Öykü ve
roman yazarı (D. 14 Ağustos 1908, İstanbul – Ö. 27 Kasım 1996, İstanbul). Annesi Hocazadelerden Emine Münire Hanım,
babası istinaf ceza reisi olarak görev yapmış Hasan Tahsin Bey’dir. Üç çocuklu
ailenin üçüncü çocuğu ve tek kızı olan Nur Tahsin, on iki yaşındayken babasını
kaybetmiş, Osman Nahit Pekcan ve Hamit Pekcan adlı iki ağabeyinin desteği ve
yoğun ilgisiyle büyümüştür.
İlkokulu
Bezmiâlem Lisesi’nin başlangıç sınıflarında, ortaokulu Çamlıca Kız
Ortamektebi’nde, liseyi Erenköy Kız Lisesi’nde (1929) okumuştur. Eğitime bundan
sonra devam edemeyen Nur Tahsin’in öğrenim hayatının özellikle Erenköy Kız
Lisesi’nde geçen yılları, hem kurduğu derin dostluklar, hem edebiyatının
desteklenmesi ve gelişmesi, hem de Erenköy Kız Lisesini Bitirenler Derneği’nde
yürüteceği çalışmalara temel oluşturması açısından önemlidir. Herhangi bir
üniversiteye kaydolmayan Nur Tahsin’in eğitim hayatı, liseden mezun olmasıyla
noktalanmıştır.
Nur
Tahsin, 1 Temmuz 1932 tarihinde Beyoğlu Belediye Hastanesi’nde Dâhiliye Hekimi
olarak görev yapan Hüseyin İbrahim Salor ile evlenmiştir. Çiftin evliliğinden
iki yıl sonra 3 Temmuz 1934’te Günsunan adlı kızları dünyaya gelmiştir.
Nur Tahsin
Salor’un “belli bir ücret karşılığında emek ortaya koymak” anlamında çalışma
hayatı olmamıştır. Mezun olduğu Erenköy Kız Lisesi’nin 12 Mayıs 1945’te kurulan
derneğinde 1962-63 yıllarından itibaren aktif biçimde yer alan Nur Hanım’ın
buradaki ilk görevi “yazı işlerini yönetmek”tir. Yıllar boyunca hazırladığı
bültenlerle derneğin çalışma raporlarını yazıya dökmüş, yürütülen faaliyetlerin
Erenköylülerle paylaşılmasını sağlamış ve ilgililere planlanan etkinlikler
hakkında bilgi vermiştir. Görevi yalnız yazı işleriyle sınırlı kalmayan Salor,
1966 yılında merkez yönetim kuruluna “ikinci başkan” seçilmiştir. Kuruluş amacı
Erenköy Kız Liseli gençlerin eğitimine destek sağlamak olan dernekte, ömrünün
son yıllarına kadar yer aldığı, üye kayıt defterindeki aidat ödeme tarihlerinden
anlaşılmaktadır.
1965’te
annesini, 1967’de ise eşini kaybeden Nur Tahsin, bu yılların ardından ağabeyi
Hamit Pekcan ile yaşamaya başlamıştır. Çok iyi anlaşan iki kardeşin bundan
sonraki ortak yası, ağabeyleri Osman Nahit Pekcan’ın 1972 tarihli vefatıdır.
Yaşamının bu döneminde acılardan başını kaldıramamış Nur Hanım’ın, birlikte
yaşadığı ağabeyi ile beraberliği de uzun sürmemiştir. Hamit Pekcan, 1973 yılı
sonunda vefat etmiştir. Ağabeyinin vefatından sonra yalnız yaşamaya başlayan
Nur Tahsin, yardımsever yönünün ağır basmasıyla evini üniversiteli bir gence
açmış, mezun olacağı vakte kadar onunla birlikte yaşamıştır. Genç kızın
mezuniyetinden sonra yerini başka bir üniversite öğrencisi almış ve bu düzeni
1982’ye kadar devam ettirmiştir. Bu yıldan vefatına dek aylıklı yardımcılar
tutarak yaşamını sürdürmüştür. 88 yaşında felç geçirmiş ve hastanede kaldığı 1
ay sonunda, 27 Kasım 1996’da vefat etmiştir. Kabri, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda
bulunmaktadır.
Eserleri Bağlamında Edebi Kişiliği
Cumhuriyet
devri yazarlarından Nur Tahsin Salor, “Avize” adlı hikâyesini 1929 yılında
Uyanış dergisinde yayımlayarak edebiyat dünyasına girmiş, 1931’de basılan
Gözlerin Sırrı romanıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. Devrinin önemli
isimlerince değerlendiren romanının ardından çeşitli gazete ve dergilerde
“Bebek”, “Mimi”, “On Sekiz Yaş”, “Heykel”, “Maskeli Balo”, “Zehra’nın Talihi”,
“Garip Bir Tesadüf”, “Nazar” ve “Ayrılık” başlıklı hikâyeleri yayımlamıştır.
Kitaplaştırılmayan bu hikâyeler ile romanın en temel ortak özelliği, psikolojik
tahlilin öne çıkarılmış olmasıdır. Yarattığı başkarakterlerin ruhsal
durumlarını ortaya koyan yazarın, tüm metinlerinde özellikle dikkat ettiği
nokta budur. Yazarın sade dil kullanması da yine metinlerinin tümünde kendini
gösteren özelliklerden biridir. Anlam kapalılığı yahut kelime oyununa yer
verilmeksizin yazılan roman ve hikâyeler yoğun diyaloglarla örülmüş, rahatlıkla
okunabilen, akıcı metinlerdir.
Tematik
açıdan aşk, evlilik, ayrılık, özlem, yoksulluk gibi pek çok farklı bireysel ve
toplumsal meseleyi işleyen yazarın hikâyeciliğini nitelik bakımından 1957
yılından önce ve sonra diye ikiye ayırmak mümkündür. 1957’de yayımlanan dört
hikâye, öncekilere nazaran ruh tahlilini aktarma yönünden olgunluk
taşımaktadır.
Salor,
İbrahim Minnetoğlu’nun Şair ve Yazarlarımız Nasıl Yazıyorlar adlı çalışmasında
bulunan “Nur Tahsin” başlıklı kısımda yazma serüveninden bahsetmiştir. “Nasıl
yazıyorsunuz?” sorusuna cevabı kısaca, çoğunlukla kendini huzurlu
hissettiğinde, günün herhangi bir saatinde, konuları çevresinden yahut
belleğinden çağrışım yoluyla seçerek “düzgün yontulmuş kurşun kalem veya
tükenmezle çizgisiz kâğıda” yazdığı şeklindedir. Ayrıca burada, ailesi ve
dostlarından edebiyatı konusunda daima teşvik ve destek aldığını, ancak kendini
onlarla ilgilenmeye kaptırdığından yazmaya istediği kadar vakit ayıramadığını,
bunun tedirginliğiyle metinleri arasına uzun süreler girdiğini belirtmiştir.
ESERLERİ (Roman):
Memi (1927), Avize (1927), Maskeli
Balo (1928), Heykel (1930), Gözlerin Sırrı (1931), Yaş On Sekiz (1941), Ayrılık (1957).
KAYNAKÇA: TDE Ansiklopedisi (c. VII, 1990), İhsan Işık / Yazarlar
Sözlüğü (1990, 1998) - Türkiye Yazarlar Ansiklopedisi (2001, 2004) –
Encyclopedia of Turkish Authors (2005) - Resimli ve Metin Örnekli Türkiye
Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, gen. 2. bas. 2007), Mehmet
Behçet Yazar / Edebiyatçılar Alemi - Edebiyatımızın Unutulan Simaları (yay.
haz. Mustafa Everdi, 1999), Arslan Tekin / Edebiyatımızda İsimler ve Terimler
(2. bas. 1999), Mehmet Nuri Yardım / Yazar Olacak Çocuklar (2004),
Meryem Çakır / Hikâye ve Roman Yazarı Nur Tahsin Salor'un Hayatı ve Eserleri
(Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi - Yüksek Lisans Tezi, 2019).