri “Ekonomik ahengi bozmakla” suçladı. Üstüne
bir de şu çağrıyı yaptı:
“Tüm
Hataylıları, dışarıdan gelenleri, esnafımıza uğrayıp çay içmeye, alışveriş
yapmaya bekliyoruz.”
Bu
açıklamaları da ekranlardan bütün Türkiye’ye yayıldı…
Herkes
elini vicdanına koyup cevap versin: Ne şimdi bu? Türkiye’nin korona ile
yürüttüğü mücadelede bozgunculuk değil mi?
Üstelik
dahası da var. Aynı kişi, geçtiğimiz gün tekrar ortaya fırladı. İktidarı,
Hatay’da koronadan hayatını kaybedenleri düşük göstermekle suçladı. “7 kişi
öldü, ama 2 gösterildi” ifadesini kullandı.
Kimse
de sorup sorgulamadı. Bir Allah’ın kulu çıkıp, “Bu tabloda sizin geçtiğimiz
günlerde yaptığınız açıklamanın ve çağrının payı var mıdır? Varsa ne kadardır?”
sorusunu sormadı.
Sadece
bu kadar değil. Daha neler var, neler?..
Hep
birlikte gördük İstanbul’da yaşananları: Büyükşehir Belediyesi, toplu taşım
seferlerini kısıtlayınca, son derece iç acıtışı görüntüler ortaya çıktı. Dip
dibe yolculuk yapan vatandaşların feryatları yükseldi. Yapılan uyarılar üzerine
de “Bunlar bizi sıkıntıya sokmak için organize edilen görüntüler” türünden
açıklamalar geldi.
Ardından,
dünyayı sarsan büyük salgına rağmen, “Ödenek yok” diye Şehir Hastanesi’nin
yolunu yapmayanlardan hepimizle alay edercesine “Bilmem kaç bin ton asfalt
döktük” açıklaması geldi.
Bir
başkası da çıkıp birkaç paravan ve birkaç yatağı “Sahra Hastanesi” diye millete
yutturmaya çalıştı. Yetmedi, bu ilkel görüntülerin üzerinden ülkeyi yönetenlere
saldırılar yapıldı.
***
Demem
o ki…
Hiç
biri taşın altına elini koymadı. Hepsi, verilen büyük mücadeleyi baltalama
yarışına girdi. Maske dağıtıldı, çeşitli bahanelerle yerden yere vuruldu.
Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, o da kirletilip “kelle” istendi.
Her
türlü çelişkili tutum sergilendi, enva-i çeşit karalama yapıldı. Türkiye’nin,
ihtiyacı olan ülkelere yaptığı insani yardımlar bile kirletilmeye çalışıldı. Bu
ülkeyi Muz Cumhuriyeti sananlar, yasal düzenlemeleri ayaklar altına alıp,
paralel yapılar kurma çabaları içine girdi.
Bunu
da 18-20 lira maliyetli dezenfektana 74 lira verip “hizmet” diye halka
yutturmaya çalışanlar yaptı!
Cumhurbaşkanı
patlamasın da ne yapsın?
Sonuçta
ülkenin de, bu ülkede yaşayan insanların da sorumluluğu O’nun omuzlarında!
Cumhurbaşkanı
Erdoğan gereğini yaptı. Oldukça da iyi yaptı. Çünkü artık bıçak geldi, kemiğe kadar
dayandı.
KAYNAK:
Bu ne Şimdi? (aksam.com.tr, 22.04.2020).