Sıtkı Caney

Şair

Doğum
28 Şubat, 1961
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Burç
Diğer İsimler
Sıtkı Çan

Hukukçu, şair. 28 Şubat 1961, Elazığ doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini Elazığ’da tamamladıktan sonra 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

Kendisini Bingöllü, Elazığlı ve İstanbullu saydığı kadar Dersimli, Diyarbekirli ve Mersinli de sayan Sıtkı Caney, serbest avukatlık mesleği dışında reklam ajansında, film yapım şirketinde, yayınevinde, gazetede, televizyonda, tuğla ocağında, inşaatta vb. işlerde çalıştı.

Şiirleri; Muştu, Aylıkdergi, Mavera, Albatros, Üç Çiçek, Göçebe, Kayıtlar, Yediiklim, İpekdili, Şiirin, E, Gerçek Hayat, Yaratım, Kırklar, Yolcu, Aprinçor, Temrin, İhtiyar, Tahkim, Kün ve Asanatlar’da yayımlandı.

 Yazılarıyla geçmişte “Yeni Devir”, “Yeni Şafak” ve Timeturk’te yer alan Sıtkı Caney, halen Asanatlar'da yazmaya devam ediyor.

 

ESERLERİ (Şiir):

 

Lay/ya (1980), İtiraf ve Gizem (1995), Bana Sonsuzluk Dile, Ebuzeran, Kumandan'a.

 

Hakkında Yazılan Şiir:

Cendereler için de burgaçlanan rüzgârın,

tutunup saçlarına gökte dağılan adam…

Ağdıkça kendi başına kül olup yağan…

Külleri karıldıkça çılgınca yalazlanan…

Matemi hüseyni, makamı hüzzam…

Ziya Gökalp’te Kürtçe hayal kurarken suçüstü basılan adam…

Müsekkin bir dua, mütebessim bir keder…

Kendini uğurlayıp kendini karşılayan

ve ölümü ömürlere yakıştıran hece hece gam…

“Ey”in şairi Sıtkı Caney ve onun kaçgın yoldaşı, Ebuzeran!

 

(16 Şubat 2009’da genç yaşta elim bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan şair ve yazar Mehmet Sait Yakut’un Sıtkı Caney hakkındaki bir yazısından)

 

KAYNAKÇA: İhsan Işık / Yazarlar Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Sıtkı Caney (asanatlar.com, 14.01.2019).

ACI CİLVELER

ACI CİLVELER

 

Sıtkı CANEY

 

 

sana bu cilveli acıyı nasıl anlatsam

bütün yılların yağmur çağırır

bütün günlerin akşam

 

dünya şakaklarından akar yüzün sararır

kanar ruhun aşk ile sırılsıklam

sonra sonra sonra

uçurum

sen şair olma yavrum

EBUZERAN (2) ANDIR BU

EBUZERAN (2) ANDIR BU

 

Sıtkı CANEY

 

ey bütün zamanların çıldırtan gözyaşları

ey bütün zalimleri boğacak kadar uçsuz bucaksız deniz

ey bütün sevdaların sonsuz efkarı

bak hala tih çölündeyiz

 

yüzyıllardır beklerken o büyük anı

beklerken denizde kader ağını

işte seninleyiz yap artık yapacağını

 

ey aşkın ayet ayet ışık ışık her yandaki çehresi gülümse

kimsesiz kaldık ey rabbimiz

yok mu ebuzeran yok mu hiç kimse

yeniden tih çölündeyiz

 

ne bıldırcın kuşları

ne kudret helvası

ne bir iz

 

ey hızır

ey musa’nın asası

ey içimizdeki deniz

 

ey bütün zamanların çıldırtan gözyaşları

şimdi bir tek damlanla tufandır yüreğimiz

şimdi kıyam

şimdi aşk

şimdi secdedeyiz

 

bir tek sözün bin yarayı tam deştiği andır bu

şimdi bütün zamanların birleştiği andır bu

sonsuzluğun kalbimize yerleştiği andır bu

şehitlerin “olsa da bir daha bir daha versem”

dedikleri candır bu

Allah’tan gelip Allah’a giden yoldaki

yolcudaki heyecandır bu

 

şimdi bütün yeryüzü baştan başa kerbela

şimdi bütün günler aşura

aşk için isyandır bu

ve bengisu bengisu

hüseyin’dir hasan’dır bu

 

selam olsun saf saf duranlara

selam olsun aşk yalnızca aşkın oluncaya dek

birleşsin diye geçmiş ve gelecek

sonsuzluğa yaslanıp çarpışanlara

EY ARKADAŞIM SAİT

EY ARKADAŞIM SAİT

 

 Sıtkı CANEY

 

-Mehmet Sait Yakut için-

 

Ey bütün isyanların en büyük yası

Ey bütün duaların savrulan fırtınası

Ey günahlarıyla bile yüreğini aklayan

Ey kederin gülümseyen tılsımı ey adamın hası

Ey her acının dibinde kaderini arayan

Ey arkadaşım Sait

 

Şimdi paramparça can

İşte bir kez daha doldu vakit

Fırtına dindi ve gittin

Açıldı kapı

Kırıldı kilit

Şimdi bütün kederler üryan

Ey arkadaşım Sait

 

Nerde uzun saçların hayata çakıp duran

Kürtçe şarkıların yaralı yarınların

Mümin suçların ey deli kan

Şimdi hüzün gülleriyle dolu bütün aşiyan

 

Gittin yaşamak artık zehir

Şimdi ben bir uçtayım sen bir uçta

Dağıtırken kendimi ben şehir şehir

Sen sessiz bir çığlıksın şimdi Suruç’ta…

 

Gittin karardı katran gibi Asya’nın bahtı

Gittin kapandı bir bir Leyla’ya çıkan yollar

Kapandı üstümüze firavunların tahtı

Yırtıldı çığlık çığlık tel örgülerde şallar

Karıştı birbirine gerçekler ve masallar

 

Gittin ne türkü söylenir artık ne şiir

Dualar çığlık çığlık namazda ve oruçta

Dağıtırken kendimi ben nehir nehir

Sen sonsuz bir duasın şimdi Suruç’ta…

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör