Fatih
Sultan Mehmet’in eşlerinden biri ve II. Bayezid’in annesi. (D. ? - Ö. 1492,
İstanbul). Arnavut, Sırp ya da Fransız asıllı olduğu sanılmaktadır. II.
Bayezid’in aynı adlı eşi, yani Yavuz Sultan Selim’in annesi Gülbahar Hatun ile
karıştırılmamalıdır. Gülbahar Hatun’un yaşadığı dönemde henüz “Valide Sultan”
unvanı kullanılmaya başlanmamıştı. Ancak Gülbahar Hatun’un saraydaki rolü
sonraki “Valide Sultan”lardan hiç farklı değildi. O zamanlar Edirne’de bulunan
Osmanlı Sarayı’na 1446 yılında girdiği sanılmaktadır. Sonradan Fatih Sultan
Mehmet olarak anılacak olan Şehzade Mehmet’le olan evliliğini, büyük olasılıkla
Şehzade Mehmet’in ilk tahta çıkışının ardından tahtı tekrar babası II. Murat’a
bırakması sonrasında yapmıştır. Bu tarihten yaklaşık bir yıl sonra, yani 3
Aralık 1447 tarihinde Edirne yakınlarındaki Dimetoka Sarayı’nda şehzade
Bayezid’i dünyaya getirdi. Gülbahar Hatun’un II. Bayezid’en başka,
Akkoyunlulara gelin giden Gevherhan Sultan’ın annesi olduğu da bilinmektedir.
Şehzade
Mehmet 1450 yılında Edirne’de Dulkadiroğlu Süleyman Bey’in kızı Sitti Mükrime
Hatun’la bir evlilik daha yaptı ve yeni eşiyle birlikte gelenek üzere padişah
II. Murat tarafından Manisa’ya sancak beyliği yapmak üzere gönderildi. Fatih
Sultan Mehmet padişah olup 1453’te İstanbul’u aldıktan sonra Osmanlı
Devleti’nin başkentini İstanbul’a nakletti. Ancak Gülbahar Hatun’un bir süre
küçük yaştaki oğlu Bayezit’le birlikte Edirne’de kaldı. Bayezid dokuz yaşına
geldiğinde yine gelenek üzere 1456 yılında babası tarafından Amasya’ya sancak
beyliğine atandı. Gülbahar Hatun oğluyla birlikte Amasya’ya gitti ve 1481
yılında oğlu tahta çıkana kadar orada yaşadı. Yaşamının geri kalan kısmını ise
İstanbul’da geçirdi.
Oğlunun
padişahlığı sırasında Saray’da yetki sahibi olduğu bilinen Gülbahar Hatun yaklaşık 1492 yılında öldü.
İstanbul’da Fatih Camisi avlusunda Fatih Türbesi karşısında kendi adı ile
anılan türbesinde toprağa verildi. Ölümünden sonra II. Bayezdt, Tokat’ta
annesinin anısına Hatuniye Camisi ile bir okul yaptırdı. Tokat Meydan Mahallesi’nde bulunan bu
külliyeyi, kitabesinden öğrendiğimize göre, Sultan Bayezid 1484’te cami,
medrese, imaret (hayır kurumu) ve sonradan bunlara eklenen hazire (çevresi
korumalı mezarlık) ile birlikte bir yapı topluluğu olarak yaptırmıştır. Bu yapı
külliyesi, aynı zamanda sosyal bir merkez olmasıyla da önem kazanmıştır.
Külliyenin merkezini oluşturan cami, halk arasında ‘Meydan’, ‘Zincirli’, ‘Hatuniye’
ve ‘Gülbahar Hatun’ adlarıyla bilinmektedir. Evliya Çelebi bu camiden, “Pazar
Meydanı’ndaki Zincirli Cami” olarak söz etmektedir. Caminin avlusunda bir de
şadırvan bulunmaktadır. Yapı topluluğunun medrese bölümü günümüze ulaşamamış,
imaret de yıkılmıştır.
Osmanlı
padişahı Fatih Sultan Mehmet’in eşlerinden biridir. O dönemde henüz “valide
sultan” unvanı kullanılmaya başlamamıştı. Ancak Gül Bahar Hatun’un saraydaki
rolü sonraki Valide Sultan’lardan hiç farklı değildi. II. Bayezit’ın öz annesi
olan Sitt-î Mükrime Hatun, II. Bayezit’ın tahta çıkmasından on dört yıl önce
öldüğünden Gül Bahar Hatun, Fatih Sultan Mehmet’in dul eşi ve II. Bayezit’in
manevî annesi olarak Valide Sultan’ın eşdeğeri olan bir rolü üstlenmişti.
Tarihte bu sıfat ilk kez Kanunî Sultan Süleyman’ın annesi Ayşe Hafsa Sultan
tarafından kullanılmıştır.
Gül
Bahar Hatun’un Arnavut, Kosova ya da Sırp asıllı olduğu sanılmaktadır.. O zaman
Edirne’de bulunan Osmanlı Sarayına 1446 yılında girdiği sanılmaktadır. Sonradan
Fatih Sultan Mehmet olarak anılacak olan Şehzade Mehmet’le olan evliliği büyük
ihtimalle Fatih’in ilk tahta çıkışının ardından tahtı tekrar babasına (II.
Murat) geri bırakması sonrasında gerçekleştiği tahmin edilmektedir. Gül-Bahar
Hatûn’un Akkoyunlular’a gelin giden Gevherhan Sultan’ın annesi olduğu
bilinmektedir. Şehzade Mehmet 1450 yılında Edirne’de Dulkadiroğulları
Beyliği’nin 6. Hükümdârı olan Süleyman Bey’in kızı Sitt-î Mükrime Hatûn’la
üçüncü evliliğini yaptı. Yeni eşiyle birlikte gelenek üzere padişah II. Murat
tarafından Manisa’ya sancak beyliği yapmak üzere gönderildi. Gül-Bahar Hatûn’un
Şehzade Mehmet’le birlikte Manisa’ya gidip gitmediği bilinmemektedir. Fatih
Sultan Mehmet padişah olup 1453 tarihinde İstanbul’u fethinden sonra Osmanlı
Devleti’nin başkentini de İstanbul’a nakletti. Ancak Gül-Bahar Hatûn’un bir
süre küçük yaştaki oğlu II. Bayezid ile birlikte Edirne’de kalmış olduğu
sanılmaktadır. Bayezid dokuz yaşına geldiğinde yine yukarıda söz edilen gelenek
üzere 1456 yılında babası tarafından Amasya’ya sancak beyliğine atandı.
Gül-Bahar Hatûn daha sonra Sitt-î Mükrime Hatûn’un 1467 yılında vefatı üzerine
üvey oğlunun yanına Amasya’ya taşındı ve 1481 yılında II. Bayezid’in tahta
çıkmasına kadar orada yaşadı. Yaşamının geri kalan kısmını ise İstanbul’da
geçirdi.
Gül
Bahar Hatun’un üvey oğlu Sultan Bayezit Han’ın padişahlığı sırasında etki
sahibi olduğu bilinmektedir. Oğluna yazdığı elimizde mevcut olan iki mektuptan
birinde Hersekzade Ahmet Paşa aleyhinde, bir diğer mektupta da oğlunun lalası
Ayas Paşa ve Hızırbeyoğlu Mehmet Paşa lehinde oğluna tavsiyelerde bulunduğu
açıkça görülür.
Gül-Bahar
Hatûn yaklaşık 1492 yılında vefat etti. İstanbul’da Fatih Camii avlusunda Fatih
Camii Haziresi karşısında kendi adı ile anılan türbesine gömüldü. Ölümünden sonra
Sultân Bayezid-î Velî Han Tokat’ta annesinin hatırasına Hatûniye Camii’ni ve
bir de okul yaptırdı.
KAYNAK:
İslâm Ansiklopedisi (1944-1951), Büyük Larousse Ansiklopedisi (1986),Yavuz
Bahadıroğlu / Resimli Osmanlı Tarihi (2009), İhsan Işık / Ünlü Kadınlar (Türkiye Ünlüleri Ansiklopedisi,
C. 4, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).