Klasik Türk sanat müziği bestecisi, ses sanatçısı (D. 15
Nisan 1895, İstanbul – Ö. 3 Şubat 1961). Kendisinin yaptığı açıklamalarından
birinde, doğum tarihini 1893 olarak belirtir. Babası Fatih Camisi’nin
hocalarından Ali Alaeddin Efendi, annesi Havva Hanım’dır. İlk ve ortaöğrenimini İstanbul Aksaray’da
tamamladıktan sonra, İlâhiyat Fakültesi’nden mezun olduğu için “Hafız” olarak
da bilinirdi. Sesinin güzelliği çok küçük yaşlarında çevresinin dikkatini
çekmiş, Hafız Melek Efendi’den dersler almıştı. Darüşşafaka Cemiyeti’nde musiki
öğretmeni olan Kazım Uz’dan nota ve usul, Şeyh Cemal Efendi’den yararlanarak da
ilâhi ve fasıl konularında kendini geliştirdi. Besteciğinin ilk yıllarında nota
bilmediğinden bestelerini başkaları notaya alırdı. Daha sonra, kimseden ders
almadan önce, bildiği eserleri notaya aldırarak kendisini yetiştirdi.
Askerliğini 1912 yılında Diyarbakır’da “İlahiyat Zabiti” olarak yaptı. Askerlik
yıllarında Elazığ, Harput, Malatya, Mardin gibi illeri dolaştı ve askerden
sonra İstanbul’a döndü.
Sadettin Bey, 1926
yılında plâk doldurmak üzere Berlin’e, çeşitli tarihlerde de Viyana, Paris ve
Milano’ya gitti. Yurda dönüşünü, yazar Kemal Mahmut İbnülemin İnal’a verdiği hayat hikayesini
anlatan mektubunda şöyle anlatıyor:
“İstanbul’a döndükten sonra film musikisi
bestelemeye heves ettim. Mısır’dan getirilen 85 adet filmin müziklerini. Her
filmde on ila yirmi tane eser vardı. Beş yıl süreyle İpekçi Kardeşler film
şirketine bağlı kaldım. Bu esnada yerli filmler için eserler de besteledim.
Yerli filmlerden ‘Allahın Cenneti’nde, Arap filmlerinden ‘Leyla ile Mecnun’da
film sahasında ilk bestelerimi verdim. Bu esnada rahmetli Atatürk beni
çağırttı. Bir Kur’an-ı Kerim verdi. İmzasını koydu. Kur’an-ı Kerim’de
muharebeye müteallik [savaşa dair] ayetlerin tercümelerini tespit ederek, ordu
kumandanlarına bir nutuk vermemi emretti. Hazırlandım. Atatürk’ün karşısında,
Ordu kumandanlarının hazır bulunduğu bir mecliste bu emri yerine getirdim.
Atatürk , ‘Yahu, Kuran’da neler varmış da bizim haberimiz yok’ dedi. Müteaddit
defalar birçok vesilelerle Atatürk’ün huzuruna kabul olundum. Feridun Fazıl
Tülbentçi’nin yaptığı ‘Yavuz Sultan Selim Ağlıyor’ filminin bestesi esnasında,
nezf-i dimağiye duçar olarak [ beyin kanaması geçirip] felç oldum. İki sene
evvel 1953 tarihinde Sultanahmet Camii’ne ikinci imam tayin olunmuştum.”
Eserlerinde çok zengin bir folklor yapısı göze çarpan
sanatçı, Halk müziğinin bölgesel motiflerini derinlemesine incelemiş, şarkı ile
türkü arası bir özellik taşıyan üslûbunu kullanarak kendine öz bir form (biçim)
yaratmıştır. Gezdiği yörelerin özelliği olan uzun havaları ve Hoyrat ezgilerinin
yapısından da esinlenerek Hüseyni, Gerdaniye, Muhayyer gibi makamlarda eserler
bestelemiştir. Yunus Emre, Karacaoğlan, Erzurumlu Emrah gibi değerli halk
ozanlarının şiirlerini ve anonim halk ezgilerini de bu formda bestelemiştir.
Kısacası Halk müziğine çeşitli motifler ekleyerek ve Türk sanat müziğinin poetik
özelliklerini bir araya getirerek kendine özgü bir form oluşturmuştur.
Sadettin Kaynak, XX. yüzyılın Klasik Türk Sanat Müziği’nin en
büyük kişi ve bestecilerindendir. Halkın kulağında derin ve kalıcı izler
bırakan, dillerde her türlü insanlık durumuna cevap verebilen ezgiler
yaratmıştır. Kaynak’ın klasik bestelerinde, bir şarkı içinde birden fazla usul
bulmak mümkündür. Ayrıca müziğimizde özel bir yeri olan bestesi “Dertliyim,
Ruhuma Hicranınmı” (Güfte: Vecdi Bingöl) şarkısında iki makam kullanma ustalığı
göstermiştir. Bu eseri Segâh makamında başlayıp Nihavent makamı ile
bitirmiştir. 1921 yılında film şarkısı olarak bestelenen bu şarkı, usul
yönünden de zengin bir temaya sahiptir. Şarkı serbest başlayıp, düyek ve yürük
semai olarak devam etmekte, düyek olarak son bulmaktadır.
Kaynak, 1932 yılında bestelediği ve o yıllarda Safiye Ayla
tarafından seslendirilerek ünlenen “Çile
Bülbülüm Çile” şarkısının plak, radyo ve konserlerdeki telif haklarını Safiye
Ayla’ya vermiş ve bu şarkı ile anılır olmuştur. Muhayyer makamındaki şarkının
güftesi de Vecdi Bingöl’e aittir:
Sadettin
Kaynak’ın ölümünden on iki gün sonra yayımlanan Hayat mecmuasında (16 Şubat 1961) Orhan Tahsin, Kaynak’ın
vasiyetini açıkladı. 16 Aralık 1958 tarihinde hazırlanan bu vasiyetnamenin son
bölümünde şunlar yazılıdır:
“Peygamber 63 sene yaşadı. Ben de 63
yaşındayım. Allah’tan diliyorum ki bu sene öleyim. Tamam, altı yıl oldu felç
geleli. Bu senenin sonunda altı sene dolacak (…) Kabir taşımı Gülfiye yaptırır. Yazılacak şey şudur: ‘Sultanselim Camii
Şerifi Başimamı ve Sultanahmet Camii Şerifi İkinci İmamı ve hatibi meşhur
bestekâr Hacı Hafız’ın ruhuna fatiha.” Sadettin Kaynak öldüğünde,
İstanbul’da Merkez Efendi Mezarlığı’nda toprağa verildi.
Bir başka
kaynakta ise ilginç bilgilere rastlıyoruz: Muammer Karabey, “(…) Dostum Ayhan
Atakan merhum, (…) Hafız Sadettin Bey’in kiracısı imiş. Ondan öğrendiğime göre
Hafız S. Kaynak bu binayı varlık vergisi sırasında zor duruma düşen Rum asıllı
bir şahıstan satın almış. Eski sahibini kiracı olarak kabul etmiş ve ölünceye
kadar kira almamış.”
Sadettin
Kaynak’ın çok ünlü olan ve dillerden hiç düşmeyen bestelerinın başlıcaları
şunlardır: “Benim Yârim Gelişinden Bellidir”, “Tel Tel Taradım”, “Kara
Bulutları Kaldır Aradan”, “Muhabbet Bağına Girdim Bu Gece”, “Dertliyim Ruhuma
Hicranını”, “İncecikten Bir Kar Yağar”, “Çile Bülbülüm Çile”, “Ben Güzele Güzel
Demem”, “Enginde Yavaş Yavaş”, “Gönül Nedir Bilene Gönül Veresim Gelir”, “Leyla
Bir Özge Candır”, “Niçin Baktın Bana Öyle”, “Leylakların Hayali”, “Bir
Rüzgârdır Gelir Geçer Sanmıştım”, “Ela Gözlerine Kurban Olduğum”, “Yanık Ömer”.
HAKKINDA: İbnülemin Mahmut Kemal
İnal / Son Asır Türk Musikişinasları (1958), Ethem Zeki Üngör / Saadettin Kaynak (Yayınlanmış konferans
metni,1980), Avni Anıl / Anılar ve Belgelerle Musikimiz (1981), Mehmet Nazmi Özalp / Türk Musikisi Tarihi (1986), Yılmaz
Öztuna / Büyük Türk Musikisi Ansiklopedisi (1990), Ahmet Şahin Ak / Türk
Musikisi Tarihi (2002), Vural Sözer / Müzik Ansiklopedik Sözlük (2005), Cem
Bahar / Musıkiden Müziğe - Osmanlı Türk
Müziği: Gelenek ve Modernlik (s. 311, 2005).